İstanbul Sergi Rehberi: Ekim 2020
Yazı Boyutu:
İstanbul’daki en yeni sanat sergi programlarını takip etmeniz için detaylı bir rehber hazırladık. Sergi takviminizi yapmadan önce, güncel sergilerle ilgili tüm merak ettiğiniz konuların yer aldığı OGGUSTO Ekim Sergi Rehberini mutlaka inceleyin.
İstanbul sanat şehri olmaya devam ediyor. Birçok yeni sergiye ev sahipliği yapan İstanbul’da hangi sergiye gidilmeli diye düşünüyorsanız, en yeni sergi rehberini mutlaka keşfedin. Arter, Meşher, Pera Müzesi gibi İstanbul’un önemli galerilerinde yer alan sanatçıların en çok merak edilen sergilerini bir araya getirdik.
Galeri Selvin, Abidin Dino, “Kara İçinde Ak Bir Umut”
Abidin Dino’nun eserlerinin sergilendiği ”Kara İçinde Ak Bir Umut” sergisi 17 Eylül-30 Ekim tarihleri arasında Abdi İpekçi No:38 Nişantaşı Galeri Selvin’de sanatseverlerle buluşuyor. Galeri Selvin ve Harmonyhip iş birliğiyle gerçekleşen sergide, ömrü boyunca öfke, sevgi, hüzün her bir duygunun resmini yapan, mutluluğu da resmetmeyi deneyen ressam, karikatürist, yazar ve film yönetmeni Dino’nun yaşam öyküsünden pasajlar gösteren desenleri sergileniyor. Seksene yakın eserden bir çoğunun ilk defa gün yüzüne çıkacağı sergide, Dino’nun çeşitli dönemlerden, çeşitli temalarla yaptığı seçkin desenler bulunuyor.
Abidin Dino’nun hayatı, eserleri ve hakkında az bilinenleri öğrenmek için tıklayın.
SALT Beyoğlu, İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde
Osmanlı’nın modernleşme sürecine ve tarih sahnesinden çekilmesine tanıklık eden Köpe ailesinin anılarına dayalı İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde sergisi, II. Meşrutiyet, I. Dünya Savaşı ve mütareke döneminden detaylı arşiv kayıtlarıyla görsel bir anlatı sunuyor. Aile üyelerinin Braşov, İstanbul, Selanik, Edirne ve Konya gibi şehirlerde şekillenen hayatları, itinayla muhafaza edilmiş kişisel belgeler aracılığıyla siyasal, toplumsal ve diplomatik tarihin dönüm noktalarına ışık tutuyor.
İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde, Antoine’in bu arşivden ciltler dolusu anı ve karikatürleri, görüntü ve ses kayıtlarının yanı sıra, büyük bir kısmı ağabeyi Taïb’e ait yüzlerce fotoğraftan bir seçkiyle Osmanlı ve Avusturya-Macaristan diplomatik ilişkilerinin gündelik hayata nasıl yansıdığına bakıyor. Bir aile tarihinden yola çıkarak 19. yüzyıldan 20. yüzyıla, imparatorluktan ulus devlete geçişte sınırların belirsizliğine, kimliklerin değişkenliğine ve hayatların devingenliğine dikkati çekiyor. Sergi, 27 Aralık’a kadar görülebilir.
Arter
Dinleyen Gözler İçin, Dick Higgins Albüm Sayfası
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan ve küratörlüğünü Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli’nin üstlendiği Dinleyen Gözler İçin başlıklı sergi, çoğu müzikle güçlü bir bağ kuran yirmi üç yapıtı bir araya getiriyor. Ziyaretçiler, galeri alanına hakim olan sessizliğin içinde yapıtlardan yükselen “sesleri” keşfetmeye ve hayal etmeye davet ediliyor. Sergi, 25 Nisan’a kadar görülebilir.
David Tudor tarafından tasarlanan ve Composers Inside Electronics, Inc. tarafından gerçekleştirilen Yağmur Ormanı V (varyasyon 3) başlıklı etkileşime açık yapıt ise “Sesli Dizi”nin dördüncü sergisi olarak yine Melih Fereli’nin küratörlüğüyle Karbon’da deneyimlenebilecek. Dinleyen Gözler İçin ve Yağmur Ormanı V (varyasyon 3) sergileri birbiriyle yakından ilişkilenerek ses ve sessizlik kavramları üzerinden tek bir sergi gibi de işliyor. Yağmur Ormanı V, 7 Şubat’a kadar görülebilir.
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan ve küratörlüğünü Kevser Güler’in üstlendiği Gökcisimleri Üzerine başlıklı grup sergisi, yaşamsal bir biraradalık düzleminin bugün yeniden düşünülebilir ve inşa edilebilir olmasına dair sorulara odaklanıyor. Yirmi sekiz sanatçının yapıtlarını kapsayan sergi, var olanların bir araya gelme ve dağılma biçimlerini, ilişki kurma tarzlarını, birbirlerine mesafe alma ve yakınlaşma yollarını birlikte düşünmeye davet ediyor. Sergi, 7 Mart’a kadar görülebilir.
