preloader

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

29.02.2024
Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Yazı Boyutu:

Ferda Art Platform tarafından düzenlenen “Koleksiyoner & Sanatçı” sergisi kapsamında, sanat dünyasının önde gelen koleksiyonerleri ve sanatçılarıyla keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Ferda Art Platform‘un ev sahipliği yaptığı “Koleksiyoner & Sanatçı” karma sergisi, 23 Şubat – 22 Mart 2024 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşuyor. Bu yılki edisyonunda 2. nesil koleksiyonerlere ve onların seçtikleri sanatçılara odaklanan “Koleksiyoner & Sanatçı” sergisinde, sekiz koleksiyonerin özel koleksiyonlarından seçtikleri eserler sanatçılarıyla bir araya gelerek serginin temelini oluşturuyor.

OGGUSTO olarak; tekstil, yerleştirme, seramik, fotoğraf gibi birçok farklı disiplinde üretilmiş 25 eseri bir araya getiren “Koleksiyoner & Sanatçı” sergisi kapsamında koleksiyoner ve sanatçılarla keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Oğulcan Şafak

Koleksiyoner

Bu sergi için koleksiyonunuzdan eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Sergi için önerebileceğim eseri belirlerken, birkaç farklı açıdan yaklaşmaya çalıştım. Öncelikle; izleyicisine sergi ortamında, kendi içinde nispeten farklılaşabilecek bir çalışma deneyimi sunabilme fikri cazip geldi. Dolayısıyla düşününce, kendine belki daha az yer bulan, örneklerine daha seyrek rastlanılabilecek bir mecraya; ses yerleştirmesine yönelmeyi tercih ettim. Alışılagelmişin dışında farklı teknikleri -bana göre; hem mantıksal bir düşünce uzantısı hem deneysellik ruhu ile- ilginç bir ustalıkla harmanlayarak güzel çalışmalar ürettiğini düşündüğüm bir sanatçıyı, Merve Ünsal’ı kılavuz aldım. Böylelikle, sanat pratiğini sevdiğim bir ismin daha önce 5. Mardin Bienali’nde sergilenmiş olmasından ötürü de, iyi bir referans iş olduğu yönündeki düşüncemin yanına; eserin bendeki şahsi anlam ve duygusunu da belirleyici etken olarak koyunca, “Rüzgara” isimli çalışmanın sergideki potansiyel akıbeti benim gönlümde net ve belirgin olmuştu, açıkçası.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Merve Ünsal

Sanatçı

Koleksiyonerlerin eserlerinizi seçme sürecine dair ne düşünüyorsunuz?

Galeriyle çalışmadığım için koleksiyonerlerin iş seçme sürecini yakından tecrübe etme imkanım oluyor. Bu sürecin, benim için sürprizlerle dolu olduğunu söyleyebilirim. Şu ana kadar işlerimi alan koleksiyonerler, benim sürecimde, düşüncemde, duygumda önemli olan işleri aldılar. Benim albenisinin yüksek olduğunu düşündüğüm işler ya da ticari olarak daha başarılı olacağı düşünülen işler hiçbir zaman alınmadı. Daha tuhaf şeyler alındı, diyebilirim. Bu, şu ana kadar benim şansım da olmuş olabilir, ama koleksiyonerlerin sanatçıların dünyasını desteklediğine ve işlerde bunun karşı tarafa geçtiğine inanmak istiyorum.

Sergi için yapılan yeni üretimlerinizde nasıl bir süreçte ilerlediniz?

