She's Mercedes İle İlham Veren Sohbetler: Zehra Öney
Yazı Boyutu:
360+ Media Interactive Kurucu & CEO’su ve Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Başkanı Zehra Öney ile ilham verici bir sohbet gerçekleştirdik.
Mercedes-Benz’in ilham veren kadınlardan yola çıkarak oluşturduğu She’s Mercedes platformu için, ilham veren kadınlar ile bir araya geliyoruz! Bu isimlerin hikayelerini sizler ile buluşturarak, hayalleri olan tüm kadınlara cesaret, güç ve ilham vermeyi diliyoruz. Kadınların başrolde olduğu bu ilham verici başarı hikayelerini ön plana çıkarırken; başarı için vazgeçmemenin, başarısızlıktan ders almanın ve kadınlar arasındaki dayanışmanın önemine de dikkat çekmeyi istiyoruz. Bu amaçla 360+ Media Interactive Kurucu & CEO’su ve Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Başkanı Zehra Öney ile keyifli bir röportaj yaptık. She’s Mercedes’in odaklandığı dört ana kategoriden biri olan “İnovasyon” konusunda Türkiye’nin en söz sahibi isimlerinden olan Zehra Öney, hem mesleğindeki başarıları hem de güçlü duruşu ile ilham veriyor.
Türkiye’de teknoloji sektörünün en başarılı ve tecrübeli isimlerinden birisiniz. O yüzden konuya direkt oradan girelim! ABD’de faaliyet gösteren “National Science Foundation”a göre 1984 yılında bilgisayar mühendisliği eğitimi almaya başlayan kadınların oranı en üst seviyeyi görüp %38’e ulaştı fakat bu oran, o noktadan sonra düzenli olarak düşmeye başladı. Bu düşüşün arkasındaki nedenler sizce neler?
Kadınların bu alanda eğitim alma oranı maalesef erkeklere oranla düşük kalıyor. Güncel rakamlara baktığımızda, Türkiye Sinai Kalkınma Bankası’nın 2020 yılı Mart ayında yayınladığı Tematik Bakış raporunda, yüksek öğretimde bilgi ve iletişim teknolojileri, mühendislik veya doğa bilimleri alanlarından mezun olan kadınların oranının %13 olduğu; OECD’nin Uluslararası Eğitim Değerlendirme Testi’nde ise erkeklerin %4.8’i teknoloji sektöründe çalışmayı hedeflerken kadınların ise sadece %0,4’ünün teknoloji sektöründe çalışmayı hedeflediği bilgilerine ulaşıyoruz. İstihdam tarafında da durum çok farklı değil. 2018 yılı ISACA (Bilişim Sistemleri Denetim ve Kontrol Birliği) verilerine baktığımızda dünyada istihdam edilen kadın oranı %40 olsa da teknoloji sektöründeki kadın istihdamı yine %25 seviyelerinde kalıyor. Honeypot verilerine göre de Türkiye’de teknoloji sektöründe istihdam edilen kadın oranının %9.91 olduğu bilgisi var.
Rakamların bu denli düşük olmasının birçok farklı sebebi var. 80’li yıllardan itibaren başlayan bir pazarlama stratejisi ile çoğunu kadın yazılımcıların yarattığı oyunlar erkek çocuklar için tasarlanmaya başlandı ve erkeklere özelmiş gibi pazarlandı. Halihazırda toplumda kadına ve erkeğe yüklenmiş rollerin yanında bir de oyun konusunda böyle cinsiyetçi bir ayrım olunca, kadınlar gitgide mühendislik alanından soğudular, ilgileri azaldı. Toplumun yarattığı bu etki ile birlikte; teknolojide lider kadın rol modellerinin 90’lı yılların başından beri sayılarının giderek azalması ve dünyayı etkileyen, en gündemde olan teknolojik gelişmelerin hepsinin erkekler tarafından yapılmış olması, bu alanda yer almak isteyen kadınlar için ayrıca motivasyon düşürücü olmuştur. Sosyal çevrenin kadınları bu sektörden dışlaması ve beraberinde rol modellerin olmayışı, kadınları daha en başından bu alanda okumaktan bile uzaklaştırırken üzerine bir de sektördeki fırsat eşitsizliği ve cinsiyete dayalı ayrımcılık da kadınların bu sektörde bir kariyer hayali kurmasının önünde en büyük engel oluyor.
