Uzak Doğu'nun Gizli Cenneti: Kamboçya
Yazı Boyutu:
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Angkor Wat’ın büyüsünü ve tarihi dokusunu hissederek Kamboçya’yı keşfediyoruz!
Seyahat etmeyi sevenler için Asya’nın gizemli ve tarih dolu diyarları her zaman büyüleyici bir seçenek olmuştur. Bu kez rotamız, Asya’nın güzelliklerine açılan tarihte yolculuk yapabileceğiniz bir kapı olan Kamboçya’nın incisi Siem Reap.
Uçsuz bucaksız tarih kokan tapınakları, lezzet dolu sokakları ve sıcakkanlı insanları ile Siem Reap, sizi unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor. Bu rehberde, özellikle Kamboçya’nın simgesi Angkor Wat‘a ev sahipliği yapan Siem Reap şehrine odaklanacağız. Ancak yazımızın sonunda, Kamboçya’da keşfedilecek diğer şehirlerden de bahsedeceğiz.
- Kamboçya Seyahat Detayları
- Kamboçya’ya Nasıl Gidilir?
- Kamboçya’ya Ne Zaman Gidilir?
- Siem Reap Seyahat Rehberi
- Siem Reap’ta Hangi Bölgede Kalınır?
- Siem Reap’ın Öne Çıkan Otelleri
- Siem Reap’ta Ne Yenir?
- Siem Reap’ta Görülmesi Gereken Yerler
- Siem Reap’a Yakın Görülecek Yerler
- Siem Reap’tan Ne Alınır?
- Kamboçya’nın Görülebilecek Diğer Şehirleri
- Kamboçya Seyahat Haritası
Kamboçya Seyahat Detayları
Kamboçya Hakkında Genel Bilgi
Kamboçya, Güneydoğu Asya’da yer alan ve tarihi Khmer İmparatorluğu’na ev sahipliği yapmış bir ülke. Bu eski krallık, zengin kültürel mirası ve mistik atmosferiyle biliniyor. Başkenti ise Phnom Penh olan Kamboçya; Tayland, Laos ve Vietnam gibi komşu ülkelerle çevrili.
Bölge, Angkor İmparatorluğu’nun antik kalıntılarıyla ünlü bir yer. Ancak, Kamboçya’nın tarihi sadece antik dönemle sınırlı değil; aynı zamanda 20. yüzyılın ortalarında yaşanan dramatik olaylarla da şekillenmiş.
Angkor İmparatorluğu, 9. ve 15. yüzyıllar arasında hüküm süren bir imparatorluk ve dünyanın en büyük dini anıtlarından biri olan Angkor Wat Tapınağı’nı inşa etmişler. Ayrıca bu dönem bölgedeki sanatsal, mimari ve kültürel gelişmelerin zirvesini de temsil ediyor.
20. yüzyılın ortalarında Kamboçya, Pol Pot liderliğindeki Kızıl Khmerler’in iktidara gelmesiyle büyük bir trajedi yaşıyor. 1975 ile 1979 yılları arasında ülkede gerçekleşen soykırım, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor. Bu dönemdeki acı olaylar, Kamboçya’nın modern tarihini de derinden etkiledi, diyebiliriz.
Son yıllarda Kamboçya halkı, ülkelerinin zorlu tarihinden toparlanmış; turizm, ekonomik kalkınma ve kültürel canlanma açısından da ülkede önemli adımlar atılmış. Bu nedenle Kamboçya, tarih ve doğanın eşsiz bir birleşimi olarak günümüzün en önemli seyahat rotalarının başında geliyor.
Kamboçya Vizesi Nasıl Alınır?
Kamboçya’ya seyahat etmeyi planlayan Türkiye vatandaşları için seyahat düzenlemeleri oldukça uygun ve esnek. Kamboçya, Türk pasaport sahiplerine kapıda vize imkânı sunmanın yanı sıra, e-vize başvurusu yapma olanağı da sağlıyor. E-vize, seyahatinizi önceden planlayan ve sınır kapısında zaman kazanmak isteyen ziyaretçiler için pratik bir seçenek, tavsiye de ediyorum. Ben seyahatimden 20 gün önce e-vizeye başvurarak ülkeye giriş yaptım. İnternet üzerinden ödemenizi yaptıktan sonra 3-7 gün arasında e-vizeniz mail adresinize iletiliyor.
