Sanatçı Sohbetleri: Soyhan Baltacı
Yazı Boyutu:
Gözlemlerini ve kişisel üretim alışkanlıklarını sanatına yansıtarak, sanat ve tasarımı hayatının merkezine koyan sanatçı Soyhan Baltacı ile röportaj gerçekleştirdik.
Kendinizden ve işlerinizden bahsedebilir misiniz?
Vaktimin çoğunu sanat ve tasarım ile geçiriyorum. İstanbul Şile’de yaşıyorum. Işık Üniversitesi, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde yarı zamanlı öğretim görevlisiyim. Bir yandan öğrencilerim ile birlikte tasarım ve görselleştirme uygulamaları yaparken, bir yandan da Şile’deki atölyemde çalışmalarım ile sanatsal çalışmalarıma devam ediyorum. Doğa ile çok içli dışlı bir yaşam alanım var. Buna bağlı olarak gözlem yapma imkanım çok fazla oldu. Böylece doğa ile ilgim hiç duraksamadan devam ediyor. Çevremi gözlemliyorum ve kendime referanslar ediniyorum. Üretim alışkanlıklarım birer “refleks” haline geldiği için herhangi bir iş yoğunluğunda değil isem, doğrudan bir konu üzerine düşünmeye başlıyorum. Sonrasında kafamda bir sahne kuruyorum ve sonrasında çalışmalara başlıyorum.
Sanatla uğraşmaya nasıl başladınız?
Küçüklüğümden beri aslında her çocuk gibi boyalar ve kalemlerle vakit geçiren biriydim, daha sonrasında benim sanat malzemeleri ile olan süreçlerim lise çağına kadar uzayınca yaptığım çalışmalar da farklılaşmaya başladı. Ancak profesyonel anlamda sanat ile ilgilenmeye karar verdiğim süreç 2009-2010 yılları arasındadır. Bu yıllar öncesinde yalnızca boş vaktimi değerlendirmek için resim yapıyordum. Tesadüf eseri ikametime yakın bir ağacı resmeder iken oradan geçen bir köylü komşumuzun beni sanatçı Mustafa Ata ile tanıştırmasıyla sanat yolculuğum başlamış oldu. Profesyonel olarak sanatın nasıl bir yaşam şekli olduğunu ilk orada öğrendim. Bugün uyguladığım her şeyin temelini ona borçluyum.
Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?
Yoğun olarak doğa ve insan arasındaki iletişimi konu alıyorum. Burada doğa, insanın uzun yıllar üzerinde yaşadığı bir mekân iken, ilerleyen zaman içerisinde yıkım ve bilinçsiz tüketim sonucu kaynakları azalmış, artan ihtiyaçlara yanıt veremeyen ve insan için yaşanması zor bir hale gelmeye başlamış. İnsanın kendi yarattığı bu yıkımda doğanın yanıtı da kaotik oluyor. Ben insanın kendi yarattığı bu buhran ile karşı karşıya gelme durumunu yansıtmaya çalışıyorum. Doğayı bu durumu izleyicilere yansıtan bir eleştiri nesnesi haline getirmeye çalışıyorum.
Çalışmalarınızı hazırlarken ilham aldığınız noktalar nelerdir?
Motivasyonlarım daha çok doğa görüntülerinin insan ile etkileşimleri olarak tanımlanabilir. Burada doğada yer alan taşlar, kayalıklar, bunların oluşturdukları kompozisyon ve sinematografik görüntüler benim ilham noktalarım arasında. Ekosistemlerin korunması ve doğa yıkımı gibi konular da zaman zaman ilham noktalarım arasında yer alabiliyor. Resimlerimde bir mekân oluşturuyorum ve burada doğanın organik yapısı ile inorganik formları bir araya getiriyorum. Buradaki dengeyi izleyiciye yansıtmak için genellikle sahnede yer alan ögelerin kompozisyonlarına doğrudan müdahale ediyorum.
Hangi sanat akımı sizi daha iyi tanımlar?
Çalışmalarımdaki referanslar ve motivasyonlarım açısından bakıldığında, Natüralizm ile bir bağ kurduğunu düşünüyorum.
Yaptığınız bütün işler arasında en heyecan verici ve özel işiniz hangisi?
2019 yılında yapmış olduğum “Sen Sorumlusun” adlı kağıt üzerine kömür çalışmam, insanın doğa içerisinde yaşattığı yıkımı ve bu yıkım sonucunda ortaya çıkan buhran ile yüzleşme durumunu kavramsal açıdan izleyiciye aktaran ilk çalışmalarımdan ve bana göre en özel çalışmalarımdan. Klasik döneme ait bazı izler taşıyor olsa da ben kavramsal açıdan kullanılan sembolistik anlatım türlerini de içerisinde barındıran bu çalışmamı, diğer üretimlerimi de kapsayan bir ana başlık gibi görüyorum.
Şu anda üzerinde çalıştığınız veya çalışmayı planladığınız işlerden bahsedebilir misiniz?
Yoğun olarak kağıt işler üzerine çalışıyorum. Ancak son dönemlerde üretim pratiklerime multidisiplinel yaklaşmaya başladım. İfade olarak farklı disiplinleri birleştirdiğim bir seri üzerine çalışıyorum. Yine doğa ve insan etkileşimleri üzerinde. Ancak uzun yıllar yaşadığım Şile’nin dönüşümü ve doğa yansımaları üzerine bir çalışma yapma fikri son yıllarda düşüncelerime hakim oldu ve bu konu beni çok heyecanlandırıyor. Şehrin farklı bölgelerinden aldığım görüntüleri de dahil ederek yaşadığım bölgenin özelliklerini biliyorum ve insan faktörünün bu bölgede neler yaptığı konusu çalışmalarıma kaynak olmaya başladığı günden beri atölyede yoğun bir mesai harcıyorum. Mekân yerleştirmeleri, sanal gerçeklik mekân tasarımları ve heykel formları da bu mesainin içerisinde.
Güncel sergileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Geçtiğimiz ekim ayında Contemporary Istanbul ile izleyiciler ile buluşma imkanım oldu. Yakın zamanda Fırat Arapoğlu küratörlüğünde, Vision Art Platform’da 3 sanatçıdan oluşan bir grup sergisi olacak. Burada Akaretler Sıraevler’deki galeride güncel çalışmalarım izleyiciler ile buluşacak. Aynı zamanda 2025 yılı benim için sanatsal açıdan yoğun bir üretim yılı olacak.
Pop Quiz
Sanatınızı üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
Doğal, dingin, bilinçli.
İmkânınız olsa tanışmak istediğiniz sanatçı kim olurdu?
Claude Monet.
Türkiye ve dünyadaki galeri ve müzelerden en sevdikleriniz hangileri?
Türkiye’den galeri Vision Art Platform ve Müze OMM; Kopenhag’tan Superflex Studio ve Amsterdam’dan Stedelijk Müzesi.
Evinizde hangi sanat eserinin olmasını isterdiniz?
“Portrait of an Artist (Pool with Two Figures)”, David Hockney; 1972.
Hangi şehir size ilham veriyor?
Kotor “Karadağ”.
En son ziyaret ettiğiniz üç sergi hangileriydi?
Dirimart’taki Peter Zimmerman’ın “Contact”, Pilevneli’deki Serkan Sarıer’in “Hubrıs” ve Arter’teki “Farzet ki sen yoksun” sergisi.
Sanatçı olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?
Profesyonel mutfakta bir şef olmayı isterdim.
{300866}