Sanatçı Sohbetleri: Berka Beste Kopuz

Geçmişin izlerini sanatsal bir titizlikle işleyen ve mekânın hafızasını duyumsal ritimlerle keşfe çıkan sanatçı Berka Beste Kopuz ile röportaj gerçekleştirdik.

Berka Beste Kopuz’un “Toprak Biriktirir Geçmişi II” adlı kişisel sergisi, 30 Kasım tarihine dek Merdiven Art Space’te izleyiciyle buluşuyor. Sanatçının küçüklüğünden bu yana yaşadığı Acıbadem Mahallesi’ndeki kendi evine komşu sınır olan bir âtıl köşk serginin çerçevesini oluşturuyor. Kopuz’un sanatsal pratiği, geçmişin bellek kırıntılarında saklı kalmış hikâyeleri açığa çıkarırken, mekânın içsel ritmini de duyma cesareti gösteriyor.

Kendinizden ve işlerinizden bahsedebilir misiniz?

2017 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümünden mezun oldum. Şu anda ise Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü resim bölümünde yüksek lisans eğitimi görmekteyim. Çalışmalarımda kent tarihi, mekânın hafızası ve arşivsel çalışmalar yürüterek yer ile kurulan katmansal ilişkiler ağı üzerine eğilmekteyim. Çoğunlukla kent tarihi ve arşivsel belgelere dayanarak başladığım araştırma tabanlı projeler üzerine çalışıyor ve mekân odaklı işler üretiyorum.

Sanatla uğraşmaya nasıl başladınız?

2013 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümünde aldığım eğitim ile beraber özellikle Bülent Şangar ile eğitim sürecimde yolumun kesişmesi sanata bakışımı ve üretimlerimi önemli ölçüde etkiledi diyebilirim. Ancak 2017 yılından itibaren daha profesyonel anlamda sanat alanında üretimlerime devam etmekteyim.

Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?

Kentlerin en önemli özelliklerinden birisinin tamamen yok edilememesi ve her durumda geçmişinden izler barındırması olduğuna inanıyorum. Üretimlerinde de kentteki bu izleri arayarak, geçmiş-şimdi-gelecek zaman dilimleri arasında hatırlama ve unutma pratiği üzerinden çalışmalarımı şekillendiriyorum.

Çalışmalarınızı hazırlarken ilham aldığınız noktalar nelerdir?

Bu benim oldukça esnek bir konu aslında. Kimi zaman ayağıma takılan bir taş, şans eseri önüme çıkan bir fotoğraf, her gün önünden geçtiğim ama dikkatimi yeni çeken bir yapı çalışmalarımın ilham noktası olabilir. Daha genel anlamda başlangıçta haritalar, arşivler, fotoğraflar oldukça dikkatimi çeken ilham aldığım parçalar diyebilirim.

Merdiven Art Space’te açılan yeni serginiz “Toprak Biriktirir Geçmişi II”ten bahsedebilir misiniz?

“Toprak Biriktirir Geçmişi II” , aslında eski atıl bir av köşkünden ilhamını alan, yaklaşık 1,5 yıllık derinlikli bir araştırma sürecini içerisinde barındıran ve bununla beraber kişisel tarihimin de içerisinde yer yer bulunduğu çeşitli yapı malzemelerinin kullanılarak ürettiğim eserlerden oluşan bir sergi. Bir yandan bölgenin hafızasını canlı tutmaya çalışırken, bir yandan da beton, ytong ve mesh gibi günümüzdeki yapı malzemelerinden üretilmiş olan eserler ile izleyicinin geçmiş ve gelecek arasında “şimdi”yi bu malzemeler üzerinden yeniden yorumlanışına bir kapı aralamak niyetindeyim.

Acıbadem’deki âtıl bir köşk serginin ortaya çıkışını oluşturuyor. Her şey nasıl başladı?

Her şey aslında her gün önünden geçmek zorunda kaldığım, evimin yanında yer alan eski ve atıl bir yapının hikayesini merak etmemle başladı. İlk araştırmalarım sonrasında eski bir av köşkü olduğunu öğrenmem ve yaşadığım Acıbadem mahallesinde yer alan diğer köşkleri araştırmaya devam etmemle beraber araştırma süreci ilerledi. İlk olarak bölgenin hafızasına ışık tutabilecek bir defter ve en sonunda da “Toprak Biriktirir Geçmişi II” sergisi ortaya çıktı.

{324105}