Duygusal Beslenme Hakkında Her Şey

Yazı Boyutu:
Olumsuz duyguları bastırmanın veya yatıştırmanın bir yolu olarak yemek yemenin tanımı nedir? Hangi yiyecekler hangi duygunun dışarı vurumu? Duygusal beslenme hakkında merak edilenleri, danışman Verda Çakan anlattı.

Duygusal beslenmenin açılımı nedir?
Duygusal beslenme genel olarak, olumsuz duyguları bastırmanın veya yatıştırmanın bir yolu olarak yemek yemektir. Birçok araştırmada, çoğu insanın normalin üstünde yemek yemesinin yüzde 75’inin duygusal duruma bağlı olduğu ortaya çıktı. Kızgınlık, öfke, yorgunluk, bitkinlik, depresyon, yalnızlık, güvensizlik, yetersizlik, suçluluk, kıskançlık, mutluluk, kaygı, endişe, asabiyet, hayal kırıklığı, boşluk hissi, umutsuzluk, üzüntü, keder, korku; bunlara sebep olan duygulardan bazıları.
Beslenme ile psikoloji arasındaki ilişkiyi nasıl anlatırsınız?
Beslenmeyi bir buzdağının tepesi, psikolojiyi ise o dağın görünmeyen kısmı gibi düşünebiliriz. İkisi, bir bütün. Her insanın, her olaya tepkisi farklı olabilir. Psikolojimizdeki değişiklikler, çocukluğumuzdan gelen bilinçaltı travmaları, sosyal veya iş hayatımızda yaşadıklarımız beslenmemize; dolayısıyla bedenimize yansır. Tıpkı, yalnız hissettiğimizde canımızın genellikle tatlı istemesi gibi.
“Ekmek, bilinçaltımızı ve zevk merkezimizi uyuşturur”

Hangi yiyecekler hangi duygunun dışavurumu?
Ekmek, pilav ve makarnanın yatıştırıcı etkisi var. Özellikle ekmek, bilinçaltımızı ve zevk merkezimizi uyuşturur. Nişastalı yemeklerin altında, korku ve gerginlik duyguları var. Yüksek yağ içeren kızarmış yiyecekler yiyerek de, içimizdeki duygusal boşlukları yağ ile doldurmaya çalışırız. Kuruyemişler eğlence eksikliğini simgeler; onları çıtırdatarak içimizdeki öfke ve kızgınlığı bastırmak isteriz. Ayrıca isteyip de yapamadığımız değişiklikler yüzünden kendimize kızdığımız durumlarda hem yağlı hem de çıtır yiyecekler yemek, beynimizin haz merkezini rahatlatır.
Geçmişten gelen duygular ve gelecek kaygılarımız, beslenme problemleri yaşamamıza yol açar.
Bolca tatlı veya tuzlu yemenin altında ne yatıyor?
Tuzlu olarak, özellikle kuruyemişlerden bahsedebiliriz. “Eğlence eksikliği sendromu” dediğimiz duygu durumundan dolayı, farkına varmadan bütün bir paketi bitirebiliriz. Özellikle eğlenceden yoksun kişiler, beynindeki zevk kimyasallarını harekete geçirmek için bolca tüketme ihtiyacı hisseder. Kan basıncını yükselten tirozin maddesi, kaju ve yer fıstığında bol miktarda var.
Diğer birçok çerez ise, beynin zevk merkezini harekete geçiren pirazin içeriyor. Tuzlu çerezleri yediğiniz zaman sakinleştiğini, stres attığını, rahatladığını anlayan beden unutmaz. Bu duyguları her hissettiğinde, beyin bilir ve o tuzluya ulaşmak ister. Bu duygu ve yeme ilişkisinin farkına varmadığınız takdirde, tüketiminiz alışkanlığa dönüşür.
Tatlı yeme arzusu ve krizlerinin altında yatan birçok neden olabilir. Tatlı dediğimizde aklınıza yalnızca çikolata gelmesin. Tatlı, karbonhidrat, şeker ve şeker içeren gıdalara düşkünlüğü pek çok şeyle açıklayabiliriz. Çocukluğunuzda ödül olarak verilen şeker ile mutlu olabilme alışkanlığından; serotonin, endorfin eksikliğine kadar birçok sebebi olabilir. Tatlı yeme arzusunun altında yatan gerçek duyguları çeşitli çalışmalar ile ortaya çıkarabiliriz. Ancak bunların en belirgin olanları umutsuzluk, değersizlik, mutsuzluk ve boşluk hissidir.
“Altında yatan duyguyu bulup çalışmak çok önemli”

