Dağlarından Yağ, Ovalarından Bal Akan Şehir: Aydın
Yazı Boyutu:
Evliya Çelebi’nin de Seyahatname’sinde söz ettiği gibi dağlarından yağ, ovalarından bal akan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan antik şehir Aydın’ın kültürel zenginliklerini “Aydın Gastronomisi” kitabının lansman etkinliği kapsamında deneyimledik.
Bir Aydınlı olarak Aydın Gastronomi kitabının lansman etkinliğine çağrılmak beni çok heyecanlandırdı. Neden derseniz; insan yaşadığı şehrin güzelliklerinin çoğu zaman farkına varamıyor ve o şehri bir turist gözüyle gezmek farklı duygular barındırıyor. Nitekim Aydın’ın tarihi bölgelerini gezerken ve gastronomisini keşfederken ne kadar şanslı olduğumu idrak ettim!
Yolculuğun İlk Durağı: Antik Kemer Doğal Yaşam Alanı
Aydın kahvaltısı
Köy kızartması
Yemyeşil atmosferi ve gülen yüzlü çalışanları bizi karşılayan Antik Kemer Doğal Yaşam Alanı’nda zengin bir kahvaltı sofrası bizi bekliyordu. Yağlı kesik, karacaotlu testi peyniri, kırma yeşil zeytin, Hayıt balı, yoğurtlu çıtır biber gibi Aydın’a özgü lezzetlerden harika bir sofra kurulmuştu. Bir yandan kahvaltının tadını çıkarırken bir yandan da bu geziyi yapmamıza vesile olan Aydın Gastronomisi kitabının editörü Sabriye Kocabalkan ile sohbete başladık. Kitapla ilgili detayları aşağıda vereceğim ancak öncesinde gezinin devamından bahsedeyim…
Antik Kentlerin İlk Durağı: Priene Ören Yeri
Nefis kahvaltımızı yaptıktan sonra Priene Ören Yeri’ne ziyaret ettik. Kısaca bu lokasyonu anlatacak olursam; Priene, düzenli caddeleri, sokakları ve ayakta kalmış yapılarıyla Türkiye’de en iyi korunmuş antik kentlerden biri. Şehirciliğin ve kent planlamasının uygulandığı en eski yerleşimlerden olan Priene Ören Yeri’nde, 200 yıldır yapılan kazılarda kentin büyük bölümü ortaya çıkarılmış.
Miletli ünlü mimar Hippodamos’un planına göre kurulmuş olan şehir, günümüz şehirciliğinin öncüsü. Kamu binaları, sivil konutlar, ızgara kent planlaması gibi teknik ayrıntılar barındırıyor ve ziyaretçilerine antik dönem mimarlığının en güzel örneklerini sunuyor. Athena Tapınağı’nın yanı sıra, kutsal stoa, agora pazar yeri ve antik tiyatro Priene’nin görülmeye değer yerleri arasında. Anadolu’nun antik coğrafi bölümlemesine göre, Orta Batı Anadolu’yu kapsayan İyonia Bölgesi’nin güneyinde, antik adıyla Mykale, günümüzdeki ismiyle Samson Dağı’nın güney eteklerinde yer alıyor.
{774202}
Aydın’ın Mutlaka Görülmesi Gereken Köyü: Doğanbey
Doğanbey Köyü, Tunay Ateş
Doğanbey Köyü’ne her gittiğimde daha çok etkileniyorum diyebilirim. Harika doğası ve taş evleriyle büyüleyici bir atmosfere sahip olan köydeki ilk yerleşim izleri MÖ 7. yüzyıla ait. Bu köyde, 1924 yılındaki mübadele dönemine kadar Rumların yaşadığı biliniyor. Geçmişte Domatia adıyla tanınan Eski Doğanbey, mübadele sonrası Balkanlardan gelen göçmenlerin yerleşmesiyle Türk köyü haline gelmiş. Rum ve Türk mimarisinin zarif örneklerini taşıyan köy, günümüzde mimari bir açık hava müzesini andırıyor.
Not: Doğanbey Köyü’nü gezip bir kahve molası verdikten sonra köye çok yakın olan Karina’da mutlaka yemek yiyin. Denizin dibinde yer alan restoranda mezelerin yanı sıra yılan balığı yedik, mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum!
Günün Sonu: Aydın Gastronomisi Kitabı Lansman Yemeği
Aydın Gastronomisi kitabının lansman yemeği için Kurtuluş 1926’ya vardığımızda beni bir sürpriz bekliyordu. Kuzenim, Naturelka’nın kurucu ortağı Cansu Öztürk ile karşılaştım. Meğer Naturelka da araştırmaları ve tarifleriyle kitabın yaratım sürecine destek olmuş. Ayrıca çocukluk arkadaşım şef Mehmet Ferhat Kula da Halveciler Gurme – Chef Meze markasının tanıtımı için önlüğünü giymişti. Bu güzel karşılaşmalardan sonra masamıza oturduk. Zengin sofranın tadını çıkarırken Aydın Gastronomisi kitabının sayfalarını karıştırmaya başladık ve kitabın hazırlanmasına önderlik eden Aydın Valisi Sayın Hüseyin Aksoy, kitabın editörü Sabriye Kocabalkan ve gezgin Ayhan Sicimoğlu’nun bilgilendirici konuşmalarını dinledik.
