Pierre Auguste Renoir: Hayatı, Eserleri ve Bilinmeyenleri
Yazı Boyutu:
İzlenimcilik akımının en önemli isimlerinden Fransız ressam Pierre Auguste Renoir hakkında ayrıntıları derledik.
Empresyonizm (İzlenimcilik) akımı denilince akla ilk gelen isimlerden olan Pierre Auguste Renoir, resim sanatının büyük ustalarından biri olarak tarih sahnesindeki yerini koruyor. Doğadaki unsurların kişinin kendisinde oluşturduğu izlenimleri ve duygusal izleri yansıtmayı hedefleyen izlenimcilik akımının öncülerinden olan Renoir, resimlerinde çoğu zaman samimi kompozisyonlardaki insanlara odaklanan canlı ışığı kullanmasıyla ve serbestçe fırçalanmış renk dokunuşlarıyla biliniyor.
Pierre Auguste Renoir Kimdir?
Sanat yaşamının ilk yıllarında Claude Monet’nin üslubundan etkilenerek eserler vermeye başlayan Renoir, Monet’nin ışığı kullanma biçimini kendine referans edinmesine rağmen Monet’nin doğa resimleri yerine daha çok insan betimlemeyi tercih eden bir ressam olarak sanat tarihine damgasını vurmuş bir isimdir. Resimlerindeki tazelik ve doğallıkla dikkat çeken sanatçı empresyonist akımın önderlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Pierre Auguste Renoir’nın Hayatı
Pierre Auguste Renoir, 25 Şubat 1841 tarihinde Fransa’nın Limoges şehrinde doğdu. Annesi işçi, babası ise terzi olarak biliniyor. Renoir dört yaşındayken ailesi Paris’e yerleşti. 13 yaşındayken porselen boyama eğitimi alan Renoir bu konudaki işleriyle aile bütçesine katkıda bulunuyordu. Evlerinin Paris’in merkezindeki d’Argenteuil caddesindeki konumu Renoir’ı Louvre’a yakınlaştırdı. Genç Renoir çizime doğal eğilimi olmasına rağmen şarkı söylemede daha çok yetenek gösterdi. Yeteneği, o sırada St.Roch Kilisesi‘nde koro şefi olan öğretmeni Charles Gounod tarafından desteklendi. Ancak oğullarının tutku ve yeteneğini fark etmesi ve ailesinin mali koşulları nedeni ile 1854 yılında on üç yaşında müzik derslerine ara veren Pierre Auguste Renoir, Fosses du Temple caddesinde bulunan atölyelerinde porselen süslemeciliği ile uğraşan Levy Kardeşler’in yanına çıraklık yapmak için okulu bırakmak zorunda kaldı. 1861-1864 yılları arasında İsviçreli ressam Charles Gleyre’den resim eğitimi aldı. Bu sürede Claude Monet, Alfred Sisley ve Frederic Bazille ile tanışıp onlarla birlikte çalışmaya başladı. Bu arada Paris’te besteci Gomod’nun yönetimindeki koroda şarkı söyledi. Müzik öğrenimi de yapmak istiyordu. 1864 yılındaki Paris Salon sergisine ilk defa bir tablosuyla katıldı. Renoir 1863 yılında Salon’a “Peri ile Kır Tanrısı” adlı eserini sunmuş ancak resim reddedildi. 1864’de ise Victor Hugo’nun “Notre Dame de Paris” adlı eserinden esinlendiği “La Esmeralda” adlı yapıtı sergiye kabul edildi. Böylelikle sanat hayatına adımını atmış oldu.
Pierre Auguste Renoir’nın Sanat Hayatı
Renoir, sanat hayatının daha ilk yıllarında Manet’nin üslubunu beğenmiş; bunu, Courbet‘nin plastik ifade tarzı ve Delacroix’nın renk dünyası ile birleştirmiştir. Fakat hiçbir sanatçıya ve üsluba körü körüne bağlanmamıştır. Renoir, her ne kadar bu sanatçılardan etkilense de her zaman yeniliklere açık bir sanatçı olmuştur. Orta sınıfın yaşamın tadını çıkardığı dönemin ahlaki yapısı Renoir’nın tablolarında da göze çarpan unsur olarak biliniyor.
