Ömer Atakan ile Farklı Bir Sergi Deneyimi

Goba Art & Design Galeri’de geçtiğimiz hafta çok farklı bir sergi gezdik. Çizgi roman ve sinemanın sanatsal buluşması olarak ifade edilen “Kinematograph” isimli sergiden çok şey de öğrenerek ayrıldık.

Sinema tutkusunu mimarlık mesleğiyle harmanlayan Ömer Atakan’ın ilk kişisel sergisi olan “Kinemotograph” aynı zamanda onun çok yönlü kişiliğinin de bir göstergesi. Mimarlık eğitiminin ardından California Üniversitesi Los Angeles’da Sinema ve Dijital Teknolojiler üzerine eğitimini bitiren sanatçı sinemayı, çizgi romanı, yazmayı, geçmişi araştırmayı ve koleksiyon yapmayı çok seviyor. Zaten bu sergi de tüm bu tutkuların ürünü olarak ortaya çıkmış.

Serginin ilham kaynağı ise Ömer Atakan’ın “Kelebek Camı” isimli kitabı. Atakan, bu kitapta 80 ve 90’lı yılların popüler kültür anılarını yazmış. Bu anılar daha sonra sanatçının mükemmel çizgileriyle buluşarak muhteşem bir sanat sergisine dönüşmüş.

Sergi ismini sinemanın ilk bulunduğu yıllar olan 1900’lü yılların başında Fransız Lumiere kardeşlerin ve daha sonra Thomas Edison’ın bulduğu ilk film aleti olan “Kinematograph”dan alıyor. Aynı zamanda “graph” eki de grafik-çizim anlamına geldiğinden sinema ve çizimlerin birlikteliğini temsil ediyor.

Sergideki eserler sanatçının küçüklüğünden beri izlemiş olduğu filmlerin en beğendiği sahnelerinden ilham alıyor. Bu sahneler yine sanatçının çocukluğundan gelen çizgi roman tutkusuyla birleşerek yapıtlara dönüşüyor. Gösterimde 15 yönetmen ve 15 filmden esinlenerek üretilmiş 15 eser bulunuyor. Ömer Atakan, Tarantino, Martin Scorsese, Ridley Scott ve James Cameron gibi pek çok yönetmenin kült filmlerinden ironik sahneleri filmdeki diyaloglarla harmanlayarak ortaya çıkarıyor. Filmdeki ünlü karakterler ve ünlü sahneler sanatçının kalemiyle yorumlanıyor. 15 çizim 30 x 42 cm, 200 gr Schoeller kağıt üzerine çini mürekkebi rapido, marker, ekolin ve toz pastel tekniği uygulanarak üretilmiş. Sergide ayrıca 50×70 boyutlarında dört adet resim ise yine Atakan’ın özel ilgi alanına giren yönetmenlerden ve filmlerden seçilen ayrı bir seçkiyi oluşturuyor. Bu dörtlüde yer alanlar Steve Mc Quinn, James Bond, Bruce Lee ve Michael Mann’in ‘’Heat’’ filmi. Bu ‘’Heat’’ filminde Al Pacino ve Robert de Niro karşılıklı olarak ilk defa bir araya gelir. Aslında her iki oyuncu da ‘Godfather’ isimli filmde birlikte oynamışlar ama hiçbir sahnede karşılıklı gelmemişlerdir. Ömer Atakan da bu iki ünlü oyuncunun ilk kez karşılaşmış olduğu sahneyi ve diyaloğu betimlemiş.

Ömer Atakan ile sergiyi keyifle gezdikten sonra onun diğer tutkuları üzerine de derinlemesine bir sohbet gerçekleştirdik. Atakan’ın sinema merakıyla ortaya çıkan bir de koleksiyonerlik tutkusu var. Sinema koleksiyonerliğine filmlerde kullanılan objeler ile başlıyor. İlk koleksiyon parçası Matrix filmindeki Morpheus karakterinin elindeki silah. Sonrasında eklenen parçalar ise 1/3 ölçeğinde film heykelleri, örneğin Arnold Schwarzenegger’in ‘’Terminator’’ filmindeki heykelleri, ‘’Lord of the Rings’’ filmindeki Aragorn heykeli. Atakan’ın koleksiyonunun diğer parçaları ise yayınlanmış çizgi roman illüstrasyonları. Zagor, Kızıl Maske gibi çizgi romanların kırk sene evvel çizilmiş olan kapaklarının orijinalleri de koleksiyonun parçalarından. Koleksiyonun önemli bir kısmı ise James Bond filminin parçalarından oluşuyor. Yaklaşık 700-800 adet parça var. Hatıralıklar, hediyeler, promosyon ürünler ve eski kitaplar gibi. Ian Fleming’in yazdığı on dört parçalık 1950’li yıllarda çıkan James Bond kitaplarının ilk baskıları da bu seçkinin içerisinde yer alıyor. Daha birçok filme ait parçanın yer aldığı koleksiyonunu Atakan bilgilendirme plakalarıyla adeta bir müzede yer alırcasına sergiliyor.

Yazımın başında da belirttiğim gibi Ömer Atakan’ın kişisel sergisi bize çok farklı bir deneyim yaşattı. Sergiyi gezerken ve kendisinin keyifli anlatımını dinlerken sanat akımlarına, popüler kültüre, geçmişe, toplumsal birikimlerimize bir yolculuk yaptık. Her bir film karesindeki semboller, karakterler ve diyaloglarla izlediğimiz kült filmleri tekrar izlemek, izlemediklerimiz için ise içimizden bir daha büyük bir izleme isteği duyduk. Sergiden çıkarken de zihnimizde şöyle bir cümle belirdi: ‘’Sanatın her alanından beslenmemek ve ilham almamak mümkün değil.’’

Sinemayı ve sanatı seven herkes lütfen bu sergiyi kaçırmasın. Çünkü sergi, 7 Ocak Cumartesi gününe kadar uzatıldı. Goba Art & Design Galeri’de sergiyi ziyaret edebilirsiniz.