Tokyo Seyahat Rehberi
Yazı Boyutu:
Yoğun nüfusuna rağmen düzeni ve disipliniyle şaşırtan, teknoloji ile geleneksel kültürü harmanlayan Tokyo, keşfedilecek sayısız deneyim sunuyor. Sessizlik içinde ilerleyen kalabalık trenleri, bahşiş kabul etmeyen nazik insanları, kocaman parkları ve caddelerindeki temizliğiyle bu şehir, metropol yaşamına bambaşka bir bakış açısı kazandırıyor.
“Japonya” denildiğinde akla, geleneksel kültüründen vazgeçmeyen, çalışkan, saygılı ve yardımsever kimonolu insanlar gelirken; “Tokyo” dendiğinde ise gökdelenler arasında hızla yürüyen takım elbiseli insanlar, neon ışıkları ve ileri teknoloji çağrışım yapıyor.
Bu tesadüf değil; Tokyo, yalnızca merkezinde yaklaşık 14 milyonluk nüfusuyla sürekli hareket halinde olan bir şehir. Burada yaşayan biri olarak, bazen dükkânının önüne iki sandalye atıp tavla oynayan insanları görmeyi özlesem de, Tokyo’nun sorumluluk bilinciyle şekillenen düzenli sosyal yaşamını da seviyorum.
Tokyo’yu gezerken sizi şaşırtacak birçok şeyle karşılaşabilirsiniz. Harita üzerinde tek seferde gösterilemeyecek kadar karmaşık metro ve tren hatlarından bahsetmiyorum bile. Ancak tüm bu yoğunluğa rağmen, metropollerin getirdiği keşmekeşten büyük ölçüde uzak oluşu sizi şaşırtabilir.
Japonya’da yemek saatleri oldukça dakiktir; bu yüzden bir restoranda, önceden dizilmiş sandalyelerde sessizce 45 dakika boyunca sıranızı beklemek alışılmış bir durumdur. Tren ve metro istasyonlarında, trenden inen herkes çıkmadan kimsenin içeri girmemesi veya kalabalık bir trende bile sessizliğin korunması sizi etkileyebilir. Merkezi ve turistik bölgelerden uzaklaştığınızda ise birkaç durak sonra mahallenin dinginliği ve huzuru sizi şaşırtacaktır.
Tokyo’nun kocaman parkları, yol kenarındaki ağaçları, tertemiz caddeleri, özel günlerde hâlâ kimono giyen insanları ve bahşiş kabul etmeyen esnafları… Bu şehirde görülecek ve deneyimlenecek çok şey var!
Hazırsanız Tokyo’nun en özel yönlerini keşfe çıkıyoruz!
Tokyo’ya Nasıl Gidilir?
Tokyo’da iki havalimanı bulunuyor: Haneda ve Narita. İniş için uçuş günlerine ve saatlerine göre -şehrin kalabalığını dikkate alarak- seçim yapabilirsiniz. Haneda Havaalanı daha şehrin içinde, Narita Havaalanı ise şehre biraz daha uzakta konumlanıyor.
Haneda Havaalanı’nda inerseniz kolaylıkla havaalanı içinden geçiş yapabileceğiniz “Keikyu Airport” tren hattı ile Shinagawa istasyonuna direkt ulaşabilir ve oradan da otelinizin bulunduğu yöne devam edebilirsiniz.
Eğer Narita Havaalanı’nda inerseniz sizi şehre kadar yaklaşık 1 buçuk saatlik bir yol bekliyor. Dilerseniz havaalanı içindeki gişelerden biletini alabileceğiniz ‘Airport Limousin Bus’lardan yararlanarak direkt gideceğiniz bölgeye ulaşabilir veya yine havaalanı içinden geçiş yapabileceğiniz “Narita Express” treni ile yaklaşık 45 dakikada Nippori istasyonuna ulaştıktan sonra otelinizin bulunduğu istikamete devam edebilirsiniz.
Direkt uçuş ile Tokyo’ya gelmek istiyorsanız iki havayolu seçeneğiniz var. Türk Havayolları‘nın ve All Nippon Airways (ANA) ile İstanbul’dan direkt uçuşu ile yaklaşık 11 saatte ulaşabilirsiniz.