KP Brehmer, Gri Skalasi (Göz), 1966
Arter, yeni sezonda Alman sanatçı KP Brehmer’in (Berlin 1938–Hamburg 1997) kapsamlı bir retrospektifine de yer veriyor. Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği KP Brehmer: Büyük Resim başlıklı sergi, sanatçının otuz yılı aşkın üretiminden geniş bir seçkiyi bir araya getiriyor. Sergi, Arter’in Neues Museum Nürnberg (Almanya), Hamburger Kunsthalle (Almanya) ve Kunstmuseum DenHaag (Hollanda) ile birlikte, Kulturstiftung des Bundes’ın (Almanya Federal KültürVakfı) mali desteğiyle gerçekleştirdiği; küratoryal çerçevesini bu kurumlar adına Eva Kraus, Petra Roettig, Daniel Koep ve Selen Ansen’in belirlediği; üç yıla yayılan bu ortak yapım projesinin son aşaması olma niteliğini taşıyor. Sergi, 24 Ocak’a kadar görülebilir.
Alev Ebüzziya Siesbye’nin, Arter’de gerçekleşecek Tekerrür başlıklı kişisel sergisi sanatçının son dönemde ürettiği yeni yapıtlarını bir araya getiriyor. Arter ekibinden Eda Berkmen’in küratörlüğünü üstlendiği sergide seramik sanatçısı Siesbye’nin tekrar kavramından yola çıkarak ve tek bir malzemeye, yönteme ve biçime odaklanarak gerçekleştirdiği üretim, yeni bir bağlamda sunuluyor. Sergi, 24 Ocak’a kadar görülebilir.
Mamut Art Project, Yapı Kredi bomontiada
Zelal Özkan
Mamut Art Project’in 2020 edisyonu, pandemi koşullarına uygun olarak tasarlanan yeni yapısıyla fiziksel ve çevrimiçi olmak üzere, 27 Ekim – 8 Kasım tarihleri arasında, iki farklı platformda sergileniyor. Türkiye genelinde 8 yıldır kesintisiz olarak bağımsız yeteneklere sergi alanı sunmanın yanı sıra, portfolyo günleri, sağladığı süresiz danışmanlık ve iletişim desteği ile sanatçılarını sanat profesyonelleriyle buluşturan Mamut Art Project’te bu yıl 49 sanatçının eserleri bulunuyor.
49 sanatçının 400’e yakın eserinden oluşan zengin seçki, Mamut’un internet sitesi ve sosyal medya kanalları üzerinden birbirinden farklı formatlarda sanatçıları ve sanatseverleri bir araya getiriyor. Aynı zamanda Mamut sanatçılarıyla ilgili kaynak oluşturacak olan mamutartproject.com, yenilenen yüzüyle Mamut 2020’de yer alan eserleri çevrimiçi platformuna taşıyor. İlgilenenlere ücretsiz sanat danışmanlığı hizmeti verecek olan platform, önümüzdeki dönemde içeriğini genişleterek Mamut sanatçılarını dünyanın her yerinden sanatseverlerle buluşuyor.
Meşher, Alexis Gritchenko, “İstanbul Yılları”
“Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları,” usta bir ressam, sanat eleştirmeni ve yazar Gritchenko’nun İstanbul günlerine odaklanıyor. Meşher, sanatçının büyük bir hayranlık duyduğu şehre ziyaretinin 100. yılında dönemin İstanbul’unu yansıtan 150’yi aşkın suluboya, guaş, karakalem ve yağlıboya eserini bir araya getiriyor. İç savaş sebebiyle Moskova’dan kaçıp 1919–1921 yılları arasında İstanbul’a sığınan Ukrayna asıllı ressam Alexis Gritchenko, burada kaldığı süre boyunca, işgal döneminin zorlu şartlarına rağmen elinde not defteri, kalemi ve fırçasıyla sokak sokak gezdiği şehrin canlı limanları, pazarları, ibadethaneleri ve görkemli anıtlarında gözlemlediği hareketi eserlerine yansıtıyor. Sergi, 1 Kasım’a kadar görülebilir.
EKAV-ARTIST New Generation 6 “Pandemi’nin Kutusu”
EKAV / Eğitim Kültür ve Araştırma Vakfı, kuruluşunun 28. yılında, üniversitelerin Güzel Sanatlar bölümlerinde okuyan ve farklı disiplinlerde başarı gösteren öğrencilere burslar vererek Türkiye’deki sanat eğitimine destek olmaya devam ediyor. Bu yıl altıncısı düzenlenen küratörlüğünü Sezin Aksoy’un yaptığı “EKAV-ARTIST New Generation 6” sergisini “Pandemi’nin Kutusu” ismi altında genç sanatçıları biraraya getirerek sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Covid-19 önlemleri çerçevesinde gerçekleşecek olan açılış 13 Ekim Salı 15:00 – 20:00 saatleri arasında görülebilir.
