Meme Kanseri Hakkında Merak Ettiğiniz Her Şey

Yazı Boyutu:
Meme kanserinin tanı ve tedavisinde güncel bilgileri Prof. Dr. Can Atalay’dan öğrenin.
Dünyada ve ülkemizde meme kanserinin görülme oranı nedir?
Meme kanseri, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın. Kanser istatistik verilerine göre, ülkemizde tüm yaş grupları değerlendirildiğinde kadınlarda en sık görülen kanser türü. 100 bin kadının 43’ünde görülüyor. Kadınlarda saptanan tüm kanserlerin yüzde 24.9’u meme kanseri. Erkeklerde ise çok daha nadir.
Meme kanseri tedavisindeki başarının temeli ne?
Son yıllarda tanı ve tedavisindeki gelişmeler hastalar açısından yüz güldürücü sonuçlar elde edilmesini sağladı. Tedavideki başarının artmasının temelinde toplumdaki farkındalık ve tanının erken konulması yatıyor. Toplumdaki farkındalığın yaratılmasında medyanın, bilgiye internet ortamında kolay ulaşabilmenin ve özellikle meme kanseri için yürütülen tarama programlarının etkisi büyük. Toplumun doğrularla aydınlatılması, erken tanı ve tedavi başarısının artırılması için önemli.
Erken teşhis ne kadar önemli?
Kadınların yıllık rutin meme muayenelerini ertelemeleri, mevcut meme kanseri tanısının konulmasını geciktiriyor. Meme kanseri tedavisinde elde edilen başarının temeli, tanının erken evrede konulabilmesi. Rutin meme muayenesinin ve görüntüleme tetkiklerinin güvenli merkezlerde mutlaka devam ettirilmesi gerek.

Meme kanseri hangi yaş aralığında daha çok görülüyor?
Yaş ilerledikçe daha fazla saptanan bir kanser türü olmasına karşılık, ülkemizde 35-40 yaşlarında tanı konulan meme kanseri hasta sayısı artıyor. Resmi meme kanseri tarama programında mamografi çektirme yaşının 49’dan 40’a indirilmesi, bu bulgunun doğruluğuna işaret ediyor. Meme kanserinin genç yaşta görülmeye başlamasının nedenlerinin saptanması zor olmakla birlikte, toplumun beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve kilolu bireylerin sayısının artması dikkat çekici. Meme kanserinde erken tanı için kişilerin 30’lu yaşlardan itibaren yıllık meme cerrahı tarafından muayene edilmeleri ve yaşlarına uygun görüntüleme tetkiklerini yaptırmaları gerek.
Meme kanserini erken saptamak için neler yapılmalı?
Meme kanserini erken saptamak için yapılan klasik tarama yöntemi, mamografi. Mamografiye gerektiğinde ultrasonografi tetkiki eklenebilir. Dijital mamografi ve ultrasonografi cihazlarının çözünürlüklerinin artması erken tanıda yararlı oluyor. Ayrıca, mamografiyle birlikte tomosentez yönteminin kullanılması ve 3 boyutlu görüntüler elde edilebilen otomatik ultrason cihazları da, tanı konulmasında yardımcı oluyor. Mamografi ve ultrasonografiyle karara varılamayan durumlarda, meme dokusu yoğun genç hastalarda ve kuvvetli aile öyküsü olan kişilerde, meme Manyetik Rezonans görüntüleme (MR) yaygın olarak kullanılır.
Meme kanseri, tarama amaçlı yapılan mamografi ve ultrasonografiyle belirti vermeden saptanabileceği gibi, kişinin kendi kendine muayenesi veya meme cerrahının muayenesi sırasında da saptanabilir. Memede hissedilen şişlikler meme kanserinin belirtisi olabilir. Ayrıca, meme cildinde renk ve şekil değişikliği, meme başının içe dönmesi, meme başından kanlı akıntı olması, meme kanseri açısından şüpheli bulgular. Koltuk altında ortaya çıkan şişlikler de meme kanserinin belirtisi olabilir. Kendi kendine meme muayenesi sırasında koltuk altlarının muayenesi ihmal edilmemeli.

Meme cerrahisinde güncel uygulamalar neler?
Kanser cerrahisi (cerrahi onkoloji), temel olarak meme kanseri gibi organ tümörlerinin tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemleri konu alan bir uzmanlık alanı. Meme cerrahı, meme kanserinin tanı ve tedavisiyle uğraşan radyolog, nükleer tıp uzmanı, patolog, medikal onkolog ve radyasyon onkoloğundan oluşan takımın önemli bir bireyi.
Meme kanserinin tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler yıllar içerisinde herkes için aynı olan radikal yöntemlerden, hasta ve tümöre özel yöntemlere doğru değişim gösterdi. Bu tümörlerde meme içinde kanserli bölgeyi ve lenf bezlerini ameliyatla çıkartmak, ilk tedavi yaklaşımı. Cerrahi tedavi uygulanabilen erken evre tümörlerde yaşam süresi daha uzun oluyor. Son 30-35 yılda elde edilen sonuçlar hastaların yüzde 70-80’inde meme korunarak tümörün güvenli bir şekilde çıkartılabileceğini gösterdi. Meme koruyucu cerrahi ameliyatı yapılan kadınların geride kalan meme dokusunda tümör nüksü olmaması için, ışın tedavisi (radyoterapi) alması gerekir.
Meme kanserinin tedavisinde meme koruyucu cerrahinin artan oranlarda uygulanması hastalar arasında estetik kaygıları da ön plana çıkardı. Bunun sonucunda, ameliyat sırasında ameliyat edilen meme içindeki dokuların yer değiştirmesine dayanan onkoplastik cerrahi teknikleri geliştirildi. Bu teknikler kullanılarak memede mevcut olan daha büyük tümörler güvenli sınırlar sağlanarak ve daha iyi estetik sonuçlar elde edilerek çıkartılabiliyor.
Meme koruyucu cerrahiye benzer şekilde koltuk altındaki lenf bezlerine yönelik yapılan ameliyatlar da artık daha sınırlı olarak yapılıyor. Koltuk altı ameliyatında, ameliyat öncesi işaretlenen lenf bezleri bulunup çıkartılır ve ameliyat sırasında patoloji uzmanı tarafından incelenir. Eğer lenf bezlerinde meme kanseri metastazı saptanmazsa, ameliyat sonlandırılır. Koltuk altındaki lenf bezlerinin tamamı, ancak hastalığın o bölgeye yayıldığının kanıtlanması sonucunda çıkartılır. Bu şekilde, gereksiz koltuk altı ameliyatları ve kolda oluşacak şişlik (lenfödem) ve his kaybı ile omuz hareketlerindeki kısıtlılıklar da azalır.