TUBISAD’ın yaptığı araştırmaya katılan teknolojide istihdam edilen kadınların %49’unun da söylediği gibi sektörde ücret konusunda büyük bir eşitsizlik var. İşverenler, teknik alanda çalıştıracakları kişi bir kadın olunca erkeğe göre daha yetersiz olduğu önyargısı ile yaklaşıyorlar. Bu önyargı kadın çalışanların maaşına ve hatta işe alım oranlarına da yansıyor. Tüm bu faktörler bahsettiğiniz soruna, kadınların mühendislik alanına yönelimlerinin azalmasına yol açıyor. Tüm bu gerçeklerin yanında çok çarpıcı bir başka veriyi de IMF’nin yakın bir zamanda yaptığı araştırmadan vermek istiyorum. Otomasyon sebebiyle işinden olma riski kadınlarda %11 iken, erkeklerde %9 olarak açıklandı. Burada tekrar görüyoruz ki kadınların dijital sektördeki emeğinin çok fazla güçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Global ve milli ekonomide büyüme ve gelişmenin sağlanarak daha sürdürülebilir bir ekonomi yaratılmasının en etkili yolunun istihdamdaki cinsiyet çeşitliliğini sağlamak olduğunu unutmamak gerekiyor.
Kurucusu olduğunuz Teknolojide Kadın Derneği de tam olarak bu durumu değiştirmek için uğraşıyor aslında, öyle değil mi? Bu konudaki çalışmalarınızdan okuyucularımıza bahseder misiniz?
Az önceki sorunuzun sonunda vurgusunu yaptığım gibi; Teknolojide Kadın Derneği olarak en büyük amacımız bilim ve teknoloji dünyasında, üretim alanında uzman, yetkin ve dönüştürücü insan kaynağını yaratmak; özellikle sayıca çok az olan kadın teknoloji insanı sayısını artıracak güçlü farkındalık ve eğitim çalışmalarını hayata geçirmektir.
Yaptığımız tüm çalışmaları fırsat eşitliği sağlamak, daha doğrusu cinsiyet çeşitliliği sağlamak amacıyla yapıyoruz diyebiliriz. İlk etapta açtığımız SQL Veri Tabanı Uzmanı eğitimi sınıfından ilk mezunlarımızı verdik ve mezunlarımızdan 12 tanesi işlerine yerleştiler, diğerleri de görüşmelerini gerçekleştiriyorlar.
Şu anda en kapsamlı ve gündemde olan, pandemi süresince hazırlıklarını yaptığımız, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) taşıyıcılığında ve EBRD (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası)’nin teknik desteği, Teknolojide Kadın Derneği’nin operasyonel katkısı ile hayata geçirdiğimiz ve birlikte yürüttüğümüz Genç Dönüşüm projesi. Proje kapsamında ilk fazda 6 başlıkta eğitim sınıfları açtık ve bu fazın mezunlarını Ekim ayı itibari ile vermeye başlıyoruz. İlk etabı çok başarılı geçen Genç Dönüşüm eğitim programımızın ikinci etabını da Ekim ayı içerisinde çağrılarını yaparak, farklı sınıfların da ekleneceği şekilde başlatıyor olacağız. Eğitimlerimiz arasında Veri Bilimi, Phyton, Java, .Net, İş Analizi, SQL, Mobil geliştirici ve Test mühendisi ve RPA(Robotik Süreç Otomasyonu) uzmanlık alanları var. Eğitimlerimiz uzman kadrolar tarafından çevrimiçi, canlı ve ücretsiz yapılıyor. Teknik eğitimlerin yanında Soft Skills, yani yumuşak yetenek eğitimleri de katıyoruz. Soft Skills eğitimlerimizi çok güçlü bir kadro ve çok güncel 21. yüzyıl içerikleri ile gerçekleştiriyoruz. Özellikle yumuşak yeteneklerin teknik eğitime ciddi bir değer kattığını gözlemliyoruz. Böylece gençlerimizi 21. yüzyıla IQ ve EQ’larını geliştirerek ve vizyonlarını açarak başlatıyoruz. Programın içerisinde yer alan bazı öğrencilerimiz şimdiden iş teklifleri almaya başladılar. Tüm mezun olan gençlerimizin istihdama katılmaları ve koçluk hizmeti almaları konusunda da Genç Dönüşüm programı olarak sorumluluk almış durumdayız.
