Amsterdam Seyahat Rehberi

Kuzey Avrupa’nın en sevilen şehirlerinden Amsterdam’da kahvaltıdan kahveye, müze ziyaretlerinden kanal turuna dolu dolu bir seyahat rehberi hazırladık.

İnce, uzun ve hafif eğilmiş binaları, şehri adım adım keşfetme hissi uyandıran sokakları, eşsiz yansımalar yaratan kanalları ve şehir kültürü ile Avrupa’nın en turistik yerleri arasında bulunan Amsterdam’ı keşfe çıkıyoruz. 17. yüzyılın izlerini bugüne taşıyan tarihi şehir benzersiz görünümü ve romantik atmosferiyle daha ilk adımda kalbimizi kazanıyor.

Amsterdam’a Ne Zaman Gidilir?

Avrupa’nın kuzey ülkelerinden biri olan Hollanda’daki Amsterdam için en doğru seyahat zamanı, hem gezmek hem de açık hava etkinliklerinden keyif almak için sıcak ve güneşli olan yaz ayları. Güneşin sabah 5:30’da doğup gece 22:00’ye kadar gündüzün yaşandığı bu dönemler, yürüyerek keşfedilecek şehir için en doğru zaman. Ama daha önce deneyimlemediğiniz bir soğuk yaşamak isterseniz aralık-ocak dönemini de seyahat planınıza alabilirsiniz çünkü yılbaşı atmosferi şehri bambaşka bir masal diyarına çeviriyor.

Amsterdam, popüler bir turistik yer olduğu için yaz aylarında yoğun bir turist trafiğine sahip olabilir. Eğer kalabalık ortamlardan kaçınmak ve daha sakin bir atmosferde şehri keşfetmek isterseniz, ilkbahar ve sonbahar dönemleri daha uygun olabilir.

Ayrıca Amsterdam’da yıl boyunca oldukça keyifli etkinlikler düzenleniyor. Nisan ayında Kraliyet Ailesi’nin doğum gününü kutlayan King’s Day, ağustos ayında Amsterdam Grachten Festivali ve aralık ayında Amsterdam Işık Festivali gibi popüler etkinlikleri de seyahatinize dahil etmek isterseniz tarihlerinizi bu dönemlere denk getirebilirsiniz.

Amsterdam’a Nasıl Gidilir?

Hollanda’nın merkezi ve en yüksek nüfuslu şehri olan Amsterdam’a her yıl yüzbinlerce ziyaretçi akın ediyor. Tüm Avrupa kentlerinde alışıldığı üzere şehir içinde ve başka şehirlerden Amsterdam’a ulaşım oldukça rahat ve keyifli.

Amsterdam’da Şehir İçi Ulaşım Nasıl?

Amsterdam’da şehir içi ulaşım da oldukça kolay ve konforlu. Şehrin her yerine raylı sistem ile ulaşmak mümkün. Urban City Map gibi uygulamaları telefonunuza indirerek raylı sistem rotaları hakkında bilgi alabilirsiniz. Google Maps de şehir içinde bir noktadan bir noktaya rota çizildiğinde en optimium ulaşım yönetimini saatleri tutacak şekilde karşınıza çıkarıyor.

Iamsterdam uygulaması içerisinden de raylı sistemi deniz ulaşımı ya da otobüslerle ilgili bilgi almak mümkün. Iamsterdam City Card almayı tercih ederseniz hava alanından şehre giden de dahil birçok ulaşım seçeneği ücretsiz hale geliyor. Kart ile ilgili detaylı bilgiyi yazının sonunda bulabilirsiniz. Bu uygulamanın güzel yanlarından biri de Tiqets üzerinden farklı müze girişleriyle birlikte satın alabiliyor olmanız.

Amsterdam Otelleri

Adım adım keşfedilmesinin keyfini vurguladığımız Amsterdam’da konaklama için en güzel yerler genellikle şehrin ünlü meydanlarına yakın oteller oluyor. Bu sayede günü saat dilimlerine bölüp odanıza uğrayıp akşam için hazırlanarak kendinizi yeniden eğlenceli ambiyansa bırakmanız da kolaylaşıyor.

Amsterdam’da Görülmesi Gereken Yerler

Hollanda’nın başkenti ve en turistik şehri olan Amsterdam dünyanın da en çok ziyaret edilen popüler merkezlerinden biri. Tarihi kanalları, kendine has mimarisi, müzeleri ve canlı atmosferi ile ünlü olan şehirde başta meydanlar olmak üzere gezilip görülecek çok sayıda yer bulunuyor.

