Cennete Yolculuk: Rize
Yazı Boyutu:
Sendagez Travel‘ın yöneticisi Yeliz Balıkçı Seydioğlu, Rize’de görülmesi gereken her yeri ve seyahatinize eklemeniz gereken her detayı bu rehberde bir araya getirdi.
Yaylaları, dağları, dereleri, konakları, şelaleleri, uçsuz bucaksız vahşi ormanları, horonları ve aşklarıyla Rize… Birçok kültürün gelip geçtiği Laz ve Hemşin kültürü ile fıkralara, maceralara, doğaya hükmeden; inatçı ve bir o kadar da içten insanları ile Rize… Türkiye’nin en çok yağış alan ve çayın başkenti olan Rize…
Türkiye’nin en zorlu coğrafyasına, en vahşi doğasına sahip olan Rize ve burada yaşayan insanların kültürleri; güçlü doğa şartları ile mücadeleleri, doğaya göre şekillenmiş yerel mimarisi, tarihi yapıları, geleneksel giyimleri, horonları, yerel mutfakları ve hikâyeleriyle anlatacağım o kadar çok şey var ki Rize için.
Rize hem bir Karadeniz sahil şehri hem de dağ-yayla-su şehri olarak da kendine hayran bırakır misafirlerini. Vadileri belirleyen dereleri, Karadeniz’e karışan şelaleleri, Kaçkar Dağları, yayla turizminin öncüsü olan Ayder, dik yamaçlarda kurulu ahşap köy evleri, tarihi konakları ile horonu eğlencesi eksik olmayan festivalleri, sayısız endemik bitkisi, kaleleri, kemerli taş köprüleri, çay bahçeleri, neşeli, maceraperest ve inatçı insanları ile Rize herkese davet sunar aslında. Karadeniz’in önemli şehri Rize, Türkiye’de dağ ve doğa turizminin yapıldığı tek şehir olarak da karşımıza çıkmaktadır aslında. Yayla turizmi, hiking, trekking, zirve tırmanışları, kamp ve çadır alanları ile dere faaliyetlerinde rafting, zipline ile de birçok aktivite sunar gelen misafirlere.
Rize’de Nerede Yemek Yiyelim?
Rize’de halk çok çalışır; bir o kadar da yemek yemeyi sever. Hem kalabalık ailesiyle hem de birey olarak Rize halkı restorana gidip oturmayı, güzel yemek yemeyi benimsemiş. Restoran olarak ise herkesin sürekli denediği ve iyi yemek yaptığını bildiği yerlere gittiği görülür. Bu restoran seçimi de dededen toruna geçen bir alışanlık haline gelir. Bu yüzden de Rize’nin meşhur restoranlarının hepsi tarihidir.
Tarihi Liman Lokantası
Rize merkezde bulunan lokantada mutlaka Tereyağlı mercimek çorbası, Rize kavurması ve karışık yemek tabağını denemenizi tavsiye ederim.
Çayeli Lale Lokantası
Çayeli’nde en güzel ve en lezzetli kurufasulye, pilav, turşu ve yoğurt dörtlüsü ile en taze sütten yapılmış fındıklı sütlaç yemeden dönmeyin derim.
Fındıklı Şelale Balık Restoran
Fındıklı’da deniz kenarında ve kesinlikle balık çorbası ile mezgit balığının tadına bakmadan dönmeyin diyeceğim temiz güvenilir bir restoran.
Abu Restoran Çağlayan
Fındıklı Çağlayan vadisinde kendi somon balığını üretip, lazsom diye dünyaya ihraç eden, restaurantında labneli somon ve iskender somon ile somon tostu yemeden kesinlikle dönmeyin diyeceğim bir yer.
Çamlıhemşim Punn Cafe
Alabalığın, sarımsak ve defne yaprağında, bol tereyağı ile pişirip sunan Savaş ustayı mutlaka ziyaret edin.
Çamlıhemşin Yolun Dibi Cafe
Tarihi bir kemer köprü ve Çat Deresi manzarası eşliğinde en güzel yerel kahvaltıyı Makbule Abla hazırlıyor.
Çinçiva Zua Cafe
Apo Abi’nin pohpedi gazozu eşliğinde, yaban mersinli muhallebisini yemeden dönmeyin.
Noğa Cafe
Fındıklı’da üç arkadaşın harikalar yarattığı, pastacılık konusunda gerçekten bir başarı hikâyesi ile servis veren mekânın kahvelerini mutlaka deneyin derim.
