Güven Duygusu ve Travma İlişkisi
Yazı Boyutu:
Klinik Psikolog Övgü Yaren Soydan travmalar ve sarsılan güven duygusunu uzman gözüyle ele aldı.
Güven Duygusu Nedir?
Güven duygusunu yeterince açıklıkta tanımlayamasak da insan ilişkilerinin temelini bu duygu oluşturur. Güven duygusunun olmadığı hiçbir ilişki yürümez. Güven duygusunun varlığı ile dostlukları, evlilik ilişkilerini, ortaklıkları ve iş anlaşmalarını başlatmak mümkün olur. Kısacası güven duygusu iş hayatında, sosyal hayatta ve özel hayattaki her türlü ilişkinin temelindeki harçtır.
{124664}
Travmatik Deneyimler Sonrası Güvende Hissedebilme
Yaşamış olduğumuz deprem yetişkinler için oldukça travmatik bir deneyimdi ve insanların güvenlik/süreklilik algısı zayıfladı. Ev bizler için güvenilir yerlerdir. İnsanlar depremde evlerini kaybettikleri için bu durum onları ve bu duruma şahit olan bizleri etkiledi. Çünkü bizim için en güvenli alanları da yok etti.
Olaydan sonra kişiler sürekli depremi yaşıyormuş gibi hissedebilir. Sanki yer sürekli ayak altındaymış, ortam sallanıyormuş gibi hisler olabilir. Bunlar çok normaldir. Nasıl davranmamız gerektiğine baktığımızda sürekli “Nasılsın, iyi misin?” demek yerine “Kendini güvende hissediyor musun?” diye sorabiliriz. İnsanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlayabiliriz.
Güven üç temele dayanır:
Kendine güven duymak,
Güvenilir olmak,
Başkalarına güven duymak.
Güvenli Ortamdan Mahrumiyet
Yaşadığımız bir olayı, travmatik yapan ana öge güven alanının ortadan kalkmasıdır. Toplumsal olarak travmatize olmamız, yaşadığımız toplumda kendimizi güvende hissetmediğimiz anlamına gelir.
Toplumsal Travma Nedir?
Travma, bireyin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü derinden tehdit eden olay ya da durumdur. Kavramak ve baş etmenin oldukça zor olduğu bu deneyimi bireysel belleğimize yerleştirmekte güçlük çekeriz. Benzer biçimde, yaşayan bir organizmaya benzeyen toplumun da toplumsal acılar ve kayıpları sindirmesi güç olabilir. Doğal afetler, kazalar, savaşlar, politik, etnik, dini ya da cinsiyet-temelli zulüm ve şiddet olayları gibi toplumsal travmalar sadece travmayı yaşayan bireyleri değil, bu duruma doğrudan ya da dolaylı biçimde tanık olan tüm toplum kesimlerini etkileyebilecek niteliktedir.
{122306}
Toplumsal Travmanın Üzerimizdeki Etkileriyle Nasıl Başa Çıkabiliriz?
- Unutmaya çalışmayın: Yönetmen Michael Haneke’nin dediği gibi “Halının altına süpürülenler, bir süre sonra halıyı hareket ettirir.” Burada halının altına süpürülmek istenilenleri toplumsal acılar, halıyı ise beden-ruh ikilisi olarak düşünebiliriz. Hatırlamak başlarda acı verici olsa da, uzun süreçte – özellikle toplumsal travmalarda- iyileştirici etkiye sahiptir. Hatırlamak yaşanılanları anlamlandırmayı, yaşanılanları anlamlandırılmak da travmanın etkileriyle baş etmeyi kolaylaştırır.
- Güvende hissetmenize yardım edecek kişilerle birlikte olmaya çalışın: Travmatik olaylar, hem beden hem de ruhsal güvenliğimizi tehlikeye atar. Özellikle insan eliyle gerçekleşen felaketler (saldırılar, patlamalar, savaşlar vb.) bizleri daha çaresiz, umutsuz, tedirgin, öfkeli ve tehlikede hissettirir. Fiziksel olarak güvenli bir alanda, güvendiğiniz kişilerle olmak iç güvenliğinizi yeniden yapılandırmanıza destek olacaktır.
- Paylaşın: Kendimizi ve hissettiklerimizi paylaşabilmemiz için ise güvenilir bilgi kaynaklarına (yayın yasağının olmaması gibi) ve içimizden geçenleri rahatça ifade edebileceğimiz bir alana gereksinim duyarız. Böyle bir alan içinde güvendiğiniz kişilerle hissettiklerinizi paylaşın. Bu paylaşma süreci travmayı anlamlandırma sürecinin bir parçasıdır.
- İyi olma hali için kendinize zaman tanıyın: Kendinizi ifade edebileceğiniz ilgi alanlarınızı kullanın; yaşadıklarınızı ve hissettiklerinizi kelimelerin yanı sıra hareketle, resimle, kalemle işlemeniz rahatlatıcı ve iyileştirici bir etki yaratacaktır.
- Uzman desteği: Bedensel ve ruhsal durumunuz günlük hayatınızdaki işlevselliği olumsuz etkiliyorsa, psikolojik veya psikiyatrik desteğe başvurmaktan çekinmeyin.