Yves Rocher Türkiye Sanat Yolu ile Toplumsal Farkındalık Adına Bir Yolculuğa Adım Attı
Yazı Boyutu:
Yves Rocher Türkiye, Artweeks@Akaretler 7. Edisyon’da sanat yolu ile toplumsal farkındalık adına bir yolculuğa adım attı. Yves Rocher çalışanlarından ve müşterilerinden toplanan geri dönüştürülebilir veya geri dönüştürülmüş atık ambalajlar ile hayata geçirdiği SEV, KORU, DÖNÜŞTÜR sanat üçlemesi farkındalığı tetiklemek amacıyla Akaretler Meydan’da hayat buldu.
Doruk Cenkçi, Yves Rocher Türkiye Pazarlama Direktörü proje hakkında soruları yanıtladı.
Yves Rocher Türkiye, Artweeks@Akaretler’in 7. Edisyonunda nasıl konumlanıyor?
Yves Rocher Türkiye, Artweeks@Akaretler’in 7. Edisyonunda, kamusal alanda sergilenen tek eser olma özelliğini de taşıyan, Gönül Nuhoğlu tarafından, 55 Yves Rocher mağazasındaki geri dönüştürülebilir atık toplama kutularından gelen atık ambalajlarımız ile hayata geçirilen Sev, Koru, Dönüştür üçlemesiyle gerek sanat severlerin gerekse halkın dikkatini çevreye ve dünyamızın geleceğine çekmeye ve toplumsal farkındalık yaratmaya çalışıyor.
Artweeks@Akaretler’in 7. Edisyonu için Gönül Nuhoğlu’yla beraber yaptığınız bu ortak çalışmada izleyicilere verdiğiniz mesajlar neler?
Hey Warrior Keep Going, adını verdiğimiz eserle, bireylere ‘Seçimlerinizi hafife almayın çünkü tek hareketiniz dünyayı değiştirebilir!’ mesajını vermek istedik.
İnsan ve birey olarak dünyaya bıraktığımız her çöp, geri dönüştürdüğümüz her atık, bu anlamda aldığımız her karar, dünyamız için tahmin edemeyeceğimiz değişiklikleri tetikleyecek niteliktedir. Herkesin, bu bakış açısıyla etrafına bakmasını, doğayı sevmesini, korumasını ve bunu yaparken de dönüştürmenin önemini vurgulamak istedik.
Sıfır atık ilkesi doğrultusunda attığınız adımlar neler?
Sıfır atık’ ilkesi doğrultusunda daha az ambalaj, daha az plastik ve daha sürdürülebilir bir yaklaşım için her gün çalışmalarımıza devam ediyoruz. Atık oluşumunu her geçen gün daha da azaltabilmek amacıyla ambalajlarımızı ve alışkanlıklarımızı değiştirmek için titizlikle çalışıyoruz.
Yves Rocher olarak, 2020 itibari ile artık tüm ürünlerimizde kullanılan plastik şişeler, %100 geri dönüştürülmüş ve %100 geri dönüştürülebilen plastikten üretiliyor. Bağlı olduğumuz Grup Rocher olarak ise 2030’a kadar grup bünyesinde yer alan markaların tamamının B Corp sertifikası alması hedefleniyor ve 2030’a kadar plastik tüketimini %30 azaltmayı, geri kalan kısımda ise tamamen geri dönüştürülebilir plastik kullanmayı taahhüt ediyoruz. Yine grup olarak 2030 hedeflerimizden bir tanesi de sera gazı emisyonlarını 2010 yılına göre %50 azaltmak.
Sürdürülebilirliğe dair gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz?
Hem yetiştirici hem üretici hem de perakendeciyiz. Bizim için her alanda sürdürülebilirlik çok önemli. Sürdürülebilir ve adil tarım için her geçen gün daha fazla çalışıyoruz. Yenilikçi yaklaşımlarla 2030’a kadar karbon emisyonunu %50 azaltacak aksiyon planını hayata geçirdik ve çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yves Rocher Vakfı’nın ana destekçisi olarak bu zamana kadar dünyada 100 milyondan fazla ağaç dikilmesine destek olduk. 2025 sonunda 135 milyona ulaşmayı hedefliyoruz.
Dünyayla kıyasladığınızda Türkiye’de tüketicilerin sosyal sorumluluk ve doğa bilinci hangi noktada?
