Sanatçı Sohbetleri: Alea Pınar Du Pre
Yazı Boyutu:
Türkiye’nin ilk Sanat Danışmanı ve Sevil Dolmacı Art Consultancy Kurucusu Sevil Dolmacı, Alea Pınar Du Pre ile sanat üzerine yaptığı röportajını OGGUSTO’da kaleme aldı.
Eserlerinizin çıkış noktası nedir?
Gerçekçiliğin temel doğası olan sorgulamak benim en büyük hobim. Eserlerimde bununla ilgili bilimsel bulgulardan esinlendim. “SPACE/TIME” serisinde uzay/zaman dokusunun bizde oluşturduğu yanılgılara dair benzetmeler yaratmaktadır. Bilimsel bulgular; beyinlerimizin “dış dünyayı” her seferinde plastik gibi şekillendirdiğini ve bize “gerçeklik” olarak öne sürdüğünü göstermektedir. Yeni tekniğim de bu yanılgıyı yansıtmaktadır ve alt üst edici bir niyeti vardır; sanat ile içsel bir kavrayışı harekete geçirmek.
Amacım; bilinen inanış sistemlerini soruşturmak ve kanvasın ötesine bakarak gerçekliğimizi farklı yorumlamamıza ilham vermektir. Eserlerimin her birinde yansıtılanlar, izleyicilere görünenin ve görünmeyenin, gerçeğin ve algılamanın oyun alanındaki bulanık köprülerini sorgulatmaktır.
Kullandığınız malzeme ve teknikten bahsedebilir misiniz?
Bir eserimde kullanacağım tüm renkleri önceden hazırlayıp pastacılık poşetlerine dolduruyorum. Sonrasında en ince uçlarla bu akrilik boyayı şerit şerit sürerek resmimi yaratıyorum.
{772359}
Sanat fuarları, müzeler ve bienallere gider misiniz? Favori sanat rotalarınızı paylaşır mısınız?
Evet, çok severek giderim ve her zaman ilham dolu dönerim. Her sene mutlaka Art Miami’ye giderim, çünkü New York’da beraber çalıştığım Fremin Gallery ile buradaki fuarlara katılıyorum. Bunun yanı sıra Art Basel, Frieze London ve Venedik’teki bienali kaçırmamaya çalışıyorum.
Etkilendiğinizi düşündüğünüz usta isimler var mı? Eserlerinizde bu ustalara referanslar var mı?
Çok fazla isimden etkilendiğimi düşünüyorum, ama beni nasıl etkilediklerini açıkçası çok algılayamıyorum. Bilinçaltı bilinmez gizemlerle dolu, ama bence hepimiz birbirimizden etkileniyoruz.
{88103}
Para limitiniz olmasa almak istediğiniz eser ne olurdu? Neden?
Gerhard Richter’in ‘Roses’ isimli eserini, bir Lucian Freud eseri veya bir Mark Rothko seçerdim.
Gerhard Richter – Roses