Aktarmalı gitmeyi seçerseniz birçok hava yolu firmasının, Asya’daki farklı şehirler üzerinden yine farklı bekleme sürelerine sahip aktarmalı uçuşlarından birini seçebilirsiniz.
Eğer bütçeniz kısıtlı ise aktarmalı uçuşlar da mümkün. Ethidad, Qatar, Emirates gibi konforlu havayolları, aktarma uçuş mesafesi açısından uçuş süresini kısaltabilecek Güney Kore veya Çin’e ait Havayollarının aktarmalı uçuşları da bulunuyor. Hatta Singapur veya herhangi bir Avrupa ülkesi üzerinden uçma şansınız da var. Aktarmalı uçuşlarının da çoğunu denemiş biri olarak, fiyat ve uçuş süresi performansı açısından ben son yıllarda Uzak Doğu aktarmalı uçuşları daha çok tercih ediyorum.
{48262}
Tokyo’ya Ne Zaman Gidilir?
Tokyo’nun her mevsim güzellikleri ve zorlukları var. Japonya’nın geneli olarak en güzel mevsimi “Sakura” yani kiraz çiçeklerinin açtığı mevsimi içine alan bahar aylarıdır. Kiraz çiçeklerinin mart ayının sonunda toplamda sadece 2 haftalık bir süre içinde açık kalması ve tamamen o seneki sıcaklığa göre o haftaların öne ya da arkaya kayması nedeniyle, tam açık oldukları zamanı tutturmak biraz zor olabilir.
Ancak bunu da seyahatin heyecanının bir parçası olarak düşünebilirsiniz. Sakura döneminde, şehri pespembeye boyayan sakura çiçeklerinin büyüsü altında dönemin turist yoğunluğu kalabalığı sizi rahatsız etmeyebilir. Ama rahatsız edeceğini düşünüyorsanız, Japonya seyahati için sonbahar mevsimini öneririm.
Sonbaharda Tokyo ne soğuk ne sıcak, tam seyahat edilecek bir havaya bürünür. Sonlarına doğru kızaran yapraklar “momiji”lerin şahane manzarası da cabası.
Sonbahar Japonya’da genellikle fırtına ve tayfun dönemi olarak bilinse de küresel ısınmayla birlikte bu hava olayları azalmış gibi görünüyor. Son yıllarda Tokyo’da sonbahar yağışları bile oldukça seyrekleşmiş durumda. Yaz ayları ise hem sıcak hem de yüksek nemli, alışkın olmayanlar için bunaltıcı olabilir. Ama yaz festivalleri ve havai fişek gösterileri şehre ayrı bir renk katıyor. Kışın yağış pek olmaz ama hava oldukça kuru, bu yüzden nemlendirici yanınızda bulundurmak iyi olur. Üstelik kışın uçak biletleri daha uygun ve turist yoğunluğu daha az.
{282131}
Tokyo’da Görülmesi Gereken Yerler
Tokyo, keşfedilecek o kadar çok yer ve deneyim sunuyor ki, ne kadar süre kalırsanız kalın, her köşe başında yeni bir keşif sizi bekliyor.
Asakusa Bölgesi Turu
Sensoji Tapınağı
Daha öncesinde Kyoto’ya gittiyseniz Tokyo’da tapınak görmesek de olur diyebilirsiniz. Ancak Merhamet Tanrıçası olarak bilinen Bodhisattva Kannon’a adanan Sensoji Tapınağı‘nı görmenizi öneririm. Tapınağa giden yol boyunca hediyelik eşyalar ve yerel abur cuburların satıldığı “Nakamise Dori” kesinlikle görülmeye değer.
Eğer isterseniz, yakındaki mağazalardan bir kimono kiralayarak bu yolu bir Japon gibi yürüyerek tadını çıkarmanız da mümkün. Kimononuzla salınarak hediyelik eşya alışverişinizi yaparken, bölgenin ünlü abur cuburu “Kaminariokoshi” krakerlerinden de denemenizi tavsiye ederim. “Tanrı’yı çağırmak” anlamına da geldiği için uğurlu sayılan bu tatlı krakerler belki de size de şans getirir.
Nakamişe Dori yolunun sonuna geldiğinizde sizi karşılayacak olan Sensoji Tapınağı’nın hikayesine gelince:
Efsaneye göre, M.S. 628 yılında Sumida Nehri’nde balıkçılık yapan iki kardeş, ağlarına küçük bir Kannon heykeli takıldığını fark ederler. Heykeli suya geri atsalar da, heykel tekrar ağlarına takılır.
