Huzurlu Yaşamın Formülü: Shinrin Yoku

•

01.07.2024

Yazı Boyutu:

Japonya Orman Bakanlığı’nın insanlara sağlıklı bir yaşam için doğada düzenli olarak vakit geçirmeleri önerisiyle ortaya çıkan Shinrin Yoku hakkında bilinmesi gerekenleri keşfedin.

Göğe uzanan ağaçların arasında dolaşırken; her yere basışında toprağın üstündeki dal ve yaprakların çıtırtısını işittiğin, yanda akan suyun sesi ile dinginleştiğin, aldığın nefesin bile içine bir başka dolduğunu hissettiğin bir ormanda kim mutlu olmaz ki? Belki de daha huzurlu ve sakin hissettiğimiz günlerde ihtiyacımız olan tek şey orman banyosudur.

Bu kavram ilk olarak 1982 yılında Japonya Orman Bakanlığı’nın insanlara sağlıklı bir yaşam için doğada düzenli olarak vakit geçirmeleri, bir nevi orman banyosu yapmaları yönündeki önerisiyle ortaya çıkmıştır. O günden bugüne Japonya’da birçok shinrin yoku güzergahı oluşturulmuş ve Japonya Terapi Ormanları Birliği 10 milyondan fazla insanın sık sık doğayla en yoğun şekilde temas kurmasını sağlamıştır. Japonların sağlık sigortası kapsamında senede 1 kere ücretsiz shinrin yoku rotasına katılma hakkı mevcuttur.

Japon bilimi kendini yine 1980’lerde doğa ile iç içe olmanın sağlığımıza olan olumlu etkilerini ölçmeye adamıştır. Yapılan çalışmaların sonuçlarına göre ormanda sadece haftada 1 gün bile geçirdiğimizde; stres hormonlarında azalma, kalp ritminde düşüş, kan basıncında azalma ve en çarpıcı olanı da kansere karşı savaşan doğal öldürücü hücrelerde artış tespit edilmiştir.

{773802}

Peki bunu sağlayan asıl kaynak nedir? Bu noktada karşımıza “fitonsitler” çıkmaktadır. Fitonsitler ilk olarak 1928 yılında biyolog Boris P. Tokin tarafından keşfedilmiş bileşenlerdir. Bu organik uçucu bileşenler bitkileri; mantar, bakteri ve böcek saldırılarından doğacak hasarlara karşı korumaktadır. Biz insanlar da bitkileri yediğimiz zaman dolaylı olarak fitonsitlere maruz kalmaktayız. Sarımsak ve soğanda ağlamamıza sebep olan bileşik fitonsitlerdir. Aslında zehirli olan fitonsitler; uygun miktarda alındığında bizim için çok faydalıdır. Fitonsitlere maruz kalmanın en etkili yolu ise; ormanda vakit geçirmektir. Bitkiler tarafından üretilen bu antimikrobiyal bileşikler sağlığımızı koruyacak ve etkisini 1 hafta sürdürecek güçtedir.

Japonların doğa ile ilişkileri çok kuvvetli. Öyle ki yılı 72 mevsime ayırdıkları; her mevsimin sadece 5 günden oluştuğu çok ayrıntılı bir takvimleri var. Başka bir Japonca kelime olan komorobinin anlamına baktığımızda yine doğa ile deneyimlerinin ve ilişkilerinin gücünü fark ediyoruz. Komorebi; ışık ve gölge oyununun doğada yaratabileceği tüm etkileri kapsar. Yaprağa çarpan gün ışığı, sisli havalarda ortaya çıkan gizemli perde, yağmur sonrası çıkan güneşin yaydığı nem ve ağaçların arasından sızan gün ışığının yarattığı ışık oyunları; hepsi komorebi deneyimini tanımlar.

Bu etkiler iyi hoş, doğru fakat pratik hayatta ne yazık ki nüfus artışı, yoğun şehirleşme, çoğumuzun beton yığınları arasında yaşıyor oluşu gerçeği, kuş sesi yerine araba kornası duyuyor olmak, metropol stresi içinde doğaya ulaşmak hiç de kolay değil. TED Berlin konuşmacılarından bir psikiyatr; beynimizin yüksek nüfuslu şehirlerde yaşamaya elverecek yeterlilikte gelişmediğini ve bu durumun anksiyete yarattığını belirtmiştir. Sanal gerçeklik gözlüğü ile yapılan bir deneyde ise iki kişiden biri şehirde dolaştırılırken, diğeri yeşil bir alanda dolaştırılmıştır. Şehirde dolaşan kişinin stres altına girdiği ve ruh durumunun olumsuz yönde etkilendiği kanıtlanmıştır. Tüm bunlar gösteriyor ki şehirler bize iyi gelmiyor, yüzümüzü doğaya dönmemiz şart. Peki her birimiz şehirlerden kırsala göç edemeyeceğimize göre, bu koşullar altında orman banyosu deneyimini nasıl çoğaltırız?

