preloader

Sürdürülebilir Sanat Sohbetleri: Ayça Ceylan

Sürdürülebilir Sanat Sohbetleri: Ayça Ceylan

Yazı Boyutu:

Eko-performans sanatçısı ve çevre yazarı Ayça Ceylan, karşılaştırmalı mitoloji, hareket araştırması, şifalı bitkiler, maneviyat ve teknoloji gibi disiplinleri bir arada kullanarak biyoçeşitlilik üzerine mekâna özgü performanslar yaratıyor. Ayça Ceylan ile sanatı üzerine sohbet ettik…

Sizin için sürdürülebilirlik ne anlama geliyor, sürdürülebilirlik yaklaşımınızın temelinde neler var?

Benim için sürdürülebilirlik doğayla derin bir iletişim kurmak adına anımsamamız gereken kayıp bir dil. İnsan türünün bir zamanlar bu dili iyi bildiğini ancak yüzyıllar/binyıllar içinde bunu çeşitli nedenlerden dolayı unuttuğunu düşünüyorum. Gün doğumunundan bulutlara, yıldızlardan okyanuslara, deniz canlılarından ormanın mucizevi florasına kadar her bir varlığın kendine özgü olan anlam dünyasını keşfetmek ve yaşamın ancak ortaklaşa bir dengeyle devam edebileceğini her geçen gün daha yoğun bir şekilde deneyimlemek elbette hem gündelik yaşamımı hem de sanatsal üretimimi etkiliyor.

Performatif yerleştirme sergilerimde, performanlarımda, atölyelerimde ve çeşitli markalarla yaptığım iş birliklerinde daha az tüketim, sürdürülebilir malzemeler tercih etmek, sadece insan merkezli olmanın zararları, çok türlülük, yerel toplulukların ve bilginin önemi ve yaratıcı şifanın iklim krizi karşısında nasıl çözümler sunabileceği gibi başlıkları vurguluyorum. Çocukluğumda insan ve gezegen sağlığının kol kola yürüyen bir organizma gibi olduğunu benimseyen kadim bir anlayışla büyütüldüm ve hâlâ da buna kalpten bağlıyım.

Sürdürülebilir Sanat Sohbetleri: Ayça Ceylan

Yaptığınız işler arasında en heyecan verici ve özel işiniz hangisi?

Aslında üretimlerimin biri diğerinden daha özel diyemem öyle bir hiyerarşim yok. Her biri sayesinden bugünkü benim ve iklim krizinin yoğun etkilerini deneyimlerken doğayla uyumlu yaşamak adına pozitif etki yaratacak performanslar, sergiler, atölyeler üretiyorum. Hatta bu yaklaşımım her pazar Cumhuriyet Gazetesi Pazar Eki’nde yer alan Dairesel Flora sürdürülebilirlik köşemdeki yazılarım için de böyle. Her sabah uyanır uyanmaz içtiğim suyu da büyük bir minnetle ve tutkuyla içiyorum aynı şekilde işlerimi de böyle üretiyorum ya da karşılaştığım birinin hikâyesini de böyle dinliyorum ya da antik bir alanın belleğini de böyle dinliyorum. Yaşam her anıyla yeni ve iyileştirici hikâyelere sahip.

Çocukluğumda insan ve gezegen sağlığının kol kola yürüyen bir organizma gibi olduğunu benimseyen kadim bir anlayışla büyütüldüm ve hâlâ da buna kalpten bağlıyım.

Şu anda üzerinde çalıştığınız veya çalışmayı planladığınız işlerden bahseder misiniz?

Şubat ayında Hindistan’ın Udaipur kentinde yer alan bir konuk sanatçı programına davet almıştım. Udaipur göller kenti olarak biliniyor ve tabii bu ekolojik durum kentteki ve çevresindeki su kültlerine de yansımış durumda. Mekâna özgü performanslar/performatif yerleştirmeler üretmeyi tercih eden bir eko-performans sanatçısı olarak orada suyun kadim bilgeliğine ve iklim krizinde suyun nasıl etkilendiğine dair bir performans tasarladım. Performansımı tasarlarken hem konuk sanatçı programındaki sanat profesyonelleri hem de yerli halk benimle suyun bilgeliğine dair somut ve spiritüel pratiklerini paylaştı. Tüm bu bilgiler ve araştırmalarım eşliğinde sadece sanat profesyonellerin, kültür-sanat izleyicisinin değil yerli halkın da katıldığı bir etkileşimli performans gerçekleştirme imkânım oldu.

Sürdürülebilir Sanat Sohbetleri: Ayça Ceylan

Sürprizli bir performanstı çünkü önceden karar verilen performansımın gerçekleşeceği yerdeki minik şelale kurumuştu. Suya dair bir performans suyla iç içe olur derken oradaki ilk gece aylar sonra yağmur yağdı ve ben yağmurun kokusuyla, sesiyle beraber her birimizin zaten bir su damlası olduğunu anımsadım. Oradaki tüm bu deneyimin sanatçı e-kitabına dönüşüyor aynı zamanda “Sen bir su damlasısın!” isimli bir atölyeye de evrildi. Bu atölyeyi ilk kez geçtiğimiz ay Müzegazhane’de gerçekleşen Kıtalararası Dans Buluşması’nda gerçekleştirdim. Atölyem farklı mekânlarda gerçekleşmeye devam edecek.

Performans sanatı ve video sanatının Netflix’i olarak da tanımlayabileceğim New York merkezli PerformVu’da Japonya’da katıldığım konuk sanatçı programı sonunda gerçekleştirdiğim sergim ‘The key that opens the gate of invisible library, egret’tan bir performans videom yayınlandı. Platform’daki topluluğun bir parçası olarak çok güzel geri dönüşler alıyorum.

