preloader

Sanata Yön Verenler: Kına Demirel

17.09.2024
Sanata Yön Verenler: Kına Demirel
OGGUSTO CLUB’A ücretsiz üye olarak yazıyı sesli dinleyebilirsiniz.

Yazı Boyutu:

Mimeda genel müdürü ve sanat koleksiyoneri Kına Demirel ile gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajda, sanatın derinliklerine dair ilham verici bir yolculuğa çıktık.

Koleksiyonunuza başlarken sizi ne ilgilendirdi ve ne zaman başladınız?

Bireyin sanata ilgisi, kendi hissettiklerini en yakın ifade ettiğini düşündüğü sanat dalıyla bağ kurmasıyla başlıyor. Bu bazen müzik bazen dans bazen de görsel sanatlar oluyor ve her zaman da bu ilgi bir koleksiyonerlik yolculuğuna dönüşmeyebiliyor. Ben de sanatın birçok dalında hem amatör bir performansçı hem de izleyici olarak yer alma fırsatı buldum. Görsel sanatlarla tamamen bir izleyici olarak ilgilenmem üniversite yıllarımda başladı, eğer bir sanat dalıyla bu kadar yoğun ilgilenirseniz bir noktada o eserlerden evinizde de olmasını arzuluyorsunuz. Benim ilk aldığım eser bir gravürdü ve D kuşağının baş kurucularından Nurullah Berk’e aitti. İlk aldığın eserin değerinden daha çok kişiye ne hissettirdiği çok önemli oluyor, belki de hayatın boyunca tek alacağın eser o olacak. İnsan öyle bir eser seçmeli ki duvarından hiç indirmek istemesin. Ben, sanatla ilgilenen kişilerin ancak 10 eser aldıktan sonra artık kendi seçkilerine bir koleksiyoner disipliniyle yaklaşmaları gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bir koleksiyon yaratacağım diye başlamadım ama bir süre sonra eser almaya devam edeceğimi anladığım noktada farklı bir bakış açısı geliştirmeye başladım. Bu aşamaya geçerken Artam Müzayede Evi’nde koleksiyonerlikle ilgili bir eğitim bana “koleksiyonerlik disiplini” dediğim aşamayı öğretti. Fokuslanma ve derinleşme… Koleksiyonerliğin basit bir eser toplayıcılıktan öteye geçmesi ve belirli bir değeri olması için, sayıdan çok niteliği ve hikâyesi olması gerekliliğinin altı çizilmişti. Bu perspektifte, her şeyi toplamak yerine, belirli bir alanda, dönemde veya belirli sanatçının dönemlerinde ne kadar fokus olunursa o kadar değerli bir koleksiyon yaratılacağı öğretildi. Beni çok etkileyen bu bakış açısını o günden beri kendi koleksiyonumda uygulamaya çalışıyorum.

Sizce sanat dünyasında nasıl değişimler oluyor?

Sanat dünyasında, özellikle takip ettiğim sanatçılar arasında köklerine dönüşü iyice hissediyorum. Özellikle kullandıkları materyallerde bu dönüşü görmek mümkün, örneğin tekstilin daha çok sanat eserlerinde yer alması gibi. Dünya daha huzursuz hale geldikçe, sanata yansıması da sanki daha kaotik oluyor. Öte yandan, sanatın beyin dalgalarına olan olumlu etkisinin kanıtlanmasıyla sanatın bir terapi aracı olarak yaygınlaşacağını düşünüyorum. Sanat eserleri incelemeleri ve sanatın farklı dalları; müzik, dans, çizim, insanların kaotik hayattan kaçış alanları olacak.

Sizin için bir eserin değerini belirleyen en önemli faktörler nelerdir? Sanat koleksiyonunuzu genişletirken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

Sanata Yön Verenler: Kına Demirel

Koleksiyonum iki ana dalda ilerliyor. Türk çağdaş kadın sanatçılarının eserleri ve Afrikalı çağdaş fotoğraf sanatçılarının eserleri. Dolayısıyla, herhangi bir fuarı, sergiyi, sanatçıyı değerlendirirken önceliğim; eserin bu iki koleksiyona dahil edip edilemeyeceği oluyor. Sanatçıların eserlerini değerlendirirken onların hikâyeleri, bu hikâyeleri ortaya koydukları tekniğin yetkinliği ve sanatta sürekliliklerine bakıyorum. Bir koleksiyoner için en üzücü durumlardan biri; takdir ettiği ve eserlerini takip ettiği bir sanatçının sanatına devam etmemesi oluyor.