Yeşil Rengin Gücünden Faydalanın

Yeşil rengin insanlar üzerinde pozitif ve huzurlu bir etkisi olduğunu biliyorsunuzdur. En azından evinizde bir duvarın rengini yeşile boyamak, bir orman veya dağ resmini duvarınıza asmak basit ama etkili bir çözüm olacaktır.

Ormanı Evinize Getirin

Biz ormana gidemiyorsak, ormanı evimize getirebiliriz. Burada imdadımıza her dem yeşil iç mekân bitkileri yetişecek. Fotosentez yaptıkları için karbondioksiti absorbe eden ve ortamdaki oksijeni yükselten, havadaki toksinleri azaltan ve tüm bunların yanında görsel olarak da kendimizi doğada hissetmemizi sağlayan yeşil yapraklı dostlarımıza evlerimizde daha fazla yer açmalıyız.

Kuş Seslerine Kulak Verin

Daniel Cox’un İngiltere’de 3 farklı bölgede yürüttüğü araştırmaya göre kuşları gözlemlemenin endişe ve depresyon seviyelerinde düşüş sağladığı tespit edilmiştir. Bugünden itibaren kuşlara farklı bir gözle bakmaya ne dersiniz? Onların seslerini şehir gürültüsünde duyamıyorsak da dijital uygulamalar aracılığı ile kuş seslerini dinlememiz de üzerimizde olumlu etkiler bırakacaktır. Denemeye değer.

Esans Yağları Hayatınıza Dahil Edin

Fitonsitlerden bahsetmiştik. Bir ormanda yürüme fırsatımız yoksa esans yağların gücünden faydalanabiliriz. Sedir ağacı, selvi, çam ağacı yağı gibi yağları evinizde difüzör aracılığı ile kullanmanız ruhunuza da iyi gelecektir.

{35639}

Yeşil Çay İçin

Japonların favori içeceği olan yeşil çayı içmek doğadan kopup gelen yeşil yapraklardan faydalanmanın en sıcak ve sağlıklı yolu olacaktır. Yeşil çayın yüksek antioksidan gücünü her yudumunuzda hissedin ve bu deneyimi arttırın.

Evde yapabileceğiniz basit ve etkili çözümler bu yönde. Peki bir ormana veya parka gittiğinizde shinrin yoku deneyiminizi nasıl yaşamalısınız?

Öncelikle telefonlar mutlaka sessize alınmalı ve dış uyaranlardan kurtulmalısınız.
Yeşil bir alana gittiğinizde eğer yalnız değilseniz, yanınızdakilerle politika, spor vb. stresli konulardan konuşmak yerine doğaya dair gözlemlerinizden konuşulmalısınız.
Belirli bir rota belirleyip varışa odaklanmaktansa, içgüdülerinizle yol sizi nereye götürüyorsa o yoldan ilerlemelisiniz.
Doğanın içerisindeyken sürekli eve dönüş yolunu ve yarın ne yapacağınızı düşünmektense, komorebi kavramanı hatırlayıp ışık ve gölge oyunlarını gözlemleyerek anda kalmalısınız.
Sorunları, işi, endişeleri düşünmeye başladığınızda bunu fark edip odağınızı nefesinize getirmelisiniz.
Doğadayken 5 duyunuzun farkına varıp, kımıldayan dalları, düşen yaprakları, böcekleri gözlemlemek, etrafı saran sesleri dinlemek, toprak kokusunu içinize çekmek, bir ağaca dokunup pürüzlerini fark etmek hatta ağaca sarılmak, ayakkabılarınızı çıkarıp çıplak ayaklarınızı toprağa basmak, yanınızda getirdiğiniz atıştırmalıkları ağır ağır tadına vararak yemek, orman banyosu deneyiminizi yükseltecektir.

İlacımız doğa, devamız ormanlar, ağaçlar, bitkiler, kuşlar, denizler. Ormanda ruhumuzu ve bedenimizi yıkamak hepimize iyi gelecek. Bol yeşil günlerin temennisiyle.

{86243}