Sergi için yaptığım iki fotoğraf bir ses işi var. Ses işi, Oğulcan Bey’in koleksiyonundaki işin bir sonraki evresidir. “Rüzgara” (2022), saha kayıtları ve metinsel iz düşümlerden kaotik bir kolajı Mardin peyzajı için kurgulamışken, “İki Kulağımın Arasında” (2023) zihinsel alanı bir arazi olarak ele alıyor. Bu bağlamda, fotoğraflar bu işlerin eşlikçisidir. Arazi ve üst üste bindirmeleri, şehirde performatif bir şekilde kurguladığım anları belgeliyor. Diğer bir deyişle, şehrin farklı yerlerine yansıttığım fotoğraflar geçici durumlar oluşturuyor ve bu anlar fotoğraf nesnelerine dönüşüyor.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Gamze Büyükkuşoğlu

Koleksiyoner

Bu sergi için koleksiyonunuzdan eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Sergi için aslında başka bir iş seçmiştik. Onun uygun olmaması bizi Cins’in Torba’da boyadığı duvarla paralel olarak Casa dell’Arte’de düzenlediğimiz “Gündüz Düşü” sergisinden bu işe yönlendirdi, ve sergiyi gördüğümde iyi ki de öyle olmuş dedirtti. Bir şeyleri kontrol etmeye uğraşmadığımızda beklenmedik olasılıklara kapı açmış oluyoruz.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Cins

Sanatçı

Koleksiyonerlerin eserlerinizi seçme sürecine dair ne düşünüyorsunuz?

Bu süreç için bir genelleme yapmam oldukça güç. Her koleksiyonerin farklı bir tarzı oluyor. Benim de çalışmalarımın genel bir görsel ve anlayış olarak bir çizgisi olsa da içlerinde farklı tarzlara bürünebiliyor. İşlerimi koleksiyonlarına katan kişilerle önceden tanışıp sohbet etmek, işlerim ve benim hakkımda veya hayat hakkında konuşmak benim için çok kıymetli. Bu süreç tam anlamıyla bir tanışma oluyor ve arkadaşlığa doğru da dönüşebiliyor. Beni en mutlu eden kısım ise çalışmalarımın, onların vakit geçirdiği, yaşadıkları yerlerde sergilenmeye devam etmeleri. Sonuçta, çalışmaları üretirken asıl amaç bir iletişim-paylaşım içinde bulunmak, ve bu durum da bu iletişimi canlı kılıyor.

Sergi için yapılan yeni üretimlerinizde nasıl bir süreçte ilerlediniz?

Sergideki yeni çalışmalarım, 2023 yılının başında başlayan ve sene içinde yayılan; hâlâ da zaman zaman eklemeler yaptığım, biraz da spontane ve gündelik çizimlerin ve formların bir araya gelip bir bütün oluşturduğu bir serinin parçaları. “Başka Yer” adlı bu seride, aslında bizlere gerçeklikten uzak bir coğrafyadan manzaralar sunmayı hedeflemekteyim. Bu manzaralar, aslında çoğu çalışmalarımda da olan biraz soyut bir anlatım ve tezat bir dil barındırmaktadır. Renkli dünyası itibarıyla bizi içlerine çekmeyi planlarken, aynı zamanda garip ve tekinsiz hisler de uyandırabilmektedir.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Ayşe Bayraktar Özkan

Koleksiyoner

Bu sergi için koleksiyonunuzdan eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Ferda Art Platform’un “Collectors I Artists” sergisine ben de ve gündelik yaşamımda önemli bir yere sahip bir eserle katılmayı arzu ettim.

Ben, geniş ailemin geçmişteki yaşantısını hikâye gibi dinleyerek büyüdüğümden olsa gerek; gerek maziye, gerekse mazide yaşanan olaylara ve yaşananlara küçüklüğümden beri ilgi duyarım. Hüseyin’in Mezopotamya serisindeki işleri bana kadim uygarlıkların bugüne uzanarak yeşerme çabası gibi gelirken, bir yandan da beni dün, bugün ve gelecek arasında tam olarak nerede ve ne zaman olduğunu bilemediğim bir yerlere götürüyor. Bunu yaparken de aynı zamanda bu topraklara olan bağımı pekiştiriyor. Hüseyin’in işlerindeki tanıdık mekân tanımları, güçlü geometrisi beni bu işlere çeken diğer unsurların başında geliyor.