Sanatçı özellikle gençlik yıllarında bu ruh durumunun sevincini, mutluluğunu ve rahatlığını tablolarına yansıttı. Renoir’nın resimleri çoğu zaman samimi kompozisyonlardaki insanlara odaklanan canlı ışığı ve doygun renkleriyle dikkat çeker. Çıplak kadın onun birincil konularından biriydi. Erken olgunluğunun eserleri genelde gerçek hayatın, ışıltılı renk ve ışıkla dolu Empresyonist anlık görüntüleriydi. Ancak 1880’lerin ortalarında özellikle kadınların portrelerine ve figür resimlerine daha disiplinli bir biçimsel teknik uygulama ile bu hareketten uzaklaşmıştır. Üretken bir sanatçı olarak binlerce resim yaptı. Renoir’nın tarzının sıcak duygusallığı, resimlerini sanat tarihinin en tanınmış ve sıklıkla yeniden üretilen eserlerinden biri haline getirdi. Yapıtlarından oluşan 181 tabloluk en büyük tek koleksiyon Filadelfiya’da Barnes Vakfı‘ndadır.
Pierre Auguste Renoir’nın Öne Çıkan Eserleri
Pierre Auguste Renoir, “La Esmeralda” (Zümrüt); 1864
Renoir bu eserini, Victor Hugo’nun “Notre Dame’nin Kamburu” adlı ünlü romanından esinlenerek çizdi. 1864’te bu resim Paris’te Fransa’nın resmi sergi sarayı olan Salon’da sergilendi. Eserde Esmeralda bir yatağın üzerinde daha sonra engizisyon tarafından kendisinin cadı olduğuna kanıt olarak gösterilecek keçiyle birlikte resmedilmiştir.
Pierre Auguste Renoir, “Lise à l’ombrelle” (Şemsiyeli Lise); 1867
Renoir’nın hayatı boyunca en çok ilham aldığı “Lise Tréhot” isimli model, bu eserinde ormanda poz verirken resmedilmiştir. Bu eser, eleştirel açıdan başarılı bulunmuştur. 1687 yılına kadar aydınlık resimler yapan Renoir bu eserinde Courbet’in eserlerinde sıkça kullandığı koyu renk tekniğini kullanmıştır.
Pierre Auguste Renoir, “Pont-Neuf” (Yeni Köprü); 1872
Renoir daha çok figür resimleri ile iyi bilinmesine rağmen, bu çalışmasında güneş ışığının etkileriyle belirginleşen ve izlenimciliğin gelişiminin merkezinde yer alan bir canlılık ve tazelik ile yankılanıyor. Gün ortası güneşinin panoramayı kapladığı, yoğunluk ile sanatçının ayrıntıları vurguladığı ve kalabalık sahneyi netleştirmek için tesadüfleri çoğalttığı bu eseri Renoir’nın en bilinen eserlerinden.
Pierre Auguste Renoir, “Le Moulin de La Gallette’de Dans” (Le Moulin de la Galette’de Dans); 1876
Renoir’nın erken olgunluğunun diğer eserleri gibi, “Dance at Le Moulin de la Galette” (Le Moulin de La Gallette’de Dans) da gerçek hayatın tipik bir empresyonist enstantanesidir. Form zenginliği, fırça darbesinin akıcılığı ve titreyen güneşin lekeli bir ışık göstermesi bu resmin öne çıkan özellikleri arasında.
Pierre Auguste Renoir, “Umbrellas” (Şemsiyeler); 1878
Renoir, 1878’de empresyonistlerden uzaklaşmaya başlamasının İtalya’da keşfettiği yağlı boya ustalarının etkiisi özellikle en büyük sebebi olarak gösteriliyor. Kötülüğün de resme konu olabileceğini savunan Renoir, böylelikle karamsar bir tutum içine girmiştir. Üslubundaki bu değişikliği gösteren en dikkat çekici eser ise “Şemsiyeler”dir.
