2025 Teknoloji Trendleri by RAMS

Üretken yapay zeka, kuantum bilişim ve biyoteknolojinin dönüştürücü etkileriyle şekillenen 2025 teknoloji trendlerini keşfedin.

2025 yılında dünya genelinde önemli trendlerden biri de artık fütüristik bir kavram olmaktan çıkan kuantum bilişim teknolojisi olabilir. Üretken Yapay Zekâ 2025’te etkisini daha da artıracak ve sonsuz olasılıklar evrenindeki yaratıcı süreçleri hem otomatikleştirecek.

Bulut ve uç bilişim, yapay zekânın büyümesiyle endüstriler ve bölgeler arasında benimsenen en yaygın trenddir. Biyoteknolojinin kullanımı tarımsal üretimde önemli avantajlar sağlarken; genetik bozulma, sağlık sorunları ve sosyoekonomik dengesizliklere yol açmak gibi bazı riskleri de beraberinde getiriyor.

Teknoloji Dünyasını 2025’te Neler Bekliyor?

• Üretken Yapay Zeka, etik yönleriyle tartışılıyor.

• Kuantum Bilişimi yenilikçi uygulamalara yol açıyor.

• 5G Genişlemesi operasyonel verimliliği hızla artırıyor.

• Sanal ve Artırılmış Gerçeklik her alanda yeni kapılar aralıyor.

• Tarımda Biyoteknoloji yaygınlaşıyor.

• Blok zinciri yeni gelir fırsatları yaratıyor.

1

Yapay Zeka Her Alanda Etkili Dönüşümlere Yol Açıyor

*Üretken Yapay Zeka, Yaratıcı Süreçleri Hızlandırırken Etik Yönden Tartışılacak

*Dünya Nerede, Türkiye Nerede Olmak İstiyor?

Üretken Yapay Zeka, Yaratıcı Süreçleri Hızlandırırken Etik Yönden Tartışılacak

Gündelik hayata hızla giren Üretken Yapay Zekâ 2025’te etkisini daha da artıracak ve sonsuz olasılıklar evrenindeki yaratıcı süreçleri hem otomatikleştirecek hem de sürecin birbirinden farklı pek çok alanda daha doğru ve hızlı ilerlemesini sağlayacak. Ancak etik, fikri mülkiyet, gizlilik, güvenlik ve dezenformasyon konularında da çok daha dikkatli olunması gereken yeni konular üretecek gibi gözüküyor.

Bilgisayarların yapay zekâ algoritmalarının veri ve içerik üretme kabiliyetini ifade eden Üretken Yapay Zekâ, orijinal veriyi analiz ederek yeni içerikler üretiyor. Ve eğitimden sağlığa, iş dünyasından havacılık ve uzay teknolojilerine dek görüntü, ses, metin üretiminden iş geliştirmeye inovatif tüm çalışmalarda hayatımızın daha da içinde olmaya aday.

Tüm bu önemli gelişmeler etkisini geniş bir yelpazede gösterecek. Şirketler veri analizi becerilerini hızlandıracak ve hem ürünlerinde hem de hizmetlerinde çok daha inovatif olabilecekler. Farklı birimler arasında daha etkili iş birliklerine olanak sağlanacak. Bu da rekabeti etkileyecektir.

Dünya Nerede, Türkiye Nerede Olmak İstiyor?

Türkiye’nin 2024-2025 Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi kapsamında Üretken Yapay Zekâ teknolojilerinin geliştirilmesini hedeflemesi bu konudaki ekosistemin sürdürülmesine fayda sağlayacak ve dijital dönüşüm süreçlerini de hızlandıracaktır.

Öğrenci ve Profesyoneller Kullanıyor

Aşağıdaki veriler Üretken Yapay Zekâ’nın hayatın her alanında, çeşitli sektörlerde hızla benimsendiğini ve kullanımının giderek arttığını gösteriyor.

• 4 kişiden biri kullandı: İngiltere’de halkın %26’sı, en az bir kez Üretken Yapay Zekâ kullanmış.

• İşletmelerin yarıdan fazlası hazır: 11 ila 1.000 çalışanı olan işletmelerin yaklaşık %61,5’i bu teknolojileri sistemlerine entegre etti.

• Yatırım artışı yüksek: ChatGPT sonrası, yapay zekâ girişimlerine yapılan yatırımlar %58 artarak toplamda 754 milyon dolara ulaştı.

