Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Ali Elmacı

•

03.08.2023

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Ali Elmacı

Yazı Boyutu:

OGGUSTO ve Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Ali Elmacı’yı Philips LatteGo ile buluşturduk. Sanatıyla ilham olan Ali Elmacı’nın rutinlerini ve hayatında kahvenin yerini izlemeye hazır olun!

“Sanatın baristası olur mu?” dediğinizi duyar gibiyiz. OGGUSTO x Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Ali Elmacı’yı LatteGo ile bir araya getirdik ve sizlere kahve deneyiminin en sanatsal halini sunduk.

İlk olarak sizlere mükemmel bir kahve yapmanın yolunu açıklıyoruz. Yüksek kaliteli, aromatik kahveler demlemek en pratik şekilde Philips LatteGo 5400 ile mümkün! Ristretto’dan köpüklü cappucino’ya kadar taze çekirdeklerden yapılan 12 kahve çeşidi yapmanızı sağlayan makinede 12 ayardan oluşan farklı hassas öğütme çeşitleri mevcut. AromaExtract sistemiyle de mükemmel sıcaklık, aroma ve krema elde edebiliyorsunuz. Üstelik kahve özelleştirme seçeneği sizlere kişiselleştirilmiş bir kahve deneyimi sunup 4 farklı kahve profili kaydetmenize de imkân veriyor. Yoğunluk ve uzunluk tercihinizi ayarladıysanız tek tuşla favori kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Göz alıcı ve fantastik ögelerin tuvallerle buluştuğu sanat eserlerini incelemeye hazır olun! Sizleri “Dudaklarımı Öp Kalbimi Hançerle”, “Blood Spoils the Dream”, “The Chair The Walked All Over People” ve daha farklı birçok sergiye imza atmış Ali Elmacı ile tanıştırıyoruz. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun olan sanatçı toplumsal durumları, kalıplaşmaları, popüler kültür gibi konuları sanatıyla eleştirip bir araya getiriyor. Daha fazlası için röportajımıza davetlisiniz.

Bize biraz kendinden bahseder misin, senin hakkında ne bilmeliyiz? Çalışmalarındaki temel motivasyon nedir?

2010 yılından beri bu piyasada profesyonel çalışmaktayım. Başta resim olmak üzere sanatın farklı disiplinlerinde üretimler yapmaktayım.

Çalışmalarımın temel motivasyonunu toplumsal veya politik bir durum ya da olay karşısında hissettiğim ‘rahatsızlık duygusu’ olarak açıklayabilirim.

Çalışma ve üretim rutinini de merak ediyoruz. Nasıldır çalışma rutinin? Mesela çalışmaya başladığında her şey kafanda belli midir yoksa kendini akışa bırakıp süreç boyunca değişiklik yapar mısın?

Bir sporcu gibi düzenli bir periyotla çalışırım. Rutinim her gün atölyede çalışmaktır. Yeni bir resme başlamadan önce mutlaka elimde bir eskiz-foto kolaj bulundururum çünkü aşağı yukarı çalışacağım şeyi görmek isterim. Süreç içinde elbette bağlı bulunduğum eskizden uzaklaştığım zamanlar olur ancak temelde referans almaya devam ederim.

Bir sanatçı olarak senin için “isyan, başkaldırı” ne demek?

Her durumda her iktidarda sanatçı muhalif olmalı, muhalif kalmalı.

Sanatın eleştiri potansiyelinin dışında dönüştürücü bir gücü olduğunu düşünüyor musun? Ya da sorunun en başına şunu koyalım; sanat eleştirmeli mi?

Bu çok zor bir soru benim için çünkü konuya tek bir bakış açısından bakamayız. Şayet toplumsal bir noktadan bakıyorsak; tepkilerini sanat aracılığıyla ifade eden bir topluluğun sanatsal üretimine o toplumun sesi olma sorumluluğu yükler ki bu durum sanatsal özgürlüğün önüne bir bent kurmak demektir.

Kendi adıma sanat bizim hayatımıza yeni duygular katmalı, bizi şaşırtmaya, bizleri bilmediğimiz mecralara sürüklemeye devam etmelidir. İşte o zaman sanatın dönüştürücü gücünü hissedebiliriz.

Geçimin sanat piyasasına bağlı olduğuna göre, sanat piyasasının senden ne istediği senin için ne kadar önemli?

Bu soruya çok net bir cevap olarak “Dudaklarımı Öp Kalbimi Hançerle” sergimde “Beni Kendinden Fazla Sev” isimli bir film yaptım. Filmin konusu; üretimi geniş kitlelere hitap eden sanatçı, politikacı gibi bireylerin o kitle üzerinde bir beklenti oluşturması ve o beklenti üzerinden üretimlerine devam etmeleri halindeyse tek tipleşme ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya gelmeleri üzerineydi.

La chapelle bir röportajında “Gerçek sanatçılar şans ve risk alır ve sonuçları hakkında endişelenmezler” demiş, bizim coğrafyamız konjonktüründe buna katılıyor musun?

Bizim coğrafyamız tamamen böyledir diyemesem de kesinlikle katıldığım bu tanıma şapka çıkartacak sanatçıların var olduklarını hepimiz biliyoruz.

Sanatçı olduğundan hiç şüphe duydun mu?

Bu dünyadan ayrılırken yapabilirsem kendime bu soruyu cevaplamaya çalışacağım.

Çok büyük paralara mâl olan fantastik, ayrıntılı sanat eserleri yapabileceğin ayrıcalıklı bir konumda olsan; yapacağın ilk proje ne olurdu?

Bütçe sıkıntısı olmayan uzun metraj bir film yapmak isterdim.

Bugünlerde genç neslin sanata daha fazla ilgi gösterdiğini fark ettin mi?

Kesinlikle farkındayım. İşletme profilimden düzenli kontrol ediyorum, beni takip edenlerin yaş ortalamasının gençliği bana müthiş bir mutluluk veriyor. Genç nesilden çok umutluyum.

Bir sanat eserinin örneğin bir resmin açıklanması, anlatılması hakkında ne düşünüyorsun?

Sergilerimde gelen ziyaretçilere sergi turu yaptırıp işlerimi anlatıyorum ama bunu bir gereklilik olarak görmüyorum.

Kendine aldığın ilk parçayı hatırlıyor musun?

Sanat üretmenin bir avantajı olan takasa inanıyorum. Sanatçı arkadaşlarımla takas yapıyoruz.

Sanatçı olmaya karar verdiğin günlere döndüğünde sana “Sanatçı olmak istiyorum” dedirten şey ne oldu?

Bir gün oturup sanatçı olayım diye karar vermedim, resim çizmeye hep yeteneğim vardı ve okuma yazma bilmeden önce resim yapabiliyordum.

Resim yapmak bir ihtiyaçtı benim için ve ihtiyaç beni bu yola soktu.

Sanat, hayatta kalma yolculuğunda yardımcı oldu mu?

Elbette hayatım o oldu, onun sağladığı güçle ilerliyorum, yaşıyorum.

Favori kahven nedir? Günün hangi saati için ‘kahvesiz yapamam’ dersin?

Misafirimle içmeyi sevdiğim bir içecektir. Genelde filtre kahve olur o da.

Teknoloji ve sosyal medya gibi şeylerin, insanlara birbirleriyle bu kadar saf bir şekilde nasıl birlikte olunacağını unutturduğunu düşünüyor musun?

Zaman ruhunu yakalamak lazım, teknolojiyi de sosyal medyayı da çok gerekli buluyorum. Saflığı ve berraklığı burada da bulabiliriz yeter ki bunu isteyelim.