Tüm bunlarla beraber geçen sene European Cultural Center ile gerçekleştirdiğim 4 hafta süren Eko-Performans: Performans Sanatı ve Çevrecilik Arasındaki İlişki isimli atölyemde yine ekim ayında aynı kurumla tekrar gerçekleşecek.

Bir de endemik bitkilere ve bitki sembolizmine adanan ve 2020 yılından beri devam eden performatif yerleştirme serim Antalya, Ankara ve Art Basel Miami’nin ardından sevgili kentim İstanbul’daki bir endemik bitkiye odaklanıyor. Çok heyecanlıyım çünkü bu bitki hem boğaza hem suya dair ve şahane bir küratörle -Bala Gürcan- beraber çalışıyorum. Bu yılın sonunda bir konuk sanatçı programına daha davetliyim Brezilya’dan Amazonlara gireceğim, tabii oradaki biyoçeşitlilik için de büyük bir heyecan duyuyorum.

Sürdürülebilirlik geniş bir alan ve sürekli güncel gelişmeler oluyor. Hem değişimi takip etmek hem de beslenmek için kitap, film, kişi vs. önerilerinizi alabilir miyiz?

UNEP gibi çeşitli çevre platformlarının raporlarını okuyorum. Bunun dışında severek takip ettiğim Earthrise Studio, Rainforest Alliance, Earth.org, Canopy, Slow Fashion Movement, Future Earth Foundation gibi sosyal medya hesapları ve siteler mevcut.

Sürdürülebilir Sanat Sohbetleri: Ayça Ceylan
Sürdürülebilir Sanat Sohbetleri: Ayça Ceylan
Sürdürülebilir Sanat Sohbetleri: Ayça Ceylan

Kitap olarak ise Vandana Shiva’dan Earth Democracy ve Saying Alive, Robin Wall Kimmerer’dan Bitkilerin Ruhu, Richard Powers Her Şeyin Hikâyesi, Olga Tokarczuk’dan Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde’yi öneririm. Öte yandan ben karşılaştırmalı mitoloji ile yakınlaşmanın da iklim krizi açısından farkındalık yarattığını düşüyorum. Zaten üretim sürecimde karşılaştırmalı mitoloji büyük bir yer kaplıyor. Bu nedenle odak çevre olunca mitoloji okumaları da yapılabilir.

Belgesel olarak ise Margaret Mee and the Moonflower, Living the Change: Inspiring Stories for a Sustainable Future, Just Eat It: A food waste story ve The Salt of the Earth.

Sanattaki tavrınızın günlük rutininizdeki karşılıkları neler; sürdürülebilir günlük yaşam tercihlerinizden bahseder misiniz?

İlk olarak gardırobumdan alışveriş yapmayı tercih ediyorum. Aileden kalan retro parçalar ve spor kıyafetlerim bir anda birkaç aksesuar ve farklı bir parçayla bir davette ya da toplantıda giydiğim giysilere dönüşüyor. Mutfakta gıda atığı önceliğimiz; bu nedenle buzdolabında kalanlarla fusion yemekler de yapmayı seviyoruz eşimle. Kişisel hijyen ve kozmetik ürünlerini, gıdayı, ev hijyeni ürünleri etik ve sürdürülebilir markalardan tercih ediyoruz. Evde enerji tüketimini de her zaman önceliklendiriyoruz. Pencereleri açınca rüzgâr alan bir evimiz var yazları soğumak adına bu rüzgar önceliğimiz, kışları ise evimizin yalıtımı ve ısıtmak için gerekli araçlarda enerji tasarruflu ürünler tercih ettik. Mümkün olduğu kadar toplu ulaşımı tercih etmeye çalışıyorum özellikle metro ve deniz yolculuğu. Tek kullanımlık plastiklere karşı da olabildiğince mesafeliyim ancak bazen şartlar gereği kullandığım da oluyor. İşim gereği çokça seyahat ediyorum. Bu nedenle oluşan karbon ayak izimi de ölçümleyip dengelenmeye çalışıyorum. Aileme, sevdiklerime, arkadaşlarıma ihtiyaçları olan bir hediye almayı seviyorum ve bunun için de yerel, etik ve sürdürülebilir markalar önceliğim.

Pop Quiz

Sanatınızı üç kelimeyle nasıl tanımlarsınız?

Doğayla uyumlu, onaran ve etki yaratan.

İmkânınız olsa tanışmak istediğiniz sanatçı kim olurdu?

Brezilya Amazon Yağmur Ormanları’ndaki bitkiler konusunda uzmanlaşan İngiliz botanik sanatçısı ve çevreci Margaret Ursula Mee, İsveçli sanatçı ve mistik Hilma af Klint ve 2100 civarı yaşayan çevre ile ilgili işler üreten bir sanatçı.

En son ziyaret ettiğiniz üç sanat etkinliği/sergi hangileriydi?

  • ARTER’de Farz et ki sen yoksun Ömer Koç Koleksiyonu’ndan bir seçki, küratörü Selen Ansen.
  • İstanbul Modern’de Senin Beklenmedik Karşılaşman, Olafur Eliasson.
  • Mumbai’de yer alan Chhatrapati Shivaji Maharaj Vastu Sangrahalaya (CSMVS) Müzesi’ndeki Ancient Sculptures: India Egypt Assyria Greece Rome sergisi.
Cemre Bosnalı Zeydanlı
Cemre Bosnalı Zeydanlı Tüm Yazıları