Tüm bu restoran ve kafelerin yanı sıra Rize’yi gerçekten yaşamak için çok önemli bir detay var: Yerel halk ile birlikte yaylalarda, evlerde bir soba başında çay içmeden, patates yemeden, taze peynirden yapılan muhlamayı, yoğurt-mısır ekmeği ikilisini ve ısırgan çorbasını içmeden dönmeyin..
Rize Yemekleri
Rize sadece doğasıyla değil yemekleriyle de akılda kalabilen bir şehir. Çok geniş bir mutfağı olmasa da Rize’de kurulan sofralarda buraya has çok sayıda lezzet oluyor. İlk akla gelenler ise; muhlama, mısır ekmeği, karalahana, turşu kavurması.
Rize’nin yerel mutfağı daha çok sebze yemekleri ile karşımıza çıkar. Trabzon’da adı kuymak olan yemek Rize’de birden muhlamaya dönüşür. Hamsi yerini alabalığa bırakır.
Muhlama
Öncelikle bu yemeğin adının mıhlama değil muhlama olduğunun altını çizmeliyim. Vazgeçilmez bir öğün olan muhlama, halk arasında bile değişime uğramıştır. Laz olanlar halk mısır unu ile yaparken, Hemşin halkı beyaz un ile yapar muhlamayı. Bol tereyağı, yayla peyniri, kaymak ve beyaz unla yapılır. Sonuç: Mükemmel lezzet.
Karalahana (Çağala)
Karalahana doğrandıktan sonra etli kemik, iç yağı ve barbunyayla birlikte sulu sulu pişirilir. Hem çorba hem de sebzeli tencere yemeği gibi.
Turşu Kavurması
Suyu süzülüp doğranan fasulye turşusu derin bir tencere de piyazlık doğranmış bol soğan, bol tereyağıyla kavruluyor.
Laz Böreği
Adına aldanıp börek bekleyenleri şaşırtan tatlı! Gerçek bir Laz tatlısı. İnce açılmış yufkaların arasında bol karabiberli muhallebi ve sıcacık şerbeti sunuluyor.
Pepeçura
Siyah üzümlerin ezilmesi ve şırasının alınması ile pişirilerek muhallebi kıvamına getirilen en yerel lezzet.
Rize kavurması, pazı tavalısı, hamsi koli, korkota çorbası, kabak sütlacı ve etli karalahana sarması da yemeden dönmeyin derim.
Rize’ye Ne Zaman Gidilir?
Öncelikle; Rize’de yaz yoktur. Rize’ye gelmek için burada ilkbaharın başlangıcı, doğanın uyanışı olan mayıs-haziran en güzel aylardır. Çiçekler açmaya başlar, hava güneşli, yeşil daha parlak ve bir başka güzeldir. Temmuz-ağustos çürük ayıdır. Yağmur sevenler, sis içinde dolaşmak ve biraz da üşümek isteyenler için en güzel iki aydır. Bol yağmurun olduğu bu aylarda doğa yavaş yavaş üretmeye başlar. Böğürtlen, frambuaz, dağ çileği, yaban mersini zamanlarıdır. Eylül-ekim-kasım en sakin, en sessiz ve ormanların artık kırmızı-sarıya dönüştüğü sonbaharın başlangıcı ve en özel aylardır.
Ne zaman gelindiğinin yanında ne kadar süre burada kalınacağı da önemli. Hem görülecek yerlerin çokluğundan hem de coğrafi şartları gereği Rize’yi gezmek için en az bir hafta ayırmanızı öneririm.
{773526}
Rize’ye Nasıl Gidilir?
Farklı şehirlerden Rize’ye gelmenin birçok yolu var. Karadeniz sahil yolundan aracınızla; Rize-Artvin Havalimanı’na inen uçaklarla ya da otobüslerle kolayca Rize’ye gelebilirsiniz. Rize’ye gelirken her yerini gezecekseniz mutlaka 4×4 bir araçla gelmenizi ya da kiralamanızı; fotoğraf makinesi, yağmurluk, sıcak tutan bir polar, yürüyüş için su geçirmeyen ayakkabı ve yedek sırt çantanızı unutmamanızı öneririm.
Rize’de Görülmesi Gereken Yerler
Rize, dağ ve sahil şeridi olmak üzere içerisinde iki farklı coğrafi bölgeyi barındırıyor. Dağlardan derelere, vadilerden dik tepelerden dökülen şelalelere, Kaçkar Dağları’nda bulunan yaylalardan ve buzul göllerine sahip olan Rize’de görülecek çok sayıda doğal güzellik var. Su kaynaklarının bolluğu, sahip olduğu yer altı kaynakları kaplıcaları ile sağlık ve doğa turizmiyle karşımıza çıkıyor.