2

Kuantum Bilişim Fütüristik Bir Kavram Olmaktan Çıkıyor

*Önümüzdeki 10 Yıl İçinde Trilyonlarca Dolarlık Ekonomik Değer Yaratabilir

*5G Mobil İletişim Teknolojisinin Dönüştürme Kapasitesi Yüksek

Önümüzdeki 10 Yıl İçinde Trilyonlarca Dolarlık Ekonomik Değer Yaratabilir

2025 yılında dünya genelinde önemli trendlerden biri de artık fütüristik bir kavram olmaktan çıkan kuantum bilişim teknolojisi olabilir. Birçok sektör, önümüzdeki on yıl içinde trilyonlarca dolar değerinde ekonomik değer yaratma potansiyeli olan kuantum bilişimin bu potansiyelinden faydalanmak için yatırımlarını artırmakta ve gelişmeleri yakından takip etmektedir.

Finans ve İlaç Gibi Sektörleri Etkileyecek

Gartner’ın da 2025 yılı için belirlediği stratejik teknoloji trendleri arasında yer alan kuantum bilişim, başta karmaşık problem çözümüne dayalı sektörler olmak üzere çeşitli sektörlerde son derece yenilikçi uygulamaların öncüsü olma yolunda. 2025 yılında IBM, Google gibi şirketlerin kuantum işleme yeteneklerini geliştirmesi ve bu gelişmenin, özellikle finans ve ilaç gibi sektörleri önemli ölçüde etkilemesi bekleniyor.

Elektrikli araçlardaki batarya malzemelerinin optimizasyonundan finansal piyasalarda risk değerlendirmesine dek çeşitli alanlarda test edilen kuantum algoritmaları, özellikle yeni ilaç keşfi ve lojistik optimizasyonu gibi alanlarda hem yeni olanaklar vaat ediyor hem de bu konuya erken girenlere rekabet avantajı sunuyor. Tüm bu gelişmeler, kuantum bilişiminin 2025’te önemli bir trend olacağını gösteriyor.

5G Mobil İletişim Teknolojisinin Dönüştürme Kapasitesi Yüksek

5G’nin, yani beşinci nesil mobil iletişim teknolojisinin kullanımı; yüksek hızı, düşük gecikme süresi ve geniş kapasitesi ile dünya genelinde yaygınlaşıyor ve kullanım alanları da her geçen gün hızla artıyor. Yapay zekâ ve otomasyon gibi teknolojilerin ortaya çıkması ve yaygınlaşması ile veri miktarında sürekli bir artışın yaşanması, ardıllarına göre çok daha yüksek veri yükleme/indirme hızı ve gelişmiş kapasitesi olan bu beşinci nesil kablosuz hücresel teknolojisinin faydalarını daha da görünür kılıyor.

Nesnelerin internetinden (IoT) otonom araçlara, gelişmiş oyun uygulamalarından canlı akış medyası ve akıllı şehirlere, birçok yenilikçi uygulamayı destekleyen 5G, iş dünyasından küresel ekonomiye dek yaşamı dönüştürebilecek kapasitesi ve potansiyeli ile 2025 yılında hem bireysel kullanıcılar hem de endüstriyel uygulamalar için daha geniş bir etki alanına sahip olacaktır.

Güvenilir İletişim Çözümlerinin Gelişecek

5G’nin endüstriyel ve kurumsal kullanımın artması sonucunda, üretim süreçlerinin otomasyonu, enerji verimliliğinin artırılması ve akıllı altyapıların geliştirilmesi gibi yenilikleri de bekleyebiliriz. Yine 2025 yılında özel 5G ağlarının yaygınlaşacağını ve bu sayede işletmelere özel, güvenilir iletişim çözümlerinin geliştirileceğini ve böylece operasyonel verimliliğin artacağını söyleyebiliriz. Türkiye’de 5G frekans ihalesinin 2026 yılında yapılması bekleniyor.

3

Bulut Ve Uç Bilişimde Yeni Arayışlar

Bulut ve uç bilişim, gecikme süresi, veri aktarım maliyetleri, devletlerin veri egemenliği düzenlemelerine bağlılık, veriler üzerinde özerklik, güvenlik gibi konuları optimize etmek amacıyla devasa ölçekli uzak veri merkezleri, bölgesel merkezler ve yerel düğümler gibi konumlar arasında dağıtılan iş yüklerini ifade eder.

