İstanbul'da Doğa İle Baş Başa Kalabileceğiniz Rotalar
Yazı Boyutu:
Metropolde huzur ve dinginlik yanı başınızda olabilir! İstanbul’un doğası, tarihi ve kültürüyle büyüleyen en yeşil kaçış noktaları keşfedilmeyi bekliyor.
Metropol hayatı yorucu olmak zorunda değil; huzur ve dinginlik yanı başınızda duruyor olabilir! Belki yollarla çevrili gökdelenlerin arasında, belki bir vapur yolculuğu kadar yakınınızda… İstanbul’un her biri birer çölde vaha etkisine sahip olan ve adeta cennetten bir köşe gibi saklı kalan ormanları, tabiat parkları ve dillere destan adaları İstanbulluları huzur ve mutluluğa davet ediyor. Şehrin ciğerleri niteliğine sahip doğası, tarihi ve kültürüyle büyüleyen, şehrin içindeki kaçış noktalarını bu içerikte keşfedeceksiniz.
Baltalimanı Japon Bahçesi
Doğayı sadece sevmekle kalmayıp rafine zevkleriyle özel bir ilgi alanına dönüştürenlerin hayalleri arasındadır Sakura mevsimi geldiğinde Japonya’ya gitmek. Ancak Sakura mevsiminde kiraz çiçekleriyle bezenmiş bir manzara karşısında mest olmak için tek seçenek Japonya’ya gitmek değil! 1972 yılında Japonya’nın Shimonoseki şehri ile İstanbul arasında, iki şehrin birbirine çok benzemesi sebebiyle kardeş şehir anlaşması yapıldı ve 2003 yılı Japonya’da “Türk Yılı” ilan edildi. İşte bu yılın şerefine Japonya’nın Shimonoseki şehri tarafından Baltalimanı’nda bulunan bu Japon Bahçesi kuruldu. Baltalimanı sahilinde 6 bin metrekarelik bir alan içerisine kurulu olan bahçede Japonya’nın sembolü ve doğal güzelliği kabul edilen Sakura ağaçları ile Japon bahçelerinde kullanılan diğer bitkiler kullanılarak köprüler, şelaleler ve bir gölet ile de Japonlara özgü bahçe tasarımı yaratılmış.
Belgrad Ormanı
“İstanbul’un ciğerleri” olarak nam salan Belgrad Ormanı, şehrin yeşil kalelerinden biri oluşuyla İstanbulluların en favori kaçış noktaları arasında adeta zirveye sahip. Avrupa Yakası’nda Maslak ile Eyüp arasında konumlanan, doğusunda İstanbul Boğazı batısında ise Karadeniz‘in doğal sınırlarına sahip olan Belgrad Ormanı Bizans ve Osmanlı dönemlerinde İstanbul’a içme suyu sağlayan en önemli kaynaktı. Günümüzde bu ihtiyacı karşılayamasa da şehrin özel konumu sayesinde bol yağış alan ve bu sebeple de çok çeşitli iklim, toprak ve yer şekline sahip olan bir alan oluşuyla İstanbulluların yeşile ve doğaya duyduğu hasreti gideren ne önemli kaynak haline gelmiş durumda. Ağaçların sararan yapraklarıyla en güzel zamanların yaşandığı sonbahar mevsiminde ise 6,5 kilometrelik parkura sahip olan ormanda sabah yürüyüşlerinin ve koşularının yanı sıra piknik alanlarında uzun hafta sonu keyifleri yapmak da mümkün.
Atatürk Arboretumu
Yolu Belgrad Ormanı’na düşenleri önünden geçerken dönüp kendine defalarca baktıran, henüz keşfetmeyenleri daha kapısından göründüğü kadarıyla bile adeta keşfetme arzusuyla kendine çeken yer Atatürk Arboretumu. Esasen bir müze olan Atatürk Arboretumu İstanbul’da şehrin kalabalığından kaçıp yaklaşık 1 saat sürecek huzurlu ve keyifli bir destinasyon olsa da koruma amaçlı belli başlı sınırlamalar ve kurallara da sahip. 345 hektarlık bir alana yayılarak 1500’ün üzerinde bitki çeşidini bünyesinde barındıran Atatürk Arboretumu aynı zamanda Türkiye’de bulunan 2 arboretumdan biri ve Türkiye’nin ilk fidanlığına ev sahipliği yapıyor. Meraklıları için belirtmekte fayda var; burada görebileceğiniz egzotik bitki ve ağaçlar arasında Peruka Çalısı, Mamut Ağacı, Makedonya Meşesi ve Florida Kızılcığı başta olmak üzere pek çok bitki ve ağaç çeşidi bulunuyor.