{773021}
Wtech Akademi’nin kendi çalışmaları içerisinde ise yaz döneminde açtığımız İş Analisti sınıfımız ve Denizbank, UiPath ve Linktera’nın desteği ile açtığımız RPA (Robotik Süreç Otomasyonu) eğitimlerimiz büyük bir ilgi görerek devam ediyor. Çok kaliteli bir içerik ve uzman eğitmenlerin desteği ile ücretsiz verdiğimiz bu eğitimlerde sertifikasyon ve istihdama katmak konuları daima önceliğimizde. Wtech Akademi’nin en büyük amaçlarından bir tanesi, “1 Milyon Yazılımcı” projesinin destekçisi olmak ve yetiştirdiğimiz gençlerimizi de bu projenin hedefindeki dönüşümün bir parçası haline getirmek.
Özellikle Covid-19 salgını ve pandemi döneminin tüm dünyayı eş zamanlı dijitalleştirdiği, yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi dönüştürücü teknolojilerin ülkeleri, politikaları, iş dünyasını ve sosyal hayatı etkilediği ve dönüştürdüğü günümüzde, bu hızlı dönüşümü yönetebilecek teknolojide uzman, yetkin, robotik ürünlerde geliştirici ve birlikte çalışma kapasitesine sahip insanları yetiştirmek çok önemli bir sorumluluk haline geldi.
Derneğimizin önemli gördüğü ve odağına aldığı bir diğer konu ise araştırma ve ölçümleme çalışmaları. Hepimizin bildiği gibi ölçemediğimiz bir şeyi yönetemeyiz ve geliştiremeyiz. Bu alanda birbirinden değerli üye kurumlarımızın da desteği ile çok kısa bir süre sonra Türkiye’nin ilk teknoloji ve insan endeksli çalışmasına başlayarak, Türkiye’nin bir insan ve teknoloji haritasını çıkartmayı hedefliyoruz.
Tabii ki tüm bu çalışmaları yaparken bir yandan da dünyanın sürdürülebilirliği ve sürdürülebilir yaşam konusunu çok önemli buluyor ve bu alanda da çok odaklı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan her sene bir başlığı sahiplenmeyi hedefliyoruz. “Açlığa Son” başlığını seçtiğimiz bu sene, tarımda teknoloji kullanımı ve tarımdaki sürdürülebilirlik konusunda yoğun bir çalışma gerçekleştiriyoruz.
{773096}
Yapay zeka ve sanal gerçeklik, uzmanlık alanlarınızdan. Öyle ki, Türkiye’yi artırılmış gerçeklik ile 2013 yılında siz tanıştırdınız. Aynı zamanda çok tecrübeli bir pazarlama uzmanısınız. Sizce bu teknolojiler, pazarlama sektörünü önümüzdeki yıllarda nasıl değiştirecek?
Teknolojinin üretiminde 18 yıldır çalışan bir kadın olarak, dönüştürücü teknolojilerin ne kadar hızlı güçlendiğini ve dünyayı 21. yüzyılın başında bambaşka bir yaşam ve çalışma modeline getireceğini, 2009’da 3G Türkiye’de aktif kullanılmaya başladığından itibaren biliyordum. Artırılmış gerçekliği Blippar uygulaması ile ilk kez Türkiye’ye getirdiğimde, hem sektörde yer alan meslektaşlarım hem de markalar tarafında oldukça yadırgandım. Böylesi dönüştürücü bir teknolojiyi çok iyi bir kullanıcı deneyimi ile Türkiye’ye getirmiş olmam ve sıfırdan hem eğitimine hem de ticarileşmesine emek veriyor olmam hiç kolay bir çalışma değildi. Ancak biliyordum ki dönüşüm, vizyon ve emek ister. Dönüştüren olmak da özveri ve tecrübe ister. Bu sebeple hiç durmadan bu konuda yaptığım çalışmalarda yoluma devam ettim. Bu konuda 3 sene boyunca Türkiye’de artırılmış gerçeklik teknolojisinin yerleşmesi, kullanıcılar ve markalar tarafında öğrenilmesi daha da önemlisi bu teknolojinin Türkiye’de Türk mühendisler tarafından yazılımsal anlamda üretilebilmesi için çok değerli çalışmalar ve önemli projeler yaptım. Bugüne kadar 100’den fazla artırılmış gerçeklik projesi gerçekleştirdik. Yaptığımız projeleri sadece Türkiye’de değil, farklı ülkelerde de açtık ve çok sayıda kullanıcının deneyimini geliştirdik. 10 milyondan fazla kullanıcı bu teknoloji sayesinde markalar ile birleşti. Projelerimiz İngiltere’nin en prestijli ödüllerini kazandı. İngiltere’nin en prestijli ödülü Impact Award ve Barcelona’da yapılan GSMA Kongresi’nde büyük ödüllere ve shortlistlere layık görüldü. Bu alanda yetiştirdiğimiz mühendisler Silikon Vadisi’ndeki projelerin ekiplerine dahil olma fırsatını buldular.
