Sanatçı Sohbetleri: Mevlüt Akyıldız
Yazı Boyutu:
Türkiye sanat sahnesinde kendine özgü bir yer edinen ve eserlerinde toplumsal yaşamın ironi ve çelişkilerini ustalıkla işleyen sanatçı Mevlüt Akyıldız ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Kendinizden ve işlerinizden bahsedebilir misiniz?
1973 yılında henüz 17 yaşında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ‘ne girdim. Daha öncesinde resime olan ilgim hatta lise çağlarında başlamıştı. Akademide öğrenimi boyunca daha da büyük bir tutku ile devam etti ve 1981 yılında resim bölümünden mezun olduğumdan bu yana profesyonel olarak çalışıyorum.
“Yaşama eğlence katarak olumsuzlukların ağırlığını hafifletmek ve yaşamı daha yaşanır kılmak istiyorum.”
Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?
Çalışmalarımda genellikle toplumsal yaşam içinde ciddiyetin arkasındaki ciddiyetsizler, görgüsüzlükler, iki yüzlülükler ve kaotik yaşamdaki çelişkilere ironik ve alegorik bir bakış açısı ön plana çıkmaktadır.
Yaşamda var olan olumsuzlukları kendi içimde daha yaşanabilir kılmak, toplumsal yaşamımız içinde çözümsüzmüş gibi duran sorunların ağırlığını biraz olsun hafifletmek adına yaşama biraz olsun eğlence katarak yaşamı daha bir yaşanır kılmak istiyorum. Bu düşünce ile yola çıktığım zaman elbette bu bakış çalışmalarıma da yansımış oluyor.
Çalışmalarınızı hazırlarken ilham aldığınız noktalar nelerdir?
Benim çalışmalarımın başlangıç noktasını insan oluşturuyor. Toplumsal yaşamda insan ilişkileri, kendi kültürel değerlerimiz içinde deyimlerimiz, atasözleri ve hatta masallar, kısacası tarihsel süreç içinde insana dair ne varsa benim kendi masal dünyamda kendi hikayelerime bir başlangıç noktası oluşuyor.
“Sanat dünyasının ekonomik getiriye dayalı baskılarından uzak, popüler kültürden bağımsız bir yol izliyorum.”
Hangi sanat akımı sizi daha iyi tanımlar?
Kendi çalışmalarımı herhangi bir sanat akımı ile tanımlayamıyorum çünkü günümüz sanat dünyasında akımlardan ziyade daha çok güncel sanat denilen bir kavram hakim görünüyor. Eski dönemlerde sanatçılar bağımsız olarak çalışmalarını sürdürüyorlardı ancak bugünkü sanat dünyası galeriler, müzayedeler, küratörler ve fuar organizasyonlarının ekonomik getiriye dayalı baskıları sanatçıları kuşatmış durumda görünüyor. Bu koşullar içinde, bu oluşumlar ve organizasyonlardan ve popüler kültürden uzak kendi koşullarımda bağımsız olarak çalışmalarımı sürdürüyorum.
Yaptığınız bütün işler arasında en heyecan verici ve özel işiniz hangisi?
Farklı disiplinlerde yapmış olduğum yağlıboya resimler, cam altı resimler ve heykeller ile ilgili olarak her bir disiplinin kendine özgü bir dili, kendine ait bir biçimi ama hepsinin birden ayrı ayrı kendine özgü bir keyfi olduğunu söyleyebilirim. Ancak büyük boyutlu yağlıboya resimlerim biraz daha ön plana çıkmaktadır.
Güncel sergileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Geçtiğimiz günlerde Ekavart Galeride açılan ve “Kazanova Kazım’ın gönül defteri“ başlığını taşıyan sergim 27 Ocak tarihine kadar açık olacak. Bu serginin konsepti, lale, karanfil , Nilüfer, sümbül gibi çiçek isimlerinin aynı zamanda kadın isimleri olarak kullanılması, yine mehtap, hilal, yıldız, inci gibi görselliği olan kadın isimleri söz konusu Kazanova Kazım’ın baş döndürücü bir aşk trafiği içinde çapkınlıklarının hikayesini barındırıyor.
Kazanova Kazım’ın bir ay boyunca özellikle baharın başlangıcı ve doğanın uyanışı olan mart ayı boyunca birlikte olduğu kadınlar ile gönül maceralarının yer aldığı ve kağıt üzerine karışık teknikle yapılmış olan resimlerin yanı sıra yine aynı konsept içinde cam altı resimler yer almaktadır.
Pop Quiz
Sanatınızı üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
Yaptığım çalışmaları üç kelime ile… “Güleriz ağlanacak halimize” olarak nitelendirebilirim.
İmkânınız olsa tanışmak istediğiniz sanatçı kim olurdu?
İmkanım olsa Goya ile tanışmak isterdim.
Türkiye ve dünyadaki galeri ve müzelerden en sevdikleriniz hangileri?
Türkiye’deki müzeler oldukça yeni ve müze kurucularının kendi koleksiyonlarını sergiledikleri bir müzecilik anlayışına sahip olduklarını söyleyebilirim. Dünyada ise Prado Museum, National Gallery, Louvre Museum, Metropolitan Museum of Art ve Hermitage Museum sanat tarihinin en önemli eserlerine ev sahipliği yaptıkları için benim için en önemli müzeler içinde yer almaktadırlar.
Evinizde hangi sanat eserinin olmasını isterdiniz?
Evimin duvarında güzel bir Van Gogh resmi olmasını arzu ederdim.
Hangi şehir size ilham veriyor?
Elbette İstanbul ancak daha yaşanabilir olması bakımından Londra.
En son ziyaret ettiğiniz üç sergi hangileriydi?
Genellikle çok sık sergi gezmem ancak en son olarak Londra da Saatchi Gallery‘i gezdim.
Sanatçı olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?
Sanatçı olmasaydım sanıyorum bahçıvan olmayı tercih ederdim.
{326181}