Mimas, Biz Onu 'Mordoğan' Olarak Biliyoruz
Yazı Boyutu:
İzmir’in gizli kalmış tatil bölgelerinden biri olan Mordoğan’da nereler görülmeli, nerede denize girilmeli ve ne yapılmalı?
Mordoğan’a Nasıl Gidilir?
İzmir Çeşme yolundan Karaburun’a doğru sağa döndüğünüzde, eskiden yolu çok virajlı diye anılan şimdi ise zaman zaman bölünmüş yolla devam edilen yeni yola girmiş oluyorsunuz. Ayrımdan Karaburun’a kadar her köyü ve koyu ayrı bir güzelliğe sahip, denizi sağınıza alarak devam ediyorsunuz.
Özellikle belirtmeliyim ki eğer karavan tatilini seviyorsanız veya motorla seyahat ediyorsanız, Mordoğan etrafında eşsiz manzara eşliğinde konaklayabileceğiniz bölge sayısının, insanı kararsızlığa düşürecek kadar çok olduğunu bir dip not olarak belirtmeliyim.
Rüzgârlı bir bölge, yaz boyunca esintisi sıcak havasını daha dayanılır kılıyor. Özellikle sörf ve yelken sporları sevenler için ideal bir lokasyon. Bu ayrıcalığından dolayı yel değirmenleri kurulmuş fakat şu anda rüzgârlı tepelerinde daha çok enerji santrallerini görüyoruz.
Mordoğan’a ulaşıldığında kavşaktan sağa merkeze doğru inildiğinde, liman manzarası tüm mütevazi güzelliği ile sizi karşılıyor. Kocakum plajı ve koyun etrafında kafelerden devam edilerek küçük bir taş köprüye ulaşılıyor. Kafelerin yanı sıra, kendinize güzel manzaralı bir masa bulacağınız deniz mahsulü lokantaları yer alıyor. Karaburun’a gelmeden önce bölgenin merkezi olan Mordoğan’da marketler dahil her şeyi bulabilirsiniz. Özellikle meşhur Balıklıova un kurabiyesini tatmadan ayrılmayın.
Mitolojik Hikâyesi: Narsizmin ve Nergis Çiçeğinin Doğuşu
Mordoğan’ın birden fazla mitolojik hikâyesi var. Bunlardan en çok bilineni daha sonra bölgeye özgü nergis çiçeklerine de adını veren “Narkissos Efsanesi”. Flora bir çiçek tanrıçasıdır, 78 çiçekten oluşan bahçesindeki ırmakta Irmak Perisi Nana yıkanırmış. Güzel bir erkek çocuğu dileyen bakire Nana’nın isteği onu duyan tanrılar tarafından kabul edilir ve dünyalar güzeli çocuk doğurur. Adı Narkissos olur. Narkissos, büyüdükçe hayranlık uyandıran çok güzel bir delikanlıya dönüşür ve en önemlisi kendine hayrandır. Hiçbir periyi beğenmez ve yalnız olmayı sever. Ama ona çaresizce aşık olan bir peri vardır; Orman perisi Ekho… Ekho aşkından eriyip gider. Bunu duyan Afrodit ise Narkissos’u cezalandırmak için yalnızca kendine aşık birine dönüştürür. Narkissos, pınarın suyunda kendini gördüğünde yansımasına âşık olur ve gözlerini ayıramadığı görüntüsüne bakarak Nana gibi eriyip yok olur. Böylece hem Narsizm’e hem de orada yeşeren Nergis çiçeklerine adını veren bir efsane oluşur.
Tunç Çağı’na kadar dayanan geçmişi, Homeros’un Oddysea destanına kadar gidiyor. Şu anda Bozdağ olarak adlandırılan dağlar önceleri Mimas olarak anılıyor ve sizlere bahsedeceğimiz Mordoğan’a yukarıdan bakarak muhteşem manzarasına eşlik ediyor. Dağın efsanesi ile ilgili Karaburun Belediyesi sayfasında “Mitolojik tanrılarla savaşan gigantların (Devler) başında yer alan ve tanrı Zeus’u çok zorlayan Mimas isimli devin, üzerine erimiş demir, çelik ve bakır dökülerek öldürüldüğü ve bir daha uyanmamak üzere söz konusu dağların altına gömüldüğü’’ anlatılıyor.
Mordoğan’da Görülmesi Gereken Yerler
Müesser Aktaş Etnografya Müzesi ve Tarihi Evi
Mordoğan ana yolundan sola dağlara doğru gidildiğinde asıl Eski Mordoğan (köyü) mahallesine varıyoruz ve bizi burada bir Müesser Aktaş Etnoğrafya Müzesi ve Tarih evi karşılıyor.
