preloader

Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı

20.04.2025
Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı

Yazı Boyutu:

Eylül ayından itibaren İstanbul’un yedi mekanında yer alan ünlü koleksiyoner Mustafa Taviloğlu’nun koleksiyonuna birden fazla farklı eserleriyle dahil olan genç sanatçı Şevval Konyalı ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Sanat pratiğinizde enstalasyon, fotoğraf ve grafik tasarım gibi farklı medyumları bir araya getirme süreciniz nasıl işliyor? Medyum seçiminizi belirleyen unsurlar neler?

Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı

Çağdaş sanatın, farklı medyumlarla eş zamanlı çalışmayı sağlayan disiplinlerarası yapısının, özgün işler üretmemi sağladığına inanıyorum. Bazı teknikler, kendimi daha cesur hissettiğim ve daha esnek hareket edebildiğim alanlar sunarken, bazıları süreci destekleyen ve işleri tamamlayan unsurlar olarak üretimlerime eşlik ediyor.

Efemera, buluntu nesneler ve yazılı ifadeler gibi materyalleri kullanmanızın arkasında nasıl bir düşünce var? Bu nesnelerle kurduğunuz ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı

Babamın farklı dönem ve temalardan nesneleri bir araya getirdiği efemera koleksiyonu, yaşadığımız mekânlarda adeta bir müze kurgusu oluşturuyordu. Türkiye’de eskimiş, bu coğrafyanın havasını solumuş nesnelerin yer aldığı ve hâlâ büyümeye devam eden bu koleksiyon; teneke kutulardan lunapark salıncaklarına, ecza dolaplarından ekmek karnelerine uzanan gündelik yaşama dair pek çok parçayı bir araya getiriyor.

Müzelerde genellikle cam vitrinlerin ardında yalnızca izlenebilen bu nesnelere çocukken özgürce dokunabilmek ve yıllar sonra onlarla üretim yapabilmek benim için çok değerliydi.

Kişisel ve tarihsel anlatılar eserlerinizde büyük rol oynuyor. Kendi kimliğiniz ve geçmişiniz sanatsal üretiminize nasıl yansıyor?

Üretimlerimin ardında, kırmadan dokunma, saklamadan koruma ve bozmadan dönüştürme arzusu olduğunu fark ediyorum. Sıklıkla kullandığım gemi figürleri bu yaklaşımın görsel bir karşılığı gibi. Tek başlarına kırılgan görünen bu formlar, bir araya geldiklerinde güçlü ve mücadeleye hazır bir filoyu andırıyorlar.

Üretimlerimde çocuklukla yetişkinlik, kişisel olanla tarihsel olan; bana ait olanla başkalarının tanıklıkları sıklıkla iç içe geçiyor. Nerede benim hikâyem başlıyor, nerede bir başkasınınki sona eriyor, bunu net biçimde ayırt etmek çoğu zaman mümkün olmuyor.


Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı
Şevval Konyalı, “Büyük yanlışlar için”, 2023 (Taviloğlu Koleksiyonu)
Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı
Şevval Konyalı, “Büyük yanlışlar için”, 2023 (Taviloğlu Koleksiyonu)

Çevre ve bellek arasındaki ilişkiyi işlerken, mekânların ve objelerin hafızasını nasıl okuyorsunuz? Belirli bir coğrafyanın veya kültürel mirasın sizi özellikle etkilediği oldu mu?

İşlerimde sıklıkla yer verdiğim tanıdık ve yerli nesneler, zamanla evrensel anlamlar kazanabiliyor. Bu yaklaşımı bana göre en iyi yansıtan işlerimden biri, Taviloğlu Koleksiyonu’nda yer alan “Büyük yanlışlar için” adlı enstalasyondur. Yaklaşık bir asır arayla ortaya çıkan iki nesne, bir dönemin yol göstericisi olan İstanbul Boğazları derinlik haritası ile hataları düzeltme arzusunu simgeleyen dev bir silgi, izleyiciye aynı anda farklı zamanlardan sesleniyor.

