Sanatçı Sohbetleri: Cenk Düzyol
Yazı Boyutu:
Sanatçı Cenk Düzyol ile sanat yolculuğu, eserlerinin arkasındaki ilham kaynakları ve güncel sergileri hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Kendinizden ve işlerinizden bahsedebilir misiniz?
1981 İstanbul doğumluyum. Hala yaşamakta olduğum İstanbul’da çalışmalarımı sürdürüyorum. Herhangi bir formal sanat eğitimim bulunmamakta. Kendi öğrenmem ile 2006’dan beri fotoğraf ve 2019’dan beri resim çalışmaları yapıyorum. Naif figüratif tarzda resimler yapıyorum ve kompozisyonlarımda daha ziyade kara mizah öğelerini irdelemeyi amaçlıyorum. Bireyin modern dünyaya dair uyumsuzluklarını konu alan hikayeler ile, gündelik yaşamdan sahneler resmetmeye gayret ediyorum.
Sanatla uğraşmaya nasıl başladınız?
Görsel sanatlara her zaman ilgi duymuşumdur ve çeşitli zamanlarda film ve fotoğraf üzerine çalışma imkanı bulabildim. Ancak spesifik olarak resim yapmaya 2019 yılında, pandemiden hemen önce başladım. Temel motivasyonum, o vakit 5 yaşında olan kızımla iyi vakit geçirmek ve ona örnek olmaktı. Pandemi sürecinde kapanmalar sayesinde öğrenme ve pratik etmeye bolca zaman bulabildim ve bu süreçte resim yapmaya tutkuyla bağlanırken, hayal ve hedeflerimi güncelledim.
Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?
Bu ara en çok ilgimi çeken, insanın doğadan kopuş ve modern dünyaya uyum sürecinde karşılaştığı acayiplikleri mizahi bir üslupla irdeleyebilmek.
Çalışmalarınızı hazırlarken ilham aldığınız noktalar nelerdir?
Bu öngörebildiğim, kurgulayabildiğim, bilinçli bir süreçle yönetebildiğim bir şey değil. Genelde gündelik yaşamdan sahneler resmettiğim için, her an herhangi bir şeyden ilham alabilmem olası. Diğer sanatçıların çalışmalarını izlemek, eski bir karikatür, bir film, seyahat etmek, bir kahkaha veya bazen can sıkıntısı, bir resmin konusu olmaya giden düşüncelerin fitilini ateşleyebiliyor. Ben kendi adıma her daim hayata karşı meraklı ve mizahi bir tavır takınarak, ilhamlanmak kapısını açık tutmaya gayret ediyorum.
Hangi sanat akımı sizi daha iyi tanımlar?
Naif figüratif resim ile hikaye anlatıcılığı uygun bir tanım olacaktır.
Yaptığınız bütün işler arasında en heyecan verici ve özel işiniz hangisi?
“Figurative Trouble” isimli çalışmam sanırım. Ödülü alamasa da, 2023 yılında bir uluslararası yarışmada 12bin eser arasından finale kalan bu iş, kompozisyonlarımın uluslararası kabulü olacağı konusunda beni cesaretlendirip, resim pratiğine daha ciddi bir şekilde yaklaşmama önayak olması sebebiyle benim için önemli.
Cenk Düzyol, “Two is Company”
Şu anda üzerinde çalıştığınız veya çalışmayı planladığınız işlerden bahsedebilir misiniz?
Halihazırda Martch Art Project’de 2023 ve 2024 yıllarında yaptığım çalışmaların sergilendiği “Karamsarlara Müjde” isimli kişisel sergim Mayıs ayı boyunca devam edecek.
Bu sergi devam ederken, diğer taraftan bir sonraki sergime de hazırlanmaktayım. Soyut ve figüratif resmin aynı kompozisyonda birleştiği bir anlatımla yeni hikayeler peşindeyim.