Kamboçya’ya Nasıl Gidilir?
İstanbul’dan Kamboçya’ya seyahat edebilmek için aktarmalı uçuş yapmamız gerekiyor. Maalesef ki henüz İstanbul’dan Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh veya en turistik şehri olan Siem Reap’a direkt uçuşu bulunmuyor. Bu seyahati gerçekleştirmenin en hızlı yollarından biri İstanbul Havalimanı’ndan Türk Hava Yolları ile Kamboçya’nın aynı zamanda sınırlarını paylaştığı Tayland’ın başkenti Bangkok’a direkt uçmak. Akabinde Bangkok Airways, THAI Airways veya Air Asia ile Siem Reap’a 1 saatlik kısa bir uçuşla ulaşabilirsiniz.
Alternatif olarak, İstanbul Havalimanı’ndan ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan gerçekleştirdikleri uçuşlar ile Doha veya Dubai aktarmalı olarak Qatar Airways veya Emirates şirketleriyle de seyahat edebilirsiniz. Bu şirketler de geniş uçuş ağı ile İstanbul’dan Siem Reap’a aktarmalı seçenekler sunuyor.
Kamboçya’ya Ne Zaman Gidilir?
Siem Reap’ı ve Kamboçya’nın genelini ziyaret etmek için en uygun zaman, kasım ile nisan ayları arasındaki kuru mevsim. Bu dönemde hava sıcak ve yağışsız; bu da tapınakları keşfetmek için mükemmel bir atmosfer sunuyor.
Mayıs ile ekim ayları arasındaki yağışlı mevsimde seyahat edenler, tropik iklimin getirdiği yeşillik ve canlılıkla karşılaşırlar. Yağmurlar genellikle kısa süreli ve şiddetlidir, bu da tapınakları ziyaret etmeye engel değil. Ayrıca, bu dönemde doğa daha canlı ve pirinç tarlaları yeşillikleriyle göz alıcı bir manzaraya bürünüyor.
Temmuz ve ağustos ayları, sıcak ve nemli olabilir. Ancak yağışın getirdiği ferahlık, bazı gezginler için ilginç bir deneyim sunabilir. Yani her mevsim, Siem Reap’ın farklı bir yüzünü sergiliyor; bu da bölgeyi yıl boyunca keşfetmeyi cazip kılıyor.
Siem Reap Seyahat Rehberi
Siem Reap’ta Şehir İçi Ulaşım Nasıl Sağlanır?
Asya’daysanız ve şehir içinde A noktasından B noktasına gitmeniz gerekiyorsa, tabii ki en doğru araç Tuk-Tuk olacaktır. Bu renkli ve rahat araçlar, şehri keşfederken gözlemlemenizi ve açık havanın keyfini çıkarmanızı da sağlayacak. Siem Reap’ta bu araçlar, turistler arasında oldukça popüler bir ulaşım aracı.
Peki nedir bu Tuk-Tuk? Genellikle üç tekerlekli motorlu araçlardır ve arkalarında bir yolcu kabini bulunur. Açık tasarıma sahip olan tuk-tuklar, rüzgârın yüzünüze vurmasını ve şehrin atmosferini tam anlamıyla hissetmenizi sağlar.
Siem Reap’ta tuk-tuk fiyatları genellikle pazarlık üzerine belirleniyor. Yolculuğun sonunda bir sürpriz ile karşılaşmamak için fiyatı mutlaka önceden sürücü ile açıkça konuşmanızı tavsiye ederim. Pazarlık sürecine girmek istemezseniz eğer “Grab” aplikasyonu tam size göre. Asya’nın birçok ülkesinde kullanılan Grab son derece güvenli bir uygulama. Uygulama üzerinden tuk-tuk çağırabilir; ödemenizi kredi kartı veya nakit seçenekleri ile yapabilirsiniz.
Ayrıca Tuk-Tuk sürücülerinin genellikle turistlere rehberlik etmeye istekli olduklarını unutmayın! Bu da size şehir hakkında yerel bir bakış açısı sunabilir. Birçok sürücü size günlük bir ücret üzerinden anlaşma teklif edecektir. Sürücünüzle iyi bir iletişim kurarsanız, bu fırsatı kaçırmayın derim.
