Sanatçı Sohbetleri: Tayfun Gülnar
Yazı Boyutu:
Çocukluğundan beri sürdürdüğü sanat yolculuğunda resim yapmayı yaşamının ayrılmaz bir parçası olarak tanımlayan sanatçı Tayfun Gülnar ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Türk çağdaş sanatının dikkat çeken isimlerinden Tayfun Gülnar, yeni sergisiyle sanatseverlerle buluşuyor. Çocukluk yıllarından itibaren sanatla iç içe bir yaşam süren sanatçı, resim yapmayı sadece bir ifade biçimi olarak değil, varoluşunun bir parçası olarak görüyor. Gülnar, sergisi öncesinde yaşadığı heyecanı, eserleriyle kurduğu derin bağları ve geleceğe dair düşüncelerini samimi bir dille bizlerle paylaştı.
Sanat yolculuğunuzdan ve biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Sanat yolculuğum çocukluğumdan itibaren kesintisiz bir çizgide ilerledi. Boyayla tuvalle yaşamak, yaşamanın koşuluna dönüşeli çok oldu. Resim yapmıyorsam resme dair herhangi bir şeyle ilgileniyorumdur. Her şey benim için net olarak resimle ilgili gibi geliyor. Belki olumludur belki de olumsuz…
Gündeminizi yeni açılan serginiz meşgul ediyor olmalı, nasıl gidiyor?
Açılışın gerçekleşmesine haftalar kala okulun ilk gününü bekliyor gibi heyecanlandım. Uzun süre yalnız başınıza resimle yaşıyorsunuz, rutininiz kendi yoğunluğunda, kendi anlamında ilerliyor. Bir şeyler birikiyor, bakıyorsunuz, konuşup düşünüyorsunuz. Bozup yapıyorsunuz. Bazen imha bazen zafer… Ressam zaman ve resim bir ‘şeyleri’ üretiyor orada. Ortaya bir bütünlük çıkıyor. Bu bütünlüğün tam manasını kavramak için galeri deneyimini yaşamak gerekiyor. Ben de şimdi sergiye gidip geliyorum. Bakıyorum şimdi nereden nereye gelmiş resimler ne eksildi veya ne arttı onu değerlendiriyorum. Bu kısa yaşamın paniği zamana bırakmaya izin vermiyor beni. İşlere bakıp düşünüyorum ne gibi bir yere evrileceklerini, bu nehrin kolları nereye uzanır, nereden geçer, nerede durur onu düşünüyorum.
Sergideki eserlerinizden sizi en çok heyecanlandıran hangisi oldu?
Onların varlıkları bende birçok duygu, düşünceyi körüklüyor. Çünkü onları yaparken çeşitli hallerdeydim. Sergilendikleri güne kadar da her birisinin her santimetrekaresi beynimin içinde dolanıyordu. Bu kadar her noktasının beyninizde işaretli olduğu bir nesneyi önce unutmak gerekiyor diye düşünüyorum. Resim yapmak nasıl anlatılır ki? Gerçekten kafayı ve bedeni aynı anda çok yıpratan bir eylemdir. Sürekli onu düşünürsünüz. Heyecan bana anlık bir duygu durum gibi geliyor. Bunu eğer yıllar içinde bu resimlerle yeniden karşılaştığımda hissedersem o işin olması gerektiği gibi olmuş bir iş olduğunu düşüneceğim. Çünkü benden çıkma değil de kendi başına var olacak.
Tayfun nelerden ya da kimlerden ilham alıyor sanatını üretirken?
Çok resim bakarım, benlik olur ya da olmaz çeşitli resimlerde ve ressamlarda seveceğim sevmeyeceğim bir şey muhakkak oluyor. Boyanmış tüm resimler zihnimde olsa keşke. İlhamdan benim anladığım şey sevdiğim sevmediğim ne varsa hepsidir. Sevmediklerim de beni tarif eder. Ustalara bakmayı ve resim yaparken zihnimde alakalı alakasız eski resimler, olaylar, bugün, şimdi ne varsa dolanıyor.
Bir de bir şeylerden beslenirken dayanak -devam etme gücü- buluyorsunuz gibidir. Temel ve kök ihtiyacı… İsim ya da olay örneği versem hangi birinden bahsedeyim… Ingres, Raffaello’ya neredeyse tapıyor. Antik Yunan’a büyük ilgisi var. Bununla şekillenmiş. Zaten Raffaello vs. hep kök bilinçliler. Müzik muhakkak etkiliyordur beni. Yazı kesinlikle çok etkiliyor. Herakleitos, Ovidius, Plinius sürekli arkadan bir şeyler fısıldıyor. Hepsi birlikte resimlere yön veriyorlar bence.
Çağdaş sanat piyasamızın yakın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Yakın gelecekte -her konuda umduğum gibi- piyasamızın da daha iyi olacağını düşünüyorum desem çok umutlu bir yerden bakmış olurum. Böyle söylerim ama doğru gelmiyor kulağıma. Ama, tek umduğum her şeyin çok iyi bir yöne gittiğini görmek. Eserlerini severek takip ettiğim sanatçıların bazıları başka ülkelere taşınıyor. Kendi neslimden ve çok iyi işleri olan sanatçılar da var giden. Bir yerden niye gideriz? Tatmin edici bir gelecek vizyonu sunulmuyorsa insanlar burada kalmak zorunda değillerdir.
Pop Quiz
Sanatınızı üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
Objektif bakabilsem tanımlardım.
Mümkün olsa tanışmak istediğiniz sanatçı kim olurdu?
Parrhasius.
Tüm zamanların en önemli sanat eseri sizce hangisidir?
Sanatta ‘en’ yok bence.
Evinizde hangi sanat eserinin olmasını isterdiniz?
Alexandre Cabanel’in Düşmüş Melek’i olsun isterdim. Bir sürü resmin evimde olmasını isterdim.
Hangi şehirler size ilham veriyor?
İstanbul’la aşk-nefret ilişkim var.
Sanatçı olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?
Kuyumcu ya da marangozluk.
{286486}