{28819}
Büyükada
Eski Rum adıyla Prinkipos Adaları, bugün ise Prens Adaları olarak bilinen 9 adadan en büyüğü Büyükada, İstanbul’un efsane güzelliklere sahip yerlerinden biri. Buraya henüz vapurla yaklaşırken, adaya ayak basmadan bile ağaçlarla kaplı atmosferiyle bütünleşen ada evlerinin muhteşem manzarası görenlerin içini huzurla doldurur. Ardından karaya iner inmez yapılacak ilk iş ise bisiklet kiralamak. Çam ağaçlarının içinde adeta yeşille harmanlanan muazzam tarihi köşkler ve yalılarla dolu sokakları, ünlü koyları, güneydeki Yücetepe ve kuzeydeki Manastır tepeleri sayesinde doğanın kalbine bir yolculuk yaparken; tarihi yapıları ve ibadethaneleri de misafirlerine kelimenin tam anlamıyla tarihi ve kültürel bir gezi sunuyor. Reşat Nuri Güntekin’in evi, adanın simgesi haline gelen Saat Kulesi, Aya Yorgi Kilisesi, Rum Yetimhanesi, Troçki’nin Evi ve Adalar Müzesi ise Büyükada’ya gelince mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
Büyükada’nın en iyi mekanlarını görmek için tıklayın.
Heybeliada
Büyükada’nın bir küçük kardeşi, Prens Adaları’nın ise en yeşili Heybeliada. Hareketli en büyük kardeşi Büyükada’ya kıyasla çok daha sakin ve bakir olan Heybeliada da küçük bir deniz seyahatiyle İstanbulluları huzur ve dinginliğe davet eden destinasyonlar arasında. Tıpkı Büyükada’da olduğu gibi buraya gelenler de gezmek için bisiklet kiralayabilir, pedal çevirdikçe de yepyeni yerler keşfedebilir.
Keşfe çıkmadan önce nereye gideceğini planlamak isteyenler için ise ilk önerimiz Heybeliada’nın en çok ilgi ve ziyaretçi çeken noktalarından biri olan İsmet İnönü Evi Müzesi. İsmet İnönü geçirdiği rahatsızlık ve ada havasının bu rahatsızlığa iyi geleceğini düşünen doktorların tavsiyesi üzerine buradaki evinde inzivaya çekilmiş; yıllar sonra ise bu ev müze haline getirilmiş. Bu müzede İsmet İnönü’nün kullandığı eşyaların yanı sıra, askeri ve siyasi yol arkadaşı, sırdaşı olduğu Atatürk’ün kendisine hediye ettiği mobilyalar ile pek çok fotoğraf bulunuyor. Yine tıpkı burası gibi Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi’nde de yazarın kişisel eşyaları ve arşivi sergileniyor. 1500’lü yıllarda inşa edilmiş olan; Uçurum Manastırı olarak da bilinen ve bu adını uçurumun kenarındaki konumundan alan Aya Yorgi Manastırı, 9.yy’da inşa edilmiş olan Heybeliada Ruhban Okulu, Beth Yaakov Sinagogu ve Aya Nikola kilisesi başta olmak üzere pek çok tarihi yapıyı çatısı altında barındıran Heybeliada, eski bir Rum yerleşkesi olması sebebiyle pek çok kiliseye ev sahipliği yapıyor.
Burgazada
17. yüzyılın önde gelen gezginlerinden Evliya Çelebi’nin Seyahatname eserine konu olan ve Çağdaş Türk Edebiyatı’nın önemli öykücülerinden Sait Faik Abasıyanık’ın hayatına bir dönem ev sahipliği yapan yer Burgazada… İstanbul’da şehrin kalabalığından kaçmak isteyenlere bir vapur yolculuğu kadar uzak olan, Prens Adaları’nın 3. en büyük üyesi Burgazada. Her biri eşsiz ve benzersiz doğal, tarihi ve kültürel güzelliklere sahip olan, yazar ve şairlere hem ev sahipliği yapmış hem de hikâye ve şiirlerinde hayat bulmuş olan adalardan Burgazada’da Sait Faik Müzesi ile Hristos Tepesi olarak da bilinen Bayrak Tepesi, Hristos Manastırı, Aya Yani Kilisesi, Madam Marta Koyu ve Kalpazankaya adaya yolu düşenler tarafından mutlaka gezilmesi gereken noktalardan bazıları. Ayrıca Türkiye’nin ilk özel hayvanat bahçesi ile 1928 yılında kurulan Türkiye’nin en eski sanatoryumlarından biri olan Burgaz Adası Sanatoryumu da ada sınırları içinde bulunuyor.