Özellikle uç bilişim, merkezi bir veri merkezine güvenmek yerine verileri veri oluşturma kaynağının yakınında işlemeyi içerir. Uygulamalar arasında otonom araçlar, endüstriyel IoT ve uzak konumlarda yerel veri işleme yer alır.

Bulut ve uç bilişim, yapay zekânın büyümesiyle endüstriler ve bölgeler arasında benimsenen en yaygın trenddir. Çoğu şirket, ürün ve hizmetlerinin değerini artırmak, maliyetleri düşürmek, müşterilerine daha iyi hizmet vermek, bilgisayar ve depolama kaynaklarının kullanımını optimize etmek için bulut ve uç bilişim teknolojilerini benimsiyor.

4

Sanal Gerçeklik (VR) Ve Artırılmış Gerçeklik (AR)

Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) teknolojileri, çeşitli sektörlerde yenilikçi uygulamalarla öne çıkıyor ve hızla gelişiyor. Bu teknolojiler eğitimden sağlık hizmetlerine, perakende ve E-ticaretten eğlence ve oyun sektörüne, mimarlık ve inşaattan çeşitli üretim endüstrilerine dek geniş bir spektruma yayıldı.

Tüm bu sektörlerde AR ve VR teknolojilerinin kullanımı, operasyonel verimliliği artırmakta, maliyetleri düşürmekte ve kullanıcı deneyimini zenginleştirmektedir. Gelecekte, bu teknolojilerin daha da yaygınlaşması ve yeni uygulama alanlarının ortaya çıkması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

Daha hafif, İnce ve Kullanıcı Dostu Ürünlerle Donanımda Gelişmeler Bekleniyor

Örneğin, IDC’nin tahminlerine göre, 2025 yılında AR ve VR başlıklarının küresel sevkiyatlarının %41,4 oranında artması öngörülmekte, bu da bizlere pazarın önemli ölçüde büyüyeceğini göstermektedir. AR ve VR teknolojilerinin yapay zekâ ile entegre edilerek daha akıllı ve etkileşimli deneyimler sunması da beklentiler arasındadır.

Bu entegrasyon, kullanıcıların daha gerçekçi ve kişiselleştirilmiş deneyimler yaşamasına olanak tanıyacaktır. Eğitim simülasyonları, uzaktan iş birliği ve müşteri deneyimlerinin geliştirilmesi gibi amaçlar AR ve VR teknolojilerinin 2025’te kurumsal uygulamalarda daha çok kullanılacağını gösteriyor. Aynı zamanda daha hafif, ince ve kullanıcı dostu ürünlerle donanımda gelişmeler bekleniyor.

5

Tarımda Biyoteknoloji Kullanımı Ne Getirecek?

Biyoteknoloji, önemini günden güne arttıran teknolojik bir kavram. Tarımda bu teknolojinin, yani biyoteknolojinin kullanımı; gıda güvenliğini artırmak, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak ve tarımsal üretimde karşılaşılan zorluklara yenilikçi çözümler sunmak açısından önem taşıyor.

Etik, Çevresel ve Sosyo-Ekonomik Etkileri

Hassas tarım uygulamalarının benimsenmesi, biyoteknolojik aşı ve biyopestitlerin geliştirilmesi, biyoyakıt üretiminde biyoteknolojinin kullanılması bazı olumlu sonuçlar sağlıyor. Gıda güvenliği ve besin değerlerinin artırılmasına katkı veriyor. Tarımsal verimliliği arttırarak gıda ihtiyacının karşılanmasında olumlu rol oynuyor.

Tarımsal üretimde bu önemli avantajları sağlarken; genetik bozulma, sağlık sorunları ve sosyoekonomik dengesizliklere yol açmak gibi bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla 2025 için tarımda biyoteknolojinin dünya genelinde daha etkin ve yaygın bir şekilde kullanılacağını, ancak bu teknolojinin etik, çevresel ve sosyo-ekonomik etkilerinin de tartışılacağını ve uygun düzenlemelerin yapılmasının önemli olacağını söyleyebiliriz.