{378646}



Bu yerleştirme şu soruyu düşündürüyor: “Bir hatayı silmek yeni hataların önüne geçebilir mi? Yoksa silinenin ardında kalan izler, alınmayan derslerin yankısını mı taşır?”


Mustafa Taviloğlu gibi önemli koleksiyonerlerin eserlerinizi koleksiyonlarına dahil etmesi sizin için ne ifade ediyor? Koleksiyonların sanat pratiğiniz üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı

Koleksiyonların yalnızca eserleri değil, çevresinde kurulan ilişkileri de içermesini önemsiyorum. Mustafa Bey’in güleryüzü ve üretimlerime duyduğum heyecana içtenlikle eşlik etmesi, her zaman özel bir anlam taşıdı. 2021 yılında “Re” adlı işimle 39. Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülü’nü kazandım.

Görsel: Şevval Konyalı, “Re”, 2020 (39.Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülü) (Taviloğlu Koleksiyonu)

Ödülü kazandıktan sonra Taviloğlu Koleksiyonu Yöneticisi sevgili Neslihan Muratbeyoğlu’nun dikkatini çekmemle koleksiyonlara dahil olma sürecim başladı.

Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı
Görsel: Şevval Konyalı, “Re”, 2020 (39.Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülü) (Taviloğlu Koleksiyonu)
Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı

Kariyerimin bu erken döneminde her ikisinin karşıma çıkması, benim için çok kıymetli bir başlangıçtı. Bugün hâlâ tebessümle hatırladığım anılardan biri, yine Taviloğlu Koleksiyonu’nda yer alan “Eşyanın Tabiatı” adlı işe dair.

Görsel: Şevval Konyalı, “Eşyanın Tabiatı”, 2022 (Genç Sanat 9: Güncel Sanat Proje Yarışması, Mansiyon Ödülü) (Taviloğlu Koleksiyonu)

Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı

Eski bir esans kutusu içinde minyatür nesnelerin yer aldığı bu işi Mustafa Bey’in dostlarına gösterirken kapağını açıp içine sinmiş kokuyu fark ettirmesi, hafızamda yer etti.

Görsel: Şevval Konyalı, “Eşyanın Tabiatı”, 2022

Bir eserin bir koleksiyonun parçası haline gelmesi, onun anlamını veya bağlamını değiştiriyor mu sizce?

Bir eserin bir koleksiyona dahil olması, yalnızca korunmasını değil; zamanla farklı kurgular içinde yeniden görünür olmasını da mümkün kılıyor. Farklı mekânlarda, farklı işlerle birlikte ve her seferinde farklı izleyicilerle buluşmasının eseri zenginleştirdiğine inanıyorum.

{102558}

Sanat piyasası ve koleksiyon dünyası hakkındaki gözlemleriniz neler? Genç sanatçılar için bu dünyaya adım atmak ne gibi fırsatlar ve zorluklar barındırıyor?

Sanat piyasası ve koleksiyon dünyası, genç sanatçılar için hem görünürlük hem de sürdürülebilirlik açısından önemli fırsatlar sunuyor. Ancak bu alana adım atarken, üretim pratiğini korumak ve sanatsal dili ticari beklentilerle dengeleyebilmek özenli bir yaklaşım gerektiriyor.

Nitelikli yarışma sergileri ve açık çağrılar, yalnızca bilinirlik kazandırmakla kalmıyor; aynı zamanda koleksiyonerlerle ilk temasın kurulmasına ve üretimlerin değer bulmasına olanak tanıyor. 2020 edisyonunda yer alma şansı bulduğum BASE, bu anlamda güçlü bir platform. Geçmiş yıllarda yer alan sanatçıların yeni üretimlerine de alan açarak uzun soluklu bir ilişki kurmayı hedefliyor.

Büyük markaların genç sanatçılarla işbirliği yapma veya onların tasarımlarını izinsiz kullanması hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce sanatçılar bu tür durumlara karşı nasıl önlemler almalı?

