Hayal Edilenin Ötesinde Bir Şehir: Los Angeles
Yazı Boyutu:
Dünyanın her yerinden farklı kültürler barındıran, farklı mutfaklar sunan ve sonsuz aktivite seçeneğine sahip Los Angeles, filmlerde gördüğümüzün çok daha ötesinde. “Amerika’da tatil” denince ise kesinlikle liste başı.
Yurt dışı seyahatlerinizde hangi faktörler belirleyici oluyor? Gastronomi mi, mimari mi yoksa doğal güzellikler mi? Söz konusu Los Angeles olduğunda beklentilerinizi istediğiniz kadar genişletebilirsiniz çünkü çeşitlilik bu güzel şehrin en belirgin özelliği. Her ülkenin mutfağını tadabilir, her ülkeden insanla tanışabilir ya da aklınızdan geçen her aktiviteye rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Malibu’dan Beverly Hills’e, Santa Monica’dan Venice Beach’e kadar görülmesi gereken, hatta fotoğraflanması gereken o kadar çok güzelliğe sahip ki Los Angeles!
Ilıman iklimi, sıcakkanlı insanları, ilham veren atmosferiyle Amerika’nın en popüler metropollerinden biri olan bu şehirin tatil için ayıracağınız vaktin ve bütçenin karşılığını sonuna kadar vereceğinden emin olabilirsiniz.
Los Angeles’a Ne Zaman Gidilir?
Dilediğiniz herhangi bir zamanda! Los Angeles’ın bu kadar sevilmesinde havasının da payı çok büyük çünkü hava 12 ay boyunca ılıman, güneş daima tepede! Şubat ayında dahi ısının yüksek olduğu bir günü yakalayıp plajda güneşlenebilirsiniz. Los Angeles’ın en kalabalık ve en turistik olduğu dönem tabii ki yaz ayları. Ancak gitmek için ideal bir zaman söylememiz gerekirse sonbahar ayları diyebiliriz; havanın 25 derece ortalamasında olduğu bu dönem öncelikli olarak tercih edilebilir. Bir konuda uyarmak isteriz; gün içinde havanın sıcaklığı ve güzelliği sizi aldatmasın çünkü güneş battıktan sonra hava bir anda soğuyabiliyor. Gündüz dışarı tişörtle çıkıp, akşam eve montla dönmek Los Angeles’ta yaşayanların son derece alışık olduğu bir durum. Siz de ona göre önleminizi alıp akşam saatlerinde üzerinize geçirmek için yanınızda mutlaka bir şeyler bulundurun. Tatilinizi planlarken etkinliklere de mutlaka bir göz atın; bu da kararınızda belirleyici olabilir. “Ne kadar kalınır?” diye soracak olursanız da 1 hafta – 10 gün arası çok yeterli olacaktır.
Nerede Kalınır?
Buna spesifik bir yanıt vermeden önce birkaç önemli konudan bahsedelim. Los Angeles’ta evet toplu taşıma var ancak oldukça kısıtlı. Aklınıza New York’taki gibi dev bir metro ağı gelmesin. O nedenle kalacağınız yerin konumuna bu detayı göz önünde bulundurarak karar verebilirsiniz. Yine de görülecek onca yeri ve aradaki mesafeleri düşününce kalacak yere karar vermeden önce bir araba kiralamanızı öneririz. Los Angeles’ta park problemi yaşayabileceğiniz konusunda sizi baştan uyaralım. Park ettiğiniz yerin saat sınırlamasına mutlaka uyun yoksa ceza yemek kaçınılmaz oluyor.
Araba dışında Uber kullanmak da son derece yaygın ancak özellikle son dönemde Amerika’da da artan benzin fiyatları nedeniyle bu seçenek artık birazcık masraflı; bunu aklınızda bulundurun. Sıra konaklamaya geldiğinde Venice, Walk of Fame, Santa Monica gibi turisttik yerlerde her bütçeye uygun pek çok otel seçeneği bulabilirsiniz. Culver City tarafları da konaklamak için tercih edilebilir çünkü hem oldukça merkezi hem de lokal restoran ve barlarıyla oldukça popüler. The Culver Hotel’i düşünebilirsiniz.
Airbnb ise diğer bir seçenek. Nerede kalmamanız gerektiğine de değinelim; Los Angeles Downtown bölgesi, Avrupa’daki şehir merkezleri gibi vaktin çoğunu geçireceğiniz bir yer değil. Üstelik akşamları pek de güvenli olmuyor. O nedenle konaklama yapacağız yerin Downtown’da olmamasını öneririz.
Ne Yenilir?
Los Angeles’ta yeme-içme anlamında sonsuz seçeneğiniz var; öyle ki biraz kafanız karışabilir ya da biraz aşırıya kaçabilirsiniz. Giderken diyetinizi arkada bırakmanızı öneririz. Şehrin kültürel çeşitliliği beraberinde dünya mutfaklarının en iyi örneklerini bulmanızı sağlıyor. Sushi, tako, hamburger, bowl; aklınıza ne gelirse! Los Angeles, vegan-vejetaryen beslenenler için de adeta bir cennet. Bitkisel beslenmenin son derece yaygın olduğu bu şehirde her menüde bitki bazlı bir seçenek bulmak mevcut. Telefonunuza mutlaka Yelp uygulamasını indirin; böylece bulunduğunuz noktaya en yakın ve en iyi restoranları rahatlıkla bulabilirsiniz.
Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Aslına bakarsanız Los Angeles’ta görülecek yerler belli ancak şehir öyle bir çeşitliliğe sahip ki gezmeye görmeye doyamıyorsunuz. Hatta aklınız arabayla birkaç saat uzaklıktaki San Diego, Santa Barbara gibi şehirlerde de kalabiliyor. Vaktiniz olursa mutlaka buralara da birer gün ayırın. Gelelim Los Angeles’ın turisti bol, görülmesi gereken yerlerine…
Beverly Hills
Son derece bakımlı palmiyeleri, lüks restoranları, gösterişli malikaneleri, dünya markalarının mağazalarıyla Beverly Hills her türlü lükse şahit olabileceğiniz bambaşka bir dünya. Neden bu kadar meşhur olduğunu anlamak için Rodeo Drive’da bir tur atmanız, Beverly Hills Hotel’de bir kokteyl yudumlamanız yeterli. Yan masanızda bir Hollywood ünlüsünün oturuyor olabileceğinize hazırlıklı olun. Oraya kadar gitmişken Beverly Gardens Park’ta yer alan ikonik Beverly Hills tabelasının önünde de gerçek bir turist fotoğrafı çektirebilirsiniz.
Santa Monica
Amerika’nın gerçek dokusunu birebir yaşamak için Santa Monica’dan daha iyi bir yer düşünülemez. Beverly Hills’in aksine burada insanlar çok daha rahat ve kendi halinde. Santa Monica sokaklarında gezmek sizde “Burada yaşanır” hissi uyandırabilir. Uzun ve güzel sahilinde koşuya çıkabilir ya da okyanus kenarındaki plajında bütün gün güneşlenebilirsiniz. Santa Monica Pier, bu bölgenin en turistik noktası; hediyelik eşya almak için de buralardaki küçük kiosklara bakabilirsiniz.
Venice Beach
Sahilde takılmak için olabilecek en iyi yer. Plajda güneşlenenler, paten kayanlar, sokak satıcıları… Los Angeles’ın bu en hareketli bölgesi haliyle turistler tarafından da büyük ilgi görüyor. Eğer şık bir restoranda güzel bir yemek yemek, lokal butikleri gezmek ve Los Angeles’ı bir Californialı gibi yaşamak isterseniz Venice Beach tarafındaki Abbot Kinney’da mutlaka vakit geçirin. Eğer nokta atışı bir restoran tavsiyesi almak istiyorsanız, önerimiz The Butcher’s Daughter. Menüsünde vegan-vejetaryen lezzetler dahil olmak üzere dünya mutfağından pek çok seçenek yer alıyor.
Malibu
Malibu, tıpkı Beverly Hills gibi malikaneleriyle, lükse restoranlarıyla ve plajlarıyla öne çıkan bir bölge. Ancak Beverly Hills’e göre çok daha izole olduğunu söyleyebiliriz. Okyanusta serinlemek ve güneşlenmek için Malibu Beach’i tercih edebilirsiniz. Bölgenin en ikonik restoranı olan Nobu’da (Dikkat Kendall Jenner çıkabilir!) yemek yemek gibi bir niyetiniz varsa mutlaka günler öncesinden rezervasyon yaptırın.
Culver City
“Los Angeles’ta nerede yaşamak istersin?” diye sorsalar rahatlıkla “Culver City” cevabı verilebilir. Sıraladığımız yerler kadar turist olmasa da bu bölge vakit geçirmek için harika seçenekler sunuyor. Eğer popüler mekanlar yerine lokal yerlerde vakit geçirmeyi sevenlerdenseniz Culver City sizi kendisine hayran bırakabilir. Haftanın hemen hemen her günü canlı müzik yapılan The Auld Fella Culver City’nin en sevilen mahalle barı olabilir.
Downtown
Sizi rahat etmeniz açısından Downtown’da kalmamanız için uyarmıştık ama bu gezip görmeyeceğiniz anlamına gelmiyor çünkü şehir merkezi müzeleri, dev kütüphaneleri, sanat galerileriyle ziyaret edilmeye değer bir bölge. Arts District, Chinatown, Little Tokyo mutlaka görülmesi gereken birkaç nokta. Yine Downtown’da yer alan The Broad modern sanat müzesi görmeden dönülmemesi gereken yerlerden. The Broad’a giriş ücretsiz; ancak sitesinde mutlaka o dönem hangi sergiler var takip edin çünkü bazı özel sergilere girişler ücretli oluyor ve öncesinde rezervasyon yaptırmanız gerekebiliyor.
Walk of Fame
Ve tabii ki o çok meşhur Walk of Fame. Baştan söyleyelim burası ilk kez giden pek çok insan gibi sizde de bir hayal kırıklığı yaratabilir. Sevdiğiniz ünlünün yıldızını görmek sizi heyecanlandırabilir ancak burası
nın turistik açıdan en yoğun ve en kalabalık yer olduğunu da bilmelisiniz. Oscar ödül töreninin yapıldığı Dolby Theatre da yine bu bölgede yer alıyor. Özetle görmeden dönmeyin ama beklentinizi de çok yüksek tutmayın.