İçinde bulunduğumuz değişen ve dönüşen teknolojilerin yüzyılında, dijitalleşmenin bir getirisi olarak temassız bir ekonomi, temassız bir yaşam bizleri bekliyor. Fiziksel ortamların; sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve hologram gibi teknolojilerle tarihe karışacağı çok yakın gelecekte 5G, bulut teknolojiler ve Fintech ürünler yaşamlarımızı tamamen değiştirecek. Hayatlarımız bu şekilde dönüşüyorken her sektör de bu dijital dönüşüme ayak uydurmaya çalışıyor. Belki de günlük hayatımızda bedenlerimizi ve vücutlarımızı aslında bulunmadığımız yerlere ışınlamanın günlük hayatımızın bir parçası olacağı zamanlar çok yakın. Beyin transferinin konuşulduğu ve denendiği bir zamandayız. Beynimize takılan çipler sayesinde herhangi bir aracı olmadan iletişim kurabileceğimiz günler çok yakın. Bu kadar insanüstü bilincin, öğrenen makinaların, robotların olacağı bir zamanda hayatımız tamamen dönüşeceği için pazarlama sektörü de bu gidişata ayak uydurmak durumunda kalacak. İngilizcede 4P olarak anılan; ürün, fiyat, yer ve promosyon (product, price, place, promotion) başlıklı pazarlama yaklaşımları, yerini 4E’ye; (engagement, experience, exclusivity, emotion) katılım, deneyim, ayrıcalık ve duygu başlıklarına bırakıyor. Müşteri artık ürünle duygusal bir bağ kurmak, ürünü deneyimlemek istiyor. Ürünün diğer ürünlerden farklı olmasını bekliyor. Günümüzde en başarılı markalar en iyi fiyat ya da ürün kalitesini sağlayanlar değil, kullanıcıya gerçek deneyimler ve duygular yaşatanlar oluyor. Kullanıcı ile interaktif biçimde etkileşime geçerek pazarlanan bir ürün, marka daha başarılı oluyor.
Yapay zeka, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçekliğin pazarlama sektöründe kullanılması ile tüketici için satın alma süreleri kısalıyor ve tüketicinin kullanıcı deneyimi kalitesi yükseliyor. Giderek sektördeki etkileyici payı artan Y ve Z kuşağı için de bu interaktif teknolojilerin pazarlamada kullanılması çok olumlu geri dönüşler doğuruyor. Şu an hayatımızın vazgeçilmezleri haline gelen mobil telefonlarımız, bunların içindeki uygulamalar, sosyal medya siteleri, izlediğimiz televizyon kanalları gibi birçok kanaldan bizlere ulaşan çevrimiçi içerikler sayesinde eskiden olmadığı kadar çok satın almaya ve tüketmeye teşvik ediliyoruz. Ekonominin çok büyük sorunlar yaşadığı pandemi sürecinde bile e-ticaret en fazla büyümeyi gösteren sektör oldu. Bunun da sebebi, daha doğrusu kaynağı tamamen dijital pazarlamaya dayanıyor. Evlerine kapanarak sosyalleşmeyi sadece dijitalden yürütmeye başlayan insanların karşılarına sıklıkla çıkan reklamlar, insanları satın almaya yönlendirdi. Özellikle artırılmış gerçekliğin tüketiciler açısından ellerindeki tek bir cihazla en rahat ulaşılabilir bir deneyim yaratma materyali olmasından dolayı artırılmış gerçeklik teknolojisinin yaratacağı pazarın, 2022 yılına kadar 117 milyar dolara ulaşacağı söyleniyor. Hem müşteri hem de firma açısından karlılık ve verimlilik sağlayan bu teknolojilerin pazarlama sektöründe kullanımının önümüzdeki dönemde giderek artacağını düşünüyorum.
