Sanatçı Sohbetleri: Kezban Arca Batıbeki
Yazı Boyutu:
Yıllar içinde çıktığı yolculuklarda biriktirdiği anları kendine özgü yöntemiyle manipüle ederek dijital-kolaj sinematografik fotoğraflar olarak ortaya çıkaran sanatçı Kezban Arca Batıbeki ile röportaj gerçekleştirdik.
Kezban Arca Batıbeki’nin “On The Road” adlı kişisel sergisi, 10 Mayıs-10 Haziran tarihleri arasında, Burcu Ölmez küratörlüğünde, Londra’da yer alan FAAR Gallery Mayfair’da ziyarete açıldı. Batıbeki, son dönemde dünyada yaşanan pandemi sürecinde ele aldığı ve kişisel hafıza arkeolojisi içinde ortaya çıkardığı fotoğraflarında, deneyimin kendisini bir görme/bakma biçimine çeviriyor.
Kendinizden ve işlerinizden bahsedebilir misiniz?
Londra’daki ilk kişisel fotoğraf sergimi; 10 Mayıs’ta FAAR Gallery Mayfair’de, çok iyi bir izleyici kitlesiyle açtık. Mimar Fahrettin Aykut ve küratör Burcu Ölmez’in; galerinin ilk açılışı için bana teklif getirmeleri üzerine, birlikte “On The Road” başlıklı fotoğraf serimden ve önceki çalışmalar içerisindeki, konsepte uygun büyük boy üç fotoğrafı da seriye dahil ederek sergiyi yapılandırdık, güzel de bir kitapçıkla sergiyi destekledik.
Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?
Genelde feminist tanımını fazla tek taraflı ve klişe bulsam da başka bir tanım bulamadığımdan feminist bakış açısını benimsediğimi söylemeliyim. Zaten doğuştan bilinçli bir kadın olarak, başka kadınların haklarını savunmayıp ne yapabilirim ki, tabii ki feminist olacağım!..
Çalışmalarınızı hazırlarken ilham aldığınız noktalar nelerdir?
Hiç belli olmaz. Bazen bir yolculuk, bazen bir film ya da olay, bazen de sosyal hafıza… Her şey tetikleyici olabilir.
Hangi sanat akımı sizi daha iyi tanımlar?
Genelde çalıştığım her disiplini içeren, kadın öyküleri üzerine yoğunlaştığım bir porfolyom var. Pop Art sınıfına dahil edebileceğimiz figür ve kolaj, resim ve fotoğraflarımda çok severek kullandığım malzeme ve içerikleri oluşturuyor.
Yaptığınız bütün işler arasında en heyecan verici ve özel işiniz hangisi?
Tüm sergilerimdeki işler kendi içlerinde bütünlük taşırlar, bir öykü çerçevesinde belli bir seri üretirim. Dolayısıyla tek bir iş seçmem mümkün değil. Ama en anlamlı sergim hangisiydi diye sorarsanız, yanıtım; uzun süren demans hastalığından kaybettiğim annemin anısına yaptığım; “Senin Annen Bir Melekti Yavrum!..” başlıklı sergim olur. Annemle ilk kez birlikte bir proje oluşturmamız ve aynı zamanda onun kimliğinde, çağımızın yaygın hastalığı demans ve alzheimera dikkat çekmek açısından bu sergi; fotoğraflarımın yanı sıra, özel üretim duvar kağıdı, hologram ve mekân düzenlemesinden oluşan enstalasyondan, ilk kez yaptığım neon iş, kullandığım müzik ve yine bu sergiye özel fanzin tasarımına kadar tümüyle çok değerlidir benim için.
Şu anda üzerinde çalıştığınız veya çalışmayı planladığınız işlerden bahsedebilir misiniz?
FAAR Gallery Mayfair’de yeni açılan sergimin kurulumu için gittiğim Londra’dan yeni döndüm. Birkaç yakın tarihli projem var ama onları ancak kesin tarihler belli olduğunda paylaşmak isterim.
Sanatçı Sohbetleri: Kezban Arca Batıbeki, “Cabaret 1 NY”; 2020
Güncel serginiz “On The Road” hakkında bilgi verebilir misiniz?
Pandemi sürecinde, seyahat özgürlüğümüzün kısıtlanması, üzerimizde yoğun bir baskı oluşturmuştu. Sanki bu yerlere bir daha gidemeyecek gibi hissediyorduk, koskoca bir hapishanede gibiydik. Evde kapalı kaldığımız dönemi, çok yoğun çalışarak, “Yolda/On The Road” başlığıyla bu sergide yer alan siyah beyaz fotoğrafları üreterek değerlendirdim.