Cam Galeri, Gülfem Kessler “Gaipten Sesler”
Gülfem Kessler’in İstanbul’daki 5. kişisel sergisi “Gaipten Sesler” Cam Galeri’de izleyicilerle buluşuyor. 5 Nisan’daki açılışı pandemi nedeniyle ertelenen bu sergi, yeni eserlerin de katılımıyla zenginleşiyor ve değişen dünyamızı geçmiş, bugün, gelecek bağlamında yeniden yorumluyor.
Gaip… TDK sözlüğüne göre farklı anlamlara sahip olan bu kavram; kayıp, bilinmeyen ve göz önünde olmayan şeyler için kullanıldığı gibi ‘görünmez’ bir aleme de atıfta bulunuyor.Sergisine Gaipten Sesler adını koyan Gülfem Kessler “Sezgilerim bu döneme hazırlık yapıyormuş” diyor. Zira Kessler’in 5 Nisan’da ‘açılamayan’ sergisi için hazırladığı tüm eserler, hali hazırda pandemi sonrasındaki dertlerimize de tercüman olabiliyor. Başka bir deyişle, birkaç ayda topyekün değişen dünyamıza da dokunuyor.
Gülfem Kessler’in “Gaipten Sesler” adlı sergisi, kağıt üzerine kömür işlerin yanı sıra onlarla tezat oluşturan renkli, ümitli ve yeni çalışmaların da eklenmesiyle kaçırılmaması gereken bir ziyafete dönüşmüş: “Senin düşün bana kabus”, “Erkek olarak Özçekim”, “Çılgın aşık”, “Tarifsiz yuva”, “Beyaz yakanın asimilasyonu”, “Tüm yalanların inkarcısı” ya da “Alo, alo, alo” gibi isimler taşıyan 22 eser, sanki Louise Bourgeois’in da bir cümlesine göz kırpmakta: “Sanat, delirmemenin garantisidir!” (Elbette yaratıcısı kadar izleyicisi için de öyledir.). Sergi 15 Kasım’a kadar Cam Galeri’de görülebilir.
Kalyon Kültür, “Bir de Buradan Bak”
Günümüz kültür ve sanat üretiminin geçmişle kurduğu bağlarla beslendiği, bir buluşma mekânı olarak yaşamına devam eden Kalyon Kültür, Her Yerde Sanat Derneği ile birlikte gerçekleştirdiği Bir de Buradan Bak sergisine ev sahipliği yapıyor.
Mardin’de yaşayan yerli ve mülteci çocuklara sanatsal bir buluşma alanı sunma amacıyla kurulan Her Yerde Sanat Derneği, sirk sanatlarına odaklanan Sirkhane, müzikal çalışmalara odaklanan Müzikhane ve fotoğraf çalışmalarına odaklanan DARKROOM projelerini 2012’den beri sürdürüyor. Bir De Buradan Bak sergisi, fotoğrafçı Serbest Salih tarafından yürütülen DARKROOM projesinde farklı yaşlardan ve etnik kökenlerden gelen, çoğunluğu mülteci olan çocukların çektikleri analog fotoğraflara odaklanıyor.
Kalyon Kültür’ün tarihi binasının iki katına yayılan Bir De Buradan Bak, çocukluk dönemini ve çocukların bakışını yine çocukların gözünden, olduğu gibi sergi mekânına taşırken; izleyicilerine ev, yabancı, ortasında ve bir arada temaları üzerinden kurgulanan yeni bir deneyim alanı sunuyor.
“Geçmişe ya da geleceğe gitmeden anda kalmayı en iyi çocukken beceririz. Zamanın en çocuksu hali şimdiki zamandır sanki. Bu büyülü aralıkta hayaller ve gerçekler kolaylıkla bir araya gelebilir. Çocukluğumuzdan kalan bir oyuncağın anılarımızdaki yeri, henüz küçükken duyduğumuz bir şarkı, aynada kendimizi gördüğümüz bir an ve belki bir rüya gibi başını sonunu hatırlayamadığımız parça parça anların hepsi kağıt üzerinde anlam bakımından eşitlenirken, her birimiz için bambaşka anlamları yüklenirler. Kalabalıkların ortasında ama biriciktirler.”
Küratörlüğünü Sezgi Abalı ve Sinan Eren Erk’in üstlendiği Bir De Buradan Bak, 30 Ekim 2020 ile 3 Ocak 2021 tarihleri arasında, Pazartesi hariç her gün 11:00-19:00 saatleri arasında Kalyon Kültür’de gezilebilir.
Pilevneli Gallery Dolapdere, Hans Op de Beeck “Drifting/Süzülme”
Monoton, gri ve figüratif heykellerinden tanıdığımız Belçikalı sanatçı Hans Op de Beeck’in “Süzülme” adlı kişisel sergisinde daha önce Türkiye’de sergilenmemiş eserleri yer alıyor. Sanatçının “Süzülme” adlı sergisi insanın hayatın içinde adeta süzülüşüne; daha iyiye, kadere, kontrol edemediklerine teslim olmasına ve gün içinde kurduğu hayallere dalma duygusuna odaklanıyor. Sanatçı tarafından uyku ile özdeşleştirilen “süzülme” hali, gerçek dünyayı terk edip rüya alemine geçişle; eninde sonunda ise ebedi intikal yani “ölüme” işaret ediyor. Hans Op de Beeck’in eserlerinde uyumak ve rüya görmek sıkça karşılaşılan temalar. “Süzülme” sergisinde ise sanatçı yine bunları ele alıyor ve izleyicinin hayal gücünü harekete geçirerek kendi rüyalarında bir yolculuğa çıkarma amacı güdüyor. Sergi, Pilevneli Gallery Dolapdere’de 22 Kasım’a kadar görülebilir.