Tuk-tuk kullanımı dışında ulaşımı sağlamak için en uygun diğer alternatif ise araç kiralamak. Siem Reap Havalimanı’nda gelen yolcu katında bulunan araç kiralama alanından tercihinize en uygun seçimi yapabilirsiniz. Şehrin sürüş açısından oldukça güvenli olduğunun da altını çizmek isterim.
Siem Reap’ta Hangi Bölgede Kalınır?
Siem Reap’ta konaklayabileceğiniz beş bölge var. Bunlar: French Quarter, Old Market, Wat Bo, Taphul Village ve Charles de Gaulle Bulvarı. Her bölge hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;
French Quarter (Fransız Mahallesi)
- Fransız Mahallesi, kolonyal mimarisi ve şirin sokakları ile bilinir.
- Diğer Siem Reap alanlarına kıyasla daha lüks bir atmosfer sunar.
- Bu alanda butik oteller, lüks restoranlar, sanat galerileri ve şık kafeler bulabilirsiniz.
- Fransız Mahallesi, daha sofistike ve zarif bir atmosferi tercih edenler için ideal.
Old Market (Eski Pazar)
- Eski Pazar alanı, enerji ve hareketlilikle doludur.
- Siem Reap’ın kalbinde bulunur; Pub Street ile Gece Pazarı’na kolay erişim sağlar.
- Bütçe konaklamalarından orta düzey otellere kadar geniş konaklama seçenekleri bulabilirsiniz.
- Bu bölge; canlı atmosferi, yemek tezgâhları ve hediyelik eşya dükkânları ile gezginler arasında oldukça popüler.
Wat Bo
- Wat Bo Mahallesi, şehir merkezinin kalabalığından biraz uzakta daha sakin bir ortam sahip.
- Yapraklı sokakları, geleneksel ahşap evleri ve Siem Reap Nehri’ne yakınlığı ile bilinir.
- Daha huzurlu bir ortam arayan gezginler için idealdir.
- Wat Bo’da; pansiyonlar, butik oteller ve kafelerden oluşan bir karışım bulacaksınız.
Taphul Village (Taphul Köyü)
- Taphul Köyü, bütçe gezginleri için popüler bir seçenek.
- Uygun fiyatlı pansiyonlar, hostel’ler ve küçük oteller var.
- Bütçe dostu seçenekleri yanında Taphul Köyü, birçok cazibe merkezine ve restorana da yürüme mesafesinde.
- Bu bölge de, şehir merkezine kıyasla daha sakin bir atmosfer barındırıyor.
Charles de Gaulle Boulevard (Charles de Gaulle Bulvarı)
- Şehir merkezinin dışında bulunan Charles de Gaulle Bulvarı da sakin bir ortam sunuyor diyebiliriz.
- Bu bölgede lüks tatil köyleri ve bütçe otelleri gibi çeşitli konaklama seçenekleri bulabilirsiniz.
- Ana cazibe merkezlerinden biraz uzak olabilir, ancak uzun ve yorucu bir günden sonra huzurlu bir mola noktası olabilen oteller bu bölgede mevcut.
Siem Reap’ın Öne Çıkan Otelleri
Siem Reap’ta konaklama tercihim, günün yoğun temposundan sonra ılık bir akşamüstü tropikal bahçesinde huzur bulup; sakinliğiyle de büyüleyici bir atmosfer sunan bir otel.
Angkor Wat’a yakın lüks bir otel olan Park Hyatt ve Asya’nın lüks otel zinciri Anantara’nın Angkor Resort & Spa otelleri; hizmet anlayışı, barındırdığı tropikal dokuları ve keyifli atmosferleri ile bu sınıfa giriyor diyebilirim.
French Quarter’da bulunan Raffles Grand Hotel D’Angkor da hizmet kalitesi ve keyifli havuz alanı ile konaklama listemin üst sıralarında yer alıyor.
Fiyat ve performans odağında olan gezginler için Charles de Gaulle Bulvarı’nda yer alan Angkor Miracle Resort & Spa güzel bir alternatif. Tesis; tropikal bahçeleri, geniş yüzme havuzları ve spa olanakları ile konuklarına rahatlatıcı bir konaklama deneyimi sunuyor.