İşlerde kullanılan malzeme, toprak rengiyle olan bağ da bana huzur verici ve dinlendirici geliyor. Hüseyin’in evimin farklı noktalarında yer alan işlerine günün değişik zamanlarında bakmak ve hatta bazen sadece gözümün çarpması, kimi zaman hüzünlü, kimi zamansa ümit dolu eski ve değerli bir anıyı zihnimde yeniden canlandırıyor.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Hüseyin Aksoy

Sanatçı

Koleksiyonerlerin eserlerinizi seçme sürecine dair ne düşünüyorsunuz?

Sanırım bunun “bağ” kurmakla ilgili olduğunu düşünüyorum. Koleksiyonerin kendinden bir şeyi bulduğu ve o bulduğu şeyi kendisinden bir parça yakın hissettiği o duyguyla işlerimi seçeceğini düşünüyorum. Bu, kimi zaman beni tanımaya çalışırken aldığı hisle ilgili de olabilir. Ya da beni hiç tanımadan işlerimle konuşmuş ve sözleşmiş olabilir. Her hâlükârda, bu iki kişinin kendi aralarındaki ışıldamalarıdır, diyebilirim. Bir kağıda yazdığım, çizdiğim o sayfayı bir şişeye koyup nehire bırakıyorum; elbette ki bir gün kardeş bir ruha ulaşacağını bilerek.

Sergi için yapılan yeni üretimlerinizde nasıl bir süreçte ilerlediniz?

Sergi için hazırlandığım bu süreçte, serginin oluşmasından aylar önce sergiye dair nasıl bir yol izleyebilirim diye düşünürken, eskizler ve araştırmalar yaparak bir süre yapacağım işlerin ana hatlarını belirledim. Bu eskiz ve araştırma süreci biraz zaman alan bir süreç ve genellikle tahminimden daha farklı bir şey çıkıveriyor, ve ben de o nehrin beni sürüklemesine izin veriyorum, ta ki sert bir kayaya çarpana kadar. Orada bir süre duruyorum. Bu taşın toprakla geçireceği zaman, tarihsel bir zaman oluyor. Oradan bir ana kaya dönüşmesi daha sonra ‘yeri’ oluşturması ve oradan insanların kullanabileceği bir yapıya dönüşüp hiç bitmeyecek bir uygarlık kurmak gibi bir yol izliyorum. “Bir Uygarlık İnşası Üzerine Bir İnceleme” isimli bu işlerde, gerçek ve kurmaca arasında bir uygarlık tahayyülünü imgelemeye çalışıyorum. İnsanın yapıp ettiği bu uygarlık içinde sessizleştirilmiş manzaralara bakmaya ve anlamaya davet ediyorum.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

İdil Tabanca

Koleksiyoner

Bu sergi için koleksiyonunuzdan eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Sergi için koleksiyonumdan eser seçerken en önem verdiğim nokta, eserlerin izleyiciyle birebir etkileşime geçebilmesi ve özgün bir dile sahip olmasıydı. OMM Misafir Sanatçı Programı başvurusu sayesinde işleriyle karşılaşma fırsatı bulduğum Mustafa Boğa’nın eserini de bu sebeple seçtim. Fotoğraf ve video sanatına odaklanan Boğa’nın, gündelik yaşam ritüellerini esprili bir dille ele alış biçiminin ve eserlerindeki içtenliğin, ben dahil birçok izleyiciyi her defasında biraz daha etkilediğinden eminim.

“Süslü Diyaloglar” serisi kapsamında sergilenen Hâlâ Konuşuyor Musun? eseri ise Türkiye’deki geleneksel törenlerde kullanılan çelenklerin etkileyici bir yorumu. OMM’da “Maziye Bakma Mevzu Derin” sergisinde de yer almış olan bu eser, Türkiye’deki geleneksel ritüellerin duygusal derinliğine dair verdiği güçlü mesajla akıllara kazınmıştı. Dil, ulusal kimlik ve kolektif bilincin kayboluşunun yasını tutan Boğa’nın bu eserinin koleksiyonumda yer almasından ve Ferda Art Platform’da sergilenmesinden mutluluk duyuyorum.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Mustafa Boğa

Sanatçı

Koleksiyonerlerin eserlerinizi seçme sürecine dair ne düşünüyorsunuz?

