Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Yiğit Yazıcı
Yazı Boyutu:
OGGUSTO ve Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Yiğit Yazıcı’yı Philips LatteGo ile buluşturduk. Sanatıyla ilham olan Yiğit Yazıcı‘nın rutinlerini ve hayatında kahvenin yerini izlemeye hazır olun!
“Sanatın baristası olur mu?” dediğinizi duyar gibiyiz. OGGUSTO x Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Yiğit Yazıcı’yı LatteGo ile bir araya getirdik ve sizlere kahve deneyiminin en sanatsal halini sunduk.
İlk olarak sizlere mükemmel bir kahve yapmanın yolunu açıklıyoruz. Yüksek kaliteli, aromatik kahveler demlemek en pratik şekilde Philips LatteGo 5400 ile mümkün! Ristretto’dan köpüklü cappucino’ya kadar taze çekirdeklerden 12 kahve çeşidi yapmanızı sağlayan makinede, 12 ayardan oluşan farklı hassas öğütme çeşitleri mevcut. Aroma Extract sistemiyle de mükemmel sıcaklık, aroma ve krema elde edebiliyorsunuz. Üstelik kahve özelleştirme seçeneği sizlere kişiselleştirilmiş bir kahve deneyimi sunup 4 farklı kahve profili kaydetmenize de imkân veriyor. Yoğunluk ve uzunluk tercihinizi ayarladıysanız tek tuşla favori kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Çeşitli mottolarla, renk ve desen zenginliğiyle bir temsil sunan Yiğit Yazıcı’nın eserlerini keşfetmek üzere atölyesinde bir araya geldik. 1992’de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olan sanatçı, kendi atölyesinde çalışmalarına başlamış olup aynı sene ilk uluslararası sergisi olan “New York-İstanbul”u AKM’de sanatseverlerle buluşturdu. 1998 yılında gerçekleştirdiği “Shoe Wardrobes” sergisindeki fonksiyonel eserleri özellikle dikkat çekti. Farklı alanlarda yaptığı çalışmalarla yeni sanat konseptleri oluşturan Yiğit Yazıcı’yı daha yakından tanımak için kendisiyle geçirdiğimiz sanat dolu bir günü sizlerle paylaşıyoruz.
Bize biraz kendinden bahseder misin, senin hakkında ne bilmeliyiz? Çalışmalarındaki temel motivasyon nedir?
Hayattaki yegane arzusu ressam olmak olan ve bu motivasyon ile büyümüş ve muradına ermiş biriyim. Bahanelere, şansa inanmam. İnsan isterse yapar. Hayal kurmanın gücü ve disiplinin hayatımızdaki yeri hep önemlidir. Bursa’da doğdum, lise ve üniversiteyi İstanbul’da okudum. 23 yaşından itibaren resim yaparak yaşıyorum.
Çalışma ve üretim rutinini de merak ediyoruz. Nasıldır çalışma rutinin? Mesela çalışmaya başladığında her şey kafanda belli midir yoksa kendini akışa bırakıp süreç boyunca değişiklik yapar mısın?
Hiçbir plan yapmam, anlık çalışmayı severim. Özgür olmak güzeldir, siyah düşünürken birden beyazı seçmek ve tamamen yeni bir şey denemek. İmza attıktan sonra genelde resimleri bir daha ellemem.
Bir sanatçı olarak senin için “isyan, başkaldırı” ne demek?
Birbirine zarar vermeye isyan ederim. Hayvanlara zorbalık yapılmasına, akıl kullanmamaya, anlamsız yere tartışmaya, potansiyellerin tam anlamıyla kullanılmamasına isyan ederim.
Sanatın eleştiri potansiyelinin dışında dönüştürücü bir gücü olduğunu düşünüyor musun? Ya da sorunun en başına şunu koyalım; sanat eleştirmeli mi?
Geçimin sanat piyasasına bağlı olduğuna göre, sanat piyasasının senden ne istediği senin için ne kadar önemli?