Dam Meydanı

Amsterdam’ın merkezinde yer alan en ünlü meydan Dam Maydanı. Tarihi 13. yüzyıla kadar uzanan tarihi meydan, ticari ve toplumsal hayatın merkezi konumunu korumaya devam ediyor. Dam Meydanı’nın batısında yer alan Kraliyet Sarayı (Koninklijk Paleis), 17’nci yüzyılda inşa edilen en önemli şehir yapılarından biri. İç mekânı ziyarete açık olan bu yapı için ziyarete uygun gün ve saatleri önceden teyit etmeyi unutmayın. Meydanın merkezinde yer alan Ulusal Anıt (Nationaal Monument) ise II. Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden askerleri anmak amacıyla inşa edilmiş. Çevresinde çok sayıda yeme-içme mekânı ile alışveriş alanı bulunan Dam Meydanı, Amsterdam’ı ziyaret eden herkesin mutlaka gördüğü yerlerden, çünkü yol bir şekilde sizi bu meydana çıkarıyor.

Vondelpark

Dam Meydanı’dan batıya doğru yol alınca karşınıza Vondelpark çıkıyor. Amsterdam’ın en büyük yeşil alanına sahip park 1865 yılından bu yana yüzbinlerce ziyaretçinin çimlere uzanıp gökyüzünü izlediği geniş bir alana sahip. Merkezinde yer alan süs havuzunun çevresinde uzanırken küçük ördekler de sizinle birlikte günün keyfini çıkarabilir. Yürüyüş alanları, bisiklet yolları, göletlerin çevresindeki dinlenme alanları, geniş bir şemsiyenin altında güzel atmosferin keyfini çıkaracağınız bir cafe ve göz alabildiğince yeşillik için Vondelpark, Amsterdam ziyaretinizde mutlaka uğranması gereken noktalardan.

Leidseplein

Rembrandtplein

Amsterdam’ın canlı atmosferini ve gece hayatını deneyimlemek isteyenler için farklı seçenekler barındırıyor Rembrandtplein. Gitar eşliğinde keyifli bir canlı müzikten elektronik müziğin ritmine, hareketli bir gece kulübünden caz bara aradığınız tüm eğlence türlerini bu meydanın çevresinde bulabilirsiniz. Gündüz saatlerinde Irish pub’larda vakit geçirebilir ya da meydana yakın Kalverstraat gibi popüler alışveriş caddelerinde vakit geçirebilirsiniz. Rembrandtplein’e giden dar yolda sıralanan çiçek tohumu satan küçük dükkanlar da lale sevgisini Hollanda dışında taşımak isteyenler için güzel hediye seçenekleri barındırıyor.

Jordaan Bölgesi

17. yüzyılda işçi sınıfının yaşadığı bir mahalle olarak kurulan Jordaan zamanla sanatçıların, yazarların ve sanatseverlerin tercih ettiği bir bölge haline gelmiş. Bugün taşıdığı geleneksel izleri sofistike bir tutumla harmanlayan bölge aynı zamanda tipik Amsterdam mimarisinin en güzel örneklerini barındırıyor. Çok sayıda sanat galerisi, atölye ve kültürel etkinliğe ev sahipliği yapan Jordanan’da İkinci Dünya Savaşı’nın simgelerinden biri haline gelen Anne Frank’in evi yer alıyor.

Kanal Turları

Şehrin ünlü kanallarını keşfetmek ve Amsterdam’ın kendine has mimarisini suyun üzerindeyken deneyimlemek için harika bir seçenek kanal turları. Singel, Herengracht, Keizersgracht ve Prinsengracht gibi ana kanallar boyunca ilerlerken her bir rotada şehrin farklı güzelliklerini izlemek mümkün. Tur tekneleriyle yapacağınız kulaklık eşliğindeki rehberli turlar uygun seçenekler arasında yer alırken ve hatta I Amsterdam City Card dahilinde ücretsiz seçenekler bulunurken özel kiralanmış teknelerle daha konforlu ve şık bir deneyim yaşayabileceğinizi ekleyelim.

Rijk Müzesi

Dünyanın en önemli sanat müzelerinden biri sayılan Rijkmuseum, Amsterdam’da Müzeler Bölgesi olarak bilinen bölgede yer alıyor. Geniş ve çeşitli koleksiyonuyla ünlü bu müzede sanat tarihinin önemli eserleri zaman ve lokasyon özelinde ayrılan alanlarda izlemek mümkün. 19. yüzyılın başında kurulan Rijkmuseum’un koleksiyonu, 17. yüzyılın Altın Çağı olarak bilinen döneminin yanı sıra diğer dönemlere ait binlerce eseri içeriyor. Rembrandt van Rijn, Johannes Vermeer, Frans Hals, Jan Steen ve diğer ünlü Hollandalı ressamların eserleri ise müzenin en dikkat çeken parçaları arasında yer alıyor.