Kemerburgaz Kent Ormanı
Belgrad Ormanı’nın hemen hemen iki katı uzunluğunda bir parkura sahip olan Kemerburgaz Kent Ormanı, 5 milyon 283 bin 429 metrekareye yayılan alanıyla bünyesinde pek çok aktivite için farklı tesislere ev sahipliği yapıyor. 8 binden fazla ağaç ve 420 bin adet çalının bulunduğu orman içinde yer alan etkinlik alanları arasında izci kampı çadır alanı, uçurtma atölyesi, midilli ahırı ve seyir kulesinin yanı sıra spor sahaları, bisiklet kioskları, çocuk kulüpleri ve organik ürün pazarı başta olmak üzere pek çok aktivite ve ihtiyaç üzerine sayısız seçenek mevcut. Ayrıca Kemerburgaz Kent Ormanı ile projeye dahil olan Mimar Sinan’ın baş yapıtlarından “Mağlova Su Kemeri” de yürüyerek ulaşılabilir durumda. Kemerburgaz ve Göktürk’e yakın konumuyla Kemerburgaz Kent Ormanı, İstanbul’un en büyük ormanı oluşuyla İstanbullular için spor, etkinlik, macera, seyir ve hatta eğitim gibi aktiviteleri aynı çatı altında sunuyor.
{86243}
Atatürk Kent Ormanı
Metropolün yorucu ve kalabalık atmosferinden kaçıp doğayla buluşmak isteyenler için İstanbullulara sunulan yeni alternatifler arasında Sarıyer’deki Hacıosman Korusu’ndan dönüştürülen Atatürk Kent Ormanı var. 2020’nin en yeni mesire ve dinlence alanı olarak hayat bulan Atatürk Kent Ormanı içerisinde 2 doğal gölet ile birlikte 10 çeşitten oluşan yoğun bir ağaç ve bitki örtüsüne sahip. Tüm doğal güzelliklerinin yanı sıra ormanda bu ağaçların pek çoğunu sarmalamış durumda olan ve ormanın her yerinde rastlanabilen bir tür sarmaşık bulunuyor. Farklı türlerde meşe, çam ve kavak ağaçlarının yanı sıra geniş çeşitliğe sahip olan orman bitki örtüsü ve göletleriyle bülbül, yalıçapkını ve karabatak başta olmak üzere pek çok kuş türüne de zengin bir ortam sağlıyor. Yaklaşık 12 kilometre uzunluğunda olması planlanan parkurun 7 kilometrelik kısmı açılmış durumda ve yürüyüş-koşu aktiviteleri için kolay/orta/zor olmak üzere üç farklı rota bulunuyor.
Polonezköy Yürüyüş Parkuru
Yaklaşık olarak 3000 hektarlık bir alana yayılan Polonezköy Tabiat Parkı İstanbul’un en büyük tabiat parkı unvanına sahip. Başta sincap, baykuş, saka, saksağan ve tilki olmak üzere pek çok yabani hayvana ev sahipliği yapan Polonezköy tabiat parkı bitki çeşitliliği bakımından da son derece zengin. Piknik ve kamp alanları, bisiklet, yürüyüş ve koşu parkurları gibi doğa aktivitelerinin tadını doyasıya çıkarmaya son derece elverişli olan tabiat parkında doğa etkinliklerinin yanı sıra çeşitli mekânlar ile Polonezköy Kültür Evi, Ağaç Heykel Sergisi, Czestochova Meryem Ana Kilisesi ve Cam Sanat Merkezi gibi keşfedilmeyi bekleyen noktalar da bulunuyor.
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi
Ataşehir’in göbeğinde, dört tarafı yollar ve gökdelenlerle çevrili bir alanda, adeta çölde bir vaha tadı veriyor “Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi”. Otoyol ve bağlantı yollarının merkezinde kendine yer bulan ve 32 hektarlık 8 ada üzerine kurulu olan NGBB şehrin içinde yalnızca bir kaçış noktası değil aynı zamanda kelimenin tam anlamıyla saklı bir cennet. 1995 yılında bir hatıra parkı olarak yaklaşık 50.000 ağaç ve çalı dikilerek hayat verilen alan daha sonra botanik bahçeye dönüştürülmüş. Ali Nihat Gökyiğit tarafından eşi Nezahat Gökyiğit hatırası adına oluşturulan, ülkemizin ve dünyanın dört bir yanında bulunan bitkilerin canlı olarak sergilendiği bahçede bir herbaryum, kütüphane bulunmasıyla birlikte çeşitli koruma projeleri ve arazi çalışmaları da yürütülüyor.
{26125}
Bonus: Bahçeli Mekânlar
İstanbul’da açık alanda bahçe içerisinde uzun uzun oturacağınız mekân arıyorsanız bu içeriği mutlaka keşfetmelisiniz. Yemyeşil alanını yaratan mekânların menüsünden seçeceğiniz lezzetlerle damaklarınızı şenlendirebilir ya da sıcak havalarda güneşli günlerin keyfini sürebilirsiniz.
İstanbul’un en güzel bahçeli mekanlarına göz atmak için tıklayın.