En Mutlu Yaş: Efsane mi, Gerçek mi?

Yazı Boyutu:
Mutluluğun yaşı var mı? 460 bin kişilik araştırma, 70 yaşın en mutlu dönem olduğunu söylüyor. Peki ya 23 ve 35 yaşın coşkusu? Bilimsel veriler ve hayatın sessiz anları arasında, gerçek mutluluğun nerede gizlendiğini keşfedin.
Bir fincan kahve kokusu. Sabah sessizliğinde uzaktaki bir kuş sesi. Bazen mutluluk tam olarak budur: Bir anda yakalanan, sebepsiz gibi görünse de ruhu yumuşatan anlar. Bunu bilsek de, hepimizin aklında şu soru döner durur: Gerçekten en mutlu olduğumuz bir yaş var mı? Hayatın hangi evresi bizi daha çok gülümsetiyor? Ve bunu sadece hissederek mi anlarız, yoksa bilim de söyleyebilir mi?
Bu sorunun peşinden giden bir grup Alman ve İsviçreli araştırmacı, 460 bin kişinin hayat verilerini inceledi. Sonuç şaşırtıcı: İnsanlar en çok 70 yaşında mutlu hissediyor.
70 Yaş: Özgürleşmenin Sessiz Zirvesi

Hayatın daha fazla yormadığı, beklentilerin biraz azaldığı, zamanın tamamen size ait olduğu o yaş… Araştırma, 70 yaşın hayatın dönüm noktalarından biri olduğunu gösteriyor. Gençlikteki o keskin heyecanların yerini bir kabul hali alıyor. Kariyer kaygıları azalmış, maddi endişeler yerini “artık önemli olan başka şeyler”e bırakmış. Sevdiklerle geçirilen zaman, anın değerini bilmek, günü acele etmeden yaşamaya izin vermek…
Bilimsel veriler de bu hissi destekliyor: Hayat memnuniyeti 70 yaşında zirveye çıkıyor. Dahası var: Negatif duygular da bu dönemde belirgin şekilde azalıyor. Stres, kaygı, kıyas… Hepsi arkada bırakılmış savaşlar gibi.
Peki Ya Gençliğin Coşkusu?

Her şeyi yeni keşfetmenin, ilk kez hissetmenin heyecanını ne yapalım? Londra Ekonomi Okulu, 23 yaşı “mutluluğun zirvesi” olarak tanımlıyor. Nedeni basit: Gelecek umut dolu, hayaller büyük, hayır denmemiş ihtimallerle çevrili.
Harvard ise farklı bir noktaya işaret ediyor: 35 yaş. Çoğumuz için bu yaş, hayattaki dengeyi ilk kez yakaladığımız, iş ve sosyal yaşam arasındaki ritmin oturduğu, daha “biz gibi” hissettiğimiz bir zaman dilimi. Hayatın ilk iniş çıkışlarından sonra gelen bu denge hali, mutluluğun yeni bir tanımı olabilir.
Mutluluk Bir Anı Değil, Bir Bakış Açısı
Bu noktada Georges Perec devreye giriyor: Mutluluk büyük anlarda değil, günlük hayatın “infraordinary” yani olağan olan anlarında gizli… Sabah pencereden giren ışıkta, kediyle oynadığınız 10 saniyelik oyunda ya da köşe başındaki fırından çıkan ekmek kokusunda…
Yani belki de mutluluk bir yaş değil, bir dikkat seviyesi! Anda kalabilme becerisiyle, acele etmeme şükrüyle ve hayata “olduğu haliyle” razı olmakla ilgili.
Mutluluk İnişli Çıkışlıdır

Aynı şekilde, insanlar için en “zor” yaş diye bir şey de yok; en azından araştırmacılara göre. Bazı psikologlar ergenliğin (13-18 yaş) hormonal değişiklikler, kendini keşfetme süreci ve sosyal baskı nedeniyle sıklıkla duygusal çalkantılarla işaretlendiği için en zor dönem olduğunu söylüyor.
Öte yandan Princeton Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, kariyer, mali zorluklar ve meşhur orta yaş krizi nedeniyle insanların en fazla stresi 45 ila 48 yaşları arasında yaşadığına inanıyor.
Ancak her hayat farklı bir ritimde akıyor. Her inişin ardından gelen bir yükseliş, her fırtınanın ardından gelen bir sakinlik olabilir. Belki de mesele, hangi yaşta olduğumuzdan çok, o yaşı nasıl karşıladığımız.
Günlük Hayatta Mutluluğu Çağıran 5 Basit Alışkanlık

- Sabah kendiniz için bir şey yapın: Kahvenizi fark ederek için. Gerçekten oturun ve sadece için.
- Hareket edin: Mutluluk endorfinle bağlantılı. Günde 15 dakikalık yürüyüş bile fark yaratır.
- Doğayla temasa geçin: Bir ağaç gövdesine elinizi koyun. Bunu bir alışkanlık haline getirin.
- Gülmeyi unutmayın: Beyin sahte gülüşmeyi bile mutluluk sinyali olarak alır.
- Küçük zaferleri kutlayın: Liste yaptıysanız ve bir maddeyi bile çizdiyseniz, kutlayın. Tadını çıkara çıkara!
Hayatın en mutlu anı belki de henüz yaşanmadı. Ama ihtimalin kendisi bile yaşamaya değer. Belki 70’inde güleceğiniz bir fotoğrafınız, şu anın içinde bir yerlerde çekiliyor. Beklenmedik bir anda, sessizce… Mutluluk, yolun neresinde olduğumuza değil, yola nasıl baktığımıza bağlı olabilir mi?