Çıtayı biraz daha yukarı çıkarmak isterseniz, dünyanın en minimalist lüks otel zincirlerinden biri ve Aman grubuna ait olan Amansara’nın, sunduğu hizmet ile seyahatinizi unutulmaz kılacağına eminim. Özel lüks tuk-tuk’ lar ile size tahsis edilmiş rehber eşliğinde Angkor Wat’ı keşfetmeye götüren turlar düzenliyorlar. Tarihle iç içe geçen bu özel deneyim, akıllardan kolay kolay çıkmayacak bir serüven vadediyor.
Siem Reap’ta Ne Yenir?
Eğer taze malzemeler ile hazırlanan bol baharatları yemekleri seviyorsanız, Kamboçya mutfağında seveceğiniz tatlar bulacağınıza eminim. Ancak özellikle bazı yemekler, ülkenin mutfağına imzası olarak geçmiş durumda ki bunları tatmadan dönmeyin derim.
- Amok: Bu geleneksel Kamboçya yemeği; Hindistan cevizi sütü, balık sosu ve baharatlarla pişirilen bir deniz ürünü veya tavuk yemeği. Otantik bir Kamboçya lezzeti arayanlar için vazgeçilmez.
- Lok Lak: Dökme demir tavada pişirilen baharatlı et (genellikle dana eti) ve taze sebzelerle servis edilen Lok Lak, yoğun lezzetiyle damakları şenlendiriyor.
- Nom Banh Chok: Kahvaltıda tercih edilen bu popüler noodle çorbası, taze baharatlar, sebzeler ve farklı protein kaynakları ile hazırlanıyor. Bir tür pirinç noodle’ı olan bu çorba, Kamboçya günlük yaşamının bir parçası diyebiliriz.
Sokak lezzetlerinden, geleneksel restoranlara kadar her köşede karşılaşabileceğiniz bu nefis tatlar, Siem Reap seyahatinizi unutulmaz kılacak ve Kamboçya’nın zengin mutfak kültürüyle tanışmanızı sağlayacak.
Malis Restaurant
Bu yazıyı okuduktan sonra seyahatiniz esnasında Malis Restaurant’a yolunuz düşerse beni anmadan geçmeyin! Şehrin en iddialı restoranı ve tüm menüsü adeta bir lezzet şöleni.
Kamboçya’nın ilk ve tek master chef’i Luu Meng tarafından kurulan restoran, Güneydoğu Asya mutfağını farklı bir seviyeye taşıyor. İmza tabakları arasında Kampot Crab Fried Rice, Moringa Çorbası, Bang Kang Malis veFish Amok bulunuyor. Hepsini denemelisiniz! Yoğunluğundan ötürü gitmeden önce de mutlaka rezervasyon yaptırmanızı öneririm.
Pokambor Ave, Krong Siem Reap 12131, Kamboçya +85515824888
Mahob Khmer Cuisine
‘Kamboçya mutfağını Avrupa damak tadına uyarlanmadan olduğu gibi tatmak istiyorum ve raw meat (ısı görmemiş et) ile aram çok iyi‘ derseniz Mahob Khmer Cuisine tam size göre! Keyifli bahçesi ise mekânın en büyük artısı. Keyifli bir akşam yemeği için ideal diyebilirim.
Kamboçya, Krong Siem Reap, Traing village +85515966986
Siem Reap’ta Görülmesi Gereken Yerler
Angkor Wat
Yeni bir ülkenin topraklarına ayak bastığım an, özellikle de o ülkeye varmak için uzun uçuşlar ve aktarmalar gerekiyorsa, içimde her zaman “Dünyanın bir ucu” deyişi canlanır. Ancak bu tabirin anlamı kişiden kişiye, deneyimden deneyime değişiyor tabii. Benim için dünya, coğrafi bir gerçekliğin ötesinde; bir kültür mozaiği, tarih katmanları ve yabancılık duygularının bütünleştiği bir yer. Yani uzak diyarların da ötesinde bir keşif serüveni! Ancak bu keşif sadece coğrafi sınırları değil, aynı zamanda içsel sınırları da aşmayı gerektiriyor.