Bilgi almak için tıklayın.

Van Gogh Müzesi

Ünlü Hollandalı ressam Vincent van Gogh’un eserlerinin sergilendiği sanat müzesi kurulduğu 1973 yılından bu yana Amsterdam’ın en ünlü turistik merkezlerinden biri. Van Gogh’un farklı dönemlerini, tarzlarını ve tekniklerini gözler önüne sererken ressamın yaşamı, sanatı ve yaratıcı süreçleri hakkında detaylı bilgi alınabilecek dijital rehberlik imkanına sahip. Yoğun ilgi gördüğü ve gün içinde bilet bulmak hayli zor olduğu için ziyaret öncesinde online bilet almayı tercih edebilirsiniz.

Bilgi almak için tıklayın.

Stadelijk Müzesi

Modern ve çağdaş sanatın temsilcisi olarak Amsterdam’da ziyaretçilerini kabul eden Stadelijk Müzesi 19. yüzyılın sonlarından günümüze kadar olan dönemi kapsayan geniş bir koleksiyona sahip. Pablo Picasso, Vincent van Gogh, Piet Mondrian, Kazimir Malevich, Willem de Kooning, Jackson Pollock, Yves Klein gibi ünlü sanatçıların eserlerinin yanı sıra geçici sergilere de ev sahipliği yapıyor.

Bilgi almak için tıklayın.

Anne Frank Evi

2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’ndan kaçarak saklanan Anne Frank ve ailesinin evi, bugün tarihe ışık tutan bir anıt gibi ziyaterçilerini ağırlıyor. Bu süre zarfında yaşadıklarını günlüğüne aktaran Frank’in notları dünya çapında karanlık bir döneme ışık tutuyor. Ev, 1960 yılında müze olarak ziyarete açılışının ardından ziyaret edilmesi gereken, tarihi ve kültürel öneme sahip noktalar arasında yer alıyor.

Bilgi almak için tıklayın.

Lale Müzesi

Amsterdam’ın sembolü haline gelen lalelerin tarihine odaklanan küçük müze, ilk bakışta bir hediyelik eşya dükkanını andırsa da arka taraftan alt kata inen merdivenler tarihe ışık tutan belgeleri barındırıyor. El çizimlerinin yer aldığı araştırma notlarından aralarında Topkapı Sarayı ve Lale Devri dönemlerine atıfta bulunan tarihi belgelere kadar laleler hakkında bilgi elde etmek mümkün bu müzede. Hediyelik eşya kısmında ise hepimizin çok aşina olduğu, lale formlu Türk el sanatı tabaklar bulunuyor.

Bilgi almak için tıklayın.

Amsterdam Yel Değirmenleri: Zaanse Schans

Amsterdam’la özdeşleşen detaylardan biri de yel değirmenleri. Şehrin kuzeyinde bulunan Zaanse Schans ise yel değirmenlerini görebileceğiniz şehre en yakın destinasyon.

Şehirden kalkan otobüsle 40 dakika süren bir yolculuk sonrasında Zaanse Schans’a varıyorsunuz. Alternatif olarak feribot da tercih edilebilir ama daha uzun sürdüğü ve sonrasında yeniden taşıta binmek gerektiği için otobüs daha çok tercih ediliyor.

Orijinal hali korunan yel değirmenlerinin içine giriş I Amsterdam kart ile ücretsiz. Yel değirmenlerinin nasıl kullandığını, iç mekanizmasının nasıl olduğunu görebiliyorsunuz ve üst kata çıkıp manzarayı seyredebiliyorsunuz. Eski zamanlarda bu coğrafyadaki yaşama dair de ipuçları alabiliyorsunuz. Küçük bir köy olarak kurgulanan yerde sıcak çikolata dükkanları, Hollanda’nın simgelerinden tahta ayakkabılar olarak bilinen clog’ların yapımını canlı anlatan mağaza, ünlü peynir markası Henri Willig’in tadım ve satış yeri bulunuyor.

Amsterdam Kahvaltı ve Kahve Mekânları

Tatil için gidilen şehirlerde güne keyifli bir kahvaltı ile başlamak, kuşkusuz günün enerjisini yükseltiyor. Farklı damak zevklerine hitap ederken özgün ambiyanslarıyla da kendinize uygun bir mekân bulmanız çok kolay. Amsterdam’ın iyi kahve için de bolca seçenek sunduğunu ekleyelim.

