Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Lal Batman
Yazı Boyutu:
OGGUSTO ve Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Lal Batman’ı Philips LatteGo ile buluşturduk. Sanatıyla ilham olan Lal Batman’ın rutinlerini ve hayatında kahvenin yerini izlemeye hazır olun!
“Sanatın baristası olur mu?” dediğinizi duyar gibiyiz. OGGUSTO x Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Lal Batman’ı LatteGo ile bir araya getirdik ve sizlere kahve deneyiminin en sanatsal halini sunduk.
İlk olarak sizlere mükemmel bir kahve yapmanın yolunu açıklıyoruz. Yüksek kaliteli, aromatik kahveler demlemek en pratik şekilde Philips LatteGo 5400 ile mümkün! Ristretto’dan köpüklü cappucino’ya kadar taze çekirdeklerden 12 kahve çeşidi yapmanızı sağlayan makinede, 12 ayardan oluşan farklı hassas öğütme çeşitleri mevcut. Aroma Extract sistemiyle de mükemmel sıcaklık, aroma ve krema elde edebiliyorsunuz. Üstelik kahve özelleştirme seçeneği sizlere kişiselleştirilmiş bir kahve deneyimi sunup 4 farklı kahve profili kaydetmenize de imkân veriyor. Yoğunluk ve uzunluk tercihinizi ayarladıysanız tek tuşla favori kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Bize biraz kendinden bahseder misin, senin hakkında ne bilmeliyiz? Çalışmalarındaki temel motivasyon nedir?
Meraklı ve kararlı, aynı zamanda otoriter bir kişiliğim var. Hayatı yaşamaktan son derece zevk alır, tüm duygularımı sonuna kadar yaşarım. Kırmızı çizgim özgürlüğüm ve bağımsızlığımdır.
Her seferinde yeni bir dille kendimi ifade etmek dünyamı daha iyi yansıtabilmemi sağlıyor. Gelişiyor, dönüşüyor ve güçleniyorum böylelikle.
Çalışma ve üretim rutinini de merak ediyoruz. Nasıldır çalışma rutinin? Mesela çalışmaya başladığında her şey kafanda belli midir yoksa kendini akışa bırakıp süreç boyunca değişiklik yapar mısın?
Ben düşüncelerimle yatıyor, düşüncelerimle uyanıyorum. Her daim üretimlerimi, hayallerimi ve ilhamlarımı düşünüyorum. Kafamın içindeki sesler asla durmadığı için bilinçli ve sezgisel olarak üretim sürecimi şekillendiriyorum. Disiplinliyimdir dolayısıyla nerede olursam olayım çalışmaya ve üretmeye devam ederim.
Bir sanatçı olarak senin için “isyan, başkaldırı” ne demek?
Haykıramadığım, söylemek isteyip sustuğum, yapmak isteyip yapamadıklarımın yansımalarını üretimlerime döktüğüm anlardır isyanım.
Sanatın eleştiri potansiyelinin dışında dönüştürücü bir gücü olduğunu düşünüyor musun? Ya da sorunun en başına şunu koyalım; sanat eleştirmeli mi?
Eser ve kitle arasındaki diyalog benim için her zaman çok kıymetli olmuştur. Bu diyaloglar ve etkileşimler paralelinde bilinçli ve bilgiyle yapılan eleştirilerin son derece doğru ve sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Böylece sanatın dönüştürücü gücünü farklı perspektiflerden mercek altına alabilir ve kitleyle arasındaki ilişkiyi dinamik kılabiliriz.
Geçimin sanat piyasasına bağlı olduğuna göre sanat piyasasının senden ne istediği senin için ne kadar önemli?
Ben yaptığımı yapmaya devam ediyorum açıkçası, piyasanın benden ne beklediğinin benim için bir önemi yok.
La chapelle bir röportajında “Gerçek sanatçılar şans ve risk alır ve sonuçları hakkında endişelenmezler” demiş, bizim coğrafyamız konjonktüründe buna katılıyor musun?