Asakusa köyünün lideri, bu olayın kutsal bir işaret olduğunu düşünerek Kannon’a adanmış bir tapınak inşa edilmesini sağlar. Tapınağın ortasında yanan tütsülerin dumanlarına kafanızı maruz bırakırsanız akıllı olacağınıza, kolunuzu bacağınızı maruz bırakırsanız sağlıklı olacağınıza inanılıyor.
Kappa Bashi
Eğer mutfak eşyalarına ilginiz varsa Sensoji’den sonra hemen yakındaki “Kappa Bashi” sokağını mutlaka görmeniz gerekiyor. İsmini Japon halk hikayelerindeki kurbağa insan karışımı ‘Kappa‘dan alan sokak, daha önce hiç görmediğiniz mutfak aletleri, meşhur Japon bıçakları dükkanları ile ünlü. Yemek yapmaya ilgisi olmayan birini bile cezbedebilecek, çeşit çeşit ilginç ürün bulunuyor.
Skytree
Yine Asakusa bölgesinin bir başka sembolü ise dünyanın en yüksek 3. yapısı olarak bilinen ve Sensoji Tapınağı’nın ortaya çıkma efsanesinde de adı geçen Sumida Nehri’nin hemen yanında yer Skytree’dir. Skytree’nin üzerine çıkarsanız muhteşem bir Tokyo manzarası görebilirsiniz.
Eğer şehir manzarasına pek ilgi duymuyorsanız, Skytree’yi uzaktan izleyip etkileyici siluetinin fotoğrafını çekmek de keyifli bir seçenek olabilir. Hemen yakınında yer alan ve Asahi Birası’nın köpüğünü temsil eden sanatsal yapısıyla dikkat çeken Asahi Bira Fabrikası da fotoğraflamaya değer mimariler arasında.
Harajeku ve Shibuya Bölgesi Turu
Meiji Jingu
Tam bir geleneksel Japonya ve modern Japonya harmonisi olan bu bölgede ilk ziyaret edeceğiniz yer öncelikle bir Şinto tapınağı olan Meiji Jingu. Meiji imparatoru ve karısı adına yapılan bu tapınağı mutlaka hafta sonu ziyaret etmelisiniz. Çünkü böylelikle varlıklı kişilerin tapınakta gerçekleştirdiği düğünlere denk gelebilir, “Shiromuku” denen beyaz Japon gelinliği içindeki gelinlere ve geleneksel düğün törenlerinin bir parçasına şahit olabilirsiniz.
Meiji Jingu, Tokyo’daki en büyük tapınaklardan biri olup, aynı zamanda Power Spot olarak da biliniyor. Tapınağa ulaşmak için, Harajuku tren istasyonunun hemen yanında bulunan yemyeşil, huzurlu bir yolu uzun bir yürüyüşle geçmek gerekiyor. Yolun sonunda, sağlı sollu dizilmiş geleneksel sake fıçıları sizi karşılıyor ve ardından ana tapınağın girişini görüyorsunuz.
Takeshita Street
Meiji Jingu’dan çıktıktan sonra, hemen yakınındaki ünlü Takeshita Street‘e yöneldiğinizde, farklı kıyafetleriyle günümüz gençlerini, rengarenk pamuk şekerleri, ilginç kıyafetleri, Japon gençliği modasını ve konsept kafeleri görmeniz an meselesi. Meiji Jingu’dan hemen sonra karşınıza çıkan bu manzaraya şaşırmayın. Tokyo, tam olarak böyle bir şehir.
Omotesando
Sonrasında bu gençlik modası ve pop kültürü kokan sokağın hemen paralelindeki Omotesando Caddesi‘ne geçebilirsiniz. Omotesando caddesinde yürüyen insanların şıklık yarışını izlerken, Japonya’nın en ünlü mimarlarından biri Tadao Ando tarafından tasarlanıp inşa edilen, prestijli alışveriş merkezi Omotesando Hills‘i gezebilirsiniz.