Yıllar içerisinde markaların müşterileri ile iletişim kurdukları dijital platformların sayısı her geçen gün artıyor. Örneğin; pandemi ile birlikte Instagram’daki canlı yayınların ve TikTok’un yükselişine tanık olduk. Bu platformlarda tutarlı bir imaj yaratmak ve mesaj iletmek için markaların nelere dikkat etmesi gerekiyor?
TikTok insanların hayatında çok büyük bir açığı yakalayarak insanlara en sevdikleri şey olan kendi deneyimlerini yaşama konseptini verdi. 2018’in ilk çeyreğinde dünya çapında oyun içermeyen bir uygulama olarak en çok indirilen uygulama olmuştu. Burada TikTok, yapılmayanı yaparak kullanıcıların ev ortamında kendi yaratıcılıkları ile yarattıkları dans ve hareketleri, görselleri, videoları belirli konseptlerle paylaşmalarını sağlarken onlara bir de müzik, ortam, çekim gibi hizmetler sundu. İlk etapta sadece eğlence içerikli videolar barındıran uygulama, pandemi döneminde kullanıcı sayısındaki artışla da insanların günlük yaşantılarını, tarzlarını yansıttıkları bir platform haline geldi. Bu açığı bulup kullanıcılara böylesine bir deneyim yaşatan bir platform olarak hızla büyüdü ve çok geniş bir kitleye ulaştı. Dijital dönüşümün hayatımızın her alanına etki ettiği bu dönemde herhangi bir markanın güçlü bir izlenim yaratması bu bahsettiğiniz platformlardaki performansına çok bağlı. Bu platformlarda gençlerin yani Z jenerasyonunun kullanım oranı çok yüksek. Özellikle Instagram ve TikTok ile çoğunlukla 14-60 yaş arası kitleye rahatlıkla ulaşılabiliyor.
Ayrıca yapılan araştırmalara göre bu platformlardaki kullanıcıların çoğu genç kadınlar. Diğer taraftan da bu uygulamaların kullanıcı tarafında ücretsiz kullanım özelliği oluşu bu platformlardaki paylaşımlarda sadece tek bir paylaşımla bile büyük bir kitleye ulaşma potansiyeli barındırıyor. TikTok ve Instagram gibi bu genç jenerasyonun yer aldığı platformlarda bir marka olarak farkındalık yaratmak göze ve kulağa hitap eden, daha önce benzeri olmayan herhangi bir içerik bir anda gündemde büyük bir yer alabiliyor. Kullanıcıların %53’ünün güzel bir video içeriği gördüğü marka ile etkileşime geçtiği söyleniyor. Kullanıcı ile bağ kuran ve aynı anda ürününüzün birçok özelliğini entegre edebileceğiniz içerikler kullanmanız tutarlı bir kimlik yaratmak için büyük önem taşıyor. Aynı şekilde bu mecralarda rakiplerine saldıran değil, onlarla iş birliği içinde olan markalar daha çok beğeniliyor. Tüm bunları söyledikten sonra şunu da eklemek isterim; herhangi bir markanın bu platformlarda güçlü ve tutarlı bir imaj izleyebilmesi trendleri sıkı sıkıya takip etmesine de çok bağlı.
Biraz önce de bahsettiğimiz gibi, teknoloji sektörü oldukça erkek egemen bir sektör. İşinizin zorluğu bir yana, bu durumun yarattığı kendine has zorluklar oldu mu? Olduysa bunlardan bahsedebilir misiniz?
Erkek egemen teknoloji sektörü tabii ki sorunlar yarattı. Erkeklerin bu sektörde yapmış oldukları birliktelik; kadının yaşam şeklini, bakış açısını ve Türkiye’deki kadının benimsediği rolleri kapsamıyor. Teknoloji sektöründe olan kadınlar, erkek egemen sektörde güçlü görünmek için duygusal yeteneklerini geri plana çekiyor ve başarısız oluyorlar. Bu duygusal yeteneği kaybetmek kadınlar için olumlu sonuçlanmıyor. Ben, açıkçası buna direnen kadınlardan olup sektör erkek egemen olsa bile her zaman kadın gibi oldum ve gözüktüm. Olmak istediğim gibi oldum, duygusallığımı kaybetmedim ve hatta herkesin güldüğü, esprisi olan 17 pontluk topuklu ayakkabılarımla özellikle Ar-Ge ve üretimde erkek çalışma arkadaşlarım ile bir arada çalıştım. Görüntüm farklı gözükse de benim rahat bakışım konuyu normalleştirdi ve duygusal zekamı arka planda bırakmamak çok büyük başarılar kazanmamı sağladı. Tüm söylediklerimi toparlayacak olursam; evet, erkek egemen teknoloji sektöründe kadınlar için çok fazla zorluk var ancak cinsiyetsiz bir toplumu konuştuğumuz 21. yüzyılın değişen ve dönüşen dijital dünyasında giderek bu sorunun ortadan kalkacağını düşünüyorum. Kadınlar teknoloji alanına ve uzmanlıklarına hızla ve istekle giriyorlar ve sayıca hızla artıyorlar.