Hırçın Dereleri
Rize’de İyidere, Taşlıdere, Büyükdere, Hemşin, Fırtına, Çağlayan dereleri en çok bilinen akarsulardır. Büyüleyen güzelliğinin yanında farklı bölgelerinde kano ve rafting için gerekli debiye de sahipler. Çok sayıda adrenalin sporunu bu derelerde yapmak mümkün.
Şelaleleri
Rize’de dolaşırken her an karşınıza orman içerisinde çağlayan şelaleler çıkabilir. Yükseklerden akan şelaleleri, bize her mevsim ayrı bir güzellik sunar. Debinin en yüksek olduğu aylar mayıs ve haziran ayıdır ve bu şelaleler çok daha güzel görünür. Rize’de mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelen Palovit Şelalesi Çamlıhemşin’de, Ağaran Şelalesi Çayeli’nde, bölgenin en yüksek şelalesi olan Tar Deresi-Bulut Şelalesi Ayder’de ve en bilinen şelale olan Gelin Tülü Şelalesi yine Ayder’de görülebilir.
Buzul Gölleri
Rize’nin cevherlerinden biri de Kaçkar Dağları ve bu dağlar üzerindeki buzul gölleri. Kaçkar Dağları’nın zirvelerinde, 2 bin rakım üstünde gizlenmiş olan krater gölleri uzun yıllar süren buzul aşındırması ve birikmesi sonucu oluşmuş. Hem dağcıların hem de amatör yürüyüş yapanlar bu bölgeyi mutlaka görmeli. Büyük deniz gölü 3475 rakım, Verçenik Kapılı gölleri 3100 rakım, Tatos gölleri 2900 rakım, Cengovit gölleri 3100 rakım, Karadeniz gölü 2900 rakımda bulunuyor. Bu göller arasındaki Avusor buzul gölü 2740 rakımda bulunuyor ve kolay bir yürüyüş rotasına sahip.
Gölleri görmek ya da yüzmek isterseniz mutlaka bir rehber eşliğinde görmenizi tavsiye ederim.
Tarihi Kaleler
Rize çok sayıda medeniyete de ev sahipliği yapmış şehirlerden biri. Rumlardan ve Cenevizlilerden kalan yapıları, kaleleri ve izleri hâlâ görmek mümkün.
Bu kalelerden en iyi korunmuş şekilde günümüze gelen ise Zil Kale. Geniş bir vadiyi birbirine bağlayan; Ortaçağ zamanlarında kervan yolu olarak kullanılan Fırtına Deresi yamaçlarındaki Zil Kale , Cenevizlilerden de önce bu coğrafyada yaşayan Kommenoslar tarafından yapılmış. Sonrasında Cenevizliler, Rumlar ve Osmanlı tarafından kullanılmış.
Pazar ilçesinde bulunan Kız Kalesi, Hemşin’de bulunan Ciha Kalesi, Başhemşin ve Kale köyünde bulunan Kale-i Bala (Varoş Kale) ve Çamlıhemşin’de bulunan Zil Kale (Zir Kale) Rize’nin hâlâ ayakta olan kalelerinden.
Tarihi Kemer Köprüler
Rize gezinizden geriye kalanlarda hayranlıkla hatırlayacaklarınızdan biri de dereler üzerine kurulu kemer köprüler olacak. Fırtına Deresi’nden başlayan; Hala Deresi ve Çat Deresi’nde birçok kişiye yol olmuş tarihi kemer köprülerin en bilineni, Şenyuva (Çinçiva) Köprüsü 1696 yılında inşa edilmiş. Ortan (Goboş) Köprüsü, Mikron Köprüsü, Kavak Köprüsü, Kale-Hala Köprüsü, Timisivat Köprüsü, tek gözlü yuvarlak kemerli köprülerden. Coğrafya ve doğaya uyumlarıyla manzaralar sunan köprülerin çoğu yontma taş tekniği ile uzun yıllar önce yapılmış. İlginç detaysa bu kemer köprülerin her birinde yapıyı bir arada tutan birer kilit taşı saklı olması.