Pilevneli Gallery Dolapdere, Tayfun Serttaş “Undetectable/Saptanamayan”
Pilevneli Gallery Tayfun Serttaş’ın “Undetectable/Saptanamayan” başlıklı son sergisine ev sahipliği yapıyor. Bir kişinin özgür olabilmesi için en az iki kişi gerekir. Bu bağlamda özgürlük; ne salt bir ideoloji, ne de salt önermedir. Bireyselleşme tek başına özgürlükle mükâfatlandırılamaz. Özgürlüğün çekirdeği, topluma rağmen toplumsal ilişkideki asimetriye dayanır. Undetectable (Saptanamayan) mikrobiyoloji literatüründe karşımıza çıkan bir olgunun, toplumsal alana çekilmesiyle şekillenen bir dizi olasılığa işaret eder. Veriler, istatistikler, rakamlar ve polemikler arasında geçirdiğimiz dönem, sanatçı açısından kamusal katmanlar arasındaki saptanamamazlığın iz düşümüdür. Virüs kamu düzeniyle oyun oynamaktadır ve ortaya çıkan tablo, öznesi birey olan sosyal bilimlerin süregelen krizini alabildiğine derinleştirmiştir…
Undetectable; geçirdiğimiz aylar boyunca sistematik nefret kampanyalarına maruz kalan Türkiye LGBT+ topluluğuna ithaf edilmiştir. Sergi, Pilevneli Gallery Dolapdere’de 22 Kasım’a kadar görülebilir.
Artweeks@Akaretler
Bilgili Holding ve Sabiha Kurtulmuş organizasyonu ile düzenlenen Artweeks@Akaretler Akaretler Sıraevler’de kapılarını açtı. Farklı disiplinlerden sanat yapıtlarını bir araya getiren Artweeks@Akaretler’in 4. edisyonuna; Anna Laudel, The Empire Project, Ferda Art Platform, Gama, Martch Art Project, Merkur, Mine Sanat, Pi Artworks, Pilevneli ve x-ist galerileri katılıyor.
Ara Güler Müzesi özel bir seçki ile 35 numaralı binada yer alıyor. Ekrem Yalçındağ küratörlüğünde Volkan Demirel-Baha Toygar koleksiyonundan bir seçki 37-39 nolu binada, Şerife Ercantürk Bilgili’nin kişisel sergisi de 55 numarada sanatseverlerle buluşuyor.
Uzun bir aradan sonra Artweeks@Akaretler; sanatçılara ve galerilere sanatseverlerle bir araya gelme fırsatı sunuyor. Pandemi nedeniyle sağlık önlemlerinin hassasiyetle uygulanacağı Artweeks@Akaretler; Akaretler Sıraevler’ de 25 – 27, 35, 37 – 39 ve 55 numaralı binalarda ücretsiz olarak 8 Kasım’a kadar ziyaret edilebilir.
Büyükdere35, Beyza Boynudelik “Merhaba Yabancı!”
Beyza Boynudelik, “Merhaba Yabancı!” ismini verdiği yeni solo sergisinde, son yıllarda üzerine düşündüğü kentli bireyin, bugünün dünyasında kendisiyle, “öteki”yle ve doğayla kurduğu ilişkilere dair kurgusal bir evren yaratıyor. İnterdisipliner bir tavırla ele aldığı sergide, bu dönemin gerçeği haline gelen gözetleme ve gözetlenme olguları, yabancı olma meselesi, muğlak iletişim ve temas konuları, serginin kavramsal altyapısını oluşturuyor.
Sanatçıya göre ironik bir şekilde temas, artık ancak bir arayüzün öte tarafından “öteki”ni gözlemekten geçiyor. Bu çelişki dahil, eş zamanlı var etmeye soyunduğu karşıtlıkları da ele almak adına farklı tarihlerde ürettiği işleri sergiye dahil eden sanatçı, zaman üstü bir anlayışın da peşinden gidiyor. Sanatçı sonuç olarak şu soruya varıyor: “Tek başına da olsa “yabancı”, deneyim ve tanıklıkları üzerinden “temas”ı yeniden tanımlarken, her şeye ve herkese ne kadar yabancı kalabilmektedir ki?”. Sergi, 22 Ekim – 21 Kasım 2020 tarihleri arasında Büyükdere35’in yeni adresinde görülebilir.
Ferda Art Platform, Rabia Kalyoncuoğlu “Kayboluşun Eşiğinde Varoluş”
Sanatçının ilk kişisel sergisi “Kayboluşun Eşiğinde Varoluş” değişen toplum yapısı üzerine kişisel bir sorgulama sunuyor. Kültürel ve toplumsal farklılaşmaların daha küçük ölçeklerde hissedilen yansımaları üzerine bir düzenleme sunan Kalyoncuoğlu geleneksel malzemelere modern bir yorum katarak yeniden yapılandırıyor.