Bağımsız olmayan sanat sürdürülemez, kendini tekrarlar. Arayışı sonlandırır. Sanat-sanatçı özgürdür, yoksa sanat var olamaz.
La chapelle bir röportajında “Gerçek sanatçılar şans ve risk alır ve sonuçları hakkında endişelenmezler” demiş, bizim coğrafyamız konjonktüründe buna katılıyor musun?
Kesinlikle, insan her yerde. Biz daha naif bir toplumuz ve belki daha az risk alıyoruz, karşılaştırmak zor. Sanatçı olmak başlı başına bir seçim ve her gün hiçbir şey satmama ihtimaline karşı bunu yapmaya devam etmek de sanat aşkı.
Sanatçı olduğundan hiç şüphe duydun mu?
Aslında sanat ve sanatçının tanımı çok keskin değil, renklerin sonsuzluğu gibi bazen kendi seçimi ile bir mobilyanın kaplamasını farklı yapan kişi de sanatçıdır. Ben sanatkâr bir ruhum olduğuna eminim.
Çok büyük paralara mâl olan fantastik, ayrıntılı sanat eserleri yapabileceğin ayrıcalıklı bir konumda olsan; yapacağın ilk proje ne olurdu?
Dev resimler yapmak.
Bugünlerde genç neslin sanata daha fazla ilgi gösterdiğini fark ettin mi?
Kesinlikle daha fazla farkındalar.
Bir sanat eserinin, örneğin bir resmin açıklanması, anlatılması hakkında ne düşünüyorsun?
Picasso çok güzel söylemiş: Anlam benim bilinç altımdadır…
Kendine aldığın ilk parçayı hatırlıyor musun?
Barış Sarıbaş’tan bir eserdi.
Sanatçı olmaya karar verdiğin günlere döndüğünde sana “Sanatçı olmak istiyorum” dedirten şey ne oldu?
Çok zor hatırlamak.
Sanat, hayatta kalma yolculuğunda yardımcı oldu mu?
Bir var olma biçimi ve onsuz olmuyor.
Favori kahven nedir? Günün hangi saati için “Kahvesiz yapamam” dersin?
Espresso, günde üç kere yemek sonrası.
Teknoloji ve sosyal medya gibi şeylerin, insanlara birbirleriyle bu kadar saf bir şekilde nasıl birlikte olunacağını unutturduğunu düşünüyor musun?
Kesinlikle, bizlerin yüz yüze olacağımız anlarımızı elimizden alıyor. Aynı masada yemek yerken kimse kimse ile konuşmuyor. Ben faydalı kısımlarına bakıyorum, bankada sıra beklemek gibi veya uçak biletini kolay alabilmek gibi…
Pop quiz başlıyor…
En sevdiğin film?
“Ink”, “The Fall”, “La vita è bella”, “II Postino” ve daha birçoğu.
Bir motto seçecek olsaydın…
Ünlü olup da kendini kaybetmeyen bir tek Tanrı’dır.
Peki, olmazsa olmazım dediğin bir şey var mı?
Düşünmemek.
Tatil için favori destinasyonun?
Dünya.
Kahvesiz olmaz, senin favori kahven hangisi?
Espresso.
En sevdiğin, favori sanatçın?
Pablo Picasso ve Henri Matisse.
Bugüne kadar aldığın en iyi nasihat?
Be yourself, no matter what they say.
Bir kişide önce neye dikkat edersin?
Enerjisine.
En son hangi kitabı bitirdin?
“Babalar ve Oğullar”, İvan Turgenyev
Tek bir süper güce sahip olacaksın, tercihin ne olurdu?
Evrenin en sonuna gidebilecek bir araç ya da bedene sahip olmak.
En çok kime gülersin?
Cem Yılmaz.
Sanatçı olmasan ne olurdun?
Mimar.
En sevdiğin film/dizi karakteri?
Anthony Hopkins.
*Bu içerik Philips iş birliğinde hazırlanmıştır.