Tıka basa yemenin önüne geçmek için önerileriniz neler?
Bunun bir günde değişmesini bekleyemeyiz. Her gün adım adım çalışmak gerek. Ben, danışanlarımın ilk gün 10, daha sonra 15-20 ve 25 dakika boyunca kendilerine izin vermelerini, alarm kurmalarını ve bu süre zarfında 1-2 bardak su içmelerini istiyorum. Sonra, daha önce hazırladıkları yapılacaklar listesinden kendilerine bir iş seçip yapmalarını rica ediyorum. Çekmece düzenleme gibi basit bir şey olabilir. Yapıp bitirdiğiniz iş, dopamin salgılamanızı sağlayacak ve siz ilk anda yemek istediğiniz miktarda yemeği arzulamayacaksınız.
Yemek istediğiniz şeylerin hepsini alarm çalana kadar bitirmeye çalışın. Bittiğinde halen yemek, “tıkınmak istiyorsanız”, yiyin. Zamanla aynı zevki vermediğini göreceksiniz. Tabii bu yalnızca tıka basa yemek, “binge eating” dediğimiz bir yeme bozukluğu için önerilerden biri. Yine aynı şekilde, kişi neden bunu yapıyor; kendini ödüllendiriyor mu, cezalandırıyor mu? Bunun altında yatan duyguyu bulup çalışmak çok önemli.
Mindfulness ile duygusal beslenmenin önüne geçebilir miyiz?
Mindfulness, anda kalmak çok önemli. Geçmiş ile geleceği ayırabilirsek, duygusal beslenme sendromu olarak adlandırdığım yeme bozukluklarını çok daha kısa sürede çözebiliriz. Çünkü, geçmişten gelen duygularımız ve gelecek kaygılarımız, beslenme problemleri yaşamamıza yol açıyor.
“Beslenme dediğimiz şey, yiyeceklerden ibaret değil”
Yeni nesil beslenme türlerinin çıkış noktaları neler?
Yeni nesil beslenme, kişinin yalnızca kendi doğru beslenmesini ve bedeni için en iyi olan yöntemi bulmasından geçiyor. Beslenme dediğimiz şey, yalnızca yiyeceklerden ibaret değil. Beden zihin ve ruh beraber çalışır. Düşünce değişmeden beden de değişmez. Değişir gibi olur; ama sürekliliği sağlanamaz.
Bilinçaltında biriktirdiğimiz birçok duygu ve düşünce bedenimize yansır. Beslenmeyi holistik olarak; bir diğer deyişle, bütünsel olarak ele almalıyız. Ruhu ve bedeni aynı anda beslediğimizde dengeli beslenmiş oluruz. Yeni nesil beslenme; ruh, zihin ve bedenin aynı anda ve dengede beslenmesidir.
Yeni kitabınızda okuyucuları neler bekliyor? Kimler kitabı mutlaka edinmeli?

Kitap, kendi duygusal beslenme yolculuğumu anlatıyor. Çocukluk döneminden başlayan kilo problemimin altında yatan bilinçaltı duyguları ve bu duyguları, günümüze kadar nasıl dönüştürdüğüm ile ilgili. Duygusal beslenme ile yaptığım hafifleme yolculuğumu paylaşıyorum. Kitabın sonunda; duygusal beslenme, tıka basa yeme, tatlı krizleri gibi birçok duygusal beslenme sendromunun önüne nasıl geçebileceğiniz ile ilgili alıştırmalar da var. Duyguların ön planda olduğu bir beslenme kitabı.
Uzun yıllardır kilo problemi yaşayan, “Yıllardır diyet yapıyorum”, “Kilo alıp veriyorum, sürekliliği sağlayamıyorum”, “Tatlı, tuzlu krizlerinden, tıka-basa yemekten vazgeçemiyorum”, “Duygu durum değişikliklerinde diyeti bozuyorum”, “Her diyeti denedim olmuyor”, “Ben diyet yapmaktan vazgeçtim, yapamıyorum” diyen herkesi hafifleme yolculuğunu anlattığım kitabımı almalarını tavsiye ediyorum.