Sanatçı ailesinde jenerasyonlardır aktarılan çeyizlik kumaşların üzerine çizdiği görsellerle unutulmuş ve çeyiz sandıklarında yıllardır bozulmaya bırakılmış malzemeleri değerlendiriyor. Kalyoncuoğlu’nun geçmişi ve şimdiyi aynı malzemede bir araya getirmeyi amaçladığı “Kayboluşun Eşiğinde Varoluş” serisi yüzyıllardır süregelen çeyiz geleneğinin yeniden ele alınması olarak izleyiciye sunuluyor. Sergi Ferda Art Platform’da 14 Kasım’a kadar görülebilir.
Ferda Art Platform, Gizem Çeşmeci “Hiç Yer-Yok”
Sanatçının ilk kişisel sergisi Hiç Yer-Yok, kent dokusu, mekân olarak ev ve bağlanma hisleri üzerine bir sorgulama sunuyor. Bu sorgulama neredeyse distopik bir şehir betimlemesi yaparken bir yandan da günümüz şehirlerinin artan yapılanmasını eleştirme görevi de üstleniyor.
Sergide yer alan çeşitli medyumlarda üretilmiş işler, sanatçının kentsel bellek algısını ele alış biçimlerini değişik katmanlardan izleyiciye aktarıyor. Sanatçı değinmek istediğini ev kavramının kent içinde varlığını şu sözlerle özetler, ‘’Tarihsel ve kimliksel tanımı yapılabilen bu mekânlar yaşadığımız kentlerin içinde yer alan ancak mekândan bağımsız nesneler gibi yer yer boşluğa konumlandırılmış haliyle sanki kent bağlamında görünmez hallerdedirler.’’
Hiç Yer-Yok serisi Çeşmeci’nin unutulmuş, vazgeçilmiş ve göz ardı edilmiş isimsiz ve tanımsız yapıları geçmiş, günümüz ve gelecek zamanlarda sorgulamasına tanıklık eder. Yıllardır süregelen ‘’ev’’ algısının sorgulamasına bir kez daha davet sunan Çeşmeci ‘’evlerimizin’’ ne olduğunu, toplumda ve fiziksel kent dokusunda neler ifade ettiğini Hiç Yer- Yok adlı sergisinde sorguluyor. Sergi Ferda Art Platform’da 14 Kasım’a kadar görülebilir.
Galeri 77, Zeynep Akgün “Ruhun Kabuğu”
Sanatçının yeni serisi insanın beden-ruh dikotomisi ve bunun toplumdaki yerimizi şekillendirmedeki etkisini ele alıyor. Bu resimler bilinenle bilinmeyeni ve de görülenle görülmeyeni birbirine bağlamak için gerçeklik ve gerçeküstücülük arasında gidip geliyor.
Resimlerin estetiği, barok ve klasisizmle birlikte çağdaş sanattan bildiğimiz eklektik kompozisyon kavramına da uygunluk gösteriyor. Resimlerin parça parça karakteri, objelerin çatışması ve semboller; bir rüyayı andıran atmosferle birleşince, gerçekliğin sürrealist yorumuna yakınsıyor. Nihayetinde Akgün’ün yaklaşımı bilinen üsluplar ve akımların arasında duran güçlü bir pozisyonu formüle eden bireysel bir yaklaşım. Bu yüzden Akgün kendi resimsel stratejisini kurguluyor; bu strateji çoğulcu karakteri sebebiyle çağdaş bir estetik açığa çıkarmakla kalmayıp, aynı zamanda günümüz dünyasındaki varoluşsal mücadelemize atıfta bulunan kavramsal bir anlam ediniyor. Sergi 14 Kasım’a kadar Galeri 77’de ve çevrim içi ortamlarda görülebilir.
Evin Sanat Galerisi, Setenay Alpsoy, “Saydam Şehrin İçinden”
İkibinli yılların başından beri şehir peyzajı konusunda bir bellek yaratan yapıtlar üreten Setenay Alpsoy, kentin değişen yapısının hem geçmişinin hem de şimdisinin nabzını tutmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl yapıtlarıyla uluslararası platformda elde ettiği başarıların ardından yeni kişisel sergisiyle izleyici ile buluşuyor.
Bu sergide “şehir” ile Alpsoy’un resimleri tek bedende bir araya geliyor. Şehre ait unsurlar, fiziki varlıklarıyla resimlere dahil oluyorlar. Gerçek bir ahşap pencere; bir resmin çerçevesi mi, yoksa resim pencereden gözüken şehrin betimlemesi mi? Kuşkusuz ikisi de… Setenay Alpsoy’un resimlerine kattığı objeler, şehir hayatı içinde kesintisiz bir arayış içinde olduğu ve sanatçı gözüyle hayatı devamlı taradığını gözler önüne seriyor. Kimi rüzgardan, fırtınadan, kimisi de artık takatsizlikten yerinde tutunamayan önceki jenerasyona ait minik duvar mozaikleri; Alpsoy’un resimlerinde yeni birer anlam kazanıyorlar.