The Avocado Show

Her şeyin avokado yeşili bir dokunuşa sahip olduğu ve menüdeki tüm alternatiflerin avokado içerdiği The Avocado Show, özel konsepti ile misafirlerini ağırlıyor. Menüde ekmek üstü lezzetlerin öne çıktığı mekândan ayrılırken yanınıza hatıra almak isterseniz, bunlar da avokadolu. Özellikle gurme deneyimleri sevenler için avokadolu tarifler kitabı tercih edilebilir.

The Avocado Show Keizersgracht 449, 1017 DK Amsterdam, Hollanda

Bake My Day

Kruvasan ve kahve ile güne başlamayı tercih edenler için fırından sıcacık çıkan kruvasanların taze kahve ile buluşmasına Bake My Day’de şahit olabilirsiniz. Kruvasan konusunda kendinizi durdurabilirseniz sebzeli kişleri de denenmeye değer. Şehirde uzun zaman geçirecekseniz bilgisayarınızı alıp çalışmak için de oldukça uygun bir adres olduğunu söyleyebiliriz.

Bake My Day, Haarlemmerstraat 71, 1013 EL Amsterdam, Hollanda

Pluk

Taze çekilmiş kahve kokusunun tüm sokağı sardığı, huzurlu ambiyansıyla davetkar Pluk sağlıklı ve renkli kahvaltı seçenekleri sunuyor. Güne taze meyve ve granolanın eşlik ettiği yumuşak içimli bir kahve ile başlamak isterseniz rotanızı Dam Meydanı’nın hemen arkasındaki Pluk’a çevirebilirsiniz.

Pluk, Reestraat 19, 1016 DM Amsterdam, Hollanda

Koffie Spot

Kahve, taze sıkılmış meyve suları, ekmek üstü lezzetler ve hemen kalbinizi çalan tatlılarıyla Koffie Spot, Amsterdam’ın en sevilen lokal kahvecilerinden. Yenilebilir çiçeklerle süslenmiş bir tabak ya da latte art kahveler hem lezzet sunum olarak da enfes.

Koffie Spot, Elandsgracht 53, 1016 TN Amsterdam, Hollanda

Amsterdam Restoranları

İyi yemek ya da fine dine deneyimler tercih edenler için Amsterdam’da seçkin adresler bulunuyor. Üstelik tarım konusunda hayli gelişmiş olan ülkede üreticisinden direkt tabağınıza gelen tazelikte seçenekler bulmak da konunun cezbedici bir diğer noktası.

Rijks

Amsterdam’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken müzeler arasında listelediğimiz Rijkmuseum’un içerisinde yer alan Rijks, Michelin yıldızlı bir restoran. Sanat kadar güzel tabaklarında Şef Joris Bijdendijk’in yemekleriyle buluşmak için yerinizi garantilemeyi unutmayın.

Rijks, Museumstraat 2, 1071 Amsterdam, Hollanda

Vermeer

Barbizon Palace Hotel’in içerisinde yer alan ve Hollandalı ünlü ressamın adını taşıyan Vermeer, her gün değişen yaratıcı yemeklerden oluşan bir menüye sahip. İngiliz kökenli şef Christopher Naylor’un maestroluk yaptığı mutfakta malzemelerin çoğu yerel üreticilerden ve çatı katlarındaki sebze bahçelerinden geliyor.

Vermeer, Prins Hendrikkade 59-72, 1012 AD Amsterdam, Hollanda

Ron Gastrobar

Amsterdam’ın yıldız şeflerinden Ron Blaauw’nun iki Michelin Yıldızı’na sahip mekânını kapatmasının ardından açtığı bu rahat ve konforlu mekân yeni nesil yemek anlayışının Amsterdam’daki lokomotiflerinden sayılıyor.

Ron Gastrobar, Sophialaan 55 Amsterdam, Hollanda

Balthazar’s Keuken

Şef Karin Gaasterland ve Alain Parry’nin amacı Balthazar’s Keuken’de gerçekten birinin evinde yemek yiyormuşsunuz gibi hissettirmek. Bu sebeple açık mutfak konseptini sahipleniyor ve bunu bir üst seviyeye çıkararak biraz daha iç içe olmayı tercih ediyorlar.

