Barselona’nın Mimari Eserleri
Yazı Boyutu:
Gaudi başta olmak üzere birçok mimarın imzasını attığı şehir Barselona’nın sokaklarında kaybolmak bile harika.
Katalan kültürü, sokakları, yemekleri, eğlenceleri, kalabalık içerisinde sakin kalabilen hayatıyla Barselona, herkesin mutlaka görmesi gereken şehirlerden bir tanesi. Şehrin öne çıkan detaylarından bir tanesi de kendine has mimarisi. Hem yaşam alanlarının yerleşim planı (Barselona şehir merkezine tepeden bakıldığında her apartmanın kare bloklar şeklinde tasarlandığını görebilirsiniz) hem de öne çıkan yapılarıyla dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesi. Adı şehirle özdeşleşmiş Gaudi’nin yapılarından rengarenk binalarına Barselona sadece mimari eserleriyle bile mutlaka görülmesi gereken bir şehir.
La Sagrada Familia
1882 yılında yapımına başlanan La Sagrada Familia, hem Barselona’nın hem de Gaudi’nin en bilinen mimari eseri olarak tanınıyor. Hâlâ inşaatı devam eden ve 2030 yılında tamamlanması planlanan kilise bitmemiş olarak tanımlansa da bu sadece detaylardaki prosedür. Üç farklı cephesi olan ve her cephesinde ayrı hikâyenin görüldüğü kilise hem gotik hem de Art Nouveau tarzının en iyilerinden biri olarak kabul ediliyor.
La Sagrada Familia ile ilgili şöyle bir detay var: Kilisenin inşaatı başladıktan sonra projeye dahil olan Gaudi mükemmel sonuç çıkması için oldukça detaylı davranıyor ve yavaş hareket ediyordu. İnşaatın 43’üncü yılında kiliseye uzaktan bakmak ve şehre nasıl bir siluet kazandırdığını görmek için geri geri yürürken gelen tramvayı görmeyerek kaza geçirdi ve hayatını kaybetti.
Tören ve ayinlerin düzenlendiği La Sagrada Familia’nın hem kuleleri hem de ana girişi ziyaretçilere açık. Her yıl beş milyona yakın ziyaretçi alan binaya girişte bilet sırası beklememek için gitmeden önce online bilet alınabilir ve okutarak geçebilirsiniz.
Park Güell
1900’lerin başında Barselona’nın aristokrat ailelerinin bir araya gelmesi için İngiliz parklarından ilham alınarak tasarlanan Park Güell, şehrin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri. Hem şehrin manzarasını gören hem de çevresi açık bir tepeye inşa edilen parkın en dikkat çeken özelliği rengarenk kırık fayanslarla kaplı, mozaik desenleriyle işlenmiş olması.
18 hektarlık kocaman bir park içerisine kurulu park içerisinde Barselona’nın tepeden izlenebileceği bir teras, çok sayıda heykel, mozaikler ve binalar yer alıyor. Şehrin masal yeri olarak kabul edilen parkı gezmek içinse en az iki saat ayırmak gerekli.
Santa Maria del Mar Katedrali
Barselona’nın mimari detayları arasında öne çıkan stili tek kelimeyle özetlemek gerekse bu kelime kesinlikle gotik olurdu. Şehrin her yerine serpiştirilmiş gotik yapılar arasında en beğenilenlerden biri de Santa Maria del Mar kilisesi. 14’üncü yüzyılda inşa edilen ve adının anlamı ‘denizden gelen kadın’ olan kilise hem duru görünümü hem de büyüleyici yapısıyla şehrin mutlaka görülmesi gereken noktalarından.
Katalan Müzik Sarayı – Palau de la Musica Catalana
Barselona’nın dış görünümünün yanında iç tasarımıyla büyüleyen yapılarından biri Palau de la Musica Catalana. Katalan Rönesans (Renaixença) hareketinin temellerinden biri olan Orfeo Catala Korosu için 20’nci yüzyılın başlarında inşa edilen yapı bütünde muhteşem bir ahenk yaratan detaylarıyla adeta büyüleyen bir yer. Bir ton ağırlığındaki devasa bir vitray tavan, kristaller, işlemeler, desenler ve renkleriyle göz alıcı olan konser salonu etkinlikler dışında ziyarete de açık.
