Adana’nın Simgesi: Taşköprü
Yazı Boyutu:
Tarihin derinliklerinden gelen ve günümüzde hala kullanılan dünyanın en eski köprüsü olan Adana’nın simgesi Taşköprü’yü inceleyin!
Tarihi antik dönemlere kadar uzanan, krallar ve imparatorlar tarafından adı kitabelere kazınan Adana, doğanın ve binlerce yıllık tarihin izlerini günümüze kadar getiren en eski şehirlerden biri. Tam 3000 yıllık tarihiyle Adana, insanoğlunun ilk kez yerleşik hayata geçtiği Neolitik Çağ’dan izler taşıyan, pek çok tarihi yapı ve mekana ev sahipliği yapıyor. Seyhan ve Yüreğir yakalarını Seyhan Nehri üzerinde birleştiren Taşköprü ise günümüzde hala kullanılan dünyanın en eski köprüsü.
Ülkemizin her tarafının adeta bir cennet olduğunu, belki de en çok anladığımız yıl bu sene oldu. Yurt dışına gidemiyor oluşumuz, Türkiye’nin -şimdiye kadar belki de hiç farkında olmadığımız- en güzel bölgelerini keşfetmek için bir fırsat oldu. Biz de Türkiye’nin #ÇokÇekici operatorü Turkcell ile ülkemizin en çekici noktalarının ikinci durağı olan Adana Taşköprü’yü sizinle buluşturuyoruz.
Adana Taşköprü Tarihi ve Hikayesi
“Adania denilen bir şehirle savaştım. Önünden bir nehir akıyordu. Nehrin üzerinde de bir köprü vardı.” der ve hem şehrin hem tarihin ikonik simgelerinden biri olan Taşköprü’den böyle bahseder Hitit Kralı I. Arnuwanda Adana ile savaşını anlatırken. Şehrin akıllara kazınan güzelliği de böylelikle M.Ö. 1550 tarihli bir kitabede yerini alır. Hititlere dayanan başka bir rivayete göre ise Kral Hattusili Suriye’ye giderken Adana’dan geçer ve Seyhan Nehri üzerine bu köprüyü yaptırır. 1850’li yıllarda şehri ziyaret eden tarihçi Victor Langolis’e gelince; o da Taşköprü’nün Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırıldığını ve hatta adını taşıyan kitabenin de 1841 yılında mevcut olduğunu söyler. Tarihçi Victor Langlis tarafından bahsi geçirilen bu kitabe günümüzde kayıp olsa da; Adana Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Grekçe bir Kitabe’de yer alan bilgiler, Taşköprü’nün 4. yüzyılın Roma İmparatorluğu döneminde Mimar Auxentius tarafından yapıldığını kanıtlar nitelikte.
“Gerçek şu ki Auxentius, bu mucize senin iktidarın sayesinde oldu… Daha önceleri, tecrübesiz olan çok kişinin çeşitli teşebbüsleri olmuştu. Fakat onların girişimleri Tarsus Çayı’nın dalgaları için bile zayıf olmuştur. Sen ise buradaki köprüyü, kemerlerin üzerinde, ebediyet için kurmuşsun…”
Kral Kızı Efsanesi
Bir köprü binlerce yıllık bir tarihe ev sahipliği yapar da efsanelere konu olmaz mı? Elbette Taşköprü de tarihin tozlu sayfalarında efsanelerle de yerini almış bir yapı. Efsaneye göre bir büyücü tarafından, Adania Kralı’nın güzeller güzeli kızının yılanla sokularak öldürüleceği üzerine bir kehanet ortaya atılır. Bunun üzerine büyük bir korkuya kapılan kral, kızını korumak için bir çare ararken, şehrin önünden akan nehirdeki adada yaşarsa kızının kurtulacağını düşünür ve hemen oraya bir ev yaptırır. Ancak kaderden kaçabilmek ne mümkün; o yılan üzüm dolu bir sepetin içinde adaya ulaşıp kralın kızını öldürür. Bunun üzerine de acılı kral kızının anısını yaşatmak için nehrin iki yakasını birleştiren Taşköprü’yü yaptırır. Kızının anısı daima yaşasın ve yıkılsa bile tekrar yapılabilsin diye de köprünün ayaklarından birinin dibine bir hazine saklar. Kralın vasiyeti de “Her kim ki bu köprüyü onarmak isterse bu altınları kullansın ve yeniden onarmak için aynı yere yine bir hazine bıraksın…”. İşte tarihin derinliklerinden gelen bu köprünün bu denli korunabilmesinin sebebinin kralın bu vasiyeti olduğuna inanılıyor…
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde “Taşköprü”
1671 yılında Hicaz’a giderken Adana’dan geçen Evliya Çelebi, körünün iki başındaki kagir kulelerden bahseder ve eski gravürlerde de köprünün başında kemerli büyük kapılar görünür. Şehre giriş çıkışı kontrol eden ve kale duvarlı şehri düşman hücumuna karşı koruyucu nitelikte olan bu kapılar ayrıca gümrük görevi de görür; şehre gelen tüccarlardan alınan vergi ve gümrük de bu kapılarda toplanırdı. Evliya Çelebi’nin yazdıklarına göre bu vergilerin alınabilmesi için Taşköprü’nün giriş ve çıkışına Abbasi Halifesi Memnun kapı ve mazgal gibi ilaveler yaptırmış, bir diğer Abbasi halifesi Harun Reşid ise köprüyü kale ile birleştirmiş. Bahsi geçen kapı ve mazgallar günümüze kadar gelememiş olsa da kale duvarı ve bazı kalıntıların izleri hale görülebiliyor.
Kule Değil, Kapalı Çarşı
Günümüzde hala kullanılan dünyanın en eski köprüsü olma unvanı taşıyan Taşköprü’nün sahip olduğu efsanelerden biri de üzerinde bulunan bir yapıya işaret ediyor. Efsane; tarihe “dramalı” unvanıyla nam salan bir dönemin Adana Valisi Mahmut Paşa’nın, Taşköprü üzerine güneşin batışını izleyebilmek için kule yaptırdığı söylentilerine dayanıyor. Ancak yakın zamanda köprüye dair ortaya çıkan bazı fotoğraflar ise sanıldığını gibi seyir keyfi için inşa edilen bir kuleyi değil, her iki yanında da 14’er tane penceresi bulunan, 2 katlı, büyük bir kapalı çarşı olduğu anlaşıldı.