Balthazar’s Keuken, Elandsgracht 108, 1016 VA Amsterdam, Hollanda

Amsterdam Sokak Yemekleri

Yerel lezzetleri deneyimlemenin harika bir yolu olarak Amsterdam sokak yemekleri şehirde gezerken harika seçenekler çıkarıyor karşımıza. Farklı tezgahlardan veya kafelerden bu lezzetli atıştırmalıkları deneyebilir ve Amsterdam’ın kültürel zenginliğini tadabilirsiniz.

Food Hallen’da Farklı Lezzetler

Patates Kızartması

Stroopwafel

Amsterdam Gece Hayatı, Pub ve Barları

Canlı ve eğlenceli şehir hayatının Avrupa’daki merkezlerinden biri sayılan Amsterdam, Rembrandtplein ve Leidseplein meydanlarında akşamları keyifli vakit geçirilebilecek birçok mekân barındırıyor. Irish Pub’lardan elektronik müzik partilerinin düzenlendiği barlara tercih ettiğiniz eğlence şekline uygun mekanlar bulmanız mümkün. Halihazırda Amsterdam’ın bizzat kendi sokakları da renkli ışıkları, kalabalığı ve sokağa taşan eğlenceleriyle oldukça renkli. Şehrin ünlü mekânlarından Escape, Amsterdam’ın en ünlü gece kulübü ve elektronik müzik sevenleri ağırlıyor. Cafe Hoppe, şehrin en eski kafelerinden biri ve günün her saati zaman geçirmenize imkân tanıyor. Paradiso canlı müzik performanslarına ev sahipliği yaparken Melkweg, özellikle gençlerin tercih ettiği alternatif sanat etkinlikleriyle tanınıyor.

Şehir Rehberi ve Turistler İçin Avantajlar

Amsterdam’daki turistik aktiviteleri takip edebileceğiniz, karta özel ücretsiz giriş veya indirimler sunan, tekne turları ve toplu taşıma araçlarını ücretsiz kullanmaya imkan tanıyan bir kart olarak tanımlayabileceğimiz I Amsterdam City Card, uygulamasıyla da şehir rehberiniz oluyor. Bu rehber, Amsterdam’daki turistik noktalar hakkında bilgi ve öneriler sunarken, size yemek ve alışveriş mekanları hakkında ipuçları veriyor ve kartınızı nasıl en iyi şekilde kullanabileceğinizi anlatıyor. Konumunuza göre çevrenizdeki etkinlikleri listelemesi de turistik seyahat edenler ve şehri maksimum seviyede deneyimlemek isteyenler için büyük avantaj.

24, 48, 72 veya 96 saatlik seçeneklerle sunulan kartı şehirde kalacağınız gün sayısına göre tercih edebiliyorsunuz. Öncesinde online satın aldığınızda hava alanından şehir merkezine olan yolculuğunuzu da kartın kapsamı içerisinde ücretsiz gerçekleştirebilirsiniz. Kartı kullanarak birçok popüler turistik noktaya ücretsiz giriş yapabilir ve indirimli veya ücretsiz aktivitelerden yararlanabilirsiniz.

Amsterdam’da Uzun Hafta Sonu Önerileri

Amsterdam 3-4 günlük uzun hafta sonu kaçamakları için de harika bir alternatif. Editörlerimizden Şima Kurt, uzun hafta sonu planı yapmak isteyenler için müzelerinden kanal kenarındaki kafelerine, bahçelerinden konsept mağazalarına uzun bir hafta sonunda Amsterdam’ın tadını çıkarma önerileri veriyor.

Avrupa’da vakit geçirmenin en keyifli olduğu bahar aylarında dar sokakları, koca bir gün geçirilebilecek parkları ve her yerde karşımıza çıkan lale bahçeleri ile Amsterdam ideal bir hafta sonu kaçamağı.

Yeşil Bir Başlangıç

Şehire varır varmaz yolculuğun yorgunluğunu atmak ve güne enerjik başlamak için soluğu Avrupa’nın en eski botanik bahçelerinden birinde alıyorum; Hortus Botanicus Amsterdam. Şehrin ortasındaki bu yeşil cennet size kendinizi tropik topraklarda gibi hissettiriyor. Yasemin kokuları etrafı sararken lalelerin çarpıcı renklerinden gözlerinizi ayıramayacaksınız. Parkın içine yerleştirilmiş dört farklı sera alanı farklı habitatları bize yaşatmasının yanı sıra mimarisiyle de göz dolduruyor. Günün koşuşturmasına başlamadan önce bu yeşil alanın içinde, parkla bütünleşmiş Hortus Café (de Oranjerie)’de kahvenin yanında bir şeyler atıştırabilir, botanik kitaplar, bitkiler ve bahçe araçlarını bulabileceğiniz mağazasına göz atabilirsiniz.