Ne yazık ki bu konu beni doğrudan etkileyen bir durum oldu. Genç sanatçılar açısından büyük markalarla yapılan işbirlikleri, görünürlük ve yaratıcı etkileşim açısından kıymetli. 2021’de İsviçreli saat markası Swatch’un düzenlediği uluslararası tasarım yarışmasında, tasarladığım logo ile 1970 başvuru arasından sıyrılarak ilk beş finalist arasında yer aldım.

Bu sevindirici başarı sonrası, 2022’de bağımsız bir ajans tarafından İtalyan lüks giyim markası Moncler için çalışılacak özel bir projeye davet edildim. Bu kapsamda markanın 70. yılı için logo tasarımları ve kampanya projesi sundum.

Ancak daha sonra herhangi bir bilgilendirme ya da onay süreci işletilmeden, sunduğum logo tasarımlarından birinin ve kampanya projesinin markanın küresel kampanyasında birebir kullanıldığını fark ettim ve bu nedenle hukuki süreci başlattım.

Bu deneyim sanatçıların yalnızca üretim sürecinde değil, sonrasında da haklarını koruma sorumluluğunu taşıması gerektiğini net biçimde ortaya koyuyor. Bu tür ihlallerin önüne geçmek için sanatçıların hem bireysel olarak bilinçlenmesi hem de hukuki ve kolektif dayanışma araçlarına erişebilmesi çok önemli.

Sanatçı Sohbetleri: Şevval Konyalı

Sanatın dijitalleşmesi ve sosyal medya çağında telif haklarını korumak sanatçılar için giderek zorlaşıyor. Sizce sanatçıların bu alandaki haklarını güçlendirmek için neler yapılmalı?

Sanatçının üretim sürecini belgeleyerek kayıt altına alması ve bunları düzenli bir arşivle bütünleştirmesi, alabileceği önlemlerin başında geliyor. Ancak tüm özenli yaklaşımlara rağmen zaman zaman istenmeyen durumlarla karşılaşmak mümkün. Böyle anlarda, alanında deneyimli kişilerle iletişimde olmak ve süreci onların rehberliğinde yürütmek, karşılaşılabilecek zorlukları aşmak açısından oldukça değerli.

Öte yandan bir işin sergilenmesi, hakkında yazılması ve belgelenmesi de zaman içinde onu kolektif hafızaya dahil ediyor. Bu da doğrudan fark edilmese de güçlü bir koruma yöntemi oluşturuyor. Ayrıca bu konuyu sadece dışsal tehditlerle sınırlı düşünmemek gerekir.

Sanatçının kendi üretimine karşı da sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Üretim öncesinde araştırmak, benzer işleri gözden geçirmek, gerektiğinde geri adım atmak ya da ilham kaynaklarını açıkça belirtmek etik bir tutumun parçası.


Davanın sanatsal üretiminize etkisi oldu mu? Bu süreç sanat pratiğinizi veya sanat dünyasına bakış açınızı değiştirdi mi?

Yaşananlar, üretimime olan bağlılığımı değiştirmedi. Ancak mesleki açıdan önemli bir adım olabilecek bu süreçte emeğimin göz ardı edilmesi ve ismime yer verilmemesi, benim için bir hayal kırıklığıydı. Uluslararası ölçekte geniş yankı uyandıran bir projede çalışmalarımın karşılık bulması elbette sevindirici fakat katkımın görünür olması ve emeğimin tanınması, benim açımdan sürecin en önemli yanı.

Şu an üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı? Gelecekte hangi konuları keşfetmeyi planlıyorsunuz?

Yakın zamanda işlerimin küçük ölçekli edisyonlarını üretme imkânı buldum. Bu üretimlere devam ederken, bir yandan da yeni eserler üzerine çalışmayı sürdürüyorum. Bununla birlikte, yıllardır oluşturduğumuz efemera koleksiyonu, beni alternatif sergileme biçimleri üzerine düşünmeye yöneltiyor. Dilerim uzun vadede, kendi işlerimle de anlatı kurabilen özgün bir yapıyı hayata geçirebilirim.

Feride Çelik
Feride Çelik Tüm Yazıları