2300 Yıllık Medeniyetin Mirasçısı: The Museum Hotel Antakya
Yazı Boyutu:
The New York Times başta olmak üzere küresel saygın gazete ve dergilerin ‘dünyada mutlaka görülmesi gereken oteller’ arasında gösterdiği The Museum Hotel Antakya’nın kuruluş hikayesini yerinde araştırdık ve özelliklerini sizler için deneyimledik.
Dünyanın en etkileyici otelleri arasında gösterilen The Museum Hotel Antakya, üzerinde kurulduğu 2300 yıllık Antakya medeniyetler tarihinin mirasçısı olarak ilgi çekiyor. Hatay’ın merkezindeki dünyaca ünlü The Museum Hotel Antakya’nın bulunduğu arazi bir zamanlar demir ve çimento deposu olarak kullanılmış. Hatay’ın köklü ailelerinden Asfuroğlu Ailesi, inşaat malzemeleri ticareti yaptıkları Antakya’daki arsalarına otel inşa etmek için 2009’da harekete geçince, müze otele dönüşecek o on yıllık serüvenin nasıl yaşandığını inceleyelim.
Tarihin Katmanlarına Yolculuk
SIT alanı olduğu için, ilgili birimler 2009 yılında arazide tarihi eser olup olmadığını kontrol etmek amacıyla 29 noktada sondaj işlemi başlatıyor. Çalışmalar sırasında zengin tarihi kalıntılara ve mozaik parçalarına rastlanınca, 10 yıl sürecek kazı maratonu başlıyor. Aile, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile anlaşarak, bakanlıkça oluşturulan Akademik Kurul’a tüm kontrolü bırakıyor.
Otelin yöneticiliğini yapan Sabiha Asfuroğlu Abbasoğlu, o günleri heyecanla şöyle anlatıyor: “İğneyle kuyu kazar gibi çalıştı ekip… Muhteşem mozaiklere, eserlere zarar vermemek için işçiler, iki üç çorabı üst üste giyip parmak uçlarına basarak yürüdüler kalıntılar üzerinde…”
Arkeolojiyle İç İçe Bir Dönüşüm
Değişen şartlara uygun otel inşası için uluslararası arenada tanınan mimar Emre Arolat ile anlaşan aile, böylece zorlu bir yolculuğa çıkıyor. Arkeolojik eserlerin bulunmadığı noktalar tespit edilerek buralara 66 kuyu açılıyor ve bu kuyulara konulan çelik kolonların üzerine 200 oda inşa edilmesi planlanıyor.
Projenin yüzde 90’ı çelik konstrüksiyon olarak dizayn edilirken, yaklaşık 20 bin ton yapısal çelik ve 5 bin ton inşaat demiri kullanılıyor. Otel yetkilileri, bu miktarın Paris’teki Eyfel Kulesi’nde kullanılan çelik miktarının üç kat fazlasına denk geldiğine özellikle vurgu yapıyor.
M.S. 4. yüzyıla tarihlenen Pegasus mozaiğinin keşfedilmesiyle proje planı yeniden revize ediliyor. Birbirinden farklı geometrik motifli dokuz panelden oluşan ve yaklaşık 1050 m² büyüklüğündeki bu mozaik, çalışmalar sonunda ‘dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği’ olarak kayıtlara geçiyor.
Arkeolojik çalışmalarda Eros heykelciği, sikkeler, metal objeler, mimari parçalar ve pişmiş toprak eserlerin de aralarında bulunduğu 30 bine yakın eser ortaya çıkarılarak belgeleniyor. Helenistik dönemden başlayarak İslami döneme uzanan beş kültür katmanı ve on üç farklı medeniyete ait eserler koruma altına alınıyor. Bakanlık denetiminde olan bu eserler, Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi adıyla ziyarete açılıyor.
The Museum Hotel Antakya, tarihi dokusuyla insanı geçmişin derinliklerine sürüklerken, modern konforu da bir arada sunuyor.
Tarihin İzinde Bir Konaklama Deneyimi
The Museum Hotel Antakya, işte bu tarihi mirasa zarar vermeyen kolonlar üzerinde yükseliyor. Otele girerken zemindeki devasa tek parça mozaikle karşılaşmak, insanı asırlar öncesine götürüyor. Otelde konaklayanlar gibi otel dışından gelen ziyaretçiler de Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’ne ayrı bir kapıdan giriş yapıyor.
The Museum Hotel Antakya, 200 odası, Ayan Meyan, Sixty Six, Birdy gibi farklı mekânları, toplantı odaları, düğün ve davetler için balo salonu, tam donanımlı Balans SPA ve Fitness merkezi ile hizmet veriyor.
The Museum Hotel Antakya, konuklarına hem yerel hem de özel bir gastronomi deneyimi yaşatmayı hedefliyor. Odaların dekorasyonunda, otelin ve Antakya’nın ruhunu yansıtan dokunuşlar bulunuyor. Misafirlerine bir müzenin içerisinde olduklarını hatırlatan ince dokunuşlar dikkati çekiyor.
Özellikle kazı alanında yer alan Kuşlu Mozaik ile resmedilen oda duvarları farklı bir hava katıyor. 2300 yıllık bir mirasın kalbinde yer alan The Museum Hotel Antakya, tarihle iç içe bir konaklama deneyimi yaşamak isteyen misafirlerini bekliyor.