Pierre Auguste Renoir, “Madame Georges Charpentier”; 1879
Renoir, 1872–1882 yılları arasını kapsayan dönem boyunca; Monet, Berthe Morisot ve Sisley gibi bir bahçe içerisine yerleştirdiği portreler, nü’ler ve gruplarda ışık etkileri üzerine çalıştı. Bunun en güzel örneklerinden biri olarak ise çocukları ve köpeğiyle Madam Charpentier’nin portresi ön plana çıkıyor. Charpentier’nin etkisi sayesinde bu tablonun 1879 yılındaki Resmi Sergi’de en iyi yerlerden birinde ve yerden 120 cm yükseklikte sergilendiği belirtilmektedir.
Pierre Auguste Renoir, “Luncheon at the Boating Party” (Tekne Gezisi Partisi Öğle Yemeği); 1881
Bu gündelik zaman imajını tamamladığı resim Renoir’nın on altı zorlu ayını aldı. 1881 yılında boyanan eser, ertesi yıl Yedinci Empresyonist Sergisi’nde sergilendi ve eleştirmenler tarafından ezici bir üstünlükle övgüye değer görüldü. Bu eser, Renoir’nın; portre ressamlığı, natürmort ve manzaranın kompozisyon geleneklerini tek bir görüntüde birleştiren çok sıkı bir şekilde oluşturulmuş bir çalışma.
Pierre Auguste Renoir’nın Ölümü
1894’den sonra Pierre Auguste Renoir’nın sağlık durumu bozulmaya başladı. Adele romatizmasına yakalanan sanatçıya doktorlar Fransa’nın Midi bölgesinde yaşamasını tavsiye etmişlerdi. 1899’da Nice yakınında Cagnes köyüne yerleşen sanatçı yirmi yıldan fazla orada yaşadı. Fransa’nın güneyinde bir evde çoğunlukla yatakta geçirdiği zamanında bile önünde bir ressam sehpası vardı. Kendisiyle ilgilenen hastabakıcının titreyen eline bir fırça sıkıştırmasıyla beraber kendinden emin fırça darbeleriyle yine resim yapmaya başladı. Renoir son yıllarında bile böyle çalışıyordu. Bununla beraber tabloları gençliğinde yaptıkları kadar güzeldi. Fakat bir gün Les Collettes Parkı’nda tablosunu boyarken soğuk aldı. Sağlık durumu iyice kötüleşen Renoir 3 Aralık 1919’da hayata gözlerini yumdu.
Pierre Auguste Renoir Hakkında Az Bilinen Gerçekler
- Renoir, resimle ilgilenmeye başlamadan önce, Paris’te bir porselen atölyesinde çalıştı. Daha sonra Güzel Sanatlar Okulu’na kabul edildi.
- Renoir’un çocukluğu maddi sıkıntılar içinde geçti. Ailesi, özellikle de babası, onun ressam olma isteğini desteklemedi ve onu resim yapmaktan alıkoymaya çalıştı.
- Renoir, izlenimci hareketin önde gelen isimlerinden biri olmasının yanı sıra diğer ünlü izlenimci ressamlarla da yakın arkadaşlıklar kurdu. Özellikle Claude Monet ile olan dostluğu ve iş birliği önemlidir.
- Renoir, resmin yanı sıra skulptürle de ilgilendi. Özellikle yaşlandıkça resim yapmak zorlaştığında, skulptürle uğraşmayı tercih etti.
- Renoir’un özel yaşamı da dikkat çekicidir. Modeli ve sevgilisi olan Aline Charigot ile 1881 yılında evlendi.
- Renoir, yaşamının bir döneminde romatizma hastalığına yakalandı. Bu hastalık, onun fiziksel sağlığını olumsuz etkiledi, ancak resim yapmaktan vazgeçmedi.
{19016}