Tarihi Konaklar
Çamlıhemşin’deki Makrevis (Konaklar) Mahallesi tarihi konak evleri ile karşımıza çıkar. 1900’lü yıllarda Rusya, Kırım ve Polonya’ya çalışmak üzere giden yöre halkı geri döndüğünde öğrendiği ekmek ve pastacılık tekniklerini buraya getirmiş. Oralardan getirdiklerinden biri de kalabalık aileleri bir araya getiren konak yapıları. Güç ve derebeylik etkisi ile şekillenen konaklar birbirinden güzel ve geniş ailelerin bir arada olması için yapılmış. Çoğu kişi konak detayını atlasa da Rize gezinizde tarihi konakları mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
En bilinen Rize konakları: Çamlıhemşin’deki 18’inci yüzyılda yapılan Melikoğlu Konağı, 19’uncu yüzyıl’da yapılan Tarakçıoğlu Konağı, Dudi Konağı, Hacal Konağı. Bu konakların her birine patika yollardan kolayca ulaşım mümkün.
Kaplıcalar
Çok bilinmese de Rize şifalı sulara sahip topraklardan bir tanesi. Çeşitli hastalıkların tedavisinde tercih edilen kaplıcalar ve içmeleri bu şehirde deneyimlemek mümkün. Ayder kaplıcaları fizik ve rehabilitasyon tedavisi, İkizdere Kaplıcası (Ridos), Andon İçmesi, Şimşirli İçmesi ve Çayırlı maden suyu romatizmal hastalık ve eklem ağrılarında tamamlayıcı tedaviler olarak tanınıyor.
Yaylalar
Kaçkar Dağları’nın eteklerinde kalabalıktan uzaklaşıp dağlarda doğayla eşsiz güzelliklerle baş başa kalmak için çok sayıda yayla var. Bu yaylaları anlatırken önce bölgelerden bahsetmek gerekli: Rize’deki yayla ve vadiler Laz ve Hemşin olarak ikiye ayrılır. Hemşin yaylaları en bilinenleri ve ulaşması daha kolay olanları. Laz yaylaları ise daha vahşi, daha bakir ve ulaşması daha zor olanlardır.
Yaylacılık haziran ayının başından eylül ayının son haftasına kadar devam eder. Yaşam alışkanlıklarının yanı sıra hayvancılığın da devam etmesi açısından Karadeniz’de önemlidir.
Hemşin Yaylaları arasından mutlaka görülmesi gerekenlerin ilk sıralarında Pokut Yaylası, Sal Yaylası, Samistal Yaylası, Huser Yaylası, Kavrun Yaylası, Elevit Yaylası, Tirovit Yaylası, Gito Yaylası, ve Amlakit Yaylası yer alıyor. Daha bakir yayla görmek isterseniz Verçenik Yaylası, Tahpur Yaylası, Haçivanak Yaylası, Apevanak Yaylası ya da Ambarlı Yaylası’nı seçebilirsiniz. Rize şehir merkezine yakın Çayeli’nde bulunan Marbudam Yaylası, Zargistal Yaylası, Handüzü Yaylası, Çağrankaya Yaylası da görülebilecek doğa harikalarından.
Laz yaylaları, daha bakir ve ulaşılması zor yollarla kendini saklamış olanlar. Koç Düzü Yaylası, Didingola Yaylası, Tacikeri Yaylası, Sırt Yayla, Avusor Yaylası, Komati Yaylası en bilinenlerinden. Ovıt Yaylası İkizdere’de karşımıza çıkar; Anzer Yaylası ise balı ile tanınır.
Yayla yolları zorlu ve toprak yol olduğu için kendi başınıza çıkmanızı tavsiye etmiyorum. Mutlaka bir rehber eşliğinde, 4×4 bir araç ile yayla gezisi yapmanız seyahatinizin daha güvenli olmasını sağlayacak önemli bir detay.
{773338}
Rize’de Nerede Kalınır?
Karadeniz turizm olarak gelişmekte olan bir bölge olduğu için buraya gelirken öncelikle beklentinizi en düşük seviyede tutmanızı tavsiye ederim. 4 yıldız veya 5 yıldızlı oteller olmadığı gibi, otellerde size hizmet etmeye çalışan kişiler de yine bölgenin halkı veya tam bir aile işletmesi olarak karşınıza çıkacaktır. Butik yayla evleri, butik oteller, bungalovlar, apart otellerden birinde kalmanız gerekecek.
Sıcak suyu olan, güler yüzlü personeli ile hizmet vermeye çalışan otel ve bungalovlardan benim önerilerim şunlar:
Rize Merkez Otelleri
Ayder Kaçkar Resort Otel, Ayder Doğa Resort Otel, Ayder Villa de Pelit Otel, Çamlıhemşin Seyri Cennet Otel, Çamlıhemşin Taş Mektep Otel, Nordic Otel, Hakoni House, Kuzey Bungalow ve Liva Bungalov.