Bu çalışmalar için bireysel arşivimden, yıllar içinde gittiğim coğrafyalarda çektiğim, planladığım görsellere de uygun olanları seçerek, üzerlerinde uzun süre çalıştım. Fahrettin Bey ve Burcu Hanım da, sergi öncesinde atölyemde gördükleri, bu yol öykülerine uygun, eski tarihli, renkli ve büyük ebatlı, İstanbul, Ürdün Aqaba Körfezi ve Beyrut’tan 3 fotoğrafımın son edisyonlarını da bu seriye eklemeyi önerdiler, bu üç büyük çalışma galeri mekânına çok da iyi oldu.
Şimdiye dek gördüğümüz üretimlerinizden ayrışan bir teknik karşıladı bizleri, bu sergi özelindeki üretim pratiğinizden bahsedebilir misiniz?
Genellikle analog olarak çektiğim fotoğraflarla, dijital kolaj yapıyorum diyebilirim. Sergilediğim fotoğrafların çoğu içlerinde, birden çok daha fazla fotoğraf barındırıyor. Bu nedenle eserlerin tekniği olarak, kısaca; Fotoğraf Kolajı yazmayı tercih ediyorum. Bu arada şimdilerde moda olan, hepsi birbirine benzeyen AI yazılımlarını kesinlikle kullanmadığımı da belirtmek isterim.
Sanatçı Sohbetleri: Kezban Arca Batıbeki, “Cage 1 NY” (On The Road Series); 2020
Kadın formunu genelde hep aynı, Avatar’ım gibi kabul ettiğim hazır bir figür üzerinden geliştirerek kullanıyorum. Ayrıca çok geniş bir obje kolleksiyonum var ve fotoğraflarımdaki tüm objeleri kendi evimde fotoğraflayarak kolajlarımda kullanıyorum.
Sergi kapsamındaki çalışmalar ilk defa izleyici karşısına çıkıyor. Nasıl geri dönüşler aldınız?
Aslında bu kurguyla ilk kez Londra’da izleyici karşısına çıkıyor ama içlerinde daha önce Türkiye’de ve New York’da sergilenmiş bazı fotoğraflarım da var.
Pop Quiz
Sanatınızı üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
Feminist, pop ve samimi.
İmkânınız olsa tanışmak istediğiniz sanatçı kim olurdu?
Sevdiğim pek çok sanatçıyla tanışma fırsatım oldu. Ama tanışmak başka, tanımak başka. Sanatçıları herkes tanıdığını zanneder ama gerçekten tanıyabilen çok az insan olur, genelde zordurlar.
Tüm zamanların en önemli sanat eseri hangisidir?
Tüm sanat akımlarını ilk başlatan sanatçı kimse, onun yaptığı ilk iş (iyi ya da kötü) benzersizdir ve öncü oldukları için çok değerlidirler. Farklı zamanları nasıl kıyaslayabiliriz ki!…
Türkiye ve dünyadaki galeri ve müzelerden en sevdikleriniz hangileri?
Gittiğimiz her şehirde güncel sanat müzelerine mutlaka gideriz, hele şimdilerde ünlü galeriler ve koleksiyonerler de müzeciliğe soyundular, sayı çok arttı, hepsini seviyorum.
Evinizde hangi sanat eserinin olmasını isterdiniz?
Niye her şey bir tane olmalı ki, beğendiğim her eseri isterdim -ki çok fazlalar- ve benim de bir müzem olurdu.
Hangi şehir size ilham veriyor?
İstanbul başta olmak üzere tüm metropoller.
En son ziyaret ettiğiniz üç sergi hangileriydi?
Londra’dan yeni döndüm, sadece beğendiklerim arasından sıraladığım 3 sergi de oradan olsun. Zineb Sedira’nın Whitechapel Gallery’deki “Dreams Have No Titles” sergisi (Bu harika enstalasyon sergisini bir önceki Venedik Bienali’ndeki Fransız Pavyonu’ndan bilenler vardı, ben tekrar izlemekten büyük keyif aldım), Barbara Kruger’in / Sprüth Magers London’daki sergisi, Harmony Korine’nin Hauser&Wirth London’daki “Aggressive Brifter PartII” sergisi, Hayv Kahraman’ın Pilar Corrias London’daki sergisi ve Tate Modern. Aslında Tate Modern’e Yoko Ono sergisi için gitmiştik ama çok zayıftı, çok daha iyisini görmüştüm zaten. Müzenin diğer sergilerinden ikisine bayıldım: “Materials and Objects” ve “Artists Rooms: “Art and Text” başlıklı olanlar.
{261630}