7

Yeşil Enerji Üretiminde Teknoloji Hızla Değişecek

Temiz enerjiye geçiş hem enerji üreten hem de enerji tüketimi yoğun sektörler üzerinde kapsamlı etkilere sahip olacağından enerji ve araziye gereksinim duyan sistemler için fiziksel varlıklara önemli yatırımlar gerektirecektir. Şimdiye kadar, enerji ve arazi kullanım sistemleri için fiziksel varlıklara yapılan toplam yatırım, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için gereken 9,2 trilyon dolarlık yıllık yatırımın hâlâ oldukça altında. Kapasite ve güvenilirlik kısıtlamaları ile artan faiz oranları temiz enerji alımını yavaşlatıyor. Ancak sermaye yatırımının artması yaygın kullanımı hızlandırmaya yardımcı olacak gibi görünüyor.

8

Blok Zinciriyle Finansal Varlıklar Satışa Sunulacak

Başlangıçta Bitcoin için geliştirilen blok zinciri teknolojisi, kripto para biriminin ötesinde bugün yeni uygulama alanlarıyla hayatımızda. Pek çok farklı endüstri şeffaflık sağlama, güvenliği artırma ve dolandırıcılığı azaltma yeteneği nedeniyle blok zincirini benimsiyor. Gelişen kullanım alanları arasında tedarik zincirlerindeki malların menşeinin izlenmesi, hilelere karşı korumalı oylama sistemleri sağlanması ve güvenli tıbbi kayıtların yönetilmesi yer alıyor.

Blok zinciri şirketleri, test uygulamalardan sonra artık tokenize edilmiş finansal varlıkları günlük kullanıma sunuyor. Blok zinciri ağındaki bir varlığın benzersiz bir dijital temsilini oluşturma süreci olan tokenizasyon, uzun yıllar süren beklentiler ve deneylerden sonra artık ölçeklenmeye başladı. Örneğin, bir şirketin hisseleri tokenleştirildiğinde, her bir hisse dijital bir token olarak temsil edilecek ve bu tokenler kolayca alınıp satılabilecek. Programlanabilirlik, birleştirilebilirlik ve gelişmiş şeffaflık gibi avantajlar, finans kurumlarının operasyonel verimlilikleri yakalamasına, likiditeyi artırmasına ve yenilikçi kullanım örnekleri aracılığıyla yeni gelir fırsatları yaratmasına olanak sağlayabilir.

9

Çok İşlevli Robotlar İşletmelerde Yer Bulacak

Kullanım örneklerine bakacak olursak bir depo ortamında, malların toplanması, paketlenmesi ve taşınması gibi birden fazla görevin yerine getirilmesi mümkün. Sağlık hizmetlerine yardımcı olmak, tıbbi malzeme sağlamak, hasta hareketliliğine yardımcı olmak ve hatta alanları dezenfekte etmek gibi çeşitli görevleri yerine getirmek olanaklar arasında. Uzak veya tehlikeli ortamlarda saha servisi, ekipman muayenesi, rutin bakım yapılması ve arızaların onarılması da uygulamalar arasında.

Teknoloji Maliyetleri Düştü, Uzay Projeleri Artacak

Hızla düşen teknoloji maliyetleri son on yılda uzay teknolojilerini gerçekleştirilebilir hale getirdi. Uyduların ağırlık, büyüklük ve güç ihtiyaçları açısından küçülmeleriyle maliyetin azalması, uzaya fırlatmaların artması ve değişik teknolojilerin uygulamaya geçmesi sonucunu doğurdu. Böylece Space-X’in sahibi olduğu Starlink gibi geniş çaplı internet erişimi sağlayan düşük yörüngeli özel sektör uydularının ve özel sektör fırlatma tesislerinin gelişmesine tanık olduk. Uzay madenciliği ve yörüngede üretim gibi yeni alanların gelişmesi beklenirken Ay’ın ekonomik olarak değerlendirilmesi veya akıllı telefonların uydular üzerinden haberleşmesi gibi mevcut teknolojiler de hızla ilerliyor.

Bitirirken

Umut Veren Gelişmeler ve Risklerin Yılı

Teknoloji dünyasında çok olumlu ve umut verici gelişmeler olacağı muhakkak. Örneğin Üretken Yapay Zeka’nın yaygınlaşması, kuantum bilişimi ve tarımda biyoteknoloji kullanımı, devrim niteliğinde gelişmelere yol açabilecek. Ama insanlığın bir o kadar da tedbirli ve sorgulayıcı olması gerekiyor. Genetik bozulma, sağlıklı yaşamın önündeki engeller ve sosyoekonomik dengesizlikler hep masada olacak gibi…