Dünyanın çeşitli ülkeleri kıyasladığımızda daha gidecek yolumuz ve yapacak çok işimiz olduğunu düşünüyoruz. Sosyal bilinç bireyde başlayıp, kolektif bir düşünceye dönüşene kadar uzun bir zaman alıyor. Ülkemizde her marka bu dönüşümün hızlanması için daha çok çaba sarf etmeli ve süreci hızlandırmak için elinden gelenin daha fazlasını yapmalı. Doğa yoksa yaşam yok insan yok.
Artweeks Akaretler 7. Edisyon nasıl geçti, hangi galeriler katıldı?
Artweeks Akaretler’in yedinci edisyonu tarihi Sıraevler’deki bina ve rezidans alanlarında, sadece ülkemizde değil tüm dünyada ilgiyle takip edilen 26 galeri katılımcısıyla gerçekleşti. Geçen sene katılan galerilerin hemen hepsi bu edisyonda da yer aldı ve ilave olarak aramıza yeni galeriler de katıldı.
Artweeks Akaretler’in yedinci edisyonuna katılan galeriler arasında; Ambidexter, Anna Laudel, Art On, Bosfor, Büyükdere 35, DifoArt, Doğançay Müzesi, Ferda Art Platform, Galeri 77, Galeri Nev, Krank Art Gallery, Labirent Sanat, Martch Art Project, Merkur, Mine Sanat Galerisi, Mixer, Onearc, Öktem Aykut, Pi Artworks, Pilevneli, Sanatorium, Taksim Sanat, The Empire Project, The Pill, Versus Art Project ve X-ist yer aldı.
Artweeks Akaretler’de bu yıl sanatseverlere nasıl bir seçki sunuldu?
“Dünyanın en havalı caddeleri listesi”ne bu yıl Türkiye’den tek giren Akaretler’de her zaman sanatçıları ve izleyicileri bir araya getirerek sanatı erişilebilir kılmayı hedefledik. Önceki edisyonlarda olduğu gibi, Artweeks Akaretler 7.Edisyon’da da, dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen galerilerinin temsil ettikleri sanatçılara ait farklı disiplinlerden pek çok özgün ve yeni eserler ile sanatseverlerin buluşması için alan açmak üzere çalıştık.
Dünyanın en büyük varlık yöneticisi UBS ana sponsorluğunda gerçekleşen Artweeks Akaretler 7. Edisyon’da destekçilerimiz arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür AŞ,
Samsung Galaxy, Yves Rocher, Jotun, ADCO ve W İstanbul yer aldı.
14 gün süren Artweeks Akaretler 7.Edisyon’da 12 farklı mekanda, 26 galeri, 550’yi aşkın sanat eseri ve 300’ün üzerinde sanatçı yer aldı. Bunun yanı sıra yine medya partnerlerimizin destekleri ve galerilerin katılımlarıyla sanat söyleşileri gerçekleştirdik.
Ön izleme günleriyle birlikte ziyaret sayımız da önceki edisyona kıyasla yüzde 60 civarında artış gösterdi ki böyle bir dönemde oldukça umut vadedici. Genele baktığımızda, koleksiyonerlerin ve özel davetlilerinin katıldığı ön izleme günlerindeki yoğunluk, sanat dünyasının bir araya gelmesi ve sanat piyasasındaki hareketlilik adına da mutluluk verici.
Artweeks Akaretler İstanbul sanat hayatına yaptığı katkıları nasıl tanımlarsınız?
Sanatı şehrin içine alan Artweeks Akaretlerin şehrin sanatsal enerjisine önemli bir katkısı olduğunu düşünüyorum.
Diğer yandan Artweeks Akaretler gibi sanat etkinliklerinin, hızlı akan hayatın içinde yarattığı “durup bakma” anlarının da kolektif adına çok önemli bir katkı olduğuna inanıyorum. Akaretler günün çok büyük bir kısmında sürekli bir hareket halindedir, aynı “şehir” gibi. Artweeks boyunca burada sürekli hareketliliğin içindeki insanlar durup, ilham aldıkları, keyif aldıkları, kendilerine hitap eden birbirinden değerli sanat eserlerini izlerken sanat yoluyla bambaşka açılardan beslenip zenginleşiyor.