Bu süreci şaşırtıcı ve heyecan verici buluyorum, çünkü bir eseri yaparken onun nereye gideceğini bilmeden ve bunu düşünmeden yapıyorum. Benim için bir eserin ifade ettiği anlamlar, zaman içerisinde değişip bambaşka olurken; bu yeni anlamlarla eserin bir koleksiyonerin evinde ya da bir müzede kendine yer bulması beni onore ediyor. Konuştuğum kimi koleksiyonerlerim, eserlerimde kendilerine ait bir iz, his, duygu ya da anı bulduklarını ifade ettiklerinde eserin doğru bir yere gittiğinin kanıtına da ulaşıyorum. Eserin bir koleksiyonerde bu duyguları uyandırması, ilham verici bir duygu.

Sergi için yapılan yeni üretimlerinizde nasıl bir süreçte ilerlediniz?

Bu eserleri, koleksiyonerimden gelen eserle bir bağ kurarak seçtim. Bu seçki, hem farklı malzemelerden, hem farklı dönemlerden, hem de benzer konulara farklı bakış açısı ile yaklaştığım eserlerden olmasına dikkat ettim. Üretim sürecimde malzemem konuya bağlı değişse bile, konular arasında güçlü bağlar var ve sergideki eserleri görenler, bu bağları doğrudan kurabileceklerdir diye düşünüyorum.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Kerim Müderrisoğlu

Koleksiyoner

Bu sergi için koleksiyonunuzdan eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Ruh hallerimi anlatıyor ve ön planda olmasından keyif alıyorum.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Eda Soylu

Sanatçı

Koleksiyonerlerin eserlerinizi seçme sürecine dair ne düşünüyorsunuz?

Bu, benim kıymet verdiğim bir süreç; itina ile ele alındığında ise yoluma gerçekten yol katıyor. Süreci koleksiyonerlerle birlikte yürüttüğümüz çok zaman oluyor, özellikle kişiye ya da mekâna özgü işlerde. O anlarda birbirinden feyz alma durumu ortaya çıkıyor. Tabii iç sesini dinleyip direkt olarak işlerle, işlerin ötesindeki yolculukla bağ kurabilen koleksiyonerle de hakikaten bağım daimi oluyor. Benim için hepsi ve her yaklaşım biricik ve özel.

Sergi için yapılan yeni üretimlerinizde nasıl bir süreçte ilerlediniz?

“Renk Çalışmaları”, 2011 yılından beri üzerinde çalıştığım bir seri. Renkler vasıtasıyla bir denge ve ahenk arayışı içindeyim. Bu bağlamda kendime kurmaya çalıştığım bir dünya var ve sergide sergilenen işler o dünyadan kesitler. Hayatlarımıza nüfuz eden öğeleri, onların yarattığı ritimleri, renklerinin kapladıkları alanları önemsiyorum.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Nazlı Çarmıklı Gezer

Koleksiyoner

Bu sergi için koleksiyonunuzdan eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Öncelikle, bende uyandırdığı hissi, sanatçının üretim sürecini, kullandığı malzeme ve fikirsel altyapısını göz önünde bulundurarak, ülke tarihimizde de çok kıymetli yeri olan seramik sanatından bir eseri seçmek istedim.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Ümit Can Gören

Sanatçı

Koleksiyonerlerin eserlerinizi seçme sürecine dair ne düşünüyorsunuz?

