preloader

Modern Aşk Filmleri ve Mitolojik Referansları

01.01.2024
Modern Aşk Filmleri ve Mitolojik Referansları

Yazı Boyutu:

Sevdiğimiz çoğu film, bir şekilde mitolojiye uzanıyor… Romantik filmlerin hangi mitolojik öykülere dayandığını keşfedin.

Sevdiğimiz filmlerin bir şekilde mitolojiye uzanmasına artık şaşırmıyoruz. Ne de olsa tarihin kendisi gibi insanın da duyguları nesiller boyu tekerrür ediyor. Bu perdede ne ayrılıklar ne özlemler ne kavuşmalar izledik ve bu filmler arasında özellikle son yıllarda beğeniyle karşılanmış dört aşk filmini ve öykülerinde yer alan mitolojik esin kaynaklarını sizin için bir araya getirdik.

Lars and The Real Girl (Gerçek Sevgili), Diğer Platformlar – IMDb: 7.3

“Lars and the Real Girl” Craig Gillespie’nin yönettiği, Ryan Gosling’in başrolünde olduğu duygusal bir komedi-drama filmi. Film, sosyal olarak çekingen ve içine kapanık Gosling’in hayali bir sevgilisi olan bebek bezi giydirilmiş bir mankenle bir ilişki kurmasını konu alıyor. Lars’ın bu gerçeküstü ilişkisi, küçük bir kasabanın sıcak ve destekleyici topluluğunda olağandışı bir şekilde kabul görmeye başlıyor. Ryan Gosling’in etkileyici performansı filmi sadece mizahi bir yanıyla değil aynı zamanda insan ilişkileri, yalnızlık ve kabullenme üzerine düşündüren derin bir hikayeye dönüştürüyor. Lars and the Real Girl, duygusal zenginliği, mizahi unsurları ve sıra dışı konusuyla izleyicilerin kalbine dokunan özel bir film olarak öne çıkıyor.

Referans: Pygmalion ve İdeal Eş

Modern Aşk Filmleri ve Mitolojik Referansları

“Bizim için ideal olanı kendimiz yaratırız” diyor Pygmalion’ın öyküsü. Ryan Gosling’in başrolünde yer aldığı Lars and the Real Girl filmi, Pygmalion’ın mitinden esinlenmiş. Filmde, insanlarla iletişim kurmaktan kaçınan Lars (Gosling), gerçekçi insan ölçülerine sahip bir şişme bebek satın alıyor ve ona Bianca adını veriyor. Lars, tanıdığı herkese Bianca’nın sevgilisi olduğunu söylüyor ve toplumda kabul görmeye çalışıyor. Lars and the Real Girl filmi, Pygmalion mitinin bir ters okuması niteliğinde. Çünkü filmin sonunda Lars, Bianca’ya ihtiyacı olmadığını anlayıp gerçekliğe geri dönüyor. Bu nedenle film bir anlamda “İdeal olanın” ihtiyaçlara göre şekillendirildiği insan ilişkilerine de gönderme yapıyor.

Gone Girl (Kayıp Kız), Netflix – IMDb: 8.1

“Gone Girl” David Fincher’ın yönettiği, Gillian Flynn’in aynı adlı romanından uyarlanan bir gerilim filmi. Başrollerde Ben Affleck ve Rosamund Pike’ın yer aldığı film, evlilik ve medya manipülasyonu temalarını işliyor. Nick ve Amy Dunne’un evlilikleri, Amy’nin gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasıyla birlikte karmaşıklaşıyor. Fincher’ın karanlık atmosferi ve Flynn’in çarpıcı senaryosu, seyirciyi olayların içine çekerken, karakterlerin zekice işlenmiş katmanları da dikkat çekiyor. Rosamund Pike’ın etkileyici performansı, özellikle Amy’nin karmaşıklığını ve gizemini vurgulayarak filmi sürükleyici kılıyor. Gone Girl, sıra dışı kurgusu, beklenmedik dönemeçleri ve toplumsal eleştirisiyle modern bir gerilim klasiği olarak öne çıkıyor.

Referans: Medea’nın İntikamı

Modern Aşk Filmleri ve Mitolojik Referansları

David Fincher’ın yönettiği Gone Girl, aslında bir Medea uyarlaması. Filmin baş karakteri Amy ile Medea’nın kesiştiği birçok nokta var. Medea bir yarı tanrıça, dedesi güneş tanrısı Helios. Amy ise küçüklüğünden beri mükemmel olmakla koşullanmış, ailesi tarafından tabiri caizse ‘el bebek gül bebek’ yetiştirilmiş bir birey. Her iki karakter de yaşadıkları ihanet duygusuyla baş edemeyip önce kendilerini öldürmeye karar veriyor ardından korkunç bir intikam planı kuruyor. Gone Girl’deki Amy ile Medea arasındaki en belirgin fark ise intikama giden yolda ortaya çıkıyor. Medea için ‘ideal bir kadın’ olmak, İason’ın çocuk sahibi olması için gebe kalmak iken, Amy için ise bu durum tersi. Sonuçta Medea, İason’ın çocuklarını öldürerek, Amy ise eşi Nick’e istemediği bir çocuk vererek intikam alıyor. Hem Medea hem de Gone Girl, ‘aşkı’, içimizdeki pozitif hisleri olduğu kadar kötücül dürtüleri de ortaya çıkaran bir duygu olarak ele alıyor.