Omotesando caddesindeki tek gösterişli mimarı bina elbette Omotesando Hills değil. Ünlü markaların her birinin mağazaları görsel şölen. Ayrıca bu caddenin arka ara sokaklarında vintage mağazaların da tadını çıkarabilirsiniz.
Shibuya
Omotesando’dan, sadık köpek Hachiko heykeli ve o meşhur kalabalık kavşağı ile ünlü Shibuya‘ya trenle geçebilirsiniz. Ancak yürümeniz daha keyifli olacaktır. Hatta bahar veya yaz aylarında geldiyseniz, Yoyogi Park‘a uğramayı da ihmal etmeyin. Shibuya’ya vardığınızda sizi hemen Shibuya Scramble Crossing istasyon tarafında Hachiko heykeli karşılıyor olacak.
Hachiko ile bir fotoğraf çekildikten sonra Tokyo Drift filminin en ünlü sahnelerinden birinin geçtiği Shibuya Scramble Crossing‘in tadını çıkarabilirsiniz. İsterseniz kavşağı hemen karşıdaki Starbucks’in üst katından veya çevredeki binaların üst katlarından kuşbakışı da görebilirsiniz.
Doğrusunu söylemek gerekirse sadece karşıdan karşıya geçmek ve ışıl ışıl ekranları izlemek bile oldukça eğlenceli oluyor. Tokyo içinde geç saatlere kadar yaşayan nadir bir bölge olan Shibuya’da gece hayatını deneyimlemek de mümkün. Geç saatlere kadar açık barlar, speakeasy mekanlar, club’lar bu çevrede toplanır. Tabi 109 veya Disney Store gibi yerlerle alışverişin keyfini de sürebilirsiniz.
Shinjuku
Gece hayatının tadını çıkarabileceğiniz bir diğer bölge ise Shinjuku. Özellikle Kabukicho, “uyumayan şehir” olarak bilinir ve hareketli atmosferiyle ünlüdür. Tokyo Drift’in Shibuya Scramble Crossing sahnesinin başlangıç kısmının burada çekildiğini de hatırlatalım. Bölgedeki Toho Sineması’nın tepesindeki Godzilla heykeli, arka plandaki yüksek iş merkezleri ve önünden hızla geçen trenle birleşen manzarası, Shinjuku’nun en ikonik görüntülerinden biri.
Shinjuku, dünyanın en yoğun tren istasyonu olarak hem ulaşım kolaylığı sunar hem de konaklama açısından da oldukça avantajlı bir bölge. Eğer anime figürleri veya elektronik mağazalar ilginizi çekmiyorsa, Akihabara’ya gitmek yerine Shinjuku’daki Yodobashi Camera ve Bic Camera gibi büyük mağazalarda yurt dışı voltaj uyumlu elektronik ürünleri rahatlıkla bulabilirsiniz.
Shinjuku İstasyonu’nun her çıkışı farklı bir atmosfer sunar, bu yüzden sadece birini görüp “tamam, burayı keşfettim” demek sizi yanıltabilir. Eğer vaktiniz varsa, tüm çıkışlarını keşfederek Shinjuku’nun sunduğu zengin çeşitliliği gerçekten hissetmelisiniz.
Odaiba Turu
Tokyo Körfezi’ndeki yapay ada Odaiba, şehrin modern yüzünü keşfetmek için harika bir bölge. Körfeze uzanan Rainbow Köprüsü’nü izlerken aniden karşınıza çıkan Özgürlük Heykeli, Tokyo’nun alışılmış imajından farklı bir manzara sunuyor.
Odaiba’da büyük alışveriş merkezleri ve outlet’lerde vakit geçirmenin yanı sıra, mutlaka görmeniz gereken iki yer var: dijital sanat müzesi TeamLab Planets ve balık pazarı. Her ikisi de sürücüsüz Yurikamome tren hattı üzerinde, yan yana istasyonlarda bulunuyor. Bu hattı kullanarak Tokyo’nun muazzam manzarasını izleyebilir, büyülü bir dünyaya adım atabilir ve taze sushi deneyimi yaşayabilirsiniz. Ayrıca, eski bir Japon köyü atmosferinde farklı lezzetler keşfetmek de mümkün.
Ginza
Tokyo’nun en ünlü ve lüks alışveriş caddesi olan Ginza Chuo‘ya hafta sonu giderseniz, trafiğe kapalı haliyle keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Eğer mimariye ilginiz varsa, Ginza Six, Mitsukoshi ve Wako gibi büyük alışveriş merkezlerinin gösterişli tasarımları ilginizi çekecektir.
