2022 The Bodrum Cup Ödülleri’nin Heykeltıraş Sanatçıları
Yazı Boyutu:
2022 The Bodrum Cup’ın ruhunu yansıtan estetik ve sofistike ödül tasarımlarının sahibi heykeltıraş Ersin Tavukçu ve heykeltıraş Evren Erol ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Türkiye ve dünyanın en önemli yelken yarışlarından The Bodrum Cup‘ın bu yılki ödül tasarımları heykeltıraş Ersin Tavukçu ve heykeltıraş Evren Erol tarafından hazırlandı. Biz de OGGUSTO olarak The Bodrum Cup’ın ruhunu yansıtan estetik ve sofistike ödül tasarımlarının sahibi yetenekli iki heykeltıraş ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Ersin Tavukçu, Heykeltıraş
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
1999 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden mezun oldum. 2001’de Moda’da ilk atölyemi kurdum. 2019’dan beri Bodrum’daki atölyemde çeşitli malzemeler ve yöntemlerle hayallerimi kalıcı formlarına dönüştürüyorum.
Size en çok ne ilham verir?
Doğa ve yaşadığım çevre beni etkiler ve ben bu etkileşimden aldığım duygularla yola çıkarım. Bununla beraber teknoloji ve mekanik de benim hobim ve bu hobiyi işime katıyorum. İşim ve atölyem buna imkân veriyor. İşe başlarken kafamda oluşan formları eskizler yaparak pekiştiririm. Bu eskizleri bazen bilgisayar ortamında bazen kağıt ve kalemle yaparım. Her parçanın tasarımını yapar ve bu parçaların üretimini de şartlar izin verdiği sürece atölye ortamında kendim yapmaya çalışırım. Form oluştuktan sonra işi dinlerim. Biraz da iş konuşur. Sonuca işle birlikte karar veririm.
İşleriniz Bodrum Cup’ın önemli 2 özel ödülü için seçildi, bu süreci anlatır mısınız?
Art Melek iki senedir Bodrum’da sanatçılarla bir araya gelerek, çok önemli ve iyi projelere imza atıyor. Ben de bir heykeltıraş olarak bu projelerde yer almaktan büyük keyif alıyorum. Bu sene Bodrum Cup’la yapacakları “Art Route – Sanat Yolu” projesini bizimle paylaştıklarında, ben de bu proje için heykeller tasarladım. Tasarladığım heykellerden heyecanlanan Art Melek ve Bodrum Cup ekibi, benden kupa için de bir çalışma yapmamı istedi. Tasarladığım ve uyguladığım bu kupa bu hafta sonu kazananı ile bulaşacak.
34. The Bodrum Cup ödül heykeli tasarımınızdan bahseder misiniz? Hangi duygu ve düşünceler üzerine bu heykeli ürettiniz?
Kupayı hem mavide yelken açmanın duygusundan hem de Bodrum Cup’ın bu seneki yarış rotasını çevreleyen kıyılardan ilham alarak tasarladım. Eserin adı, “Mavinin Gözü”. Denizcinin gözü hep açık, hep tetik, hep ileriye doğrudur. Denizci denize açıldığında kıyıların ötesindeki dünyasına kavuşur. Bodrum Cup yarışçılarının dünyasını çevreleyen kıyıların haritası ile işlenmiş bu heykel, içinde denizcilerin dünyasını taşır. Heykelin merkezindeki küre, denizcinin kıyılar ötesindeki dünyasını, heykelin formu ise denizcinin hep ileride ve açık gözüdür. Denizde göz başka, ruh başkadır. Rüzgarla karışan ufka dair bir serüvendir. Kıyıların ötesidir.
Denizci açıldığında, kendini her anında kıyılardan ufka taşır. Eşsiz kıyılarla çevrili bu rotada yakalanan her rüzgar, bu engin serüvende her denizcinin dünyasını farklı kılar. Denizcinin ufuktaki dünyasını, denize ve rüzgara değenler anlar, çünkü deniz ufka doğru gözü açar, dokunduğu her şeyi mavi yapar, madeni bile… Denizcinin gözü açık, ruhu özgürdür.