{774568}

Mamma Mia, NetflixIMDb: 6.5

“Mamma Mia!” Phyllida Lloyd’un yönettiği, ABBA’nın efsane şarkılarına dayanan enerjik ve eğlenceli bir müzikal filmi. Yunan adasındaki renkli bir tatil ortamında geçen film, Sophie’nin babasını bulma çabalarını ve annesi Donna’nın gençlik hatıralarıyla dolu geçmişiyle yüzleşmesini konu alıyor. Film, ABBA’nın unutulmaz şarkılarına eşlik eden keyifli performanslar, renkli sahneler ve eğlenceli dans numaralarıyla dolu. Meryl Streep’in enerjik performansı ve oyuncu kadrosunun canlılığı, izleyicilere müzikle dolu unutulmaz bir deneyim sunuyor. “Mamma Mia!”, nostaljik bir müzik ziyafeti sunarak seyirciyi dans ettiren, gülümseten ve duygusal bir yolculuğa çıkaran eğlenceli bir film olarak öne çıkıyor.

Referans: Antik Yunan’da Komedya, Dans ve Aşık Olma Kültü

Modern Aşk Filmleri ve Mitolojik Referansları

Odağına romantik ilişkileri alan Mamma Mia müzikali, Yunan komedyalarının yapısından esinlenilmiştir. Komedya, Antik Yunan’da Dionysos’a tapınılan geçit törenlerinden doğmuştur. Bu törenlerde insanlar, şarap içip dans eder ve günlük hayatta yer alamayacak kadar müstehcen şarkılar söyleyip, statü sahibi insanlarla alay ederdi. Hayatın hafifliği, duyguların coşkunluğu ve statüye saldırı, Antik Yunan’daki komedya türü için başat konulardı. Mamma Mia’da izlediğimiz karakterler, yaşadıkları aşka dair çeşitli hayal kırıklıkları hissetseler de bu durumlar neşelerini kaybetmelerine neden olmaz. Filmde cinsellikten sık sık bahsedilir, karakterler genelde neşelidir, koro girişleri ve çıkışları, birbirine cevap veren şarkı sözleri ve bir tragedyanın ilgilenmeyeceği kadar basit olan konular, yapılan danslarla anlam kazanır. Aslında film, iki insan arasındaki aşktan ziyade yaşama dair ‘aşkın olma’ duygusunu yansıtmaya çalışır. Filmin müzikal altyapısının bu kadar güçlü olmasının temel nedeni budur. Özetle neşe, cinsellik, şarap ve aşk, Mamma Mia’nın komedya türündeki ilham kaynaklarını belirginleştirir.

Undine, Mubi – IMDb: 6.6

Christian Petzold’un yönettiği “Undine” Almanya’nın mistik ve romantik atmosferini ustaca harmanlayan bir film. Başrolde Paula Beer’in canlandırdığı Undine karakteri, su perisi efsanesinden esinlenerek yaratılmış bir karakter. Undine, aşk ve intikam arasında sıkışmış, insanlarla su arasında bir köprü olan bir karakter ve film, Undine’in karmaşık ilişkilerini ve özgür iradesini keşfetmesini izlerken aynı zamanda suyun ve su perisi mitolojisinin büyüleyici dünyasına da dokunuyor. Petzold’un sürükleyici anlatımı ve atmosferik çekimleri, izleyiciyi suyun gizemli derinliklerine çeken bir deneyim sunuyor. Undine sadece aşkın değil, aynı zamanda özgürlük ve kaderin de izini sürerek derinlemesine düşündüren bir eser olarak öne çıkıyor.

Referans: İnsan Olma

Modern Aşk Filmleri ve Mitolojik Referansları

Şehir planlamacısı ve birçok kez yıkılıp yeniden yapılmış Berlin hakkında uzmanlaşmış bir tarihçi olan Undine Wibeau filmin açılış sahnesinde hikâyedeki su perisi gibi eğer kendisini terk ederse sevgilisini öldüreceğini söylüyor. Ancak kısa süre sonra kafedeki akvaryumun devrilmesi esnasında Christoph ile tanışıyor. Christian Petzold’un gerçeklik ile peri masalı arasında benzersiz bir ton tutturduğu bu film, 19. yüzyıl Alman romantizmin üzerine inşa edilmiş bir modern mit.

{774427}

OGGUSTO
OGGUSTO Tüm Yazıları