Artweeks’in en güzel tarafı kapılarının tüm sanatseverlere açık olması, bu da etkinliği daha dinamik kılıyor diye düşünüyorum. Artweeks Akaretler 7. Edisyon’u tüm sanatseverlerin, özellikle gençlerin erişimine açıyor olmaktan çok memnunuz.
Sanat eserlerini, Artweeks kapsamında ziyaretçiler ile buluşturmanın ötesinde koleksiyonerler, galeriler ve bizlerle aynı anlayışı paylaşan farklı kişiler, kurumlar ile ortak bir paydada buluşarak, fark yaratan etkinliklere alan açmak için çalışıyoruz. Her sene üzerine koyarak, geliştirerek, büyüyerek ve dönüştürerek hayata geçiriyoruz. Bu sene yaptığımız açılış davetinde beklediğimizin çok üzerinde bir ilgiyle karşılaştık, şehrin kültür sanat alanındaki önemli aktörleri bir araya getirici bir rol üstlenmek keyifli olduğu kadar önemli sorumlulukları da beraberinde getiriyor.
Koleksiyonerlerin ve kurumsal katılımcıların ziyaretleri ise bizim için oldukça önemli; olumlu bir akışa ve ilgi çekici sohbetlere, koleksiyonerler ve galeriler arasındaki bağlantıların pozitif satışlara dönüştüğüne şahit olmak, sanat piyasasında hareketliliğin devamına katkı olmak adına da çok sevindirici.
Toplumsal farkındalık ve çevre bilinci adına Artweeks Akaretler 7. Edisyon’da Yves Rocher Türkiye, sanatçı Gönül Nuhoğlu’yla bir proje yarattı. Siz bu anlamda sanat yoluyla farkındalığı arttırmak için neler hedefliyorsunuz?
Bilgili Holding olarak Artweeks yanında başka sanat projeleri de var mı?
Son dönemde uluslararası bir kent yaşam yayını tarafından da Dünyanın en havalı caddeleri arasına Türkiye’den giren tek cadde olan Akaretler, sonbaharda birbirinden farklı, özgün ve özel sergilere de ev sahipliği yaptı.
Bunlardan birkaçına örnek vermek gerekir ise;
Bilgili Holding Kültür ve Sanat Projeleri Yöneticisi Begüm Güney küratörlüğünde, çağdaş fotoğraf sanatının en önemli temsilcilerinden Christina Dimitriadis’in gerçekleştirdiği fotoğraf sergisi “Island Hoping” ve Bilgili Sanat ev sahipliğinde Öktem Aykut sanat galerisi tarafından düzenlenen Renée Levi ve Janiv Oron ikili sergisi “Alba” Akaretler’de sanat severler ile buluştu.
Bilgili Sanat’ın destek verdiği “Açık Sergi” yakın zamanda yaşamını yitiren, çağdaş sanatın öncülerinden, değerli sanatçı Prof. Balkan Naci İslimyeli anısına Akaretler’de yine yer aldı. Kıymetli sanatçının 1980-1988 yılları arasında eğitim verdiği Akaretler’de düzenlenen “Açık Sergi”ye de büyük bir ilgi olması da bizleri çok memnun etti.
Bilgili Holding, sanat ile olan aile ve kişisel bağlarını kurumsal çalışmalara da fazlasıyla yansıtan bir yönetime sahiptir. Sanatla kurulan bu kuvvetli bağın, yaptığımız ve gerçekleştireceğimiz tüm projelerin içinde olmasını fazlasıyla önemsiyoruz. Bilgili Holding çatısı altında oluşturduğumuz “Bilgili Sanat” platformunu da bu sene başında kurduk.
Uluslararası ve Türkiye’nin önde gelen galerileri ve bağımsız sanatçılar ile ortak projeler gerçekleştiren Bilgili Sanat; birçok solo ve grup sergisine de Akaretler’de ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Bilgili Holding ev sahipliğinde, geçtiğimiz sene ilki düzenlenen, bağımsız sanatçıları desteklemek amacıyla hayata geçirilen sanat etkinliği One Akaretler’in ikincisini düzenlemek üzere de çalışmalara başlıyoruz. Bunun yanısıra “Affordable Art”, sanatçı ve marka iş birlikleri gibi alanlarda da yeni projeler üzerine çalışıyoruz.