{92351}

Hollanda’nın Altın Çağına Sanatla Yolculuk

Amsterdam deyince akla gelen ilk şey “Hangisine gitsek?” diye günlerce düşündürten müzeleri oluyor. Sadece birinde bile günler harcayacak kadar zengin koleksiyonlara sahip bu müzelerin içinden bugün Rembrandt van Rijn’in izini takip ediyoruz. Botanik bahçelerinden biraz yürüdükten sonra Amsterdam’da birçok müzede, galeride eserleri sergilenen, Hollanda’nın Altın Çağı’nın simgesi bu ünlü ressam ve baskı ustasının evine (Museum Het Rembrandthuis) varıyoruz. Kariyerinin zirvesinde, döneminde sanatın ve kültürün merkezi olan bu bölgedeki evinde Rembrandt en ünlü baskı işlerini yapmıştır.

Eve girdiğinizde sanatın ve sanatçının yanı sıra, dönemin klasik evlerine ve içlerindeki yaşama dair birçok izlenime kapılıyorsunuz. Rembrandt’ın kullandığı orijinal eşyalarını ve dahası; boya setlerini, fırçalarını, print makinelerini görebiliyorsunuz. Çatı katının penceresinden kanalı izlerken sanatçının Amsterdam’dan aldığı ilham sizin de içinizi dolduruyor. Ayrıca Rembrandt’ın aletleri ve stiliyle baskı tekniklerini deneyimleme olanağı sunuyorlar.

Müzenin hemen yakınında kısa bir kahve molası için ünlü Hollanda kahve markası Simon Lévelt Koffie & Thee’ye uğrayabilirsiniz. Kahvenizin yanına özenle seçilmiş kakaolardan yapılmış, organik çikolatalarından mutlaka almanızı tavsiye ederim.

Bu ufak molanın ardından rotamızı Altın Çağı’nın en geniş koleksiyonuna sahip Rijksmuseum’a çeviriyoruz. Museumplein’deki üç büyük müzeden biri olan Rijks, 150 yıllık tarihiyle Frans Hals, Jacob van Ruysdael, Johannes Vermeer ve Jan Steen gibi dönemin en ünlü ressamlarına ve onların öğrencilerinin eserlerine ev sahipliği yapmaktadır. The Gallery of Honour’dan yürüdüğünüzde bir yanınızda Jan Asselijn’in Hollanda’nın simgesi haline gelmiş vahşi ve koruyucu kuğusu diğer yanınızda da Jan Davidsz de Heem’in müthiş renk kombinasyonlarıyla karanlık olduğu kadar canlı natürmort çalışmaları size eşlik edecek sayısız büyüleyici eserden sadece ikisi.

{15322}

Rembrandt’ın birçok eseriyle karşılaştıktan sonra galerinin sonunda Gece Bekçileri bütün ihtişamı ile sizi karşılayacak. Avrupa’nın en büyük sanat tarihi arşivlerinden birine sahip kütüphanesi, Vermeer’in Süt Boşaltan Kadını, ünlü Delft porselenlerinin en ihtişamlı örnekleri, 1600’lerin zenginlik ibaresi, kocaman bebek evleri ve daha birçok kaçırılmaması gereken eseriyle müzeyi doyasıya gezmek için iki-üç saatinizi ayırmanızı öneririm. Ayrıca müzenin iç avlusunda da güneşli bir günün tadını çıkarmayı unutmayın.

Günü Bitirmeden Önce Son Bir Durak; Salon Heleen Hülsmann

Museumplein’den on dakikalık bir mesafede, minik bir ara sokakta kaşımıza çıkan Salon Heleen Hülsmann, Valentino’dan The Row’a birçok lüks markanın ikinci el ürününü bulabileceğiniz küçük bir butik. Buraya uğramanızı tavsiye ederim. Amsterdamlı vintage avcısı Heleen Hülsmann tarafından kurulan bu mağaza, moda ve stil meraklısı birçok turist ve yerelin uğrak noktası. Gitmeden randevu almayı unutmayın.

Cuma Akşamına Yakışır Bir Ziyafet

Dopdolu geçen bir günün ardından güzel bir akşam yemeğini hak ettiğinizi düşünüyorsanız Café Binnenvisser oldukça geniş şarap menüsü ve değişen sezonluk menüsüyle güzel bir cuma akşamı için ideal seçenek. Birçok alışılmadık, taze ve sezonluk malzemelerle hazırlanan Hollanda mutfağından esinlenen tabaklar aklınızı başından alacak. Rezervasyon almadıkları için erken bir akşam yemeği olarak giderseniz sırayı atlayıp yer bulmanız daha kolay olacaktır.