‘Dünyanın bir ucu’ deyişi ise sanki zamanın dokusunu hissedebileceğiniz, tarihin izlerini sürebileceğiniz bir tapınak-şehir olan Angkor Wat’la özel bir bağ kuruyor. Angkor Wat, sadece coğrafi bir yer değil, aynı zamanda geçmişin sayfalarında yolculuk yapabileceğiniz tarihi bir hazine. Burada, taşınmış zamanın izlerini, eski medeniyetlerin anılarını ve kültürel mirasın derinliklerini keşfedebilirsiniz. Onu bu kadar özel yapan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ne taşıyan da tam da bu özelliği oluyor, diyebilirim.
Tapınakların karmaşık detayları, duvarlardaki oyma işçiliği ve Angkor Wat’ın genel atmosferi sizi bulunduğumuz yüzyıldan tamamıyla koparıyor. Bu eşsiz yapı, antik Khmer medeniyetinin zirvesini ve dünya tarihinde önemli bir dönemi temsil ediyor. Her bir taş, adeta geçmişin sırlarını taşımakla kalmaz; aynı zamanda zamanın tükenmeyen akışına direnir gibi dimdik ayakta durmaya devam eder.
Kamboçya’nın sembolü hâline gelmiş olan bu eşsiz tapınak, dünyanın en büyük dini anıtı. 12. yüzyılda Kmer İmparatoru Suryavarman II tarafından Hindu tanrısı Vişnu‘ya adanarak inşa edilmiş. Daha sonra zaman içinde Budist tapınağı olarak kullanılmaya başlanmış. Kmer İmparatorluğu’nun zirvesindeki bu ihtişamlı yapı, günümüzde hâlâ ibretle incelenen bir arkeolojik harika.
- Angkor Wat’ı ziyaret edebilmek ne kadar vakit ayırmalıyım?
Angkor Wat ve çevresindeki tapınakları tam anlamıyla keşfetmek için en az 2-3 gün ayırmanızı öneririm. Bu süre, ana tapınaklar olan Angkor Wat, Bayon ve Ta Prohm‘un yanı sıra daha uzakta bulunan bazı manzaralara da zaman ayırmanıza olanak tanıyacaktır. Rehberli turlar veya kendi başınıza keşfe çıkmak, ziyaret sürenizi etkileyebilir; bu nedenle planlamalarınızı buna göre yapmanızı tavsiye ederim.
- Angkor Wat’a gün doğumunda gitmek şart mı?
Angkor Wat, gün doğumunda ve gün batımında adeta iki farklı büyüye bürünerek muazzam görsel şölenlere ev sahipliği yapıyor. Tapınağın giriş alanındaki gölde oluşan yansıma, özellikle sabahın erken saatlerinde unutulmaz bir atmosfer sunuyor. Bu deneyimi yaşamadan Siem Reap’ten ayrılmamalısınız.
Bunun için günün erken saatlerinde -yaklaşık sabah 5 civarında- otelinizden sizi alan turist rehberiniz veya tuk-tuk sürücünüzle birlikte Siem Reap ve Tapınaklar bölgesinin ortasında bulunan bilet ofisine gitmelisiniz. Buradan temin edeceğiniz 1 günlük, 3 günlük veya 1 haftalık olan biletinizle Angkor Wat’a doğru yola çıkıyorsunuz. Gün doğumuyla birlikte başladığınız bu unutulmaz serüvene, tapınak ziyaretlerinizle devam edebilirsiniz.
Sıcaklık ve nemin yüksek olduğu öğle saatlerinde birçok tur programı sizi otelinize geri götürerek kısa bir dinlenme imkânı sunuyor. Akşamüstü ise tapınak turunuz tekrar devam eder. Angkor Wat’ın gün batımındaki etkileyici manzarası, seyahatinizin en özel anlarından biri olabilir. Bu yüzden gün batımını kaçırmamanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Bayon Tapınağı
Bayon Tapınağı, Angkor Thom şehrinin merkezinde yer alan etkileyici bir tapınak. Kral Jayavarman VII tarafından 12. yüzyılda inşa edilen bu tapınak, Angkor bölgesinin en dikkat çekici ve simgesel yapılarından biri olma özelliğini taşıyor.