Diğer yandan belirtmek isterim ki sadece Akaretler’de değil, dahil olduğumuz tüm alanlarda, Holding’in vizyon ve misyonunun parçası bu bakış açısıyla örtüşen, kültür&sanat alanını destekleyen, dahil eden, öne çıkaran, alan açan projelerimize de yine sanattan aldığımız ilhamla devam edeceğiz.
Dünyayla kıyasladığınızda Türkiye sanat yoluyla toplumsal farkındalığı arttırma noktasında nerede? Gün geçtikçe sürdürülebilir sanat daha çok ilgili görüyor diyebilir miyiz?
Günümüzde yaşanılan küresel iklim değişikliği ve yaşamsal kaynakların tükenme tehlikesi tüm dünyayı derinden etkiledi. Sanatın da bu değişimden etkilenmemesi elbette mümkün değil. Bugün Türkiye’de de, birçok sanatsal faaliyet ve üretimde, sanat ve sanatın sürdürülebilirliği kavramlarının daha çok görülmesi ve farkındalık yaratılması da memnuniyet verici. Ülkemiz sanatçılarının da son dönemde özellikle tüketim kavramı ve sıfır atık üzerine yaptıkları çalışmaları oldukça dikkat çekici. Bilgili Holding olarak bizim de yurt içi ve yurt dışındaki tüm projelerimizdeki yol haritalarında “sürdürülebilirlik ilkesi” başı çekiyor, dolayısıyla sürdürülebilir sanat yoluyla kendisi ifade eden markalarla işbirliği yapmaktan ve sanatçılara da alan açmaktan dolayı çok mutluyuz.
Sanatçı Gönül Nuhoğlu da merak edilenleri cevapladı
Doğayı ve çevreyi korumak için farkındalık yaratmayı hedefleyen eserinizin yapım aşamalarından bahseder misiniz?
İklim değişimi konusunda işler yapan bir sanatçı olarak Yves Rocher tarafından Artweeks@Akaretler kapsamında kendi geri dönüştürülmüş ürün ambalajlarından bir iş yapma önerisi alınca çok mutlu oldum tabii ki. Önce hem Yves Rocher çalışanlarından hem de mağazalarda bulunan atık kutulara müşteriler tarafından bırakılan ürün kutuları toplandı tasniflendi, yıkandı ve kurutuldu. Bu aşamada bana gönülden destek olan Yves Rocher ekibine çok teşekkür ederim. Aslında bu iş geri dönüşüme ve onun önemine inanan ve onu destekleyen birçok insanın kollektif bir işi gibi… Ben sadece şekillendirdim.
Sanat ve sürdürülebilirlik arasındaki o çok kıymetli yerde duruyorsunuz, malzemeye getirdiğiniz yeni bakış açısıyla ilham veren eserler ortaya çıkarıyorsunuz. Bu anlamda Yves Rocher Türkiye atıklarından yarattığınız eser size ne anlam ifade ediyor?
Ben politik, sosyolojik, ekolojik güncel sorunlardan yola çıkarak mekana özgü işler üreten bir sanatçıyım. Pandeminin ilk başladığı dönemde doğa ekosisteminin hayatımızdaki yeri, önemi ve insan-doğa ilişkisinde iklim krizinin doğanın geleceğini nasıl etkileyeceğini kavramsallaştıran “Direniş” isimli sergi projesi için The Artisan İstanbul Hotel’in Koleksiyon Küratörü Yasemin Vargı Emirdağ ve Sanat Yöneticisi Meriç Aktaş Ateş ile çalışmaya başlamıştık. 15 Eylül-6 Kasım tarihleri arasında The Artisan İstanbul Hotel’de Çöpüne Sahip Çık Vakfı iş birliğinde gerçekleşen bu sergide yer alan “Overflow” isimli 150x150x150 cm ebatındaki küp şeklindeki eserim bu serinin ilk çalışmasıdır. Overflow’da çevreden topladığım pet suşişeleri,bira kutuları,izmaritler gibi atıkları kullanmıştım. Bu serinin ikinci işi ‘’Hey Warrior Keep Going’’ de ise Yves Roche’nin geri dönüşümlü ürün kutularından yola çıktım. İşin tekniği sonucu işin karşısına geçip baktığınızda işler geriye yönelik çoğalıyor. Geri dönüşümün önemine vurgu yapmak ve sürdürebilirlik konusunda farkındalık yaratmaya destek olabilmek benim için önemliydi.