Kurucusu ile de tanışma şansını yakalayabileceğiniz ender müzelerden birini ziyareti asla kaçırmayın derim. Müesser Hanım’ın azmi ve çalışmasından etkilenmemek mümkün değil.
Etnografya müzelerinin bulunduğu bölgenin hafızasını koruyup, geleceğe taşıması gibi değerli bir misyonu var. Müesser Aktaş, Eski Mordoğan Köy Okulu binasını harap halinden kurtararak 2012’de, yılların emeği ve araştırması ile topladığı Mordoğan’a ait objeleri sergileyecek bir müze yaratmış. Bir insanın bulunduğu bölgeye yapabileceği en değerli hizmeti vererek, adeta Yarımada’nın geçmiş hafızasını günümüze özenle getirmiş.
Müzenin kocaman kapısından girip, yorgun tahta zeminde odaları dolaşırken, yöre halkının geçmişte evinde hangi malzemelerin, mobilyaların olduğunu görünce sanki tarih gözünüzde canlanıyor. Gelinlikler, elbiseler, hatta köyde yaşamış olanların fotoğrafları, berber koltuğu… Her yönüyle mükemmel bir müzeyi ortaya çıkarmak için ısrarcı ve disiplinli tavrından ötürü Müesser Aktaş’a kocaman bir teşekkür borçluyuz.
Ayşe Kadın Cami
Ayşe Kadın Cami hemen Etnoğrafya Müzesi’nin yanında yer alıyor. Minaresi 1947 yılında yeniden yapılmış ve tarihinin 15. yy’a kadar gittiği kabul ediliyor. Annesi tarafından Ayşe Kadın isimli bir kızın vasiyeti ile yaptırılıyor. Mutlaka görmemiz konusunda önerilen yapının içerisi, kışı çok rahat atlatmadığını anlatıyordu bize. Rutubetin zarar verdiği duvar ve tavan işlemeleri tüm yorgunluğuna rağmen çok etkileyici desenler sahip.
Modeli Kabe’den getirtilen yapının, kubbesinde Ayşe Kadın’ın çeyizinde işleği Mordoğan’ın çiçekleri yer alıyor. Tüm desenler yumurta akı karışımı ile elde edilen doğal ot boyalar ile yapılmış. İçerisinde yine duvarları kadar yorgun olan ahşap saat 450 yıl öncesine ait.
Dilek Çeşmesi
Mordoğan köyünün içinden yolun sağına yöneldiğinizde göreceğiniz tabela “Dilek Çeşmesi” olacak. Yön tabelalarını inatla takip edin. Sonunda artık pınara dönüşmüş dilek çeşmesine varacaksınız. Ziyaretçiler dileklerini yakında bir ağaca bağladıkları çaputlarla iletmeye çalışmışlar. Büyük bir tabelada “Nergis Efsanesi Mordoğan’da Doğdu” bilgisine ulaşacaksınız. Dönüşte yolun tek araç geçecek genişlikte olduğunu unutmayın.
Eğlenhoca
Bu yaz bana köy hayatını yaşatan Eğlenhoca, Mordoğan’ın en eski yerleşim yerlerinden. Karaburun yönünde ilerlerken yaklaşık 8 km sonra soldaki tabelaları takip ederek denizden yüksek konumda yer alan ilk köy olarak Eğlenhoca’ya ulaşıyorsunuz. Güzel bir meydan ve Çınar ağacı altında oturan köylüler güler yüzleri sizi karşılıyor.
Buraya bölgenin doğal ürünler alışveriş merkezi diyebiliriz.
Unutmadan belirteyim, Eğlenhoca yolunda ilerlerken köye gelmeden sağ kolda belediyeye ait mandırada yöresel keçi peyniri çeşitlerini alabilirsiniz. Kokulu peynir sevenler, uzun aşamalardan geçerek hazırlanan Kopanisti peynirinin yağlı – acılı farklı tadını hissedeceklerdir.
Dünyada sadece bu bölgede bulunan Hurma zeytini ile tanıştığımda, zeytin sever bir insan olarak neden daha önce duymadım diye çok şaşırdım. Özel damak tatlarına hitap eden Hurma zeytin, tamamıyla bölgenin iklim zenginliğinden meydana gelen endemik bir ürün. Dağdan gelen rüzgârın, denizin poyrazı ile karşılaşmasıyla ortaya çıkan bir mantar, zeytini ağaçtayken fermente ediyor ve hiçbir işlemden geçirilmeden yenilecek duruma dalındayken hazırlıyor.