{5202}

Cumartesiye Bir Amsterdamlı Gibi Başlamak

Sabahın erken saatlerinde şehrin sessizliği ve kanalların dinginleştirici manzarası eşliğinde şehrin en büyük ve popüler parklarından birine; Vondelpark’a yürüyün. Yolda gözünüze kestirdiğiniz bir kafeden kahve ve kruvasan alıp ağaçların gölgesinde oturmak size Amsterdam’a yerleşme hayalleri kurduracak. Güzel havalarda bütün Amsterdamlıların akın ettiği bu parkta uzun bir yürüyüş yapabilir, göllerin etrafında park girişlerinde kiralayabileceğiniz bisikletlerle turlayabilir veya bir bankta oturup kitabınızı okuyabilirsiniz.

Amsterdam’da Alışveriş: De 9 Straatjes

Parktan sonra rotamızı Amsterdam’ın ünlü De 9 Straatjes’ine çeviriyoruz. Birbirini kesen dokuz sokaktan oluşan bu bölgede tablo gibi klasik Amsterdam binalarının kanallara yansımalarının her köşe başında fotoğrafını çekmek isteyeceksiniz. Bu sokaklar aynı zamanda birçok konsept mağaza keşfedebileceğiniz minik bir cevher. Bölgedeki bütün mağazaları, kafeleri ve galerileri bu link üzerinden de bulabilirsiniz.

Fabienne Chapot

Amsterdam’da doğan kadın giyim, çanta, ayakkabı ve aksesuar markası Fabienne Chapot, renkli, desenli kumaşları ile yaz gardrobunuza heyecan getirecektir.

Grimm Gallery

New York ve Amsterdam’da iki farklı galeri evi bulunan Grimm Gallery, dünyanın her yerinden çağdaş sanat sanatçıların koleksiyonlarına ev sahipliği yapmaktadır. Genellikle kariyerinin başlarında olan sanatçılara yer vermektedir. Yolunuzun üstünde uğramanızı ve yeni bir sanatçıyla tanışmanızı tavsiye ederim.

Yellow Korner

Yellow Korner ile tanıştığınızda gittiğiniz her şehirde onu arayacaksınız. Barselona’dan Kopenhag’a birçok avrupa ülkesinde bulunan bu mağazada alanında basılmış profesyonel fotoğraflara ulaşabilirsiniz. Hollywood, şehir hayatı, ünlülüler, doğa, tarihi yerler, hayvanlar ve daha birçok başlık altında baskılar alıp evinizin duvarlarını süsleyebilirsiniz.

Marie Stella Maris

2011 yılında kurulan Marie Stella Maris, “care for water” sloganıyla herkesin temiz suya ulaşmasını amaçlayarak kurulmuştur. Ürettikleri ev ve vücut kozmatiği ürünlerinin organik, temiz içeriğinin yanı sıra kokuları da sizi büyüleyecektir. Ayrıca her alınan ürünün belli bir yüzdesi marka tarafından sürdürülebilir temiz su projelerine aktarılmaktadır.

Love Stories Intimates

A’dan F’ye kadar geniş bir beden skalasında ürünlere ulaşabileceğiniz Love Stories Intimates’ın de 9 Straatjets’deki mağazasına mutlaka uğramalısınız. Pastel renklerdeki braletler, kulotlar ve yumuşak kumaşlardaki ev giyim ürünlerinin yanı sıra soft renkelerde ve desenlerdeki bikini ve mayoları da denemeye değer.

{37734}

Mendo Books

Mendo Books, hem bir yayınevi hem de bir kitapçıdır. Fotoğrafçılık, sanat, moda, mimari ve daha birçok sanat ve tasarım alanında çokça kaynağı bulabileceğiniz bu mağaza, iç mekânıyla da sizleri içeride uzun süre tutmayı başaracaktır.

Amsterdam’da Yeme – İçme

Öğle yemeği için ise The Hoxton Hotel Amsterdam’ın girişinde bulunan Lotti’s hem yemekleri hem de kanal kenarındaki güneş alan masalarıyla alışveriş turunuza iyi bir mola. Bolca enerjiye ihtiyacınızın olduğu bu günde güzel bir hamburger ve kokteyl sipariş etmenizi öneririm.

