Sanatçı Sohbetleri: Melek Zeynep Bulut
Yazı Boyutu:
Sanatsal üretimin yazı ve çizgi gibi birçok disipliniyle kendini ifade eden sanatçı Melek Zeynep Bulut ile röportaj gerçekleştirdik.
Deneysel bir mekân kurgusu olan “Açık Yapıt” eseri ile her yıl Milano yakınlarında Como’da düzenlenen, dünyanın her yerinden yüzlerce sanatçı ve tasarımcının katıldığı A Design Award’ın “Fine Arts & Arts Installation Design” kategorisinde ödüle layık görülen sanatçı Melek Zeynep Bulut ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Kendinizden ve işlerinizden bahsedebilir misiniz?
Soyut kavramlar ve somut oluşlar arasında bir köprü ve üretimler yapan biriyim. Yerleştirme sanatı, mekân bilgisinin soyutlaştırılması ve yer yer heykel gibi davranması ve sanatsal üretimin yazı, çizgi gibi birçok disiplini benim aslında kendimi ifade etme biçimim.
Sanatla uğraşmaya nasıl başladınız?
Sinestezim var. Duyularım çeşitli çevresel olgularla birbiriyle ayrışmadan hareket edebiliyor. Bunu dengelemenin ve aktarımı seçmenin bir sonucu olarak ve sezgiler, hissettiğimiz “öte” bence yaşamdaki en önemli şeylerden biri. Onu izlemenin de en güçlü yolu sanat. Bu bir karar olmadı, tüm bu parametrelerle bir kendiliğindenlik belirdi ve bu alanı deneyimlemeye başladım.
Fotoğraf: Mehmed Arda
Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?
Soyut-somut köprüler, sezgiler.
Çalışmalarınızı hazırlarken ilham aldığınız noktalar nelerdir?
Tanıdıklık hissi. Bir şey çizerken ya da bir kurgu yaparken onun kendi içimdeki kadimliği, onu biliyor, yüzündeki tüm çizgilere hâkim olduğumu hissediyor olmak.
Hangi sanat akımı sizi daha iyi tanımlar?
Üretimlerimi bir akıma ya da bir üretim grubuna indirgemeyi, aslında tanımın kendini bağlayıcı buluyorum. Aralıklar hâlini seviyorum.
Yaptığınız bütün işler arasında en heyecan verici ve özel işiniz hangisi?
Hepsi. Hepsi ayrı bir deneyim ve sezgi hâlinin karşılığı. Ve aslında işlerimde en çok sevdiğim şey de bu; yıllar geçmesine rağmen hâlâ aynı fikre heyecanlanmak, yine olsa yine aynısını yaparım demek.
Şu anda üzerinde çalıştığınız veya çalışmayı planladığınız işlerden bahsedebilir misiniz?
Ben deneysel ve parçalı çalışmayı severim. Atölyem bir laboratuvar gibi. Bir parça ses orada, bir parça görüntü orada, sonra parçalar birleşir ve bir “iş” olur. Dolayısıyla bana da sürpriz.
Fotoğraf: Erdem Dilbaz
Güncel sergileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Güncelde ilk kez Londra Bienali’nde, ardından köklü Londra Tasarım Festivali’nde sergilediğimiz “Açık Yapıt” adlı bir sergim var. Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamaları kapsamında Türkiye’ye getirdik ve AKM önünde, Taksim Meydanı’nda sergiliyoruz. Herkesi bekleriz.
POP QUIZ
Sanatınızı üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
Maalesef. Tanımlarla aram yok.
İmkânınız olsa tanışmak istediğiniz sanatçı kim olurdu?
Leonardo Da Vinci.
Tüm zamanların en önemli sanat eseri hangisidir?
Aslında birçok eser var çok önemli olduğunu düşündüğüm, ama illa bir “olmazsa olmaz” seçeceksek yine Da Vinci üretimleri.
Evinizde hangi sanat eserinin olmasını isterdiniz?
Van Gogh, “Buğday Tarlasında Kargalar”.
Hangi şehir size ilham veriyor?
İstanbul, Paris yer yer Londra.
En son ziyaret ettiğiniz üç sergi hangileriydi?
Marina Abramovic’in Royal Academy’de sergilemeye açtığı retrospektifi, Herzog&De Meuron’un bir proje sergisi ve Tate Modern’de bir performans.
Sanatçı olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?
Meslekleri, tanımları bağlayıcı buluyorum. Yaratıcılığın, o kanalın kendi esastır. Hep söylerim; kendime sanatçı diyemem, bunu insanlar yıllar sonra ya da şimdi öyle adlandırabilir. Benim için esas kreatif, oluşturucu o bağlantıdır ve zaten bu bir kalıba konamaz. Bazen bir buluş, makine belki, kimi zaman bir kitap, metinde buluşur, yer yer bir film olur, yer yer cisimleşir bir mekân ya da heykel. Dolayısıyla ne yapardım bilmem ama yaratıcılığın peşinde koşardım.
{203686}