Eğlenhoca merkezinde her gün kurulan köy tezgahlarında, Sultaniye üzümü, zeytin, zeytinyağı, enginar, reçel, sebze kısacası mevsimine göre bölgede yetişen her ürünü en taze haliyle bulabilirsiniz. Özellikle reçeller konusunda da çeşitliliği yine yörenin meyvelerinden yapıyorlar.
Köy meydanına girişte evinin balkonunda oturan ve yerel meyve ve ürünler satan Ahmet beye de selam vermeyi unutmayın lütfen.
Köyü arkanızda bırakıp dağlara doğru yol alırken Güneş Restoran sizi karşılayacak, seçkin eğlencesi ile bölgenin meşhur et lokantası ve meyhanesi. Çocuk oyun alanı ve havuzunun yanı sıra özel tasarlanmış karavan otel deneyimi de sunuyor.
Kösedere köyünde ise Mavi Boncuk’a uğrayıp mutlaka yöresel mutfağını tadıp, köy kahvesinde oturmalısınız.
Kösedere köyüne giderken önünden geçeceğiniz İnecik, taş evleri, dar sokakları ile tepede yer alıyor ve fotoğraf meraklılarının uğrak yeri.
Mordoğan’da Denize Girilecek Yerler
Mordoğan merkezde yer alan Kocakum Plajı, Korsan Yatağı, Ardıç Plajı, Ayıbalığı koyu, Kaynarpınar, Manal Koyu, Alifendere, Sulucadere gibi denizin farklı tatlarını hissedeceğiniz yerler var.
Kaynarpınar
Her iki tarafında güzel evlerin olduğu dar bir yoldan, yokuş aşağı küçük ve samimi bir balıkçı köyünün limanına giriş yapıyorsunuz. Sola döndüğünüzde biraz ileride son bulan yolda minik yerleşimin tek deniz ürünleri yapan mavi beyaz renklerin hâkim olduğu, deniz kenarında samimi bir meyhane restoranını görüyorsunuz.
Yüksekçe bir setin üzerinde yüzyıllık çınarın yer aldığı, gün boyu gölgede kalan ve sevimli bir ailenin işlettiği Çınaraltı Kahvesi biraz yüksekten, güzel bir manzara vadediyor. Minik köyün sağ tarafında ise küçük koyda ve restoran tarafından denize girilebildiği gibi sahile ulaşacaksınız.
Ardıç
@karaburun.bel.tr
Ardıç, bölgenin en uzun kumluk plajına sahip. Ayrıca içerisinde belediyeye ait Beach Club’da hizmet veriyor. Özellikle denizinin de kumlu olması çocuklu aileler için ideal bir plaj imkânı sağlıyor.
Ayıbalığı Koyu
İzmir’in en iyi koyları arasında ilk sıralarda yer alan Ayıbalığı koyu, Ardıç’ın hemen ilerisinde kayalıklardan oluşan küçük bir alana sahip olmasına rağmen görebileceğiniz en güzel manzaralardan birini sunuyor. Rüzgarlı havada bile denizin suyu, koyun kazandırdığı sakinlikle tüm dinginliğini adeta ruhunuza iletiyor. Etrafında atlama falezleri bulunuyor. Koyun yan tarafı bölgeye adını veren Akdeniz foklarının üreme alanlarına ait. Tabi ki üreme dönemlerinde plaja erişim kapatılıyor. Koyun tam ucunda Seal Beach &Club yer alıyor, plaj hizmetinin yanı sıra bölgenin de kaliteli gece eğlencesini sunan mekanlarından biri.
Manal Koyu
Manal Koyu, küçük çakıllı plajı ve sığ denizi ile huzur dolu plaj. Dalgasız denizi sevenler için ideal bir sakinliği var.
Mordoğan’da Yapılabilecekler
Birbirinden güzel koyları ve doğası ile her gün farklı bir yeri keyifle keşfetme olanağı sunan bir bölge. Su sporlarıyla ilgilenenler, tüplü veya tüpsüz dalmak isteyenler için akvaryum görüntüsünü cömertçe sergiliyor. Mordoğan açıklarında Sualtı Arkeopark’da 9 Eylül, Alaybey yolcu vapurları, Savaş uçağı batıklarında dalış yapılabiliyor.
Özellikle rüzgârlı olması sörf, yelkenli gibi sporları elverişli kılıyor. Yatlar için keşfedilmeyi bekleyen güzel koylar olduğunu tekrar hatırlatalım. Balıkçılık içinde bereketli denizi sizleri bekler, kıyı balıkçılığının yanı sıra denize açılıp olta balıkçılığı yapabileceğiniz tekne organizasyonları da var.
Ayrıca Çatalkaya bölgesinde yürüyüş parkurları bölgeyi ayrıntılı dolaşmak isteyenler için ideal rotalar çiziyor.