Bu heykel, kıyıların aşkınlığındaki dünyayı, denizcinin ileriye açık gözünü ve ufka uzanan özgürlüğünü betimler. Çünkü kıyıların ötesindeki bu mavi engin dünyayı, mavide rüzgar yakalayanlar bilir.
Bodrum’da sanatçı olmanın avantajları-dezavantajları neler sizce?
Gökyüzünü görebildiğim, gökyüzüyle denizin mavisinin birleştiği bir yerde yaşadığım ve ürettiğim için çok mutluyum.
Sanatsal üretimler dijital teknolojilerin artmasıyla farklılaştı. Biriniz geleneksel yöntemlerle heykeller yapıyor diğeriniz bu yeni teknolojilerle dijital üretimler yapıyor. Sizce gelecekte hangisi kazanacak?
Sanat, malzeme ve yöntemin ötesinde bir bütündür. Ben işlerimde geleneksel malzeme ve yöntemlerle birlikte, çağdaş ve dijital yöntem ve medyaları da kullanan bir heykeltıraşım. Dijital olarak tasarladığım ve sergilediğim heykellerimi de geleneksel olarak uygulanabilecek şekilde üretiyorum. Bunların şimdi olduğu gibi gelecekte de birbirini hep besleyeceğini düşünüyorum.
Evren Erol, Heykeltıraş
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden 2003 yılında mezun oldum. Yaklaşık 20 yıldır heykel ve mekâna özel enstalasyonlar üretiyorum. Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında altı kişisel sergi açtım. Ulusal ve uluslararası birçok karma sergi, sanat fuarı ve sempozyumda yer aldım. Kamusal alanda, kişisel ve kurumsal birçok koleksiyonda yapıtlarım yer alıyor. Uzun yılların hayali ve planlarının ardından, yaklaşık iki senedir Bodrum’da ailemle yaşıyor ve çalışmalarımı sürdürüyorum.
Size en çok ne ilham verir?
Uzun yıllardır üzerine düşündüğüm, sorguladığım kavramlar ve bunlar üzerine yaptığım okumalar kendi içinde hikâyelere dönüşüyor. Farklı yol ayrımlarında sosyoloji ve felsefe alanındaki metinler beni besliyor. En çok da edebiyat alanında şiir ve öykülerden ayıkladığım ruh halleri, düşünce yapıları ve imgeler üretimlerimin esin kaynağı olabiliyor. Bir fikir ve ruh halinin forma dönüşmesi heyecanını yaşamak, keyifle üretme yöntemlerimden biri olmuştur. Bir fikre odaklandığımda kendi form dilimde görüntüler oluşuyor. Bu görüntüler eskizler ile birçok biçim etrafında şekil almaya başlıyor. Heykelin formu, boyutu, malzemesi rengi bu süreçte belirleniyor. Bazen insan bedeni, bitkiler ya da hayvanlar aleminden alıntılar ile işaret etmek istediğim imgeye, metafora, ironiye bir biçim yaratıyorum. Çoğunlukla eskizlerimde, tasarımı bir açıdan çözümlüyorum. Tabii formun diğer açıları üzerine düşünme ve hayal kurma eylemi günlerce kafamda dolanıyor. Daha sonra yontu aşamasında, formu üç boyutlu keşfetme aşamasında, herşeyi tamamlıyorum. Heykel disiplininin kendi dinamikleri içinde süpriz keşiflere gebe bir üretim yolculuğu, sezgilere kulak verme aşaması, çalışmalarımda en çok keyif aldığım anlardır diyebilirim.
İşleriniz Bodrum Cup’ın önemli 2 özel ödülü için seçildi, bu süreci anlatır mısınız?
