preloader

Olan Biteni Kaçırma Duygusu: F.O.M.O.

02.09.2024
Olan Biteni Kaçırma Duygusu: F.O.M.O.
OGGUSTO CLUB’A ücretsiz üye olarak yazıyı sesli dinleyebilirsiniz.

Yazı Boyutu:

Çoğumuzun farkında olmadan sahip olduğu ve anı yaşamanın önündeki yüzlerce engelden biri F.O.M.O. nedir? Haydi ne olduğunu ve üstesinden 4 basit adımda nasıl gelebileceğimizi konuşalım.

Telefonunuz çaldığında içinizde anında açma dürtüsü uyanıyorsa. Açmadıkça kendinizi daha kötü hissediyorsanız. Yapılacak işleriniz olmasına rağmen davet edildiğiniz bir buluşmaya “hayır” diyemiyorsanız. Herkesin çok konuştuğu ancak henüz izlemediğiniz bir film ya da okumadığınız bir kitap sebebiyle kendinizi grubun dışında kalmış hissediyorsanız. Sosyal medyada olan biteni kontrol etmeden duramıyorsanız F.O.M.O yaşıyorsunuz demektir.

F.O.M.O nedir?

F.O.M.O bir akronim ve İngilizce “Fear Of Missing Out” kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Yani, “olan biteni kaçırma korkusu” olarak Türkçeleştirebiliriz. Bu kavram ilk olarak 1996 yılında bir pazarlama stratejisti olan Dr. Dan Herman tarafından kullanıldı. Bu tarihin sosyal medyanın ve akıllı telefonların hayatımıza girmeye başladığı döneme denk gelmesi pek de şaşırtıcı olmasa gerek. O kadar yaygın bir şekilde insan hayatını etkiliyor ki 2013 yılında Oxford Sözlük’te yerini aldı. Artık çağın sorunu olarak nitelendirebileceğimiz bir sorunumuz daha var.

Sürekli olarak “önemli” bir şeyleri kaçırıyor olma ihtimalinin yarattığı his bizi şimdiki andan uzaklaştırır. Daha az odaklanabilir, daha stresli ve kaygılı oluruz. Örneğin; çok keyifli bir sohbet sırasında telefonunuza gelen Whatsapp mesajı ya da Instagram bildirimi sonrasında acaba kimden geldi, acaba ne yazıyor, ya çok önemliyse soruları bu çok keyifli sohbetin keyfini kaçırmak için yeterli olacaktır. Sonuç? Karşı konulmaz bir dürtüyle parmağınızın mesajı açması ve tadı kaçmış bir sohbet…

F.O.M.O yeni bir şey mi?

Her ne kadar akıllı telefonlar ve sosyal medya bu durumun büyük bir tetikleyicisi olsa da çok da yeni bir durum olduğunu söyleyemeyiz. İnsan var olduğundan beri bir şeylerden geri kalma ihtimalinin yarattığı o tatsız duyguyu yaşıyor. Romalı ünlü düşünür ve devlet adamı Cicero M.Ö 2. yy’da F.O.M.O yaşayalardan. Cicero Roma’dan her uzaklaştığında başkentte olan biteni o kadar merak edermiş ki tüm bilgilerin kendisine mektupla bildirilmesini istermiş. Eminim günümüzde yaşasaydı Twitter ve Instagram hesaplarını sıklıkla ziyaret ederdi.

Olan Biteni Kaçırma Duygusu: F.O.M.O.

Peki ne yapmalı?

4 basit adımda açıklayayım. Basit olmasının kolay olduğu anlamına gelmediğinin altını çizmek istiyorum. Firmaların, özellikle de sosyal medya kuruluşlarının sadece dikkatimizi daha çok çekebilmek için yüzlerce teknik kullandığı, bunun için mühendisler çalıştırdığı günümüz dünyasında gün geçtikçe daha da zorlaşıyor. Bu sebeple aşağıdaki çözüm önerilerini dikkate almanızı ve hayatınıza katmanızı tavsiye ediyorum.

  • Bu hissin çok doğal olduğunun farkına varın. Binlerce yıl önce yaşamış olan insanlar da benzer hisler yaşıyorlardı. Yakın zamanda yaşamış olan ve sosyal medya hesabı olmayan dedemiz, büyükannemiz de televizyon, gazete ya da arkadaş sohbetleriyle hayata dair bilgiler toplamaya çalışıyordu. Onlar da etrafta olan biteni bilmek istiyorlardı. Dolayısıyla bu çok doğal bir durum. Peki sorun nerede? Sorun 21. yy’da öğrenilecek önemli ya da önemsiz çok fazla bilginin olması ve bizim hepsine yetişmeye çalışmamız.

  • Kendinize karşı dürüst olun ve tüm fırsatları yakalamanın ve her şeye yetişebilmenin mümkün olmadığını fark edin.
  • Karar verme işini çok uzatmayın. Örneğimize geri dönecek olursak, keyifli bir sohbet sırasında gelen mesajı açıp açmama kararını uzatmak “seçim paradoksunu”, yani olasılıklar arasında sıkışıp kalmak olarak tanımlayabileceğimiz durumu, yaratır ve yaşadığımız stres, kaygı giderek artar. Seçim paradoksu konusunu bir başka yazıda daha detaylı işlemek istiyorum. Önem sıralamasını yaparak seçiminizi uygulamak stresin süresini azaltacaktır. Bu mesajı açmak mı yoksa bu sohbeti sürdürmek mi şimdiki anda benim için daha önemli sorusunu sormak yardımcı olacaktır. Belki de önem sıralamasında ön sıralarda değilse telefonunuzdaki bazı uygulamaların bildirimlerini kapatmayı tercih edebilirsiniz. Böylelikle her yeni mesajda seçim paradoksuna düşmemiş olursunuz. Günün belirli zamanlarında uygulamaları kullanarak dürtülerle hareket etmek yerine bilinçli bir şekilde kullanmış olursunuz.
  • Mindfulness’ı hayatınıza katın. F.O.M.O geleceğe yönelik düşüncelerden kaynaklanıyor. “Eğer davet edildiğim toplantıya gitmezsem bir şeylerden geri kalacağım” düşüncesi gibi. Mindfulness bize anı yaşama becerisi kazandırdığı için F.O.M.O ile mücadelede en etkili yöntemlerden biri.
Olan Biteni Kaçırma Duygusu: F.O.M.O.

Yukarıdaki adımları istikrarlı bir şekilde uygulayabilmek belirli pratiklerle güçlenmiş bir beyin yapısı gerektirir. Mindfulness beynin odaklanma ve karar alma ile ilgili bölgesinin güçlenmesini sağlar. Harvard Üniversitesi’nin 2012’de gerçekleştirdiği araştırmalar bunu kanıtladı. F.O.M.O ya da başka bir sebeple yaşadığınız hisleri fark edebilmek ve işlerinizi öncelik sıralamasına sokabilmek mindfulness’ın bizlere sağladığı faydalar arasında.

Mindfulness’ın ne olduğunu öğrenmek ve hayatınıza dahil etmenin avantajlarını keşfetmek için tıklayın.

Sadece fark edebildiğimiz şeyleri iyileştirebiliriz. Eğer F.O.M.O yaşıyorsanız, ilk adım olarak bu durumu fark etmek ve kabul etmek sorunun çözümü konusunda atacağınız en büyük adım olacaktır.

Emre Duru
Emre Duru Tüm Yazıları