Başarıya giden yolda engeller de başarısızlıklar da kaçınılmaz. Böyle anlarda kendinizi nasıl motive ediyorsunuz? Nasıl tekrar tekrar ayağa kalkıyorsunuz?
Başarı ve başarısızlığı konuşmaya başlamadan önce hedefler ve bu hedefleri yapabilmek için motivasyon ve enerjiden başlamak istiyorum. Ben her işe bitirmek için giriyorum ve yaptığım işi de en iyi şekli ile yapmak, başta koyduğum hedefe ulaşmak ya da daha üstüne çıkmak konusunda ısrarcıyım. Elbette, iş ya da projelerimiz birçok sebeple aksayabiliyor. Burada en önemli konu bir işe girmeden önce o işle ilgili hedef ve pazar araştırmasını bağımsız bir bakış açısıyla ve her kararı almaya açık bir ruhla yapabiliyor olmak. Yapılan her işten, başarılı ya da başarısız da olsak, insan olarak pek çok şey öğreniyor ve tecrübe alıyoruz. Bunun da çok pozitif etkisi ve katkısını hayat içerisinde görüyoruz. Ben buna “Başarısızlığın Başarısı” diyorum. Kendimi tarif edecek olursam, içimde sürekli kendini yenileyen, sürekli kendine enerji veren bir yaklaşım, bir duygu var. Başarısızlıktan duyduğum demotivasyonla geleceğimi şekillendirmiyor. Yeni başlangıçlar ve yeni kararlarda, değişimde ve dönüşümde rahatlıkla karar alıyor, sıfırdan birçok kez yeni şeylere başlayabiliyorum.:) Başarı, bazen sonucunda yüksek bir parasal kazançla, bazen yüksek bir toplumsal fayda ile, bazen güçlü bir pazar geliştirme ile, bazen de tamamen insanın kendisine yüksek bir öğreti ve tecrübe kazandırması ile ifade edilebilir. Girişimlerimde bunların pek çoğunu yaşama şansına sahip oldum. Başarının en önemli anahtarı işinizi kendinizin yapmasıdır. Başlarken içine akıl ve beden gücünü almadığınız, takım çalışmasına değer vermediğiniz, planlamasını düzgün yapmadığınız, düzgün bir çıkış, çöküş planınızın olmadığı, hızınızı ve odağınızı yönetmediğiniz işlerin başarıya ulaşma olasılığı çok zayıftır.
{772952}
She’s Mercedes platformunda yer alan tüm kadınlar cesaretleri, azimleri ve güçlü duruşları ile kitlelere ilham vermelerinin yanı sıra belki de en çok birbirlerine ilham ve güç veriyorlar. Daha iyi bir toplum için tüm kadınlara yayılması gereken mesaj da bu esasında. Bu konuda sizin düşünceleriniz neler?
She’s Mercedes platformunda yer alan kadınların, birbirlerine ve diğer tüm kadınlara ilham veriyor olmaları çok değerli. Bu tarz platformların toplumda yarattığı etki ve kadınlarda yarattığı güç, cinsiyet çeşitliliğinin sağlanacağı geleceğimiz dünyası için çok önemli. Her zaman kendi hayatımda da özellikle toplumsal konularda biz düşüncesi ile yola çıkarak en iyiyi hedeflemiş ve bu yolda bugün bir dernek kurmuş bir kadın, diğer tüm kadınlara cesaret, güç ve ilham vermenin öneminin farkında biri olarak She’s Mercedes platformunu da yakından takip ediyorum. Globalde yarattığı etkinin çok büyük olduğunu ve birçok kadın için de ilham kaynağı olduğunu düşünüyorum. Bu tarz toplulukların ve platformların cinsiyet çeşitliliği yaratmak ve kadınları daha önce bulunmadıkları alanlara teşvik etmek için çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Özellikle otomotiv alanında daha yoğun erkek egemen olan bir sektörde kadınlara ilham veren bu çalışmaların hepimiz tarafından desteklenmesi ve alkışlanması gerektiğini düşünüyorum.