Türkiye’de doğdum, Türkiye’de büyüdüm. Çok zor bir döneme denk geldiğimizin farkındayım ancak insan kendi çabasıyla şansını, başarısını, hayatını kendi belirliyor. Her ne zorluk olursa kendimize duyduğumuz inancı koruyup azimle çalışırsak kendi şansımızı kendimiz yaratabiliriz. Ne istediğimi bilerek, çok çalışarak üretimlerimi ortaya koymaya çabalıyorum. Gündemden kaynaklı, kimi zaman benim de tempomu düşürdüğüm süreçler oluyor ancak bu süreçlerin içinden aynı düşünceyle motive olup daha güçlü bir şekilde çıkıyorum. Bu durumda üretim sürecimi daha dengeli bir şekilde sürdürüyorum aynı kalp atışı gibi… Negatif durumları kendim için pozitif olasılıklara dönüştürmeyi öğrendim zamanla. Bu bilinç ve bakış açısıyla daha cesaretli ve dirayetli versiyonuma dönüşüyorum. Kendimle ilgili endişe ve şüphe içinde bulunmuyorum.
Umutluyum ve umudu asla yitirmememiz gerektiğinin bilincindeyim. Üreten, düşünen ve emek veren bireylerin umutlarını ve kendilerine karşı olan inançlarını asla yitirmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Buna inandığınızda şans da mucizeler de sizin yolunuzdan eksilmeyecektir.
Sanatçı olduğundan hiç şüphe duydun mu?
Ben Lal’im, sıfatlarla çok işim yok.
Bir sanat eserinin örneğin bir resmin açıklanması, anlatılması hakkında ne düşünüyorsun?
Ben bir hikâye anlatıcısıyım, işlerimde de kitleyi ve izleyicileri farklı sahnelerle baş başa bırakıyorum. Sergilediğim ortamda bulunduğum durumlarda bilgi almak isteyen izleyicilere izledikleri işe referans olabilecek bir hikâye anlatırım hep ancak karşı tarafa da düşünce alanı bırakmak isterim. Bu nedenle anlattığım hikâyelerde açık kapı bırakırım. Benden başkası işimi anlatıyorsa öncesinde benden dinlemiş olmasını, eğer mümkünse üretim süreci dönemine de tanıklık etmesini tercih ederim. Bazen hiçbir bilgi olmadan işlerimi kitlelere anlatan kişilere denk geliyorum, ağzım açık kalıyor. Eserle ilgili doğru bilgi edinilmeden hikâyeme ortak olmadan anlatılmasına çok karşıyım.
Kendine aldığın ilk parçayı hatırlıyor musun?
Çok net hatırlayamamakla birlikte anneannemden lal taşı almıştım.
Sanat, hayatta kalma yolculuğunda yardımcı oldu mu?
Evet.
Favori kahven nedir? Günün hangi saati için “Kahvesiz yapamam” dersin?
Günün her saati ve sade americano.
Pop quiz başlıyor…
En sevdiğin film?
“Eyes Wide Shut”, Stanley Kubrick.
Bir motto seçecek olsaydın…
“Life is not a problem to be solved, but an experience to be had” – Alan Watts.
Peki, olmazsa olmazım dediğin bir şey var mı?
Hayallerim.
Tatil için favori destinasyonun?
Güney Fransa.
Kahvesiz olmaz, senin favori kahven hangisi?
Americano.
En sevdiğin, favori sanatçın?
Urs Fischer.
Bugüne kadar aldığın en iyi nasihat?
Her zaman kendi ayaklarının üstünde dur.
Bir kişide önce neye dikkat edersin?
Nezaket ve hoşgörü.
En son hangi kitabı bitirdin?
Jean-Louis Fournier, “Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık”.
Tek bir süper güce sahip olacaksın, tercihin ne olurdu?
Işınlanmak.
En çok kime gülersin?
Kendime.
Sanatçı olmasan ne olurdun?
Tiyatrocu.
En sevdiğin film/dizi karakteri?
“The Queen’s Gambit”, Ana Taylor-Joy.
*Bu içerik Philips iş birliğinde hazırlanmıştır.