Güncel sergileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
“Karamsarlara Müjde” isimli kişisel sergim Mayıs ayı boyunca Martch Art Project’in Piyalepaşa lokasyonunda gösterimde olacak. Güncel resimlerden oluşan bu sergideki kompozisyonlarda, modern yaşama uyum sağlamakta sorun yaşayan figürlerin hallerini, mizahi bir üslupla, ama nihayetinde umut ve iyimserlik içeren hikayelerle anlatıyorum. Bu duyguyu beslemek ve izleyiciye geçirebilmek adına karikatüre kayan bir çizgi ve parlak renkli bir palet kullanıyorum. İzleyenleri gıdıklayan bir sergi olduğunu umarım.
Bunun yanısıra yurtdışında karma sergilere katılıyorum. Haziran ayında Amsterdam’da Unknown Gallery’nin yapacağı karma sergiyi heyecanla beklemekteyim.
Pop Quiz
Sanatınızı üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
Kara mizah hikayeler.
İmkânınız olsa tanışmak istediğiniz sanatçı kim olurdu?
Aslında bir sanatçıyı, yalnızca ürettiği eserler üzerinden tanımak durumunu seviyorum. Sanatçı ile yüzeysel bir tanışıklık olunca, bu durum eserleriyle arama da mesafe koyuyor gibi hissediyorum. Dolayısıyla çoğunlukla bizzat tanımak hevesi duymuyorum.
Ancak bir isim seçmem gerekirse; Rüyada Woody Allen ile çok defa caz kulüplerde keyifli sohbetlere tutuşmuşluğumuz vardır. Bunun gerçek olmasını dilerdim.
Tüm zamanların en önemli sanat eseri hangisidir?
İcra edildiği coğrafya ve dönemdeki yerleşik sanat anlayışının evrilmesine vesile olan her bir eseri çok önemli görüyorum. Bunlar arasından en beğendiğim Picasso’nun Guernica adlı eseridir sanırım. Ancak sözkonusu ‘tüm zamanların en önemli olanı” ise, Cueva de las Manos’daki eller diyebilirim.
Türkiye ve dünyadaki galeri ve müzelerden en sevdikleriniz hangileri?
Kuruluş felsefesine olan saygım, sanatçıyı ön plana koyan tavrı ve baş döndürücü bir tempo ile durmaksızın yeni projeleri izleyiciyle buluşturan İstanbul’daki Martch Art Project favorim olmak üzere, Seul’de bulunan Tang Contemporary ve Choi&Choi, Minneapolis’teki Hair and Nails ve Madrid’deki La Causa heyecanla takip ettiğim galeriler. Onlarca müze arasından aklıma ilk gelenlerden ise Paris’teki Centre Pompidou ve nispeten küçük bir müze olmasına rağmen, her ziyaretimde yerel sanatçıların şahane enstalasyonlarına denk geldiğim San Diego’da bulunan Museum of Contemporary Art’ı sayabilirim.
Evinizde hangi sanat eserinin olmasını isterdiniz?
Aslında uzun zamandır koleksiyonerliğe de ilgi duyuyorum ve bu süre zarfında Thomas Bossard, Andres Lozano, Türkiye’den Gürbüz Doğan Ekşioğlu ve Erkut Terliksiz gibi çok beğenerek takip ettiğim ve örnek de aldığım sanatçıların eserlerine evimizde yer verebilmek şansını yakaladığım için çok mutluyum. Oldukça karanlık ve her gün izlemesi zorlayıcı olacak olmasına rağmen, bir Jonas Burgert eserini de yakınımda isterdim.
Hangi şehir size ilham veriyor?
Bangkok.
En son ziyaret ettiğiniz üç sergi hangileriydi?
Fatih Kızılcan’ın “R/L” isimli sergisi, Venedik’teki Peggy Guggenheim koleksiyonu ve Budapeşte Ludwig Muzeum’daki “Breaking the Frame”.
Sanatçı olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?
Aslına bakarsanız sanatçı olmanın yanı sıra bir başka mesleğim var halihazırda. Sanayi üretimi ve ihracat yapıyorum. Son 3 yıldır, sabahları erken saatler ve akşamları atölyede resim yaparak geçirdiğim, mesai saatlerinde ise işyerinde bulunduğum bir tempodayım. Birbirinden çok farklı bu iki mesleği bir arada götürmenin beni dengelediğini, her ikisindeki verimliliğimi artırdığını düşünüyorum ve ikisinden birinin olmadığı bir düzen hayal edemiyorum.
{254576}