Ginza’daki Uniqlo‘nun 12 katlı mağazası, bölgenin en popüler alışveriş yerlerinden biri. Ancak, genellikle kalabalık olduğundan, eğer zamanınız sınırlıysa, Harajuku, Shibuya ve Shinjuku gibi diğer bölgelerdeki büyük Uniqlo şubelerini de ziyaret edebilirsiniz. Bu şekilde alışveriş deneyiminizi daha rahat hale getirebilirsiniz.
Ueno
Ueno, yalnızca geniş parkı ve kültürel noktalarıyla değil, aynı zamanda hareketli “Ameyoko” pazarıyla da biliniyor. Burada, sokak lezzetlerinden kozmetiğe, taze deniz ürünlerinden giyime kadar çok çeşitli alışveriş imkanları bulunuyor. Bu pazar, Tokyo’nun en canlı ve renkli alışveriş noktalarından biri olarak bilinir.
Ryogoku
Vaktiniz elveriyorsa uğramaya değer bir diğer durak ise Ryogoku İstasyonu ve çevresi. Daha istasyona vardığınız anda sizi karşılayan Sumo resimleri ve ünlü güreşçilerle ilgili bilgiler, bu bölgenin ruhunu yansıtıyor.
İstasyondan çıktığınızda ise sokaklarda yürüyen Sumo güreşçileriyle karşılaşmanız mümkün. Üstelik nazikçe rica ederseniz, çoğu sizinle fotoğraf çektirmeyi de kabul ediyor. Bölgede, Japonya’nın en önemli Sumo arenalarından biri olan Ryōgoku Kokugikan’ı ziyaret edebilir ve Sumo güreşçilerinin geleneksel yemeği Chanko Nabe’nin tadına bakabilirsiniz.
Kawagoe
Turistler tarafından pek bilinmeyen eski Tokyo’yu, yani “Küçük Edo” olarak da anılan Kawagoe’yi keşfetmeye ne dersiniz? Edo döneminden günümüze kadar dokusunu koruyan sokakları, tarihi Japonya’yı yansıtan dükkanları ve restoranlarıyla adeta zamanda yolculuk yapmış gibi hissedebilirsiniz. Kawagoe’ye ulaşmak için ise Seibu Shinjuku İstasyonu’ndan express trene binerek son durakta inmeniz yeterli.
Takaosan
Japonya’da, hatta Tokyo gibi bir metropolde bile doğayla iç içe olma şansını yakalamak mümkün. İşte turistlerin pek bilmediği harika bir alternatif daha! Shinjuku’dan Chuo tren hattı ile kolayca ulaşabileceğiniz Takao Dağı, Michelin rehberinde üç yıldızlı bir destinasyon olarak yer alıyor.
Özellikle sonbaharda, momiji mevsiminde kıpkırmızı yapraklarla büyüleyici bir manzaraya bürünen dağ, diğer mevsimlerde de doğanın tadını çıkarmak için harika bir seçenek. Üstelik sadece doğasıyla değil, çevresindeki şehir dokusuyla da Japonya’nın farklı bir yüzünü keşfetmek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir deneyim.
Tokyo’da Nerede Kalınır?
Konaklama açısından Shinjuku, ulaşım kolaylığı ve merkezi konumu sayesinde en ideal bölgelerden biri. Japonya genelinde bütçe dostu bir seçenek arıyorsanız, business oteller iyi bir alternatif olabilir. Daha ekonomik otelleri tercih edecekseniz, odada banyo olup olmadığını kontrol etmek önemli. Üç yıldızlı oteller genellikle konforlu olup, diş fırçasından pijamaya kadar pek çok ihtiyacı karşılar. Dört ve beş yıldızlı oteller ise üst düzey hizmet sunarak beklentilerinizi fazlasıyla karşılayacaktır.
Otel yerine ev konforunda bir konaklama arıyorsanız, Akasaka’daki Cocoshuku evleri iyi bir alternatif olabilir. Temiz, şık ve konforlu bir ortam sunan bu konaklama seçeneği, aynı zamanda zarif atmosferiyle de öne çıkıyor.
{213453}