Son dönem yapıtlarında kullandığı şehrin dokusunu yansıtan yenilikçi malzemeler, Alpsoy’un tuvallerinde görmeye alışık olduğumuz dokularla bir araya gelerek, “Saydam Şehrin İçinden” sergisini oluşturuyor.
“Saydam Şehrin İçinden” isimli sergi 28 Kasım 2020 tarihine dek Evin Sanat Galerisi’nde görülebilir.
Evin Sanat Galerisi, Osman Nuri İyem ve Şahin Domin, “İki Perdelik Oyun”
İki Perdelik Oyun Osman Nuri İyem ve Şahin Domin’in düet sergisinin başlığı. Bilindiği üzere perde, tiyatroda eserinin her bir bölümüne verilen isim. Bu açıdan serginin ismi de Domin ve İyem’in mekâna dağılan eserleriyle ortaya koydukları anlatıdaki bütüne işaret ediyor. Uzun bir dostluğa sahip iki sanatçı, böyle bir düet yaklaşımla izleyicinin eserler arasında analojiler kurmasına izin veriyorlar.
Bir yanda heykel ve fotoğraf üzerine çalışan Şahin Domin, doğa ve insan arasındaki diyalektik ilişkiyi sorguluyor. Sıklıkla mermer malzeme kullanan Domin, heykel çalışmalarında yetkin biçim ve form uygulamalarının yanında, şiddet, masumiyet, göç ve yaşam döngüsü gibi doğaya ve insanlığa dair önemli kavramları işliyor ve böylece simgeler ve işaret ettikleri arasındaki derin ilişkiyi sorguluyor. Form verdiği insan ve hayvan bedenlerinin farklı koşullarda maruz kaldıkları olaylar, heykellerinde tüm dramatik etkileriyle öne çıkıyor. 22 Ekim tarihine kadar görülebilir.
Anna Laudel, Anke Eilergerhard, “Resilience”
Anna Laudel, yeni sezona Berlinli sanatçı Anke Eilergerhard’ın kendine has bir teknikle ürettiği, sadece görme değil aynı zamanda dokunma, tat ve koku alma duyularımızı harekete geçiren özgün heykellerinin yer aldığı “Resilience” sergisiyle giriyor. 24 Eylül Perşembe günü kapılarını açılan sergide sanatçının “pigmented polyorganosiloxan” isimli özel bir silikon malzeme ve porselen kullanarak ürettiği hipnotize edici heykel serisi yer alıyor. Anke Eilergerhard’ın büyüleyici görsellikteki eserleri bolluk ve bereketi çağrıştırırken, aynı zamanda en iyi bildiğimiz objeleri daha önce hiç görülmemiş bir şekilde sunuyor. Silikon katmanlarını bir pasta hamuru gibi şekillendiren sanatçı, dünyaca bilinen mutfak objelerini alışılmış normlarının dışında, adeta yerçekimine meydan okuyarak gizemli bir simetriyle üst üste diziyor. Sergi, 27 Aralık’a kadar görülebilir.
Sanatorium, Sergen Şehitoğlu, “Çakıl Taşları”
Sanatorium, 11 Eylül – 25 Ekim 2020 tarihleri arasında, Sergen Şehitoğlu’nun “Çakıl Taşları” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, adını, birçok modern dilde hesap anlamına gelen “calculo” sözcüğünün kökeni “Yunan Taşlarından” alıyor. Şehitoğlu’nun kişisel sergisinde, yeryüzündeki olayları ardışık enstantaneler halinde sunan Google Earth görüntüleri ile bu görüntüleme sistemlerinin arka planında çalışan matematiksel dillere özgü simgesel ifadeler yer alıyor. Sanatçı, iletişimin gündelik düzeyinde karşılaştığımız dijital haritalar ile sıradan konuşmalarda yer almayan matematiksel simgeler arasındaki karşıtlık üzerinden, görünüşte birbirlerinden oldukça farklı olan simgeleme biçimleri arasındaki yapısal benzerlik ve farklılıkları tartışıyor. Gün geçtikçe ilerleyen dijitalleşme çağına ayak uyduran serginin konusu bir Brother’ın her zaman favorisi olmuştur. Peki ya sizin?
Mixer, Ahu Akgün, “Sebeb-i Ziyaret’’
Mixer proje odası, 12 Eylül – 31 Ekim 2020 tarihleri arasında Ahu Akgün’ün “Sebeb-i Ziyaret’’ isimli kişisel sergisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Sanatçı fiziksel ve zihinsel mesafeleri algılamaya çalışarak, ilişkileri, gördükleri ve özledikleri arasında yeni bağlar kuruyor ve bu mesafeleri resim ile kapatmanın yollarını arıyor. Sergi, sanatçının kendisinden, çevresi ile kurduğu ilişkilerden, atölyesinden ve yaşamından izler taşırken, izleyiciyi kendi hayatlarındaki mesafe kavramını yeniden düşünmeye davet ediyor.