Dört yılı aşkın bir üretim sürecinin sonunda, eserlerimin keyifli bir şekilde seçilmiş olabileceğini düşünüyorum. Çok sevgili Nazlı Çarmıklı Gezer’in sanat ve sanatçıya verdikleri büyük değer ve katkılar kapsamında, bana ve işlerime verdikleri değer, kendimi ve işlerimi özel hissetmeme ve bu şekilde işlerim ve ilişkilerimizin gelişmesini sağlamıştır. Sanatçı-koleksiyoner ilişkisinden öte, kurucuları Nazlı Çarmıklı Gezer ve Yasemin Çarmıklı Kurt ile Naya Studio’nun başlangıcından bu yana süregelen ve kesintisiz bir şekilde devam eden bağımızı bir aile ilişkisine benzetmek daha doğru olur.

Sergi için yapılan yeni üretimlerinizde nasıl bir süreçte ilerlediniz?

Ferda Art Platform’un “7 Koleksiyoner/7 Sanatçı” sergisinde beni ve işlerimi görmek istediği andan itibaren, seramik üretim sürecinin çok aşamalı yolculuğundaki ilk adımım olan geleneksel çömlekçi tornasında çanağın merkezlenmesi gibi, bu süreç de hayatımın merkezine oturdu ve o merkezden çok fazla ayrılmadan eserlerimi ürettim. O merkezde çalışırken zerre, nokta ve belki biraz çizgi kavramlarının yüzey tasarımına etkisiyle eserlerim şekil aldı. Üretim sürecinin çok aşamalı olması ve yüksek risk faktörü içermesi nedeniyle Nazlı’nın bu sergiye benimle katılmak istediğini duyduğum andan itibaren zihnimde tüm aşamaları şekillendirmeye başladım.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Eda Kehale Argün

Koleksiyoner

Bu sergi için koleksiyonunuzdan eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Sergi için Ferda benden bir öneri istediğinde, öncelikle kişisel bağımın güçlü olduğu, beraber yaşadığım diğer işleri yansıtan ve beni heyecanlandıran bir eser seçmek istedim.

Alper Aydın’ın ‘The Drawings of Idea, Drawing 26’ isimli işini, konuşmamızdan çok kısa süre önce, Ordu’daki Fata Morgana Sergisi’nde görüp almıştım. İş, hikâyeleri İstanbul saraylarından köy tarlalarına kadar uzanan devşirme duvarlarla ilgiliydi; Anadolu’nun katman katman iç içe geçmiş tarihine benim için harika bir gönderme yapıyordu. Aynı zamanda eskiz ve kağıt işlere olan ilgimi de yansıtıyor.

Eseri seçerken benim için öne çıkan bir başka konu, sanatçının bende bulunan eserinin ötesindeki üretiminin de benim için öne çıkmasıydı. Alper’in 10 yıla yayılan Fata Morgana projesi, çok yaratıcı, tutarlı ve titiz bir vizyonun ürünüydü. Ordu’da gerçekleşen bu serginin eskizleri İstanbul’da nispeten az sergilenmiş olduğu için, şehrimiz sanatseverleriyle paylaşmak için iyi bir fırsat olabileceğini düşündüm.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Alper Aydın

Sanatçı

Koleksiyonerlerin eserlerinizi seçme sürecine dair ne düşünüyorsunuz?

Koleksiyonerim Eda Kehale, sergide sergilenen eseri bir karşılaşma üzerine koleksiyonun bir parçası kılmak istedi. Çalışmayı geçen yaz Ordu’da yapılan Fata Morgana isimli sergide gördü ve koleksiyonuna kattı. Bu çalışma, aslında hem Eda Kehale’nin, hem benim, hem de bütün ülkenin ortak mimari hafızasını ele alıyor. Mimaride eski yapılardan alınarak yeniden kullanılan yapı malzemelerine verilen ada devşirme mimari denmektedir. Bu uygulama özellikle materyallerin bulunmadığı veya gönderiminin kolay olmadığı bölgelerde sıklıkla tercih edildi. Özellikle taş işlemeciliğinin henüz günümüzdeki ölçüde gelişmediği antik dönemlerde sıkça kullanıldı. Öte yandan, oldukça büyük yapıların inşasında materyal ihtiyacı daha fazla olduğu için, yakın çevrelerde bulunan ve kullanımda olmayan eski yapıların malzemelerinin alındığı da olmuştur. Anadolu coğrafyasının birçok yerinde görmenin mümkün olduğu bu inşa tekniğini bir adım öteye taşıyarak, insanların hayatlarına şahitlik etmiş olan farklı türlerdeki antik taşların içerisine yapı malzemesi olarak mimari sütun ve heykelleri de ekleyerek, farklı duruşlarda ve formlarda yer alan antik heykel bedenlerin olduğu bir duvar enstalasyonu çizimini göstermektedir.