Aydın Gastronomisi kitabında hem çok tanıdık hem de bana daha yabancı yemeklerle ilgili bilgi ve tarifler öğrendim. Yağlı Kesik’ten Cingen Pilavı’na, Dalama Tandırı’ndan Kulak Çorbası’na, Nazilli Pidesi’nden Turp Otu Ekşilemesi’ne, Kedirgen Kavurması’ndan Kabak Karnıyarık’a, Ekmek Dolması’ndan Topalak Aşı’na kadar Aydın’ın yemek kültürünü yansıtan çok özel tarifler yer alıyor. Orijinal tariflerin yanı sıra yemek hikayelerinin anlatıldığı kitapta, 117 tarif fotoğraflarla sıralanıyor. Bunun yanı sıra Memecik zeytin ve zeytinyağları, incir, kırmızı biber gibi Aydın’ın vazgeçilmez lezzetleri ve Aydın mutfağının tarihi hakkında detaylı bilgiler bulunuyor.
{773476}
Antik Kentlerin İkinci Durağı: Afrodisyas
Afrodisyas, Ara Güler
Ertesi güne Adnan Menderes Demokrasi Müzesi’nde kahvaltıyla ve zeytinyağı tadımıyla başladık. Ardından müze gezisiyle devam edip yaklaşık bir buçuk saat süren bir yolculuğa çıktık ve Aydın’ın bir başka antik kenti Afrodisyas’a vardık.
Afrodisyas’ı fotoğrafçı Ara Güler’in keşfettiğini biliyor muydunuz?
Ara Güler, Aydın’ın Geyre beldesinde bir baraj açılışı için bölgeye gazeteci olarak gider ve dönüşte yolunu kaybeder. Bu sırada bir köyden geçerken, köylülerin Roma sütunları ve mimari parçaları hâlâ kullandığını fark eder, bol bol fotoğraf çeker ve dünya basınına dağıtır. Amerika’dan gelen arkeologlar Geyre’de araştırma yapmaya başlar ve burasının Roma İmparatorluğu’na ait, tarihi MÖ. 500’li yıllara dayanan Aphrodisias antik kenti olduğu anlarlar.
Afrodisyas, Roma imparatorlarının en gözde kentlerinden biriymiş. Roma imparatorları, soylarının Tanrıça Afrodit’ten geldiğini düşündükleri için Afrodisyas’a hep özel ilgi göstermiş ve sevgi beslemişler. Kent, geçmişte çok zengin ve gösterişli bir yaşam sunmuştur insanlara… Bugün Afrodisyas Arkeoloji Müzesi’nde korunan ve ziyaretçilerini bekleyen yüzlerce heykel, bir zamanlar kentin caddelerini, sokaklarını, binalarını süslüyormuş.
Afrodisyas, Emrah Karaçayır
Oldukça sağlam şekilde günümüze ulaşmış 2 bin yıllık kalıntıları, heykelleri, harika doğası ve zengin bir koleksiyon barındıran müzesiyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan kent, mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
Afrodisyas Stadyum, Ara Güler
Antik kentte beni en çok etkileyen alan stadyum oldu. MS 1. yüzyılın sonlarında inşa edilen stadyum, tiyatro ile beraber şehrin yüksek kapasiteli seyirci yapılarına olan ihtiyacını gidermiş. Alışılageldik Grek stadyumlarının aksine bu stadyumun her iki ucu da kapalı. 270×60 metre boyutlarındaki binanın 30 adet mermer oturma sırası sağlam şekilde günümüze ulaşmış. Stadyum, yaklaşık 30 bin kişilik kapasitesiyle şehir nüfusunun neredeyse üç katını oturma sıralarında barındırabiliyormuş. Afrodisyas Stadyumu, Antik Yunan dünyasındaki en iyi korunmuş örnek ve en büyük stadyumlardan biri.
Not: Afrodisyas gezinizden sonra yol üzerinde Karacasu’ya uğrayıp pide yemeği ihmal etmeyin! Bizim vaktimiz olmadığı için pideleri Afrodisyas’ın kafesine sipariş ettik. Benim favorim kuşbaşı kaşarlı ve tabii ki tahinli.
Son Durak: Enginar Cenneti Gölhisar
Enginar dolması
İstanbul’a dönmeden önceki son durağımız enginar cenneti Gölhisar oldu. Gurme Enginar bize harika bir sofra hazırlamış. Enginarın farklı çeşitlerinden sarmaya ve otlu böreğe kadar birçok çeşit vardı. Yazar Elif Edes Tapan’ın tarif anlatımı eşliğinde özel tatlar deneyimledik.
“Gökyüzünün altındaki en güzel şehir.” – Heredot
Gezi bittiğinde içimde güzel duygularla Aydın’dan ayrıldım. Heredot’un bu sözü aklıma gelirken, iyi ki Aydınlıyım dedim!
OGGUSTO Kategori Yöneticisi Cemre Bosnalı’nın diğer yazılarını okumak için tıklayın.
Dünyadan en yeni haberleri ilk bilen olmak için OGGUSTO’nun haftalık e-bültenine kaydolun.