Sanatseverlerin Görmesi Gereken Portreler
Yazı Boyutu:
Bazı sanat eserleri var ki dünyanın bir başka ucunda dahi olsa mutlaka görülmeye değer. Uğruna seyahat edilebileceğiniz, sanat tarihi açısından önem taşıyan portreleri kaleme aldık.
Dünya sanat tarihine damga vurmuş bazı sanat eserleri birbirinden farklı şehirlerde ve sanat galerilerinde sanatseverleri bekliyor. Bir sanat aşığının mutlaka görmesi gereken en önemli eserleri sizler için derledik.
Adele Bloch-Bauer I Portresi, Neue Galerie; New York
Sanatçının yakın arkadaşı olan Ferdinand Bloch-Bauer, evlilik yıl dönümünde hediye etmek için Gustav Klimt’ten eşi Adele Bloch-Bauer’i resmetmesini istemişti. Bazı söylentilere göre Klimt ile Adele arasında özel bir yakınlık vardı. Resimdeki bazı sembollerin bu aşkı anlattığı söyleniyor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, hem Klimt’in babasından gördüğü altın işçiliği hem de Bizans mozaik portre geleneğinin izleri resimde görülüyor.
Kral 8. Henry Portresi, Thyssen-Bornemisza Museum; Madrid
Alman ressam Hans Holbein saray çevresinden kişileri tarafsız bir şekilde yansıttığı portreleriyle meşhurdur. Bu eserde Hans Holbein’den kralın zenginliğini ve gücünü sergilemesi istenmiştir. Bu nedenle portre, İspanyol sarayının portre ressamlarının tarzında gösterişli bir mücevher vitrini gibi resmedilmiştir.
Girl with a Pearl Earring, Mauritshuis, The Hague
Çoğu insan tarafından “Kuzeyin Mona Lisa’sı” olarak düşünülen “İnci Küpeli Kız”, 17. yüzyılın Alman ressamı Johannes Vermeer tarafından resmedildi. Bakıldığında oldukça basit görünen bu portre ise aslında fazlasıyla gizemli! Başrolünde sadece inci bir küpe takan kız görülse de kızın kimliği etrafındaki spekülasyon, Vermeer’in metresi olmaktan onun 15 çocuğundan biri olmaya kadar uzanıyor. Kızın saçlarının altın rengi, elbisesiyle zıtlık yaratan mavi bir bantla bağlı olması, arka fonun karanlığını denkleştirerek resme aydınlık kazandırıyor. 1665 yılı civarında yapılmış olan bu ünlü eser, Hollanda’daki Mauritshuis Galerisi’nde görülebilir.
Madame X, Metropolitan Müzesi; New York
John Singer Sargent tarafından resmedilen bu eserde Fransız sosyetesinin önde gelen isimlerinden Pierre Gautreau’nun eşi Virginie Amélie Avegno Gautreau’yu görmekteyiz. Ressamın “sanırım yaptığım en güzel şey” dediği bu eserde Virginie Gautreau’nun resmedilemez güzelliği ve umarsız ataleti sergileniyor. Sargent, Gaureau’nun omzundan düşen elbise askısını göstererek, onun cesur kişiliğini vurgular. Fakat eser Salon de Paris’de sergilendikten sonra olumsuz eleştirilere tutulmuştur. Omuzdan düşen elbise askısı dönemin Fransız toplumu tarafından hoş görülmez. Ressam daha sonra kimliği ortaya çıkan Gautreau ailesinin baskıları sebebiyle askının duruşunu düzeltmiştir.
Marilyn Diptych, Tate Modern; Londra
Andy Warhol imzalı bu eser 20. yüzyılın en pahalı sanat eseridir. Eserde Marilyn’in 50 portresi yan yana, alt alta sıralanmıştır. Eser 2 bölümden oluşmaktadır. Her bir bölüm 5’e 5’lik arka arkaya tekrarlayan 25 kareden toplam 5’e 10’luk tek bir tablodur. Sanat eleştirmenleri bu çalışmayı değerlendirirken, Warhol’un Monroe’nun ölümünden önceki şöhretli ve renkli yaşamı ile ölümünden sonraki kayboluşuna göndermede bulunduğunu öne sürüyor. Eser Londra’daki Tate Modern’de sergilenmektedir.
Self-Portrait with Bandaged Ear, The Courtauld Gallery; Londra
Vincent van Gogh, otoportrelerinde duygu durumlarını yansıtmıştı. Kulağı Sarılı Otoportresi’nde de aynı durumu görüyoruz… Sanatçı Gaugin ile yaşadığı gergin gecede hırsından kendi kulağını keser. Bu olaydan sadece iki hafta sonra sargılı kulaklı otoportresini yapar. Sanatçının, akıl hastanesinde kalmasına gerek olmadığını doktorlara kanıtlamak için bu eseri yaptığı düşünülüyor.
Marie-Thérèse accoudée, Özel koleksiyon
Kübizm akımının kurucusu olan dünyaca ünlü sanatçı Pablo Picasso’nun 1932 tarihinde resmettiği bu eser sanatçının Marie Therese Walter’a duyduğu arzulara lirik bir övgü olarak yorumlanmıştır. Walter’ın hevesli ve usta bir yüzücü olması, sudaki zarafeti, yüzmeyi hiç öğrenememiş Picasso’yu derinden etkiledi ve ortaya bu eser çıktı.
Mona Lisa, Louvre Müzesi; Paris
Leonardo Da Vinci’nin en bilinen eseri olan Mona Lisa, Francesco del Giocondo’nun siparişi üzerine eşi Lisa del Giocondo’nun, bilinen adıyla Mona Lisa’nın portresi olarak sipariş üzerine yapılmış bir eserdir. 16. yüzyıl yağlı boya portresi olan eser, tonların birbiri içinde eritilmesiyle yumuşak etki yaratmayı amaçlayan boyama yöntemi sfumato ile resmedilmiş. Resim hâlen Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
Venüs’ün Doğuşu – Uffizi Gallery, Floransa
Botticelli tarafından 1485-1487 arasında yapılan tablo, tanrıça venüs’ün denizden doğuşunu tasvir ediyor. Kimse ilk olarak nerede sergilendiğini bilmiyor fakat, Floransalı Medici ailesi tarafından yaptırıldığı biliniyor. Eser, tüm zamanların en çok repredüksyonu üretilen eseri olarak da dikkat çekiyor.
Çığlık – National Gallery, Oslo
Bu Edward Munch’ın dışavurumcu serisinin bir parçası olan Çığlık, dünya sanat tarihinin en bilinen eserlerinden. Arka planda Norveç’den bir manzaranın olduğu tablo, modern hayatın ızdıraplarını sembolize eden çığlık atan bir figürü tasvir ediyor. Tablonun 1893-1910 arasında yapılmış dört versiyonu bulunuyor. Bunlardan ikisi, Oslo Ulusal Galerisi’nde , diğeri de aynı şehirdeki Munch Müzesi’nde sergileniyor. Dördüncüsü, 2012’de yaklaşık 120 milyon dolara satılan eserin 1893 tarihli en eski versiyon Ulusal Galeri’de ve 1994’de çalınmıştı fakat birkaç ay sonra ortaya çıkarıldı. Diğer bir versiyon da 2004’de Munch Müzesi’nden çalınmış ve 2006’da geri alınmıştı.