Bayon, karmaşık bir yapıya sahip olan Angkor Thom’un merkezinde yer alıyor. Tapınak, gülümseyen dev yüz kabartmalarıyla ünlü. Toplamda 54 kuleye sahip olan Bayon’un her bir kulesinde bu devasa yüz kabartmaları bulunuyor. Bu yüzlerin sayısı zamanla değişmiş olabilir, ancak inşa edildiğindeki orijinal yapısında bu sayının 54 olduğuna inanılıyor.
Bayon Tapınağı, Kral Jayavarman VII’nin hükümdarlığının bir ifadesi olarak düşünülmüş. Tapınak, hem Budist hem de Hindu öğelerini içeren karma bir yapıya sahip. Bu özellik, dini hoşgörü ve çeşitliliği yansıtıyor.
Bayon Tapınağı’nı ziyaret ederken kendinizi dar ve kısa kapılardan, tünelleri andıran koridorlardan geçerken bulabilirsiniz. Şaşırmaya hazır olun!
Ta Prohm Tapınağı
Ta Prohm Tapınağı, doğanın gücü ile savaşan ağaçların sarılıp sardığı oldukça mistik bir atmosfere sahip olan benzersiz bir tapınak. Aynı zamanda popüler bir adı daha var: “Tomb Raider Tapınağı” Hollywood yıldızı Angelina Jolie’nin başrol oynadığı Tomb Raider filminin çekildiği bu tapınak, filmle özdeşleşti ve dünya genelinde tanınmaya başladı. Ta Prohm’un sürükleyici ve gizemli manzarası, kesinlikle unutulmayacak bir deneyim sunuyor.
Banteay Srei Tapınağı
Banteay Srei Tapınağı, Angkor bölgesindeki diğer tapınaklardan farklı olarak kırmızı renkli kum taşından inşa edilmiş muazzam bir sanat eseri. Bu küçük ancak etkileyici tapınak, incelikle işlenmiş oymalarıyla ve detaylı kabartmalarıyla biliniyor. Sanatsal açıdan oldukça büyük bir öneme sahip.
Tapınak, Angkor dönemindeki ustaca taş işçiliğinin ve mimarinin zarafetini yansıtıyor. Bu nedenle zamanla tarih tutkunları ve sanatseverler için vazgeçilmez bir durak hâline gelmiş. Özellikle tapınağın duvarlarındaki oyma işçiliği, Hindu mitolojisinin ve tanrılarının anlatılarını detaylı bir şekilde yansıtarak ziyaretçilere benzersiz bir görsel şölen sunuyor.
Banteay Srei Tapınağı, Angkor bölgesindeki diğer büyük tapınaklardan biraz uzakta olsa da, sanatseverler için bu kültürel hazinenin tadını çıkarmak adına mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir nokta.
Siem Reap’a Yakın Görülecek Yerler
Tonle Sap Gölü
Tonle Sap Gölü, Güneydoğu Asya’nın en büyük tatlı su gölü olma özelliğine sahip. Siem Reap’ın yaklaşık olarak 15 kilometre güneyinde yer alan göl, üzerinde yüzen evlerden oluşan bir köy barındırmasıyla da oldukça meşhur. Göle ulaştıktan sonra ufak bir tekne ile göle açılıp yüzen köyü keşfetme ve suyun üzerinde nasıl bir yaşam sürüldüğünü yakından gözlemleme fırsatı bulabilirsiniz. Tekne denince aklınızda farklı şeyler canlanmasın, ufak tahta kayıklar bu gezi sırasında size eşlik edecek denilebilir.
Tonle Sap Gölü’ne gitmek için Siem Reap’tan taksi veya tuk-tuk kiralanabilir. (Özel bir taşıma tercih ediyorsanız ve rahat bir seyahat istiyorsanız bu uygun bir seçenek olur.) Yerel acentelerle iletişime geçerek tur operatörlerinin ve otellerin Tonle Sap Gölü turları için sunduğu paketleri de değerlendirebilirsiniz. Göl, Kamboçya’nın yağışlı sezonunda genişler ve kurak sezonunda küçülür, bu nedenle ziyaret tarihinizi bu durumu göz önünde bulundurarak seçmelisiniz.