Rize Yayla Otelleri
Pokut-Inn Pokut Yaylası, Zafran Otel Çeymakçur Yaylası, Bulut Terası Kavrun Yaylası ve Koçira Gito Yaylası.
Rize’den Ne Alınır?
Rize’den çok şeyi hediye olarak almak isteyebilirsiniz. Burada şifa niyetine tüketilen Kestane balı ve Anzer balı; mısır unu, yayla tereyağı, peynir, Rize bezi, Rize çayı, endemik bitkilerden yapılan baharatlar, özel şifa çayı olan yayla çayı sadeve birkaçı.
Bunlarla ilgili şunları bilmelisiniz: Ağustos’tan önce bal olmaz, yayla tereyağı olmaz, yayla peyniri olmaz. Gezerken ya da alışveriş yaparken bu detayı unutmayın derim. Buranın yerlisi olarak biz de sizin gibi çayımızı dışardan alıyoruz. Çay olarak önerdiğim ise Çaykur fabrikasında satılan çaylar.
En sevdiğim hediyelik dükkânlarsa: Peri Dükkan – Çinçiva, Boz Ayı – Çinçiva, Yayla Kafası – Palovit, Tutaste – Fındıklı ve Mora Dükkan – Fırtına Vadisi. Yöreye özgü bir şeyler almak istiyorsanız bu mağazalara uğramadan Rize’den ayrılmayın.
{775176}
Rize’de Ne Yapmalı?
Sessizliğin, doğanın, maceranın, eğlencenin, ve gerçekten kendine dönebileceğin bir şehirdir Rize. ‘Bunları yapmadan dönmeyin’ diyebileceğim birkaç da öneri bırakmak isterim size:
Yaylalarda nefes almadan,
Doğa yürüyüşlerine katılmadan,
Buzul göllerinde yüzmeden,
Tarihini, kültürünü keşfetmeden,
Fırtına Vadisi’nde rafting yapmadan,
Yayla balı ve yayla çayı almadan,
Muhlama ve Laz böreği yemeden,
Şelalelerde serinlemeden,
Bölge halkı ile oturup sohbet etmeden, atmaca hikayelerini dinlemeden,
Zirvelere tırmanış yapmadan,
Jeep safari ile gezmeden,
Ve tabi ki gün batımı izlemeden dönmeyin derim.
Havası gibi değişken halkı, yemyeşil dağları, sarp kayalıkları, buz gibi soğuk dereleri, birbirinden güzel vadileri ile Rize’yi gezmeye değil, Rize’yi yaşamaya gelin.
Rize Seyahatine Başlamadan Önce
Her çıktığımız yolculukta, misafirlerimize mutlaka söylediğim bir detayı bu seyahat yazısına eklemeliyim. Rize için bildiğiniz her şeyi unutun. Aslında Karadeniz için. Hani herkesin bildiği, Karadeniz insanına hep Laz derler ya, Trabzonlu olsan da, Rizeli olsan da “Laz” diye hitap vardır. Bu aslında çok yanlış bir tanım. Bırakın Giresun, Ordu, Trabzon’u; Rize’de bile Laz yoktur.
İyidere, Kalkandere, İkizdere, Derepazarı, Güneysu, Rize Merkez ve Çayeli köken olarak Rumlara dayanan ve gerçek Rizeli halkın yaşadığı bölge olarak bilinir. Pazar, Ardeşen, Hemşin, Çamlıhemşin, Fındıklı, Laz ve Hemşin halkının birlikte uzun yıllardır iç içe yaşadığı bölgedir.
Daha net olması için: Laz ve Hemşinliler köken olarak Kuzey Kafkaslara dayanan bir ırktır. Ve bununla birlikte Lazca ve Hemşince dillerine sahiptirler. Kemençe ile horon oynamazlar, dinlemezler. Sadece tulum ile horon oynarlar. Kuymak yemezler, muhlama yerler. Küçük bir şehir olan Rize, aslında ne kadar da farklı diyeceksiniz. Ben bir Hemşin kızıyım. Kültürümü ve dilimi devam ettirmeye çalışırken bir Laz kızı ile barış ve dostluk içinde yaşayıp vadilerimi, dağlarımı, yaylalarımı, yemeğimi paylaşıyorum. Birlikte yaşarken her şeyin çok güzel olduğunu biliyorum.
*Fotoğraflar Yeliz Balıkçı Seydioğlu’na aittir.