Atlantik'i Tek Başına Geçen Başak Mireli'yle Bir Aradayız
Yazı Boyutu:
Atlantik Okyanusu’nu tek başına geçen ilk Türk kadın Başak Mireli’yle 24 gün süren maceralı yolculuğunu konuştuk.
Geçtiğimiz günlerde Başak Mireli herkesi çok heyecanlandıran bir yolculuğa imza attı. Yelkenlisiyle birlikte, Atlantik Okyanusu tek başına geçen Başak Mireli, 24 gün boyunca okyanusun zorlu şartlarıyla mücadele etti ve Karayipler’deki Martinik’e ulaştı. Hem cesur hem de ilham verici bu yolculuğun ardından Başak Mireli’ye tarihe geçen günleri hakkında merak ettiklerimizi sorduk.
Tek başınıza bu yolculuğa çıkmaya nasıl karar verdiniz?
Uzun süredir hayalini kurduğum bir yolculuktu. Tüm denizcilerin aklında tekne ile uzaklara gitmek mutlaka vardır. Doğru zamanlama ve tekneyi hazırlamak bu hayali hep geciktirir. Yatlarda yarışmaya başladığımdan beri zaman zaman tek başıma seyirler de yapıyorum. Denizde yalnız olmak bana farklı bir keyif veriyor. Yıllar içerisinde denizde yalnız geçirdiğim süreleri olabildiğince uzattım. En sonunda da okyanusta, karadan gerçekten çok uzak olduğumuz bir yerde yaşayacağım fa rklı deneyimleri merak ettim ve bu seyahati tek başıma yapmaya karar verdim.
{22246}
Yolculuğa nasıl hazırlandınız?
Batıya doğru eşim Ömer ile birlikte yaptığımız yolculuk uzun soluklu bir seyahat. Cebelitarık’tan sonra deniz ve hava rejimleri bizim denizlerimizden daha farklı. Özellikle teknenin yelken donanımında bu denizlerde maksimum performans sağlayacak değişiklikler yapmak gerekti. Tüm bu revizyonları yaparken aklımızın bir kenarında benim bu yolculuğu tek başıma yapacağım vardı ve yalnız olduğumda da tekneyi aynı performans ile kullanabilmeliydim.
Yol boyunca yaşadığınız en güzel ve en zorlayıcı anlar nelerdi?
Yolda olmanın en güzel ve heyecan verici kısmı sadece kitaplarda okuduğumuz, fotoğraflarda gördüğümüz deniz canlılarını görmek. Özellikle balina gibi büyük memelilerle yan yana yelken yapmak benzersiz bir his. Balina gördüğünüz anda çığlık çığlığa bağırmaya engel olamıyorsunuz.
Okyanustayken seyir konforunun asıl belirleyicisi dalgalar oluyor. Rüzgar şiddetini artırmasa da özellikle Kuzey Atlantik’teki kuvvetli cepheler aşağıya büyük dalgalar olarak iniyor. Gece seyirlerinde, arkanızda bu dalgalarla teknede bir problem yaşayıp kokpitten çıkmak zorunda kaldığınızda tüyleriniz diken diken oluyor.
Atlantik’te geçirdiğiniz günlerinizi rutini var mıydı? Bir gününüzü nasıl geçirdiniz?
Atlantik geçişi gerçekten uzun bir yolculuk. Her şeyden önce enerjinizi maksimumda tutabilmek için biyolojik bir ritim tutturmanız gerekiyor. Özellikle beslenme ve uyku düzeninin mutlaka rutini olmalı. Gece düzenli bir uyku uyunamadığı için gün batar batmaz uyumaya başlamak gerekiyor. Geceler genelde hareketli geçtiği için geceleri de beslenmeye devam etmek mutlaka maksimum 4 saatte bir yemek yemek gerekiyor.
Gözünüzün tekne üzerinde olması gerekiyor. Her sabah teknede bir tur atıp dalgaların sallantısından gevşeyip yerinden çıkan ya da kırılan aksamları kontrol etmelisiniz. Günün (ve tabii gecenin) büyük bir kısmı da değişen rüzgara göre yelkenleri ve rotayı ayarlamakla geçiyor.
{37434}
Zorlukların üstesinden nasıl geldiniz?
Zorlukların üstesinden gelmemek gibi bir şansınız yok. Yolculuğun 2/3’sinde herhangi bir kara parçasına ulaşamayacak kadar kıyıya uzak seyrediyorsunuz. Çözemediğiniz bir sıkıntı olduğu zamanda da mutlaka alternatif bir çözüm yaratmalısınız.
24 günü okyanusta geçirdikten sonra karayı ilk gördüğünüz an neler hissettiniz?
Karayipler – Martinik adasını, daha doğrusu karanın ışıklarını 24’üncü gün sabaha karşı gördüm. Adaya yaklaştıkça ışıklar kuvvetlendi ve yıldızlar görünürlüğünü kaybetmeye başladı. Yıldızların biraz daha keyfini çıkarabilmek için tekneyi yavaşlattım. Kendi kendime “Uzun bir süreliğine bu harika görüntüden biraz uzak kalacaksın, keyfini çıkar” dedim. Sabah 6 gibi hava aydınlanmaya, güneş yükselmeye başladı. Adanın silüeti ve üzerinde yükselen bulutlar seçilir oldu. O an bu maceranın bittiğini hissettim.
Yelken sporuna nasıl başladınız?
Yelken sporuna ortaokul yıllarında Fenerbahçe Yelken Kulübü’nde başladım. Ankara’da üniversite okurken verdiğim arayı döner dönmez İstanbul’da yatlarda yarışarak kapattım. Eğitimlerime Kanarya Adaları ve İngiltere – Solent Denizdi’nde devam ettim. Yachtmaster sertifikamı da İngiltere’de aldım.
{89175}
Hiç denemeyen biri için yelkeni, yelken tutkusunu nasıl anlatırsınız?
‘Karada asla hissedemeyeceğiniz bir özgürlük duygusu’ derim. Benim için yelkenciliğin, denizciliğin en güzel tarafı öğrenmenin hiç bitmemesi. Teknede kullanabileceğiniz donanımlar, farklı coğrafyaların deneyimleri… Hiç bitmeyen bir öğrenme süreci.
Bundan sonrası için bir hedefiniz var mı?
Eşimle beraber batıya olan yolculuğumuz bir süre daha devam edecek. Güney Amerika ve özellikle Pasifik Adaları bizim karadan da daha önce gezmediğimiz yerler, bilmediğimiz coğrafyalar. Dünya seyahatimize devam edeceğiz ve en kısa sürede Pasifik Okyanusu’na geçeceğiz.