Her şey Bodrum Cup organizasyonu yetkililerinin, etkinliklerinin spor, turizm, kültür ve sanat güç birliğine dönüşmesi arzusu ile gerçekleşti diyebilirim. Bodrum’da iki yıldır başarı ile gerçekleştirilen “Bodrum Atölye Buluşmaları”nın yaratıcısı Bodrum Art Melek ekibinin bu organizasyona davet edilmesi ile süreç başlamış. Bu organizasyonun sanat etkinliklerinin yürütücülüğünü üstlenen Art Melek grubu düzenleyecekleri sergiye beni de davet etmişlerdi. Sergiye bir heykelim ile katılacaktım. Bu süreçte Bodrum Cup organizasyon komitesi başkanı Süleyman Uysal’ın porfolyomdan bazı çalışmaları görmesi ile bu seneki ödüllerinden birini benim tasarlamam teklif edildi. Geçen sene gerçekleştirilen yarışmanın kazananına verilen ödülün, İlhan Koman’ın vefatından önce tasarladığı ancak uygulayamadığı “Sonsuz Sütun” adlı projesinin küçük bir versiyonu olduğu bilgisini benimle paylaştılar. Sadece bir ödül heykeli değil, özgün bir sanat eserinin ödül olarak veriliyor olması düşüncesi beni etkiledi diyebilirim. Bodrum’da 34 yıldır kesintisiz devam ettirilebilen uluslararası bir etkinliğin, yeni bir geleneğin ilk adımlarını attığını düşünüyorum. Daha yıllarca devam edeceğine inandığım bu değerli organizasyonun, ülkemizin nice değerli heykel sanatçısının katkıları ile yol alacağına inanıyorum.
34. The Bodrum Cup ödül heykeli tasarımınızdan bahseder misiniz? Hangi duygu ve düşünceler üzerine bu heykeli ürettiniz?
Hayal etmenin, düş kurmanın elde etmek istediğimiz, ulaşmak istediğimiz mutluluklar için vazgeçilmez yegane güç olduğu düşüncesi üzerine “İçimizdeki Düş” adlı ahşap heykelimi ürettim. İki ayrı dinamiğin bir bedende buluşması, iki iken bir olabilme fikri üzerine bu soyut figüratif çalışmayı gerçekleştirdim.
Bodrum’da sanatçı olmanın avantajları dezavantajları neler sizce?
Uzun yıllar İstanbul gibi büyüleyici ama çokça kaotik bir şehirde yaşadım ve çalışmalarımı sürdürdüm. Bodrum’da eğer kendinize yarattığınız bir öz disiplin varsa, daha konsantre ve sakin bir üretim süreci yaşama ihtimaliniz var. Farklı sanatçılar ve yazarlar ile daha çok bir araya gelme ve vakit geçirme şansınız olabiliyor. Şehir yaşantısındaki kayıp zamanlar minimuma indirilebiliyor. Heykel disiplini prodüksiyonu olan, özel çalışma ortamına ihtiyaç duyulan bir üretim alanıdır. Bazen her istediğiniz malzemeye ya da üretim için iş birliklerine ulaşamıyorsunuz. Artıları, eksileri ile burada olmaktan mutluyum. Bodrum’da üretmeye ve ülkemizin farklı illerinde farklı ülkelerde çalışmalarımı paylaşmaya devam edeceğim.
Sanatsal üretimler dijital teknolojilerin artmasıyla farklılaştı. Biriniz geleneksel yöntemlerle heykeller yapıyor diğeriniz bu yeni teknolojilerle dijital üretimler yapıyor. Sizce gelecekte hangisi kazanacak?
Çalışmalarımda çok farklı malzemeler kullandım. Son yıllarda ağırlık ahşap malzeme ve yontular gerçekleştiriyor olsam da, çağdaş sanatın alternatif kendini ifade etme biçimlerinden bir izleyici olarak da hiçbir zaman uzaklaşmadım. Dijital teknolojilerle üretilen sanat yapıtlarının sadece bir medyum olduğunu düşünüyorum. Bir sanatçı nasıl tuval, boya, taş, ahşap ya da hazır nesne kullanabiliyorsa, dijital sanat dilinin de anlatım için bir malzeme olduğuna inanıyorum. Fiziki ortamlarda yakalayamayacağım bazı deneyimlerin ve etkilerin, dijital teknolojiler ile verilebileceğini bazen aklımdan geçiriyorum. Sanatın temelde yarıştırılmaması gereken bir anlatım biçimi olduğuna inanan bir sanatçı olarak, kazanan da bu anlamda olmayacaktır. Özgün bir fikrin, yaratıcı bir düşüncenin farklı anlatım teknikleri ile zenginleşerek, insanoğlu var oldukça üretilmeye devam edeceğine inanıyorum. Bu anlamda bir kazanan olacaksa o da sanat olur.
*Sanatçıların isimleri alfabetik düzene göre sıralanmıştır.