Kulen Dağı
Kulen Dağı, Kamboçya’nın kuzeydoğusunda, Siem Reap şehir merkezinin yaklaşık 50 kilometre kuzeyinde yer alan mistik bir destinasyon. 9. yüzyılda Kral Jayavarman II tarafından inşa edilen Kulen Dağı, antik Khmer İmparatorluğu’nun başkenti olan Angkor’u besleyen su kaynaklarına da ev sahipliği yapıyor. Zirvedeki Buda heykeli ve çevresindeki doğal güzellikler, özellikle de şelaleler unutulmayacak bir manzara sunuyor.
Tuk-tuk, araç kiralama veya tur operatörleri aracılığıyla dağa ulaşım sağlayabilirsiniz. Dağa çıkan yol, zaman zaman engebeli olabiliyor, bu nedenle rahat bir ulaşım seçeneğini tercih etmenizi tavsiye ederim. Ziyaretiniz sırasında trekking rotalarından geçeceğiniz için rahat kıyafetler giymeniz ve yanınızda su bulundurmanız da oldukça önemli.
Angkor National Museum
Angkor Wat’a yapacağınız ziyaret size yetmediyse ve bu tarihi miras hakkında daha detaylı bilgi edinmek istiyorsanız, Angkor National Museum’a da uğramalısınız. Müzede Khmer İmparatorluğu’na ait birçok önemli eser sergileniyor.
Siem Reap’ta Gece Hayatı
Siem Reap’ın gece hayatı, şehrin bir turizm merkezi olması sebebiyle çok canlı. Özellikle Pub Street (Street 08) gece hayatının kalbi olarak biliniyor. Barlar, gece kulüpleri ve kafeler ile dolu bu bölge, çeşitli müzik türlerinde canlı performanslara da ev sahipliği yapıyor.
Siem Reap’tan Ne Alınır?
Pub Street’i kesen caddelerde bulunan Night Market (Gece Pazarı) alışveriş yapmak isteyenler için ideal bir yer. Siem Reap’ta gece açık olan bu pazarlar, şehrin farklı yerlerinde karşınıza çıkabilir. El yapımı hediyelik eşyalar, Kmer elbiseleri, tekstil ve yerel el sanatları işleri gibi birçok ürünü bu pazarlardan satın alabilirsiniz. Pazarlık yapmadan aman el sıkışmayın! Pazarlıksız durumlarda, değerinin 4-5 katına satabiliyorlar.
Kamboçya’nın Görülebilecek Diğer Şehirleri
Kamboçya denince ilk akla gelen Angkor Wat ve ona ev sahipliği yapan şehir Siem Reap olsa da, diğer şehirlere kara veya hava yolu ile geçiş yaparak seyahatinizi zenginleştirebilirsiniz. Bu şehirler, Kamboçya’nın farklı yönlerini keşfetmek isteyen gezginler için ‘’olmazsa olmaz’’ diyebiliriz. Tarih, kültür, doğa ve plaj tatili gibi çeşitli ilgi alanlarına hitap eden bir gezi planlamak için bu şehirleri de mutlaka listenize eklemelisiniz.
- Phnom Penh: Başkent Phnom Penh, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle biliniyor. Saraylar, tapınaklar, müzeler ve Mekong Nehri kıyısındaki atmosferi ile ziyaretçilere gerçekten harika deneyimler sunuyor.
- Sihanoukville: Kamboçya’nın güney kıyısında bulunan Sihanoukville, beyaz kumsalları ve turkuaz deniziyle ünlü bir yer. Tatilciler için oldukça popüler bir destinasyon. Ayrıca Sihanoukville’den adalara yapılan günübirlik turları da keyifli bir seçenek olarak değerlendirebilirsiniz.
- Battambang: Tarihi ve geleneksel mimarisiyle ünlü olan Battambang, Kamboçya’nın kuzeybatısında yer alıyor. Kolonyal tarzda binaları, sanat sahneleri ve şehri çevreleyen tarım arazileri ile biliniyor.
- Kampot: Mekong Nehri kıyısındaki Kampot; doğal güzellikleri, tarihi yapıları ve sakin atmosferi ile öne çıkıyor. Özellikle karabiber tarlalarıyla ünlü bir şehir.
- Koh Rong Adası: Kamboçya’nın güney kıyısında yer alan Koh Rong Adası; beyaz kumsalları, berrak denizi ve tropikal doğasıyla enfes bir yer. Dinlenmek ve doğanın tadını çıkarmak isteyenler için en ideal yerlerin başında geliyor.