Ara Güler Müzesi, “Aynı Rüyanın İçinde”
Ara Güler’in çok yönlü sanatçı kimliğini ve ilham veren yaşamını gelecek nesillere aktarmak amacıyla kurulan Ara Güler Müzesi’nin yeni sergisi “Aynı Rüyanın İçinde”, tarihin entelektüel hafızası Ahmet Hamdi Tanpınar ile tarihin görsel kayıt ustası Ara Güler’i İstanbul’un hikayesinde bir araya getiriyor. 28 Şubat 2021’e kadar ziyaret edilebilecek sergide, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın metinleriyle, Ara Güler’in fotoğrafları buluşuyor. Kendilerini kaybolmuş güzellikleri estetize etmeye adamış nostalji tutkunu bu iki flânörün İstanbul rüyası, gelecekte onları okuyan ve izleyenlerin belleğinde, değişenin değişmeyenle birlikteliği olarak devam edecek.
Tophane_i Amire, Karma Sergi “Karşılaşmalar/ Contemporary Turkish Art”
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Bağımsız Sanat Vakfı işbirliği ile düzenlenen Karşılaşmalar/ Contemporary Turkish Art sergisi Tophane_i Amire’de görülebilir. 21 Ekim’e kadar açık kalacak sergiye yaşayan ve eserleriyle öne çıkan 19 Çağdaş Türk sanatçısı katılıyor. Bağımsız Sanat Vakfı’nın organizasyonu ile gerçekleştirilecek olan serginin küratörlüğünü Ahmet Özel yapıyor. ‘Karşılaşmalar’ sanatta ortak enerjiyi, paylaşımı ve sinerjiyi ifade etmesi açısından önemli bir kavram. Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi’nde sanatçılar ve sanat eseri mekanın tarihi atmosferlerini soluyarak özel bir aura oluşturuyor. Resim dışında üçboyutlu düzenlemelerin yer alacağı sergi izleyicilere farklı bir sanat deneyimi yaşatıyor.
Baksı Müzesi, Karma Sergi, “Maske/Çağrışımlar”
Baksı Müzesi, “Maske/Çağrışımlar” sergisine yer veriyor. 20 sanatçı ve tasarımcının “maske” yorumlarını bir araya getiren sergi, açık kaldığı süre boyunca eşzamanlı olarak müzenin web sitesinde çevrimiçi izlenebiliyor. Beklenmedik bir biçimde günlük yaşantımızı kontrol altına alan, hayatımızın merkezine taşınan maskeler, bu kez sanatçı ve tasarımcıların yorumlarına konu ediliyor, yarattığı farklı çağrışımlarla ele alınıyor. “Maske/Çağrışımlar” sergisini, 25 Eylül 2020 – 15 Mayıs 2021 tarihleri arasında hem Baksı Müzesi’nin çatısı altında, hem de baksi.org web sitesinde görebilirsiniz.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi,“Bir Rüyanın İnşası: Arnavutluk Sanatında Toplumcu Gerçekçilik”
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, “Bir Rüyanın İnşası: Arnavutluk Sanatında Toplumcu Gerçekçilik” adlı yeni süreli sergisini sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Artan Shabani küratörlüğündeki sergi, 20. yüzyılın ikinci yarısında Arnavutluk görsel sanatlarına egemen olan komünist ideolojinin etkilerini resim, afiş ve çizimler aracılığıyla mercek altına alıyor. Eserlerin içeriğinde belirleyici olan bu ideolojiyi yansıtan seçki, uzun süre dünyanın geri kalanından yalıtılmış bir hayat süren Arnavutluk halkının kültürünü ve kimliğini daha yakından tanıma fırsatı veriyor. Sergi 15 Kasım’a kadar görülebilir.
Mixer, Ozan Atalan, “Çıkmaya Zorla”
Sergi, insanın diğer insanlara ve doğayı/uzayı da içeren insan olmayan varlıklara yıkıcı yaklaşımını meşru kılan insan merkezci yaklaşıma ve dünyanın ayrıştırıcı-düalist yorumuna eleştirel yaklaşıyor. Bu eleştiriyi; dijital-fiziksel, organik-endüstriyel, beden-ruh, hammadde-dönüşüm, insan-insan olmayan varlık dualitelerini sergideki işlerin bünyesinde ortak yaşam formu haline getirip alternatif gerçeklik alanları sunarak yapıyor. İnsan-doğa dualitesini, aralarında hiyerarşik bir bağ kurmadan, bütünleştirici bir şekilde yorumluyor ve oluşan sentez üzerinden insanın kendine ve doğaya yabancılaşma duygusunu ve varoluşçu kaygıları kişisel deneyim üzerinden inceliyor. Sergi 31 Ekim’e kadar görülebilir.