Sergi için yapılan yeni üretimlerinizde nasıl bir süreçte ilerlediniz?

Sergide sergilenmekte olan 2 ayrı çizim, aslında hiç var olmamış iki ayrı eser fikrinin çizimidir. Bu çizimler, eskiz olarak tanımlansalar da, gerçekleşecek projeye dair kesin detay ve ölçüler barındırmaktadır. Her tür tasarının dijital çizim ve uygulamalar yoluyla kısa ve hızlı bir şekilde projeye dönüştürülebildiği günümüzde, bu yöntemi tercih etmemin sebebi yapıtların kavramsal yapısının geçmişle kurulan bağlantılarla sağlamlaştırıldığını göstermesidir. Eskizlerin projenin içselleştirilmesi ve olası uygulama sorunlarının çözülmesi sürecindeki rolü, aynı zamanda izleyicinin zihninde projeye dair kuramsal bir alt yapı oluşturmaktadır. Bu nedenle projeyi yalnızca sonuç ile değil, projenin gerçek olma sürecindeki her aşaması ile izleyicilere şahit etmeye çalışıyorum; bu iki eskiz de bu sürecin aşamalarından biridir.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

Kurt Börteçene

Koleksiyoner

Bu sergi için koleksiyonunuzdan eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Sergi için eser seçerken, özellikle kariyerinin daha başlarında olan bir sanatçının işine yer vermek istedim.

Farklı Disiplinlerin Buluşması: Koleksiyoner ve Sanatçı Sohbetleri

İbrahim Gökmen

Sanatçı

Koleksiyonerlerin eserlerinizi seçme sürecine dair ne düşünüyorsunuz?

Kurt’un eserde kendinden bir yansıma bulması ile esere karşı aşinalık ve samimiyet duygusu geliştirmesinin, onu esere yakınlaştırmış olabileceğini düşünüyorum. Müziğe olan tutkusunun resimlerde yansımasını görmesi, koleksiyonerin ilgi alanları ile resimlerin içeriğinin paralel olması, eseri ve koleksiyoneri ortak noktada buluşturuyor.

Sergi için yapılan yeni üretimlerinizde nasıl bir süreçte ilerlediniz?

Duyu organları ile algıladığımız dış dünyayı zihinsel bir süzgeçten geçirip anlamlar yüklediğimizde, aslında üretim süreci için gerekli temel malzemeyi edinmiş oluyoruz. Spesifik bir hissi bir atmosfer kurgulayarak aktarma dürtüsü ise üretim için gerekli motivasyonumu sağlıyor. Dolayısıyla fiziksel olarak üretim süreci benim için bir duyguyu paylaşma ihtiyacı hissettiğimde başlamış oluyor. Sergi özelinde bakıldığında ise tenis sahasında primatı hazırlarken koleksiyonerin daha önce seçtiği resme paralel ilerledim. Resimde çeşitli imgeleri birleştirerek bir anlatı oluştururken kurguladığım atmosfer ise üretim sürecinde bulunduğum ruh halinin, ortamdaki enerjinin, dinlediğim müziğin yansıması olarak ortaya çıkıyor.

{47706}

Sinem Genç
Sinem Genç Tüm Yazıları