Cumartesi akşamına geçmeden bir kokteyl molası için Hotel Pulitzer’in barına uğrayabilirsiniz. Yeşillikler içerisindeki iç bahçesinde keyifli bir akşamüstü günün yorgunluğunu üzerinizden alacaktır. Menüdeki kırmızı portakal aromalı kombuçalı Spritzer ve Patchouli Mojito favoriler arasında. Ortaya bir Hollanda klasiği olan “bitterballen” sipariş etmeyi unutmayın!

Sayısızca restaurant içinden cumartesi akşamına yakışanı bulmak biraz zorlayabilir. Sizler için derlediğim favori üç restaurantımı aşağıda bulabilirsiniz. Her biri için gitmeden en az on gün önce rezervasyon yapmanızı öneririm.

De Kas

Lokal üreticilerden tedarik edilen taze, mevsimsel ürünlerle her hafta değişen menüsü olan bu yeşil restaurant, büyük bir cam sera binanın içinde yer alıyor. Sloganları ise; “Sabah toplandı akşam servis edildi.” Sürdürülebilir bir restaurant deneyimi için burayı kaçırmamanızı öneririm.

Izakaya

Asya mutfağının birçok örneğini barındıran bu şehirde kanal kenarındaki bu şık restaurant kesinlikle denemeye değer. Amsterdam’ın en genç ve dinamik de Pijp bölgesinde yer alması cumartesi gecenizi planlamanızı da kolaylaştırıyor. Izakaya, geleneksel Japon mutfağını Güney Amerika dokunuşlarıyla alışılagelmemiş bir şekilde lüks bir noktaya taşıyor.

Daalder

Mütevazi bir fine-dining deneyimi yaşamak için adresiniz Daalder. Asya esintileri taşıyan bu restaurantın menüsü oldukça yaratıcı ve deneyimsel tabaklardan oluşuyor. En iyisi ortaya birçok şey söyleyip hepsinin tadına bakmak. Her ısırıkta şef sizi farklı maceralara çıkaracak.

Not: Olabildiğince erken rezervasyon yapmalısınız.

Door 74

Cumartesi gecesine son nokta olarak da Door 74, özenle hazırlanmış kokteyl menüsüyle sizleri bekliyor. Speakeasy Bar (gizli bar) konseptiyle kurulan bu bar şehrin ara sokaklarında keşfetmeniz gereken bir cevher. Sabah 04:00’ a kadar menüdeki birçok şeyin tadına bakmanız için kapıları açık.

Güzel Bir Pazar Güzel Bir Brunchla Başlar

Instagram’ın dünyanın her yerinde birbirinden iştah açıcı brunch mekânlarının açılmasında faydası olduysa çok teşekkür ediyoruz. Çünkü bir pazar sabahında hem dinlenmek hem eğlenmek, tatil gününün keyfini sonuna kadar çıkarmak için brunchlara çok ihtiyacımız var. Amsterdam’ın en popüler semtlerinden de Pijp’taki Little Collins, güne enerjik ama bir o kadar da huzurlu bir başlangıç yapmanız için sizi bekliyor. Ağzınızı sulandıracak yemek seçeneklerinin yanında kahvaltı kokteylleri de sipariş etmeyi unutmayın. Özellikle Kimchi Bloody Mary’si mekânın neden bu kadar popüler olduğunu ispatlar nitelikte. Mekân rezervasyon almadığı için erken gitmenizi tavsiye ederim.

Amsterdam’dan Dönmeden Önce

Uçağınıza yetişmeden önce de Pijp bölgesinde bir yürüyüşe çıkmanızı ve etraftaki vintage ve tasarımcı mağazaları keşfetmenizi öneririm.

Anna + Nina

Kurucuların Uzak Doğu’ya olan hayranlığı, oraya olan ziyaretlerinde aldıkları esinlerden yola çıkarak oluşturdukları takı ve ev dekorasyon ürünlerine bayılacaksınız. De Pijp’taki butiklerinde aynı zamanda Ganni’nin de koleksiyonuna ulaşabilirsiniz.

Verse Concept Store

Verse Concept Store, ekolojik, sürdürülebilir ve etik olarak üretim yapan markaların birleştiği bir yerdir. Tabelası gibi içeriği de yeşil bir mağaza. Bilinçli bir tüketimi destekler.

NOT: Hollanda’da hem turistlerin hem de yerellerin alışkanlıkları sebebiyle müze biletlerinizi önceden almanızı ve restaurantlara en az on gün önceden rezervasyon yapmanızı şiddetle öneririm. Yoksa rezervasyon alan yerlerde özellikle hafta sonu yer bulmakta zorlanabilirsiniz.