Online Sergileri Evinizden Gezin
Artcrowdistanbul Online Galeri, Kezban Arca Batıbeki, “Yolda II”
Kezban Arca Batıbeki’nin, Yolda II (On The Road II) isimli solo sergisi Artcrowdistanbul Online Galerisi’nde başlıyor. 16 Eylül tarihinde açılan ve 2 ay süreyle çevrimiçi olarak izlenebilecek sergi, yaşadığımız Pandemi zamanlarında ‘yol’a duyduğumuz özlemi dile getiren özel bir seçki ile izleyici karşısına çıkıyor. Online sergide; Kezban Arca Batıbeki’ nin, geçmiş dönemde hiç görülmemiş ve pandemi sürecinde, sergiye özel ürettiği 28 dijital fotoğraf-kolaj eseri yer alıyor. Kezban Arca Batıbeki “On The Road II” başlıklı solo sergisinin çıkış noktasını; “Toplumca evde oturduğumuz pandemi döneminde, hemen herkesin yolculuklarda çekilen fotoğraflarını; sosyal medyada, sanki o günleri bir daha yaşayamayacakmış gibi içlenerek paylaştıkları dönemden esinlendim. Çektiğim binlerce yolculuk fotoğrafı arasından bana ilham verenlerini seçip ve tabii kendi üslubumdanuzaklaşmadan yeniden yorumlayarak bir seri oluşturdum.” sözleriyle aktarıyor.
Artate, Karma Sergi, “The Future is Always in Flux”
Online sanat platformu Artate, “The Future is Always in Flux” karma sergisi ile ilk defa sanat severlere virtual sergi deneyimi yasatıyor. “The Future is Always in Flux”, 6 sanatçının resim ve baskıdan oluşan 16 eseri, sanatçılar tarafindan farklı dönemlerde kendi deneyimlerini yansıttıkları çeşitli çalışmalara ev sahipliği yapıyor. Ziyaretçiler, virtual sergiyi fiziksel bir sergi gibi gezebiliyor, eserleri inceleyerek sanatçı hakkında ayrıntılı bilgiye erişebiliyor ve ilgilendikleri eserleri yine Artate platformu üzerinden satın alabiliyor.
“The Future is Always in Flux”, insanların daimi bir akış ve değişim içinde oldukları fikrinden yola çıkarak kurgulanmıştır. Fikirlerimiz, inançlarımız ve alışkanlıklarımızın gercekleşen olaylar karşısında sürekli bir değişim içinde oldugunu görmekteyiz. Virtual sergide bulunan 6 kadın sanatçının birbiriyle kesişen eserleri; öz farkındalık, duygular, insan hafizası ve ilişkilerininin zamanla nasıl degiştiğini irdelemektedir. 15 Ekim’e kadar görebileceğiniz sergiye, www.artate.co adresinden ulaşabilirsiniz.
Sakıp Sabancı Müzesi, Monet’nin Bahçesi
Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), geçmiş sergilerinden zengin içerikleri kapsamlı seçkilerle dijital kanallarında paylaşıma açmaya devam ediyor. Müzenin kuruluşunun 10. yılında, 9 Ekim 2012 – 6 Ocak 2013 arasında Sabancı Holding’in katkılarıyla gerçekleştirilen Monet’nin Bahçesi– Musée Marmottan Monet’den Başyapıtlar sergisi çevrimiçine taşındı.
Empresyonizm akımına adını veren Claude Monet’nin eserlerinin yer aldığı sergi, sanatçının dünyadaki en büyük koleksiyonuna sahip olan Musée Marmottan Monet’yle (Paris) işbirliğiyle açılmıştı. Bu koleksiyondan, çiçek ve doğa temalı tabloların ağırlıkta olduğu bir seçki sunan sergi, sanatçının olgunluk döneminin ana teması Giverny Bahçesi’ne yoğunlaşmıştı.
DigitalSSM arşiv kaynaklarıyla hazırlanan ve SSM web sitesi, sosyal medya hesapları ile YouTube kanalından erişilebilen Monet’nin Bahçesi- Musée Marmottan Monet’den Başyapıtlar çevrimiçi sergisi ise, bu seçkiden örneklerle, sanat tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden Monet’nin üretimine ayrıntılı bir bakış sunmayı amaçlıyor.
Borusan Contemporary, :mentalKLINIK, “Acı Reçete #02”
Borusan Contemporary, yeni sezonu :mentalKLINIK sanatçı ikilisinin Kovid-19 koşullarının değişime zorladığı sanat dünyasına acı bir reçete olarak sunduğu Acı Reçete #02 sergisi ile karşılıyor. Borusan Contemporary’nin Perili Köşk’teki ana galeri mekânına kurulan Puff Out yerleştirmesinden oluşan sergi, Borusan Contemporary’nin internet sitesi ve sosyal medya hesaplarından 7/24 yapılacak canlı yayın aracılığı ile izleyiciyle buluşuyor. Sağlık tedbirleri kapsamında ziyarete kapalı olacak Perili Köşk’teki performatif yerleştirme, hareketli kamera sistemi aracılığı ile koreografik bir video aktarımına dönüştürülerek sanal ortamda tüm dünyadaki sanat izleyicisi ile buluşuyor. 17 Eylül 2020 – 31 Ocak 2021 tarihleri arasında görülebilecek olan sergi, aynı zamanda İstiklal Caddesi’nde bulunan Borusan Müzik Evi binası vitrinine yerleştirilen ekrandan 7/24 yapılan canlı yayın aracılığıyla da görülebilir.