Koleksiyonuma dahil ettiğim her sanatçıyla tanışma gibi bir iddiam yok ama onların hikâyelerini doğru bir şekilde ifade eden kişilerden veya kaynaklardan eserleri dinlemek hoşuma gidiyor. Bu bazen sanatçıyı temsil eden galeri sahibi, bazen bir müzayede kataloğu bazen de bir küratör olabilir.

Sanatçının performansına devamlılığı bir nevi CV’si oluyor. Hangi galerilerle çalıştığı, solo ve ortak sergileri, yer aldığı bienaller, dahil edildiği müze koleksiyonları sanatçının eserinin ne kadar değerli olduğunun bir göstergesi…

Genç sanatçılara destek vermek ve onların eserlerini koleksiyonunuza dahil etmek size ne hissettiriyor?

Hikâyesi çok fazla olan bir coğrafyada yaşıyoruz, bu yaşanmışlıkların hüznünü, kederini, mutluluğunu en güzel bizim sanatçılarımız yansıtabilirler. Bu yüzden Türk çağdaş sanatçılarımızın çok değerli olduğunu; doğru bir ekosistem desteğiyle daha da çok değer kazanacağını düşünüyorum. Sayıları her geçen gün artan genç sanatçılarımızın da bu hikâye anlatıcılığına katkılarının da fazla olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden olabildiğince değer verdiğim sanat platformları, genç sanatçıların eserlerini gönderdiğinde inceliyorum. Sergilerini ziyaret edebilirsem ediyorum. Bir koleksiyoner aynı zamanda keşfetmeyi de çok sever ve geleceğin parlak isimlerini en baştan keşfedebilirseniz tabii ki büyük gurur duyuyorsunuz. Lal Batman, Nejbir Erkol, Sayna Soleimanpour, Tugba Şamlı, Prince Gyasi gibi genç sanatçılar, ilk sergilerini yaparlarken ilgimi çeken ve koleksiyonuma dahil etmekten gurur duyduğum isimlerden bazıları.

Sadece genç sanatçıların değil aynı zamanda sanatı izlemeye ilgili olan gençlerin de yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de olabildiğince gittiğim sanat gezilerine gençlerin dahil olması için de fırsatlar yaratmaya çalışıyorum.

Koleksiyonunuzdaki eserleri sergilemek veya kamuya açmak gibi planlarınız var mı?

Kendi koleksiyonumu zaman zaman özellikle hem genç sanatçılara hem de dostlarıma gösterdiğim ve hikâyesini anlattığım oluyor. Kamuya açacak kadar büyük bir koleksiyonum yok ancak kapsül koleksiyonlar kapsamında, -fotoğraf fuarlarının belirli bir bölümünde- özellikle Afrikalı sanatçılara ait koleksiyonumu belirli bir derinliğe ulaştıktan sonra sergilemeyi çok arzu ederim. Ama bundan ötesi özellikle Türk çağdaş kadın sanatçılarına ait koleksiyonumdaki sanatçıların eserlerini tanıtmam, benim için ayrı bir gurur kaynağı olur.

Gelecekte sanat koleksiyonunuza eklemek istediğiniz belirli sanatçılar veya eserler var mı?

Şu an 2 farklı koleksiyonumla ilgili fırsatım oldukça araştırma yapıyorum. Sergileri ve fuarları geziyorum. Hande Şekerciler’in üzerinde çalıştığı yeni heykellerini ve Alper Aydın’ın gelecek sene yapacağı Meksiko sergisini, dört gözle bekliyorum. En son dostlarımın yaş günüm dolayısıyla hediye ettiği Cansu Çakar’ın ‘Kıyılar, Kayalar, Kökler’ eseri de koleksiyonuma dahil olan son eser, keyifle inceliyorum.

{286423}

Feride Çelik
Feride Çelik Tüm Yazıları