Siz de yaptığınız işteki başarınız ve hayata karşı duruşunuzla ilham veren bu kadınlardan birisiniz. Peki, hayatınız boyunca size ilham veren kadınlar kim oldu? Onlardan ne öğrendiniz?
Bana ilham veren kadınlara She’s Mercedes kadınlarından örnek vererek başlamak isterim. Gwyneth Paltrow’un herhangi bir işletme eğitimi almadan sadece kadın yaratıcılığı, kadının mücadele ruhu ve kadın zekasıyla CEO’su olduğu Goop firmasına sağladığı verim her kadın için çok güzel bir örnek. Ben de aynı Paltrow gibi; hiçbir zaman vazgeçmeden, bilmediği her şeyi öğrenmekte ısrarcı ve her zaman ileriye umutla ve inançla bakan bir kadın oldum. Onun gibi; verileri ve kadınlığımın bana kattığı sezgilerimi birleştirerek, kadınlara özel yeteneklerden vazgeçmeden erkek egemen sektörlerde başarılı olma şansını yakaladım. Arabalardaki dönüş sinyali, ısıtıcı ve cam sileceği gibi detayların kadınlar tarafından düşünülmüş olması da bahsettiğim kadın detaycılığının en güzel örneklerinden. She’s Mercedes platformundan, merakın gücünü ele alarak uluslararası çapta tüm kadınları bir araya getirip onlara ses olan Curiosity Club’ın kurucusu Margaux Hammer; hayatı kolaylaştıran, geleceğin mevsimsiz kıyafet anlayışı için bugünden çalışmaya başlamış Nina Faulhaber ve Meg He olmak üzere birçok girişimci kadını yakından izliyor ve beğeniyorum. YouTube’un CEO’su Susan Wojcicki, insan hakları konusunda verilerin analizi konusunda çok başarılı çalışmalar yapıp kâr amacı gütmeyen İnsan Hakları Veri Analizi Grubunu kuran Megan Price; yapay zeka alanındaki çalışmaları ile Nikita Johnson ve insan-makine etkileşimini artırıcı çalışmalara imza atan Elizabeth Churchill örnek aldığım, takip ettiğim ve ilham aldığım başarılı kadınlardandır. Hepsi alanında öncü olmayı, farklı olmayı ve sezgileri ile somut verileri birleştirerek üretken olabilmenin farklı farklı örneklerini simgeliyorlar. Ben de kendi sektörümde her zaman yeniliğe açık, farklılıklarla başa çıkabilen, sezgilerime güvenen ve hep üreten bir kadın olarak bu özelliklerimi bahsi geçen ve daha birçok kadından ilham alarak yaşatıyorum.
Sizden ilham kadınlara siz ne söylemek istersiniz? Özellikle kendi yollarını çizerken sizden ilham alan gençlere verebileceğiniz tavsiyeler var mı? Keşke ben o yaşta bilseydim dediğiniz şeyler?
Birkaç olmazsa olmazım var aslında. Bunlar; pozitif bakış, bütünsel motivasyon, iş birliği, donanım, bireysel çalışma becerisi ve en önemlisi asla pes etmemek. Bunları temele alarak, her ne işe adım atarlarsa atsınlar her deneyimin kendilerine bir şey kattığının bilincinde olup başarısızlığı bile başarı olarak görmeleri gerektiğini ve her zaman kendi konfor alanlarından çıkmaları ve günümüzün hızla değişen ve dönüşen gündemini her zaman en yakından takip edip hayatlarına adapte etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Üretmekten vazgeçmedikçe, sabırla ve umutla geleceğe baktıkça başarısız olmanın imkansız olduğunu düşünüyor ve benden ilham alan kadınlara da her zaman duygusal zekalarından vazgeçmeden, tamamen bütün özellikleri ile yaptıkları işe sıkı sıkıya, tutkuyla sarılmalarını tavsiye ediyorum. Keşkelerim çok az aslında. Çünkü her dönemin koşulları farklı ve öğrenmeden ilerlemek süper başarıyı engelliyor. Keşke dediğim tek şey bu yüzyılın başında başlama şansına sahip olup sonuna kadar görmek isterdim. Gelecek beni çok heyecanlandırıyor…