Casa Batllo
Yine Gaudi imzası taşıyan Casa Batllo, ünlü mimarın sanat anlayışını gösteren risk alarak yaptığı tasarımın fevkalade sonuca ulaştığı yerlerden bir tanesi. Deniz canlıları ve iskeletlerden ilham alınarak tasarlanan yapı Avrupa’nın en tuhaf ama en estetik görünen yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Çatısı ejderhanın sırtı gibi kıvrımlı ve dokulu; balkon demirleri canavar kemikleri, camları deniz kabukluları gibi şekillendirilen Casa Batllo’nun uzun süre bakıldığında canlı gibi göründüğü de yapıyla ilgili gizemli bilgilerden bir tanesi.
Casa Mila
La Pedrera ya da bir diğer adıyla Casa Mila, Gaudi’nin kum formuna hayranlığının somut halinden birisi (bir diğeri La Sagrada Familia’nın arka cephesinde görülüyor). Adeta rüzgarla şekillenmiş gibi doğal duran hatları olan Casa Mila, 1910 yılında Pere Mila için yapıldı. Dalgaların sahilde bıraktığı kum şekillerinden esinlenilerek tasarlanan binanın çatısındaki kıvrımlı şekilleri olan baca ve havalandırma kuleleri mimarın izlerini taşıyan heykellerden.
Barselona Katedrali – Catedral de la Santa Creu i Santa Eulàlia
Gotik mimarili birçok katedral Barselona’da yer alıyor. Ama eğer bir gün yolunuz Barselona’ya düşerse 13’üncü yüzyılda yapılan Barselona Katedrali mutlaka görülecekler listenizde olsun. Dış görünüşünde bile ihtişamlı duran yapının iç tasarımı ise adeta yüzyıllar öncesine götürecek kadar büyüleyici.
İnce işçilikli sivri kulelerine paralel olarak içerisinde de ince sütunlar bulunan katedralin detaylarında birçok simge bulunuyor. Colombus’un Amerika keşfi, kiliseye adını veren Eulalia’nın mezarı, melekler, savaşlar, dini inançlar ve daha birçoğu bu simgeler arasında yer alıyor.
Triomf Kemeri – Arc de Triomf
1888 yılında düzenlenen uluslararası fuarın ana kapısı olarak tasarlanan kemer, fuar amacına tam olarak ulaşamasa da Barselona’nın mimari simgelerinden biri olarak kaldı. Parc de la Ciutadella’nın kuzey ucunda yer alan kemer ilk bakışta kırmızı tuğlaları ve üzerindeki heykel işlemeleriyle dikkat çekiyor. İspanya tarihindeki krallara gönderme yapması için taç formunda tepelerle süslenen kemerin üzerindeki yarasa kabartmaları da yine İspanya’nın eski dönemlerini işaret ediyor.
Casa Vicens
Gaudi’nin Barselona’ya ilk hediyesi olan bu ev mimarın klasik imzasından uzak; Hint esintileri (bazı kaynaklara göre İspanya’nın Endülüs yıllarının ilhamını) taşıyan bir yapı. İnşa edildiği dönemde şehrin dışındaki bir köyde yer alan (şimdi Park Güell’in güney kıyısında) ev Vicens ailesine yazlık olarak yapılmış. Şimdi ise müze olarak ziyaret edilebiliyor. Renkleri, geometrik desenleri ve süslemeleriyle bohem mimarinin en güzel örneklerinden.
Antoni Gaudi ve Barselona
Konu Barselona ve şehrin mimari eserleri olunca mutlaka Gaudi’den de bahsetmek gerekiyor. 1852 yılında Barselona’nın batısında kalan bir başka Katalan şehri olan Reus’ta dünyaya gelen Antoni Gaudi için sanatsal dehasını ortaya koyan en ünlü mimarlardan biri diyebiliriz. Her eserinde insandan ve doğadan ilham alan kendine özgü sanat anlayışını ortaya koyan mimarın izini şehrin her yerinde görmek mümkün. Eserlerini genellikle dönemin zengin Barselona aileleri için yapan Gaudi’nin eserlerinin her biri sıradanlıktan uzak ve detaylarıyla hayran bırakan türden.
Barselona’nın her simgesinde kendini gösteren trencadis adı verilen kırık fayans ve cam ile desen verme tekniği de Gaudi ile özdeşleşenlerden. Ünlü Katalan mimarın hemen her eserinde kullandığı bu teknik onunla bulunmuş olmasa da Gaudi’nin imzası olarak kabul ediliyor.
